2. Ülkedeki kriz chavezden onun üzerine mi kalmış yoksa kendisinden mi kaynaklı?
ülkedeki kriz chavez öncesi kaynaklı. bizimki gibi her türlü kaynaklarını ve topraklarını yabancılara peşkeş çektikleri bir dönem geçiriyorlar.
tabii petrolleri de var, asıl onu sömürtüyorlar.
chavez gelip bir sürü şeyi millileştirince ambargoya varan yasaklar yiyorlar ABD'den. kendisinden önce dudak uçuklatacak büyüklükte ekim alanları alan yabancı yatırımcılar ülkeyi isyana teşvik etmek için ekmeyi biçmeyi kesiyorlar. hani işsizlik artsın diye.
chavez napıyor? ekilmeyen toprağın sahibine öyle büyük ceza veriyor ki toprak tekrar işleniyor.
hatırlatayım chavez bolivarcı. castro ve guevara'nın bolivarcı kübası gibi bolivarcı.
chavez dönemindeki ekonomik zorlanma bizim yaşayacağımız ekonomik zorlanmaya benziyor zira her şeyi, her şeyi verdik. üretimi sıfırladık.
bu kim gelse olacak, anlatabiliyor muyum. üretim yok, peşkeşlerin değeri aldıklarımızdan çok, çok, çok daha fazla ama biz altın standartsız kağıt parçası üzerinden dünyada yayılmış rezerv para diye borçlandık. borçlanma ekonomisinden devam edildi. üretim ekonomisinden değil. gitti en son şeker fabrikalarını sattı.
maduro bize yancı olmuyor. öyle bir şeye ihtiyacı yok. fikirleriniz bu kadar önden hazır olmasın.
maduro avrasya ekseni ile beraber hareket ediyor. belki bazılarınız anlamıyor ama yeni dünya düzeni bumerang gibi geldi batıyı alnından vurdu. almanya kurtaracak, belki ingiltere de ama abd için bu o kadar kolay olmayacak.
her şey doğar, gelişir ve ölür. illa bahis oyanayacaksanız yanlış atlara oynuyorsunuz, bu bir.
4 ülkeyi dağıtmak için kurulmuş, IŞİD'in boşalttığı yerlere kolları ABD bayraklı formalarla dolup yerli popülasyonu yok ederek yerine yerleşmiş bir etnişk grubun sözde temsilcilerini ortadoğunun uzun vadede yaşatacağını zannetmekle büyük hata etti bazılarınız bu iki.
ortada öncelikler meselesi var, bu üç. neredeyse tüm muhalefet, hele hele meclistekilerin hepsi, açıktan veya üstü kapalı biçimde bu abd'ci ve ab'ci kafayla ortadoğunun kanına ekmek doğramak isterken oraya yerleştirildikleri, ajan oldukları, maaşlandırıldıkları için. kendi çıkarının muhalefetini yapan adamın seni koruduğunu sanma gafleti-işte bu tabanın özeti. geri kalan halkk neden kabul edecekmiş bunu?
hiç hazzedilmeyen malum şahıs, ki birkaç yıl öncesine kadar sevgili dostu obama ile BOP eşbaşkanı olarak pek hevesliydi ülkeyi bölmeye, Zapsu'nun dediği gibi "deliğe süpür"üleceğini önce içine ajan provokasyonunun karıştığı Gezi protestosu sonra da 17 aralık operasyonuyla anladığı için -hani ülkeyi falan sevdiğinden değil- mecburen ray değiştirdi.
yani konjonktür kaynaklı mecburi değişimden bahsediyorum.
Maduro'nun bizde bulduğu şey, kurabiye burada kendi kurabiyelerine başka ağızlarla seslenirken, Avrasya ekseniyle anlaşmaya konjonktürün zorladığı bu kurabiyenin işini, kendi "egemenlik haklarını" da bu eksende sabitlemek amaçlı kolaylamak gerektiğinin algısıdır.
çünkü bu hizlanmanın arkasında duran ülkeler Çin ve Rusya.
bir ülkeye başka ülke talep dışı müdahale edemez. bu yeni hizalanmada üzerine sürekli anlaşılan şey bu.
Maduro ve benzerlerinin yaptığı büyük bir strateji için gerekli bir taktik kısacası. buradaki en temel mesele, kendi demokrasini kendin sağlamak zorunda olduğun, yoksa toprağına demokrasi diye girip kalan her şeyi de silip süpüren çok olur. "ulusların egemenlik hakkı" bunun için vardır.
güney amerika'da venezüela'nın yaptığını yapmayan bir ülke var, gidişatını görüyoruz: kolombiya. abd arka bahçesi hala.
ilgisizlikten, anlamak istememekten kendi bokumuzu başkalarının temizlemesini cidden umduğumuz bir noktaya gelişimiz acıklı gerçekten.
toplumu, en önemli reflekslerinden birini hiçe sayarak iktidarın kucağına, hepsi de alttan veya açıktan ülkeyi bölme politikasında görevli muhalefet itmiştir. onu bir kenara koyalım, bile bile yaptılar bunu.
chp altı oku savunan chp olsaydı seçimi sadece hileden kaybederdi, kaybetseydi.
chp'nin yapamadığını demeyeceğim, yapmadığını maduro yapabiliyor. onu bırak, arkasından bıçakladığımız onca ülke yapabiliyor. çünkü nefretlerini ötelemek zorundalar, varolma güdüsü, momenti yakalamak daha önemli.
kendilerini korumak için bizi koruyorlar. bizimkilerin kafalarının basamadığı bir kavram bu. çünkü bu hizalanmada biz önemli bir pozisyondayız. ama vazgeçilmez değiliz. papaz pilavı da 10 kere yiyemiyor. 10 tane hastalığın varsa en önemlisiyle uğraşmayı akıl edemiyorsan ölmeye mahkumsun, toplum olarak.