Sırf 18.yy a gelebilmek için Azra Erhat'ın Mitoloji Sözlüğünü temin ettim ama o da yetersiz geldi. Acaba bu kadar temele inmek çok mu gereksiz? Hedefindeki filozofu tüm düşünce tarihini hatmetsem bile tam olarak anlayacağımı sanmıyorum sadece kendi anlamımı çıkarmak için yola koyuldum çünkü o herkes için ama hiçkimse için yani kendisi için yazmış bir bakıma fakat yunanla içli dışlı olduğu için mitolojiden başlamak kaçınılmaz sanırım?
Titiz davranıyorsun, tebrik ediyorum ama bence o kadar derine dalmaya gerek yok.
Birikimli değil de sarmal tilerler bence. Lineer bi çizgide ilerlemez. Korkma yani, anlarsın.
felsefe bilgi birikiminden ziyade bilgiye giden yol birikimidir bence.
yani pozitif bilimler gibi üzerine ekleyerek, deneme yanılma yöntemiyle sonuçları üst üste koyarak ilerlemez felsefe. daha çok farklı bakışlar, yöntemler ile gelişen yollardır felsefe. haliyle biriken şey yorum, bakış, paradigma ve yaklaşım zenginliği, birikimidir. bu da felsefe'nin olmazsa olmazıdır bence.
Aslında asıl mesele günümüze hitap edip etmemesi çoğunun. Yani Hegel'in soyut felsefesini anlamaya çalışmanın dolaylı olarak ne katkısı olacaktır günümüz için? Henüz yolun en başında olduğum için bilmediğim için soruyorum direkt mutlaka vardır okumuş olan. Aslında felsefeye fayda açısından yaklaşmak yanlıştır, benim amacım faydadan ziyade bir hobi ve ilgi alanı daha çok. Ama pragmatik biri niye yanlıştır dediğime de itiraz edecektir bu konuda, yani bu da tartışılabilir aslında.
Eğer doğrudan gerekli değilse köklere inmek direkt tepeden başlayabilirim. Ancak yine de içimde ukte kalacaktır sanırım bir kere şüphe tohumu ekildi, temeline inmediğim için hazmedemedim diyecektir bilinç. O yüzden eninde sonunda ağacın köklerine dalmak kaçınılmaz gibi. Belki sıkıcı veya faydasız bir süreç olacak ama en azından vicdani rahatlık olacaktır.
Bu arada bahsettiğim filozof Nietzsche. Tragedyanın Doğuşu başta olmak üzere çok fazla antik Yunan ve mitolojini söz konusu ediyor. Ayrıca görüşünü önemli ölçüde etkileyen İstnç ve Tasarım olarak Dünya kitabı var, bu kitabın ortaya çıkması da Schopenhauer için belli bir süreçten sonra ortaya çıktı yani Kant, Hegel vb.
Bu yola girerek özgünlüğünü tamamen kaybedip taklitçi bir zihinden ibaret olmaktan da çekiniyorum, çok kitap okumak zararlıdır çünkü özgün düşünceyi öldürür, bir süre sonra başkalarının düşüncelerini düşünür olursun demiş Schopenhauer. Fakat bu örnek bile başkasının yani onun düşüncesi...
cidden 18. yüzyıl X filozofunun düşüncesini anlamak istiyorsan çok kısa diğer referanslara bakıp konuyu fazla dağıtmayacaksın.
ama yok, "ben entelektüel bilgi edinmek için okuyorum" diyorsan evet konu dağılacak. mitolojiye de, antropolojiye de, golden age holivuda da, post-bop jazz'a da gideceksin. gitmeyeceğin yer kalmayacak. sadece bunu programlayarak, nasıl sistemli hale getirebileceğini öğrenmen lazım.
ya da belli başlı merak alanların olacak (felsefe, tarih vb.) ve bunlara yönelik derin okuma yapacaksın. diğerlerini de destekleyici nitelikte öğreneceksin.
velhasılkelam, X'i merak ediyorsan Y sana hitap etmez. ama hepsini merak ediyorsan, hepsi de sana hitap eder.
Felsefenin çok fazla alanı var, hepsine hakim olmak mümkün değil. İlgini çeken bir alan üzerine yoğunlaşıp o alanla ilgili bir sürü çeşitli kitap okursan zamanla önemli şeyleri, bundan sonra ne okuman gerektiğini falan bileceksin zaten. İlk kitaplar için de internetten öneriler bulabilirsin.
Ha bir de orijinal düşünce üretmeyi falan bekleme, böyle bir şans sıfıra yakın. Felsefeyle akademik olarak uğraşan insanlar dahi beceremiyor bunu.
şimdi felsefe diye bişey var şimdi son zamanlarda gelen ordan işine yarayanı alıyo kullanıyo ben böyle anlıyorum belki farklı bişeydirşey yok artık sistematik bişey yok abur cubur dolduruyorsunherkes ihtiyacını ordan alıyo ama hiş de karışmıyo istediğini buluyorsunbu felsefe fazla kafa yorarsan sıyırırsın kullanacaksın nimetlerinden kullanıp yararlanıp işini göreceksin kafayı taktın mı o zaman işin kötü
hikmetine fazla şeyapmamak lazım
Felsefe bilim gibi olumlu manada birikimli değil, enkaz manasında birikimli ilerliyor. Bir çığ gibi düşünebilirsin bunu önüne geleni sürüklüyor. Her akım bir öncekine tepki olarak doğuyor. Bir nevi fikri moda.
İş imkanı olsa ya da Sabancılardan olsam elbette felsefe okurdum ama yok öyle bir dünya, zaten dünyanın her yerinde de felsefenin ekonomik getirisi yok ve felsefe için ön şart ekonomik ferahlık malum. Fakat Çap yapabilirim bilmem İÜ nasıldır felsefe alanında, bana okuma anlama sürecinde rehberlik etse bile yeter.
Şöyle bir liste buldum felsefe.gazi.edu.tr
Belki mitolojiden sonra bu listeyi dikkate alarak ilelrıebilriim sonuçta sadece özgün filozof eserlerini okumak yeterli gelmiyor, onları anlamak için düşünce sistemlerini de anlamak şart. Fakat mitoloji için de bu tarz bir liste bulup başlamak gerekir öncelikle.
Bunlar genel ilgi alanım olduğu için derin okuma araştırmada Hegel gibi soyut kısımlar hariç pek sıkılacağımı düşünmüyorum, Hegel de ön yargı sadece.
Ahmet arslan ilkcag felsefe tarihi 5 kitaplik cilt. Boyle bir derlemeye ihtiyacin var sanki.
Bu konuyla ilgili olarak felsefe ve pozitif bilimleri ayırmadan yorum yapabiliriz. Temele inmek bir bilim insanı için gereksiz değil. Çalıştığınız konuyla igili olarak sizden öncesini ve çağdaşlarınızı taramak durumundasınız. Bunun nedeni, tüm bilimlerin (pozitif ve sosyal olması farketmez) bir geleneğin ürünü olmasından kaynaklanır. Yani şu an pozitif bilimlere konu olan terimlere, kavramlara veya kuramsal açıklamalara baktığınızda en basitinden literatürde zikredildiğini görürsünüz. Yani fizik/biyoloji teorileri dahil çoğunun gelenekte karşılığı vardır. Bu açıdan baktığımızda fen bilimleri ve sosyal bilimler açısından bir farklılık ortaya çıkmaz. Bu fark yok demek değildir.
Birikimli ilerleme konusuna gelince; benim görüşüme göre bilgi akümüle olan bir şey değil. Yani hangi alan olduğundan bağımsız olarak bilginin yok edici etkisi de olabilir. Buna epistemik kırılma denir. Yani öyle bir bilgi gelir ki daha önceki bilgilerin üstüne eklenmez, onları yok eder. Buna klasik fizik ve kuantum fiziğini örnek verebiliriz.
lisede felsefe dersinde felsefe kümülatif, yani birikimlidir diye öğretirler. güvenmek güvenmemek konusunu bilemiycim