Yine de üzerinde düşünmeden edemiyorum. Az önce de belirsizlik ilkesini düşünürken buldum kendimi. Kuantum sırf bu ilke nedeniyle bana daha sevimli geliyor. Gerçekçi ve çılgın sanki.
Yani mesela merdivenden inerken birden vazgeçip duvara yapışabilirim veya geri dönebilirim veya iki inip bi çıkabilirim. Oturup dinlenebilirim veya trabzandan kayabilirim...
Örnek çılgınca oldu biliyorum. Anlatmak istediğim; bizi karar anına götüren zihinsel süreç her zaman deterministik olmuyor. O sapmaları kuantum mu açıklıyor acaba? ipek böceğinin kelebek haline dönüşmesi ya da tek yumurta ikizlerinde görülen davranış farkları, bütün karıncalar yollarında giderken birinin fasit dairede dönmeye başlaması..
Ne dersiniz?
İkinci sorum da şu:
Klasik ve kuantumun çeliştiği yerler var mı?
o sapmalarla kuantumun pek alakası yok. yani daha majör etkilerle açıklanabilen şeyler. etkisi varsa 0.0000013 falandır yani. klasik fizik ve kuantum her yerde çelişiyor zaten. ama biri çok ufak ölçekte işe yarıyor diğeri büyük ölçekte iş görüyor. bunları genellemek istiyolar. tek teori, tek fizik, çok evren!!!!
Takıldığım yerlerden biri de bu ölçek meselesi.
Diyelim o küçük ölçeği yavaş çekime alabilsek ve büyütebilsek ya da biz o küçük ölçekte olsak o zaman ne fiziği derdik. kuantumu mu klasik fizik kurallarını mı görürdük?
Kararlarının kuantum mekaniği ile pek alakası yok.
Klasik fizik ve genel görelilikle kuantum fiziğinin çeliştiği noktalar var. Sorun da bu zaten. Kuantum fiziğinde yer çekimi denklemleri o küçük ölçeklerde çalışmıyor.
Belirsizlik prensibi karar vermekle alakalı değil pek. Olasılıklarla alakalı. Kuantum ölçeğindeki cisimlerin pozisyonları kesin kati bir lokasyonda bulunmaz. Süper pozisyonda bulunur yani olması olası olan yerlerde varlığı "gözlemlenince" netlik kazanır.
Yani kuantum düzeyinde deneylerin gözlemleri de deneyin sonucuna etki eder. Bir diğer açıklanamayan saçma sapanlık da bu.
Bakmıyorsan bir yere orada o parçacık yoktur. Baktığın zaman orada olur. Sen bakana kadar orada sadece olma olasılığı vardır. Ve evet bu gerçek, fantazi değil. Atom altı parçacıklar böyle davranıyor.
verdiğin örnek tamamen yanlış. senin ebadında bir kütlenin böyle şeyler yapması mümkün değil.
hayır, o sapmaları plastisite açıklıyor. konunun kuantum ile doğrudan bir ilgisi yok.
bilmediğini söylemene gerek yok, anlaşılıyor zaten. kuantum mekaniği "öyle herşey olabilir" gibi bir teori değil. kol gibi formülleri, deli gibi hesapları var. aç oku öğren.
klasik fizik ile kuantum fiziğinin çeliştiği bir yer yok, kuantum mekaniğini büyük ölçeğe taşıdığın zaman zaten klasik mekanik oluyor. buradaki ölçek senin bulunduğun değil, incelediğin ölçek. senin hangi ölçekten baktığın önemli değil.
Örneğin kuantum evreniyle uyumlu olmadığını biliyorum. Kuantum fiziğinin plastisite, epigenetikle ilişkisini sorguladığım için örnekte biraz da bilerek kendimi kullandım. Etrafımızda dolaşan sinekle örneklendirsem nispeten daha yaklaşık bi örnek olurdu sanıyorum.
Sapmaların endirekt etkilenmesi etkilenmediği anlamına gelmez değil mi? Benim sorudaki amacım, endirekt de olsa bu tür bir bağlantı hakkında çalışılmış olma olasılığı, çalışılmışsa çalışmadan haberi olan vardır belki umuduydu.
Çelişme konusunda alandan olduğunu düşündüğüm iki kişiden farklı cevaplar geldi?
Çelişme var mı yok mu?
Bilmediğimi yazdım çünkü doğru soru sormak bile bilgi gerektiriyor ya, bilmeden sorduğumu anlayıp yerine göre sorularımın saçma yanlarını görmezden gelin veya o öyle olmuyor diyebilin diye:)
Cevaplar için teşekkür ederim :)
aslında yaptığın iş biraz saçma. ikisini de bilmediğin iki mekanik sistemin birbiri ile çelişip çelişmediğini anlamaya çalışıyorsun.
bir elektronun hareketine dair iki mekaniğin öngörüleri çelişiyor. bu açık. ama kuantum mekaniğini ölçeklediğin zaman doğrudan klasik mekanik sonuçları çıkıyor. teoride düzeltme gibi bir etkisi var.
kuantum evreni diye bir evren yok, çıkar onu aklından.
sinek falan o kadar büyük şeyler ki, kuantum mekaniği etkileri o kadar küçük oluyor ki ölçene nobel verirler, o derece.
sakin ol ve yavaşça öğrenmeye başla. önce klasik mekanik ne diyor, ne yapıyor, leibniz kim, newton ne demiş, operatör nedir, determinizm nereden geliyor, Lagrange kimdir, Lagrangian kime denir bir öğren.
sonra schrödinger, dirac falan derken yürü.
2000 sayfa okumadan ağzını açıp yorum yapma. sakin ol ve okumya devam et.
sonra sor ne soracaksan.
Fizik ilgi alanım değil, bu nedenle öğrenmek istemiyorum. Öğrenmek isteseydim sorumu "ben şu fiziği nasıl öğrenebilirim bi el atıverin yol yordam gösterin" şeklinde sorardım.
Bizim öncelikle bu "disiplini bilmeden ağzını bile açma" yaklaşımından sıyrılmamız lazım. "bu konuda soru sorabilmen için senin de en az 2000 sayfa okumuş olman gerekiyor" yaklaşımın doğru değil.
Bir konuyu anlamaya çalışmak farklı bir bilene danışmak farklı şeyler. Bilene danışırken o konuyu tam olarak biliyor olmazsın, hakkında bi fikrin olur veya hiç bişey bilmiyor da olabilirsin. Bilen senin anlayacağın dilde anlatmaya çalışır. Tabii elinden geliyorsa.
Birine çok yabancı olan bir konuda bişeyler anlatabilmenin başarı ölçeği konuyu özümsemiş olmak ve anlatabilme becerisi ile doğru orantılıdır. (başka unsurlar da var)
Yaptığım işin standartlara uymadığını biliyorum. Başta da demiştim hatırlarsan, niyeyse düşünmeden edemiyorum. Merak ve merak ettiğin şeyi anlamaya çalışmak kötü bişey değil. Aksine iyi bişey. Zihni zinde tutar. Bağlantıları yeniler, çoğaltır...
Vakit ayırıp emek verip cevapladığın için çok teşekkür ederim.
Bu aşamada merak ettiğim iki şey daha var:
Kuantum evreni yerine ne demeliydim, ne deseydim uygun olurdu?
Kuantum fiziği nasıl örneklendirilebilir?
@filozof:
merak etmek falan güzel. hatta şahane.
ama sen hiç bilmediğin iki konunun çelişip çelişmediğini anlamaya çalışıyorsun. bu hiç bilmediğin iki dil arasında çeviri nasıl yapacağını sormaya benziyor. bu iki dili öğrenmen lazım demekten başka çare yok maalesef. kafa ütülemekten vazgeçip cevap veriyorum. sorularına kısa cevaplar şunlar;
ölçek büyüdükçe çelişki yok.
atomaltı ölçek demeliydin.
elektron hareketleri ve daha küçük nesnelerle.