İdeal şartlar altında çoğulcu bir demokratik yönetimde her fikir kendini ifade imkanı bulur. Yine -üstüne basarak- İDEAL şartlar altında bu fikirleri benimseyenler demokratik yapının zarar görmesini istemez.

lakin dünyamız özellikle de ülkemiz çok da ideal şartlara sahip değil. çoğulcu demokrasi içerisinde, içeriğinde kimi demokratik olmayan fikirler barındıran unsurlar da kendilerine yer buluyor. özellikle de demokrasiyi yok edebilecek fikirler...

e peki bu durumda olması gereken ne? demokrasinin yok olması pahasına çoğulculuğa sahip mi çıkılmalı yoksa demokratik yapıyı yok edebilme ihtimali olan fikir ve görüşler yasaklanmalı mı?

ben yasaklanmalı diyorum lakin liberal -liboş değil- bir yakİnim "bunu avrupa ülkelerine anlatamazsın" diye yorum yaptı. yani avrupadaki demokratik anlayışa sığmazmış bu. aslında avrupanın nazi, franco ve faşist parti geçmişleri olduğunu düşününce bence daha rahat anlarlar gibime geliyor ya neyse. siz ne diyorsunuz?

not: mümkünse fikirlerinizi aktarırken "zaten dünyanın hiç bir yerinde hede hödö olmaz" veya "avrupa ve batı çok bıdı budu" gibi genellemeler yapmak yerine gerçek örnek ve kaynaklar kullanalım yada sadece kendi düşüncelerimizi aktaralım.

 

aksine avrupa'da çok daha rahat tartışırsın bu konuları, ancak Hitler...vs sebebiyle değil, fransız devrimi örneğinden yola çıkarak. gerçi demokrasi değil de özgürlük düşmanlarına özgürlük tanımayan anlayıştan söz ediyorum. (pas de liberte pour les ennemis de la liberte) yani böyle bir anlayış zaten vardı ve kendi içinde yine faşist sayılabilirdi. günümüzde geçerli olabilir mi diye ben de sıklıkla düşünürüm ve bir sonuca varamam açıkçası. özgürlük düşmanı kitleye acımamdan ötürü değil, engellemelerle bu kitlenin ve temsil ettikleri düşüncenin çok daha radikal hale gelebileceğinden çekiniyorum ve uzun vadede pek faydalı bir çözüm olamayacağına sonucuna biraz daha yaklaşıyorum.

soso

mobilim, son cümledeki bozukluğu görmezden gelin. bir de sadece hitler'i büyük harfle yazmam tuhaf gözükmüş tabii :)

soso

Avrupa'ya anlatamazsından ziyade Avrupa bir kişinin veya kurumun güçlenmesinin sonuçlarını deneyimlemiş görmüş zaten. Onu bunu yasaklamak yerine rehabilitasyonu uygun görmüşler ve güçlerin de yerel düzeyde tutulmasını benimsemişler.

Hakikaten de demokrasi bunu gerektirir fakat bu parçalı yapıyı bir arada tutmak da çok zor ve maliyetli. AB en ufak bir ekonomik sıkıntıda bu yerel çeşitliliğin birbirine düşme potansiyelini de göze alıyor. Yani en güçlü noktası olan demokrasi, insan hakları ve yerellik duruma göre en zayıf noktası da olabilir.

Tecavüzcüyü idam etmeyelim rehabilite edelim demişler. İnsan hakları.
Yerel yönetimler görece güçlü olsun her yöre kendi anlayışını hayata geçirsin. Merkezilikten de kaçınmışlar.

Yalnız Avrupa saf olduğu için değil kendi çıkarları için bunu yapan ekonomik ve sosyal bir topluluktur. Yani baktığın zaman kendilerine hristyan olduklarını görürsün. Hindistan veya Çin kendilerine ucu dokunmadığı sürece gerçekten umurlarında değildir. Zira Avrupa'nın refahı dünyanın kalanının fakirleşmesini gerektirir.

Bürokrasinin bu kadar örgütlendiği yerlerde bir değişiklik yapmak zordur zira sistem de insanlar da çok hantaldır, kabullenmeleri uzun zaman alır. O yüzden rotayı sağa sola çevirmek yerine hızlandıran veya yavaşlatan, motive eden veya demotive eden anlayışlar kabul görür. Bir Brexit dediler hop referandum yapıldı ama bir türlü uzlaşıp neticelendiremiyorlar. Çünkü rotayı değiştiriyorlar.

Yine Türkiye oranın bürokratik rasyonalitesine hiç uymayan, habire rota çeviren çok 'dinamik' bir ülke. Bu dinamikliğin gerektirdiği esnekliği sağlamak için enformelin önüne geçilmemiş, denetimsizlik benimsenmiş, benim memurum işini bilir denmiş. Bizim esnekliğimiz Avrupa'nın katılığına uymadığından, kolay kolay kabul görmüyoruz.

Senin dediğin 'demokratik olmayan fikirlerin barınması' zaten demokratik fikirlerin barınabilmesinden de kaynaklandığından demokrasi bir çelişkidir. Yani bir şey varsa, bunun tersi de olmalıdır. Diyalektik...

Hem yasaklar da hiçbir zaman çare değildir. Yapan yasaklara rağmen yapar, isteyen yasağa rağmen geçer gider. Bir şeyi yasaklarsan o şey bir kılıf içinde büyür gelişir, denetleyemezsin, günü gelince gerçek yüzünü gösterir. Aha fetö ortada.

Avrupa denetime, rehabilitasyona bu yüzden önem veriyor. Yine yerellik hareketlerin küçük kalması için önemli. Yerellerin de sesi yerel yönetimlerce duyuluyor gereken yapılıyor... Adamların mimarileri bile ona göre yapılmış. Bir gaz birikmesi, patlaması, krizden kaçınmak için alanları(maddi-manevi) geniş tutuyorlar.

Sen şimdi 'bunlar demokratik değildir yasaktır' dediğin anda bir tıkanıklığa sebep olacaksın bir gaz birikmeye başlayacak, görünmez bir grup büyümeye başlayacak...

Kısacası Avrupa'nın aklı kendine yeter, demokrasi deneyimleri de bir hayli var.

idexo

çoğunluk başka bir düzen isterse zaten kurar, demokrasi bu geçişi silahsız sağlamak için var.

demokrasi kendini yok etmez, demokrasiyi başka bir düzen isteyenler yok eder.

babilbaligi

biz bunları yazılarımızda hep anlattık. okumuyorsunuz azizim:

liberalizmde herkes mi eşit ve özgürdür: muratkarabag.info

demokrasi ile demokrasiyi yok edebilir miyiz: muratkarabag.info

(bkz: türkler için siyasete giriş dersleri)

cagdas donem kuramcisi
1

mobil görünümden çık