Kendimi Daniel Blake gibi hissediyorum.
Ayaklarım bürokrasinin basamaklarını arşınlamaktan sızlarken aklıma Weberciğim geliyor. Bir kez daha hak veriyorum ona.
Bitkin ve yılgın bir şekilde ding dang dong kurumlardaki sıra seslerini dinlerken etrafımdaki insanlara bakıyorum. Perişan, uykuya dalmış, hasta, yaşlı, engelli... Ellerindeki kağıtlarda devlete ne kadar sefil durumda olduklarını ibraz etmekle uğraşan insanlar. Che' nin dediği gibi "ne çok haksızlık var." öyle değil mi? Akabinde Cahit Zarifoğlu ' nun " Ne çok acı var." sözü geliyor aklıma.
Allah' ını seven üzerime yaşama ümidi atsın ya da bana isyanın kesin ve net tarihini verin. Olmadı toplu intihar etkinliği de olumlu.
Su bitince olur diye tahmin ediyorum. Kış gelmiyor artık malum. Su bekleme sırasında küçük bi' isyan çıkabilir. Açlığın, susuzluğun yanında haksızlık için isyan çıkarmak biraz lüks oluyor.
Ortada bir "halk" olduğu zaman böyle bir ihtimalden söz edilebilir.İnsanlar daha konuşamıyor bile, nasıl bir araya gelip isyan edecekler?
sosyal konularda umutsuz hissettiğim zaman Howard Zinn, Noam Chomksy gibi insanların söylediklerini okuyorum dinliyorum, aklı selim ve sakin halleri de rahatlatıyor
www.youtube.com
saffiyah khan gibi insanlar neler yapmış ona göz atıyorum
www.youtube.com
bizim ülkedeki az fakat iyi örneklerden de, birşeyler yapan yapmaya çalışan insanlardan haberdar olmak da iyi geliyor
fonda da tom morello açıyorum
www.youtube.com