seçimler 4 yılda bir yapılıyor. bunun anlamı her 3 yılda bir yaklaşık bir yıl boyunca seçim araçlarının kafamıza etmesi anlamına geliyor. görsel, işitsel ve mental kirlilik... araba kornalarının yasak olmamasını ve ne kadar rahatsız edici olduğunu düşünün. tamamen yozlaşmış bir şehircilik anlayışına sahip bu kaotik büyük şehirlerde insan dengesini daha ne kadar kaybedebilir diye düşünemiyorum. pekala zengin değilsem klas yerlerde ikamet edemem. şu sıralar bakırköyün merkezini dahi o yerlerden biri olarak saymıyorum. sonuç olarak istanbulda yaşamak beni yoruyor diğer şehirlerde durum ne bilmiyorum ama oralarda da ben yapamam. sizin hisleriniz nedir bu konularda




 

Bilmiyorum ya. Gözüm kapalı gideceğim tek ülke Amerika oraya da kart yoksa çok para lazım. Yaz sonu Fransa'ya gitme şansım var mesela ama gidecek miyim bilmiyorum, burada da kalabilirim, off, kafam karışık.

i was made for you

tam rahatsız olduğum konu ramazanda 1 ay gece davul çalar.seçim süreci 4 ay seçim arabaları kafa öper parti ayırtetmeksizin.insanlar çok mu pasif yoksa benim anormal karşılamam mı garip.neden bu ülkede herşey ilkokul müsameresi tadında sürekli ben yaptım oldu kafasınd yapılıyor.insanların rutin hayatlarını yaşamalarına neden imkan tanınmıyor anlamıyorum.

birdposing

"diğer şehirlerde durum ne bilmiyorum ama oralarda da ben yapamam"

istanbul'da yaşayanların genel sıkıntısı türkiye'nin geri kalanından bihaber olmaları bence. bir sürü yaşanabilir şehirler var ilk alternatif olarak yurt dışı düşünmek = zaten gidememek. yani başka şehirde yapamam diyorsun ama başka ülkede yapabileceğinden emin misin?

proletarier aller lander vereinigt euch

aslında tabii olabilir neden olmasın ama başka ülke diyoruz çünkü ülke genel olarak gelişmişlik niteliği göstermiyor. mersine veya muğlaya göç etsem iş, sanat, etkinlik, eğlence, üretkenlik merkezleri bulabileck miyim? tamam her yer istanbul olamaz ama beni doyurması lazım. büyük şehirlerde yaşayan herkes aynı şeyi der burayı sevmiyorum ama burdan çıkamamda. alıştırıyor kendine seni. bağımlık yaratan bir zehir gibi.. ama başka ülkeler daha özgür olduğundan daha çok etkinlik eğlence iş ve üretkenlik olanağı olması muhtemel.

douglas

her şehrin kendine has sorunları olur, türkiye dışında ülkelerde bu ne orandadır nasıldır bilemem. türkiye'den gitsem de nereye gitsem diye düşünmeyi ben flörte benzetiyorum, hani nasıl flört evresinde bir ilişkinin olmadık şeyler bile göze kulağa tatlı gelebiliyosa; bizzat gidilmiş olsa da olmasa da bir ülkeye göç etmeyi düşünmek de böyle.

bir yerin içinde yaşamadan göremeyeceğimiz sorunlar olabilir, nasıl ilişkimiz olan biriyle aynı evde yaşamaya başlayınca ya da evlenince farklı taraflarını görüyosak.

beklentilerle de ilgili, mızmız biri suçu türkiyeye ya da yaşadığı şehre atıyosa, nereye giderse gitsin mızmız olduğu için, mızmızlanacak bir şey bulur.

dafaisss

ortadogu ulkeleri genel olarak oyle, turkiyeye has degil. sadece gurultu de degil tanidik bulma, siraya kaynak yapma vs uzar gider. 600.000 nufuslu orta avrupa sehrinde yasiyorum. korna sesi yok, minibus yok onun yerine tramvay var her yere. can tehlikesi olmadan rahatca bisikletle 15dk ise gidebiliyorum. kulturel etkinlik, yapacak sey gidecek yer bolca var 600.000 lik nufuslu sehir TRde olsa anca yilda bi belediye mustafa ceceli getirir gibime geliyor.

eksimtrak
1

mobil görünümden çık