en gıcık olduğum insan tipi inatçı yetişkinler. ergen olursun, kişiliğin oturmamıştır anlarım da; koca insan olup gereksiz inatçılık yapanlara anlam veremiyorum.
bahsettiğim inatçılık "kararlılık, dirayet, azim, sonuna kadar gitmek" gibi eylemlerden farklı, o kısımla karıştırmayınız.
en kötü özelliğiniz nedir sorularında da sık sık görüyoruz, inatçılığının farkında olan çok insan var. o zaman sizi bu inadı bırakmaktan alıkoyan nedir?
dalga geçmek ya da sitem etmek için sormuyorum bu arada, cidden merak ediyorum, nasıl bir his. mesela kendinizi durduramıyor musunuz inat ederken? ya da birinin söylediği şeyi dinlemek, başkalarının önerilerini/tavsiyelerini dinlemek sizin için niye zor?
bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum çünkü, insan kendini tutamayarak nasıl inat eder anlayamıyorum. ya da bilerek inatçılık mı yapıyorsunuz, neden ki?
(tiklerin bir kısmı sabaha kalabilir)
Mantıklı olan şeyin, inat etmek olarak yorumlanan şey olması ve kişinin zekasına, bilgisine, tecrübesine güvenmesi bence temel sebep.
Tabii “bana ne bana ne yemeği orda yemiycez, şurda yiycez” gibi bir inat değilse bahsedilen.
Sevmediği özellikleri arasında inatçılığı sayan insan muhtemelen “mükemmelliyetçi”liğini de ekliyordur. Dikkate değecek insanlar değil fikrimce.
Kendini değerli hissetmek istemekle bi ilgisi olabilir, düşük özgüvenle de. Ben inatçı biri değilim ama tanıdığım en inatçı insanın "biricik olma" gibi bir kaygısı ve eser miktarda özgüven problemi vardı.
Ben hem çok sabırlıyım hem de çok inatçı. Mesela kolay kolay kimseye darılmam hep ortak yolu bulmaya çalışırım, ama eğer birine küsersem imkanı yok tekrar barışmam, ki 35 yaşındayım toplamda 5 kişi var bu şekilde hayatımdan çıkardığım. Hepsi de çok yakın arkadaşımdı, 2 defa iş değiştirdim sırf bu sebepten yüzlerini görmemek için, kurulu düzenimi bozdum.
Bilerek ya da bilmeyerek, ister huy de ister başka birşey, ama iş o raddeye gelince gözüm hiçbişeyi görmez, hiç bişi umrumda olmaz.
Hani bazen "50 yıllık evliler ama 35 senedir aynı evde birbirleriyle küs kaldılar konuşmadılar" gibisinden haberler olur gazetelerde. Muhtemelen benimde benzer şekilde haberimi yaparlar, o potansiyel var.
Aslında inatçılık çok genel bir ifade. Hani, neye göre inat mesela? Kimileri her alanda "Dediğim dedik, çaldığım düdük" anlayışıyla hareket ediyor. Öyleleri de zaten iflah olmuyor, bir sonraki olayda yine aynısını yapıyor. Kaldı ki kendi deneyimleri zaten, bize zararı yoksa kendini kurtarır ya da batırır.
Kendi adıma konuşacak olursam, genelde inatçı değilimdir, hatta şu hayatımın %95'ini hep çevremdekilere göre yaşamışımdır. Ama inatçılığımı tetikleyen şeyler oldu mu da geri adım atmıyorum bir şeyden. Kızdığım veya anlaşılmadığım ya da bir noktada bilerek anlaşılmadığımı düşündüğüm anlarda dediğimde diretir, bunu faaliyete dökerim. Nice olaylar olmuştur içten içe sonunda pişman olduğum ancak yine o ana dönsek aynısını yapacağım. Bir de zorunda olmadığım bir şeyi biri bana diretirse yapacağım varsa da yapmıyorum o işi. Halbuki o istemese zaten ben teklif edecektim. "Hadi, yaparsın sen" denilmesi ve çantada keklik olarak görülmek inat etmeye itiyor beni. Pasif direniş gösteriyorum doğrudan olmasa da. Ah, keşke tam olarak anlatabilsem...
sebebi narsistik kişilik bozukluğu
Şindi, seni az çok tanıdığım için soruyu, "kişi haksız olduğunu bidiği halde niçin inat ediyor?" şeklinde algıladım (yanılıyorsam fena göt olurum, 'seniazçoktanıyorumlar' falan).
"Haksız olduğunu kabul etmek erdemdir" derler (erdem lafına da uyuz olurum). Kişi tartışma sonunda haksız olduğunu kabul ederse karşı tarafın egosunu beslemiş olur -ki bu da kendi egosunu zedeler. Yani, kişinin egosunu kontrol edebilmesi erdemli olabilmesini sağlar. Temelde olay ego savaşları bence. Kişi egosunu kontrol altında tutabildiği ölçüde inatçılık etmiyor zaten.
sevgili @üğpoıuy, bahsettiğim şey tam da @lazor'un dediği gibi "bana ne bana ne yemeği orda yemiycez, şurda yiycez” muhabbet. inatçılığı kararlılıktan ayrı tutabildim çünkü ayrı şeyler, aynı şey olsaydı ikisi için ayrı bir kelime kullanma ihtiyacı hissetmezdik. sevgili @rahip janick'in değindiği konuyla da ilgisi var, haksız olduğunu bildiği halde bir şeyi körü körüne istemek/savunmak da inatçılık, mantık dışı ya da makul olmayan şeyleri istemeyi/savunmayı sürdürmek de. inatçı olumsuz anlamlı bir sıfat, o yüzden kararlılıkla aynı şey olamaz. kararlılık olumlu bir sıfat, başkasının inanmadığı şeylere sen öznel olarak inanıp o işi sürdürebilirsin, bu kararlılıktır. ancak yaptığın o eylemin objektif olarak bir sonuca varmayacağı belliyse buna inatçılık denir. cümlen üzerinden gidelim, "Bence inat denen şey kararini sürdürme isteğidir."
bence ise inatçılık kararını doğru olmadığını bile bile sürdürme isteğidir.
ha, dersin ki kime göre objektif, kime göre mantıklı, neye göre makul; o zaman da derim ki duruma göre. çocuklarla iç içe olanlar bilir(acaba kimler??), sırf inadından yaparlar bazı şeyleri. bu kadar basit aslında, direkt çocuklardaki inatçılığı düşünebilirsin.
biriyle küsmek nesnel değerlendirilemeyecek, tamamen öznel bir konu; bu yüzden küs kalan biri illa inatçı olmak zorunda değildir. ama @zikardo'nun verdiği örnekteki evli çift küs kaldı olayı inatçılıktır. o insanla barışamıyorsan ayrılırsın, ayrılmıyorsan bir şekilde barışırsın; makul olan budur ve bunun makul olduğu su götürmezdir.