Yok olmak yani hiçliğe karışma, hiç doğmamış olma fikri normal şartlarda korkunç gelmelidir fakat neden bilmem son dönemde oldukça huzur veriyor bu düşünce? Belki çoğu kişide böyledir, bunun psikoloji bilimince asıl sebebi nedir sizce? Yaşamın en güçlü şeyi yaşama içgüdüsüdür ve bu güdü yok olma güdüsünden nefret eder, Hiçliğin düşmanıdır. Buna rağmen insan nasıl olur da Hiçliği arzular, en azından huzurlu görür? İnançlıyken yok olmanın müthiş korkunç ve tüylerim ürpertici bir şey olduğunu düşünürdüm, şimdi ise bu fikir beni çıldırtmadığı gibi kabullenmiş durumda adeta bünye. Ama şöyle bir çelişki var en yakınlarımın, misal annemin babamın ölünce yok olacağın düşünmek gerçekten tüylerimi ürpertiyor, düşünmek bile istemiyorum çünkü ruhum çekiliyor sanki. Bu gizli bağlılığın özgürlüğümü elimden aldığını biliyorum fakat böyle gelmiş böyle gidecek, asıl mesele günün birinde gerçek olduğunda o durum yani onları kaybettiğimde nasıl yaşayacak bünye? Doğanın kanunu bencillik değil miydi, gen bencil değil miydi? Halbuki benim yok olacak olmam beni pek sıkıntıya sokmuyorken duygusal bağ kurduğum kişilerin ölmeyeceğini öteki dünyaya gideceğini düşünüyorum tanrının ölmesine rağmen diyorum ki onlar ölmedi, küçükken yanı başımda olan anneannem yok olmuş olamaz o şu an bekliyor mahşeri.. Yani belki de geçmişte fazla inançlı olduğum için bir yanım sanki hâlâ kopamamış psikolojik olarak?

Fakat belki de sahiden gen bencildir ve tüm bunlar bencillikten kaynaklanıyor? Ben acaba onları kaybetmeye mi acı duyacağım yoksa onların bendeki alışkanlığına yani bende uyandırdıkları duygulara mı? Ben yok olunca acı duyma olayı mümkün olmayacağı için mi yok olacak olmama çok takmıyorum acaba? Yine de... Keşke gizli bir bahçede akan ve içenin ölümsüz olduğu bir su kaynağı bulsam da ben ve sevdiklerim ölümsüz olsak.. Ölüm güzel bir şey, hiçlik huzurdur ve intihara yatkın olmadığım söylenemez ama yine de ölümsüz olmak istiyorum. Yaşamak... Nefes almak... Göğün ucunda ya da yerin dibinde bir kafeste olsa bile... Aslında hiçlik huzur vaat ediyor, doğmadan önce ne sorunum derdim vardı ki öldükten sonra olsun? Hiçlik huzurdur, mutluluktur, erdemdir evet, evet ama yine de... Acı çekmek, yaşam denen işkenceye katlanmak hoşuma gidiyor sanırım. Yaşamı sevmek başlı başına sadomazoşist bir eylem olmalı ve acıdan zevk alıyoruz içten içe?

"Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez."

 

buddha'nın öğretisini anımsattı. yani bu dünya yaşamının özündeki şey acıdır, acıyı yaratan ise bağlılık ve arzulardır. acıdan özgürleşmenin tek yolu ise aydınlanmadır.

şöyle bir teori duymuştum; islam ve hristiyanlık gibi dinlerin cenneti vaadetmesinin sebebi geldiği coğrafyalarda fakirliğin hüküm sürmesi, bundan farklı olarak budizm gibi dini bir öğretinin hiçlik gibi birşeyi vaadetmesinin sebebi de maddi anlamda daha varlıklı bir topluluğa hitap etmesi.

yani bu dünyadaki birçok zevki tatmış, birçok şeyi deneyimlemiş bir insana cenneti vaadedersen ona pek bişey ifade etmez. hiçlik, boşluk vb. şeylerse anlamlı gelir. çünkü yaşantıya doymuştur, huzuru bunlarda bulabilir. böyle birisi için en dehşet verici olan şey ise tekrar tekrar dünya yaşamını deneyimleyecek olma ihtimalidir. ama bunları da hayatı fakirlik ve zorluklar içinde geçmiş birisine söylerseniz hiçbir şey ifade etmeyecektir.

belki gidilen yer aynı, ama herkesin orayı deneyimleme şekli farklı. hatta cennet ve cehennemin bile mekansal olarak farklı yerler olmadığı, herkesin farklı deneyimlediği tek bir yer olduğu da söylenir. birçok anlatıda cennet ve cehennemdekilerin birbirleriyle konuşabilmeleri de bununla ilgili muhtemelen.

bonus: eksisozluk.com

gloomystorm

basliga cevaben yaziyorum: yok olmak tecrube edilebilir birsey mi de bu kadar gevezelik? olmek deneyebilecegin birsey degil yani; geri gelip nasil birsey oldugunu anlatamazsin. bunalim hayat tarziniz filan olmasin, ya... o yoldan bir yere cikamazsiniz. intiharsa baska memlekete gidip baska is yapmak da bir cesit intihar. olmek sart degil. maalesef bos felsefeden hoslanmiyorum. selamla,

e haliyle
1

mobil görünümden çık