Ciddi bir kısmı ithal edilen, doğurgan olmayan ya da hibrit tohumlardan insan vücuduyla alakası olmayan bir dolu kimyasal ara formla şişirilen, hormon, GDO, glikoz/fruktoz şurubu, koruyucu, monosodyum ve bir dolu sağlıksız türevleriyle üretilen ve gıda demeye bin şahit, insan vücudunu aslında hiç de beslemeyen, tamamen negatif etkileri hasıl eden; devamında da başta kanser ve tiroid olmak üzere ve bunların da sebep olduğu bir sürü hastalığa davetiye çıkaran, erken yaşlandıran, depresif yapan ve daha onlarca başka zararları olan bir beslenme(?) düzeni içerisindeyiz.

Herkesin malumu olmasına rağmen devlet neden uzun vadeli, kalıcı bir politika üretmiyor? Aracılar, komisyonerler ve bunlardan rant sağlayanlarla ilgiliyse halk neden doğru dürüst, sistemli bir ses çıkarıp tavır koymuyor?

Bu korkunç bir cehalet tezahürü! Kendini entelektüel, okur-yazar sayanların da atalete düştüğü, “yapacak bir şey yok” dediği bir konu. Ama istediğiniz kadar bahane üretip konfor alanınızdan çıkmayın, yediğiniz/içtiğiniz her şey mutlak matematiksel bir ilişki şeklinde size geri dönüş yapacaktır.

Genç genç insanlar dünya kadar şekerli abur cuburu, kolayı vb. şeyleri tüketip gözle görülür ölçüde erken yaşlanmaya başlıyorlar. 90’lı yılların dizilerini açıp bakarsanız akranlarınızın ya da o zamanın orta yaş insanının çok daha genç, dinç ciltleri ve dış görünüşleri olduğunu görürsünüz. Tonla örnek verebilirim buna. Doğru yaşam şekli ve beslenmeyle genetik faktörleri bile alt eden insanlar var.

Sadece beslenme ve yaşam düzenini değiştirerek tiroid hastalıkları, tip 2 diyabet ve başka bir sürü hastalık kendiliğinden, ilaçsız; modern tıbbın tüccar, hastayı gerçek anlamda umursamaz, skoratif tahakkümüne bulaşmadan iyileşebiliyor.

Devlet bunların hepsinden haberdarken uzun yıllardır neden sonuç odaklı, gerçekçi bir tavır alıp müdahele etmiyor sizce? Nüfus arttı, daha fazla arz gerektiği için seri üretim mantığı işliyor derseniz de milyon tonluk israf verileri, istatistikleri ortada.

 

hedefleri, turkiye'yi daha da kalkindirmak, tarimda, hayvancilikta ve sanayide gelismis bir ulke olmasini saglamak olmadigi icin.

for the record

hocam yazdığını okuyamadım sadece başlıktan cevap veriyorum;
son yasalar ile vergisi kaldırılan ve ithal edilen ürünlerin ithalatçılarına bi bakıver. bağlantıları anlayacaksın.

teritori

Devlet aygıtı düşündüldüğü gibi yurttaşlarını korumak için değil, burjuvaların çıkarını gözetmek için var. Doğal şeker yerine glikoz şurubu kar ettiriyorsa üretimi elinde tutan kişi onu kullanır, devlette bir şey diyemez çünkü devlet dediğin şey onlardır zaten.

biravekahve

Hibrit tohumlar, hormon takviyeleri, GDO, koruyucular üretim ve depolama maliyetlerini düşürmek için kullanılan şeyler. Bunlar yasaklanırsa domatesin fiyatı 20TL'ye çıkar ve bu durumu sokaktaki adama anlatamazsın.

zombi

@zombi ye katiliyorum. Bu hibrit gdo falan tum dunyada var ve kullaniliyor. Sen bahcene bir tane tohum ek bitki olarak ve hasat yapmaya calis hicbir tarim ilaci kullanmadan. Sonucu ya husran olur ya husran

korhaydut

hüsran müsran olmaz. gdo olmadan da ürünler yetiştiriliyordu.

soruya gelecek olursak, üretimden aracı kazanıyor ancak bu aracılar çok olduğu için tek elde toplanamıyor, dolayısı ile görece kazanç az. ancak ithalat vs. şeklinde yurda girişi sağlanırsa, bunu yapabilecek kişi sayısı az, kazancı yüksek.

bu kişilerin kimlere yakın olduğu da az çok belli.

altinci nesil caylak

@korhaydut, @zombi’nin kastı tarımın endüstriyelleşmesi, senin bahsettiğin şey ise endüstriyel tarım; ki gerçekle uzaktan yakından alâkası yok.

İnsanlık onbinlerce yıldır tarım ilacı mı kullanıyordu? Endüstriyel tarımın geçmişi kaç yıl ki?

levent bilgen
1

mobil görünümden çık