Do you know what her excuse is?
... what the teacher told?
... whose nephew that boy is?
Gibi cümlenin sonunda is, are veya verb olduğu cümleler, özne-nesne öncesi ek değişimi o onun önüne o onun sonuna gelir derken...Bunların mantığı nedir tam olarak?
do you know, what is her excuse?
dersen, burada 2 tane soru cümlesi arka arkaya gelmiş oluyor..
do you know, what her excuse is?
dersen, burada bir soru cümlesiyle arkasından gelen normal cümleyi tamamlamış oluyorsun..
sonuçta, iki soru cümlesi arka arkaya pek mantıklı olmadığı için, sorunun arkasından gelen cümledeki "am/is/are" gibi yardımcı fiiller en sona atılıyor..
Şimdi, burada cümlenin ikinci kısmındaki what/who/whose vs gibi kelimelerden sonraki cümleyi soruymuş gibi değil de, normal cümleymiş gibi kuruyoruz. Mesela;
- What is her excuse?
I don't know what her excuse is.
-What are you doing here so early in the morning?
- I don't know what I'm doing, so early in the morning.
Görüldüğü gibi, verb illa en sona gidecek diye bir kural yok. Yalnızca, sorudan sonra, cümle yapısı soru gibi değil, normal cümle gibi oluşturuluyor.
Ben bunu bildiğimi bile bilmiyordum şimdi bunun bir konu olduğunu ve kendi içinde kuralları olduğunu öğrendim bak. Neden öyle böyle bilmiyorum fakat bildiğim bir şey varsa dil böyle öğrenilmez, öğrenmeyin abi böyle. Eziyet etmeyin kendinize. Konuşun şu dili böyle saçma sapan konulara vakit ve emek harcamayın. Konuştukça taşlar yerine oturur zamanla.
bunların ismini de kuralını da bilmem ancak zamanında içime öyle bir yerleşmiş ki, ben farkında olmadan beynimde cereyan edip dışarı akıp gidiyor.
bunun mantığı şu şekilde açıklayayım:
önce olayı yani cümleyi soru-cevap olarak iki cümleye böleceksin.örnek:
do you know what her excuse is?
bunu soru-cevaba çevirelim:
a:what is her excuse
b:her excuse is headache.
yani, cevapta kullandığımız "is" yardımcı fiili cümlenin sonuna koyduk. bir alttaki örnekte böyle değil çünkü orada yardımcı fiil yok.
bir alttaki örnek:
"do you know what the teacher told?"
soru cevaba çevirelim:
a:what did the teacher tell?
b:he told us to be quiet
buna "do you know what the teacher told" değil de,
"do you know what the teacher is told" dersen "öğretmenin ne dediğini biliyormusun" değil de, "öğretmene ne dendiğini biliyor musun" demiş olursun.
diğer örnek:
a:whose nephew is that boy?
b: that boy is my nephew.
bunu senin zorlandığın türden bir soruya çevirirken cevaba odaklanacaksın. cevapta yardımcı fiil var, bunu da sona koyacaksın.
dil öğrenmek demek o dilin matematiğini kafaya oturtmak demek.
o dilde düşünebilmek demek.
bir noktaya kadar çok uğraşıyor ve zorlanıyorsun. orası "breaking point".
orayı aşarsan her şey bir anda çözülüp dilinden dökülüveriyor.
have you realised how easy it is?
Cevaplarınız ve emeğiniz için hepinize teşekkür ederim. Aslında zor bir konu değil fakat zaman içinde duyup gördükçe kafaya oturan bir konu olduğunu fark ettim hatta konu bile değil, dil mantığı daha doğrusu. Gramer kitaplarında çalışırken bu konuyu ayrı bir ünite olarak sundukları için ister istemez ezbere itiyorlar sahiden. Konuşma speaking adına da sıfır bir ortam olduğu için haliyle uzuyor mantığın oturması dizilerle.
ben de şöyle bir naçizane katkıda bulunayım, türkçede -dık -dığ gördüğünüz yerleri düşünün mesela, ikinci örnekten gidelim:
öğretmenin ne anlat-tığ-ını biliyor musun?
"öğretmen ne anlattı, biliyor musun"dan farklı bir yapı.
(o kızın) kim ol-duğ-unu biliyor musun? "do you know who she is"
ve tercümesini de yaparken tam tersten gittiği için: "kim ol-duğ-u" (who she is) nesne, belki bu şekilde düşünürseniz faydası olabilir.