For example,
"I read book, she reads book."
Burada "She read book" deseydim karşı taraf anlamaz mıydı?
"I have got any money, he have got any question."
Ben Has yerine Have kullanmak istiyorum, fiillerin sonuna da sırf he/she/it olduğu için takı gelmesini protesto ediyorum, eğer Türkçede böyle bir mantık olsaydı daha çabuk kabullenirdim ama şimdi neden böyle diye sorgulamadan edemiyorum. Yani bunun sebebini açıklasalar içime sinecek ama tek yaptıkları hazır kalıp.
Neden I do oluyor da She do olamıyor?
Gramer işte mantık aramamak lazım yok çünkü. Yıllardır ingilizcenin bin farklı kullanımına gıcık olan biri olarak bıraktım.
Öyle dersen de gayet anlaşılır ki kaldı ki herkes diyor bazen. Yanlışlıkla oluyor genelde tabii ama anlaşılıyor.
Bizde nasıl "ben yaparım" ve "sen yaparsın" ise ve "sen yaparım" kullanmıyorsak aynısı. Kuralı bu. Sebebi yok.
Bunlardan önce neden mesela city siti diye okunurken cool kuul diye okunuyor, hangi gerizekalı aynı harf için farklı okunuşlar ortaya çıkarmış, ona sövmek daha mantıklı bence.
Bu soru çok yanlış bir soru.
Türkçede de var bir sürü saçmalık. Mesela niye sence Türkçede üçüncü kişiden bahsederken cinsiyet kullanmıyoruz? Ben cinsiyetini belirtebileceğim bir zamir olsun istiyorum. Daha farklı bir sürü şey bulunur da, bu tür şeylerin belli bir mantığı yok denmesinin sebebi bir mantığının olmaması. Kaldı ki bu mantık da o kadar da yok değil ama dilbilimle haşır neşir olman lazım, dil öğrencisine 10-15 dakikada açıklamak çok verimsiz bir eylem olurdu.
Gramer kuralları "hadi dili böyle konuşalım" diye yazılmıyor. Dil öyle konuşulduğu için insanlar gramerini çıkartıyorlar ki öğrenilebilsin, üzerinde tartışılabilsin vs.
edit: @senol: kemal'deki l harfi ile mal'daki l harfi, hatta a harfleri aynı şekilde mi okunuyor?
sebebi, mantığı yok; ingilizce türkçe gibi modern zamanda kuralları belirlenmiş bir dil değil, önü alınamayacak kadar insan tarafından konuşulagelmiş ve binbir değişim geçirmiş çarpık bir dil.
dil dediğimiz şey tamamen sağlam bir zemine oturtulmuş kurallarla belirlenmez, birileri kendi aralarında konuşmuştur, sonra o kadar çok "birileri" kendi arasında konuşmuştur ki yayılmıştır. kaotik yapıda, büyük ölçüde sosyolojik bir çığ gibi düşün; bir kere konuşulmaya başlandı mı şekil vermek, düzene oturtmak imkansız.
bu arada merak etme, 250-300 yıl sonra she do da olucak. zamanımın ötesindeyim ben diye avut şimdilik kendini.
"Ben yaparım, sen yaparım" örneği mantıklı geldi aslında bunun için teşekkür ederim. Esas sorun Türkçeye bağlı kalmam, yani zihni serbest bırakmak mesele. Keşke çocukken öğretselerdi adam akıllı, 10 yaşına gelmeden b2 ye gelmek gerekirdi en kötü.
ingilizce konusundaki duyurularının her biri ayrı facia. sen öğrenmemek için bahane arıyorsun, burası çok açık. gerçek şu ki, sen ne kadar protesto edersen et, ingilizce aynı kalacak ve öğrenmek isteyenler çalışıp öğrenecek. kimse sana protest tavrın dolayısıyla madalya takmayacak veya seni yds puanı 90 olan adamın önüne koymayacak.
ingilizce öğrenmeye karşı gösterdiğin gayretin yarısını ingilizceyi öğrenmek için göstersen şu an B1'i bulmuştun. dünyanın öğrenilmesi en kolay yabancı dillerinden birini öğrenme konusunda bu kadar ayak sürüyeceksen bence çok geç olmadan ingilizce bilgisi gerektirmeyen bölüm ve alanlara odaklan. gerçi bugün çoğu yerde taksi şoföründen bile ingilizce bilmesi talep ediliyor, artık yabancı dil bilmeden "iyi" olabileceğin pek bir şey yok ama ben gerçekten hayatımda ingilizceden bu kadar nefret eden, öğrenmemekte bu kadar ısrarcı olan başka bir insan görmedim.
şaka ya da ironi yapmıyorum. bu kadar batıyorsa, eziyet geliyorsa başka bir şey düşün. kaç yaşına gelmişsin hala "bu niye böyle, ben bunu diycem" diyorsun. öğrenme abi o zaman.
abi boşver ingilizceyi sen duygusal takıl.
@der meister eleştirin için teşekkür ederim, büyük ölçüde haklısın fazla gereksiz detaylarda boğulduğum için. Ama nefret kısmına katılmıyorum, seviyorum ingilizceyi, en azından Arapçadan Fransızcadan Çinçeden yeğdir. Keşke ing yerine Esperanto gibi kolay bir dil hakim olsa dünyaya ama keşkelerle iş yürümez.
Detayların mantığını anlamaya çalışmak yani detaylarda takılı kalmak gibi çoğu zaman kötü olan bir huyum var, bunu yenebilirsem sorgulamadan daha kolay öğrenebilirim. Zaten son dönemde ingilizce ile giderek daha fazla zaman geçirmeye başladım ister istemez, 1 yıl içinde orta üstü bir seviyeye geleceğime inanıyorum yaşarsam.
@alkolsüz icecek boşverip duygusal takıldığım dönemlerde melankoli, ölüm duyguları ağır basıyor fakat ingilizce çalışmak öğrenmekle meşgul olduğum dönemlerde onları düşünmeye bile vakit kalmıyor rüyalarda bile ingilizce çalıştığımı görmeye başladım. Esasında bu yaşam çabasının hiçbir anlamı yok sonuçta ama anlamsızlıklar keyif veriyor.
Dostum duyurularina bakiyorum da asiri onyargilisin. Nefret ederek, surekli zor bir yanini bularak pratik yapiyorsun.
güzel soru.
netten baktım. ingilizcede fiil eskiden bütün kişilere göre farklı çekiliyormuş.
diğerleri zamanla kullanılmayıp kaybolmuş bir tek 3.tekil kişideki çekim kalmış.
neden kişilere göre farklı çekim var dersen, muhtemelen ifadeyi daha belirli yapmak için.
benzer olay türkcede de var. antropologlar göreve :)
* ek
yahu düşünüp merak eden adam niye eleştirilmiş anlamadım. ha detaylara dalıp belki bütünü kaçırıyordur o da onun sorunu olsa gerek.
Sen he have a car de mesela dert değil. Günlük hayatta native speakerlar bile yanlış kullanıyor zaman zaman.
Ama ders ise, sınav ise o başka. Zaten ÜDS'den(şimdi yds mi oldu) 94 alan bir arkadaşım vardı ben 55 falan alıyordum o zamanlar.
Bu eleman Erasmuscu öğrencilerle konuşamıyordu benim kadar, söylediklerini anlamıyordu, akıcı konuşamıyordu falan. Konuşurken although, thus, however falan diye başlayıp gerisini getirmiyordu. Ama en son görüştüğümde o yrd doçentti ben o zamanlar Diyarbakır'da Sur'da shortland ile devriye atıyordum.
Türkiye'de konuşan değil notu yüksek olan bir yerlere geliyor. Salak saçma bir ülkede yaşadığını unutma.