Patronundan terfi ve zam isteyen, eğer yapmazsa taciz iftirası atacağım diyen kadın,
Ayrıldığı erkek arkadaşından sinir sonucu ya da intikam amaçlı polise gidip yalan yere taciz iddiasında bulunan kadın,
Sırf kendisine düşman / rakip gördüğü için taciz iftirası atan kadın. Ya da ailesinden korktuğu için yalan ifade veren kadın gibi...
Birçok örnek çoğaltılamaz mı eğer kadın beyanı esas ise? Mesela şu tür sınıfları basıp terör estiren feminist grupları gördükçe kadın beyanı esastır ayrımcılığı ile birlikte ortaya pek adaletli sonuçlar çıkacak gibi durmuyor youtu.be
O kadar tecavuz eden adam serbestken kadin beyaninin esas oldugu cok dava oldugunu sanmiyorum. Kadinin beyani esas degil normalde, en yakinlardan Kesha'nin davasi var. Kadin yapimcisini taciz icin ve taciz edildigi halde kontrati nedeniyle onunla calismak zorunda kaldigi icin mahkemeye verdi ve delil yetersizliginden dava dustu. Ancak, TCK'da nasil belirtildigini bilmiyorum.
şuan bi şey okumak istemiyorum kusura bakma sadece başlığa cevap vereyim. cumhuriyet savcısı bi abimizin, güvenmediğim kızlara karşı ekstradan dikkatli davranmam gerektiği konusunda beni uyardığını hatırlıyorum. güvenmedikçe yalnız kalma demişti. (hukuki anlamda uyarmıştı tabi :)
@aycvhovksy o olay Amerika'da olmuş, Türkiyedeki durumlar için sormuştum.
Ama şöyle düşününce mesela patron, kadın çalışan örneğinde çalışanını yalnızken taciz eden patronlar da olabilir ve nasılsa kanıt delil şahit yok sadece senin sözüne inanmazlar diyebilir o an. Bu durumda kadın açık şekilde mağdur olur ve hele Türkiye gibi kadına şiddet, taciz ve tecavüzün korkunç sayılara ulaştığı ortamda kadınlar iyice ezilen olur. Belki bunu önlemek için biraz da, kadın beyanı esastıra yakın kararlar veriyordur hakimler. Böyle olunca, adam yalnız olsa bile cesaret edemez taciz etmeye. Kadın kişisel olarak da hukuki olarak yazısız kanunca korunmuş olur. Ama öyle bir durum ki yukarı tükürsen bıyık aşağı sakal durumu. Çünkü dediğim gibi birçok yalan ve iftiralar söz konusu olabilir bu durumlarda. Hele dava ilerlediyse kadın tarafı iddiasını geri de çekemez iftiradan hapse gireceği için. Bu yüzden kurunun yanında birçok yaş yanması durumu da içe sinmiyor. Keşke insanlar toplu şekilde zihinsel evrim geçirip üst insan modeline geçseler ve suç diye bir şey kalmasa...
Ceza muhakemesinde yer alan bir ilke bu. Normalde herhangi bir konuda soruşturma açılabilmesi için ortada bazı şüphelerin olması gerekir. Bu ilke de, soruşturma açılabilmesi için kadının dediği direkt dikkate alınır, şüphe var mı yok mu diye ekstra düşünülmez düşüncesini ifade ediyor temelde. Soruşturma açıldıktan sonra tabii ki kovuşturma evresi başlıyor. Bu evrede yargılama yapılır. Kadının dediğine bakılarak direkt hüküm verilmiyor. Gerçek hayatta bu durum aile içi şiddet olaylarında daha çok ortaya çıkıyor. Kadın polise gidip kocam beni dövüyor derse, polis kadına hani senin vücudunda darp izi yok, bir şey yapamayız demez. Bu noktada kadının kocası ceza almıyor. Eğer gerçekten böyle bir durum varsa adamın cezası mahkeme tarafından verilir. O kadar kolay değil öyle birine iftira atıp içeri attırmak.
Sana anlatılmayan ayrıntılar var demek ki. Kadının beyanının esas alınması ile bahsettiğin olay tamamıyla örtüşmüyor, yani bu olayın bütününü bilmediğimiz için, bundan yola çıkarak kadının beyanının esas alınması kaynaklı sorunları konusamayiz. Detay lazım dediğin yerlere varmak için.
Hemen aaa tamamdemiyorlar. Kızları kaç defa sorgulamışlardır kimbilir.
Boyle bir sey olamaz cunku kotuye kullanima ASIRI derece acik bir uygulama olur. Zaten yukaridaki entry'de biri aciklamis olayi.
Kadin beyani tek basina delil sayilan bir adalet sistemi olamaz.
dün radyoda dinledim. adam kadını taciz ediyor. iddiayı destekleyecek tek şey var; güvenlik kamerası. ancak olaylar kameranın görüşü dışında, asansörün açık kapısının diğer tarafında gerçekleşiyor. yetersiz delil sebebiyle dava düşüyor.
Bir ceza hukuku hocam (erkek), asla bir kadınla yalnız olarak asansöre binmem derdi. Kadınlar bunu silah olarak çok kullanıyor toplumlarda. Bakın, Türkiye toplumu değil, toplumlarda. Öte yandan, kadının dişiliğini kullanarak erkekten üstün çıkma eğilimi tamamen ataerkil anlayışlardan kaynaklanmaktadır. Çünkü kadın her daim erkek karşısında güçsüz ve savunmasızdır(?). Kanunlar da bunu genel olarak bu şekilde değerlendirmeye almakta, yine de yeterli delil toplanmadan mahkumiyete de hükmetmemekte.
Son olarak, başlığın aslı ''mağdurun beyanı esastır.'' Ayrıca 6284 sayılı kanunu incelerseniz, kanunun amaç ve kapsamının kadın haricinde bütün bireyleri kapsadığını da görebilirsiniz. Yani mağdur mağdurdur, cinsiyeti yoktur.
sosyal statüler, aradaki husumet, hayatın olağan akışı gibi kavramlar dahilinde kabul edilebiliyor.
(bkz: jagten)
Böyle bir film var mad mikkelssen oynuyor. Aynen bu konudan bahsediyor. Evet kadının, çocuğun beyanı esas alınıyor
Hiç bir namuslu türk kadını böyle bir şey olmamışsa kendine böyle bir şey yakıştırmaz gibi yerleşmiş bir içtihat var, iftiracılardan korunmamız Allah'a kalmış.
O kadar süredir içerideyse başka bir delil de olabilir veya 3 mağdur olduğu için bayanları ve hikayeleri da tutarlıysa başkaca bir şey de olmayabilir
Bayanları => beyanları **