düşündünüz ve hala buradaysanız sizi o noktaya getiren şey neydi




 

Hayır

naksidil

Ben bi kere buraya bir duyuru açmıştım. Başlık da "artık yapamıyorum" idi. Intihar düşüncesi ile değil iç dökme olarak açmıştım. Bir saat içinde o kadar çok mesaj attınız ki intihar ediyorum sanıp. Çok tatlısınız lan.

Bu da böyle bi anımdı.

kablelvuku

Düşündüm, sonra mücadele etmeye ve kendimi kabullenmeye karar verdim.

tahin pekmez yoğurt

evet ama nedenini böyle bir yerde söylemek istemiyorum, benim için çok ağır bir şeydi.

damla sakızlı dondurma

Arada bi düşünüyorum. Benimki biraz felsefi. Mutlu olduğumda da düşünürüm bazen. Gitgide yaşlanıyorum. 60-70 yaşıma geldiğimde ne halde olucam acaba diye düşünüyorum. O kadar yaşamaya değer mi? Bir anlamı var mı? Ben burada ne yapıyorum? Öyle de ölücem böyle de... Vs vs.

İntiharımı kaldıramayacak insanlar olduğundan etmemişimdir belki de. Öyle biri kalmazsa belki ileride ciddi düşünürüz intiharla.

Şimdilik koşmaya devam. :)

Delay Fuze

hiç düşünmedim.

blatta hiberna

Olmuştur herhalde ergenlik saçmalıkları zamanında ama bir süre önce babamı bu şekilde kaybettiğimden "intihar" konusunu hala zaman zaman düşünürüm. Ölsem keşke, gibi değil de, bu nedir, nasıl olur, niye istenir, vs. anlamaya çalışıyorum bir kabullenişle. Ama kendimi öldürmek gibi bir niyetim olmadığı gibi, bunu bir geyik meselesi haline getirenden de tiksinirim. ("x yaparsanız/yapmazsanız öldürürüm kendimi" gibi yapmayacağını bile bile tehdit unsuru olarak kullananları kastediyorum.)

sopiro

düşündüm ve hatta girişimde de bulundum. o zamanlar sevgilimin terk etmesi yüzünden bunalıma girdiğimi düşünüyordum ama şu an daha ziyade her şeyin üst üste gelmesi, en tehlikeli yaşlarda tamamen yalnız kalmammış diye düşünüyorum. çünkü o zamandan sonra çok daha fazla sevdiğim bir sevgilim terk etti, çok üzüldüm falan ama intihar etmek aklımın ucundan bile geçmedi.

18 yaşındaydım, üniversiteye yeni başlamıştım. önceki bir yıl içerisinde ailede büyük sorunlar yaşandı, son bir yılı teyzemin yanında okudum. bu süreçte sınıftan birkaç arkadaşım dışında görüştüğüm, sevdiğim vs. kimse yoktu. sevgilimle ilişkim de uzak mesafe ilişkisiydi zaten.

sonra üniversiteye başladım, terk edildim. yurttan nefret ediyordum, okulu ve şehri hiç sevmemiştim, sevgilime çok bağlanmıştım vs. onunla ve üniversite macerasıyla birlikte çok sert bir şekilde uyanmıştım bir nevi: lisede hayalini kurduğum güzel gelecek diye bir şey yoktu. hayallerim paramparça olmuştu, büyük ölçüde yalnızdım, hiçbir şey istemiyordum.

hal böyle olunca hepten içime kapandım ve zamanla çok ağırlaştı durum. en sonunda intihar etmeye kalktım, bir sene tedavi gördüm, 2-3 sene sallandım vs. sonra toparladım. ultra depresyon ve intihar girişimi kısmı 8 ay, "iyileşmeye çalışıyor ama paralize" durumu 1 yıl, "intiharı düşünmüyor ama hala sığır gibi yaşıyor" kısmı 2 yıl sürdü. 18-22 arası yıkıldım.

şu an 24'üm sekste güçlüyüm. kamyon gibi, tank gibi geri döndüm. yaşamayı hiç olmadığı kadar seviyorum, büyük konuşmak gibi olmasın ama intihar edeceğimi asla düşünmüyorum. çok gaza geldim şarkı paylaşayacağım,

www.youtube.com

der meister

Dini inancımdan dolayı çok düşünmedim intiharı.
Ama bu konu aklıma takıldığımda, İsmet Özel'in şu sözleri geliyor aklıma, 40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun."
Yeterli olmuştur bence.

black holes in the sky

evet. sonra yavaş yavaş ölmek daha zevkli geldi.

binder dandet

"Kendimi öldüreyim, kurtulayım" olarak bireysel anlamda düşünmedim ama bir iki farklı olay sonrasında o ruh halinin nasıl bir şey olduğunu düşündüm.

Birisi bir tanıdıktı, borçlarından dolayı intihar etti ki borçları da öyle atla deve değil, 50-60 bin lira bir paraydı. Sanıyorum uzun yıllar aynı döngülerin ve ticari başarısızlıkların da getirdiği bir yorgunluk vardı.

Bir diğeri ekşi sözlük'te de gündem olan Mehmet isimli kişiydi, videosunu izlediğimi hatırlıyorum, o ruh hali gerçekten korkutmuştu.

Diğeri ise haberini okuduğum yaşlı bir çiftti, kaldıkları otele bir mektup bırakıp çift olarak intihar etmişler. Sebep daha fazla elden ayaktan düşmek, sefalete düşmek istememeleriydi diye hatırlıyorum.

Vücudundaki tüm hücreleri yaşama odaklı bir canlının kendi hayatını sonlandırma fikrini alması çok üzücü. Yukardaki durumlardan ilkinde insan ister istemez bir tarafta o parayı can sıkıntısından gözünü kırpmadan harcayabilen insanları düşünüp sinir oluyor. İkinci durum ise gerçekten ürkütücü; ortada bir hastalık ya da maddi güçlük yokken, birçok insanın imreneceği bir hayat yaşayan bir insanın karanlığa saplanması, bunalıma girmesi ve bir türlü o kısır döngüden çıkamayıp kendi hayatını sonlandırma fikri çok korkutucu. İlk durum için "Ben yapmam yaa" diyebiliyorum ama bunun için o kadar emin olamıyorum, zira hepimizin hayatında amiyane tabirle boktan zamanlar oluyor, o boktan zamanların bitmediği, daha da kötüleştiği, her şeyin soluklaştığı bir senaryoda ayakta kalabilmek, pozitif olabilmek ve devam edebilmek çok güçleşebilir. Son olay ise ilk ikisinden çok farklı, çok daha kaçınılmaz bir gerçek. Etrafımızda sevdiğimiz insanlar da olsa yaşlanıyoruz, hayat gittikçe zorlaşıyor; işin kötüsü kendimizi bir şekilde idare ediyoruz ama hayat arkadaşımız da gözlerimizin önünde adım adım kaçınılmaza yaklaşıyor. "Ben olmazsam ne yapar" diye düşünmemek de, "O olmazsa ben ne yaparım" diye düşünmemek de mümkün değil ama bunları oturup, karşılıklı konuşup "E ikimiz de olmayalım o zaman" diye karar vermek ve bunu uygulayabilmek çok ilginç ve yine bir o kadar ürkütücü bir durum.

salihdt

Planlı mlanlı düşünmedim hiç, niyetim de olmadı ama dışarıdan bir güçle ölmenin cazip geldiği, “Şu an tır çarpsa da kurtulsam”, “Şuracıkta küt diye ölsem hayat ne güzel olur, çekmem şu an çekmek zorunda kaldığım şeyi”, “Gelecek güzel günlere tüküreyim” dediğim çok oldu. Çözülmeyen sorunların birikimli yorgunluğu, bıkkınlığı, kendimle ilgili hayal kırıklıklarımın olması nedeniyle öyle düşünüyorum; yine düşünebilirim. Ölümden korkuyorum ama isteyerek çıkamayacağım, zemini olmayan bir balkon kapısı gibi o seçeneğin orada olması rahatlatıyor beni. “En kötü ölürüm, ne olacak ki” deyince sorunlar o kadar büyük görünmüyor niyeyse ve çok fena rahatlıyorum, tır çarpma isteği de geçiyor, ironik bir şekilde hayat daha çekici görnüyor. Ölmek çekici gelmiyor, ürkütücü geliyor ama ölmenin varlığı ve arada aklıma getirmek hayatı daha değerli yapıyor.

Bir kere uçakta o kadar çok korkmuştum ki, “Ne olur öleyim, ne olur öldür beni ve bunu çekmeyeyim” diye hıçkırıklarla ağlayarak abime yalvarmıştım. O an elimde kesici, delici bir şey olsa kendime rahat zarar verirdim. Türbülansa girmiştik. :) Sonra zaten utancımdan herkes bavulunu alana kdar tuvalette saklandım, herkesten sonra ortaya çıkıp bavulumu aldım.

aychovsky

14 yaşından beri düşünüyorum

Drakath

Düşündüm ve uygulamaya da geçtim. O gün için hep "keşke" dedim, "iyi ki" diyeceğim günü bekliyorum ve bu sebeple yaşıyorum sanırım.

farabi
1

mobil görünümden çık