Bir de İzmir'de psikolog veya psikiyatr kimi önerirsiniz?
direkt psikiyatra gidilebiliyor. bu noktada kesinlikle gidilmeli de.
ilaç kullanmak istiyorsa psikiyatra gidebilir de bence gitmeden önce psikologunu değiştirsin. işini iyi yapamıyor belli ki.
Psikologunuzu degistirin. Psikoterapiste gidin.
Hasta terapiyi kaldıramıyor belli ki. bazen ilaç ile müdahale şart
psikanaliste gitsin, hayatı değişsin.
1 yıldır neden fayda görememiş acaba psikologla görüşmelerinden? yeni mezun falan mıydı, uzmanlığı yok muydu, iyice araştırmadan mı bulup gittiniz?
Psikolog etkili olamamış demekki,
Psikiyatriste gidip başka bir psikolog ile devam etsin.
Terapi ilaç kombinasyonu iyidir ben ilk ayda kendime gelmiştim bayağı.
Buradaki psikolog arkadaşlar 'Yok böyle değil' diye düşünüyorsa beni düzeltsinler, yalan yanlış bir şey yapıyorsam ve 'Yok o öyle değil bir kere' falan derlerse ben de çok mutlu olurum. Kendi tecrübemi yazmak ve bu şekilde cevaba çıkmak istedim.
Psikoloğa gitmeye başlamadan önce bir firmadan rehberlik hizmeti aldım ve bana 'Psikolog biraz deneme yanılma sürecidir. Nasıl ki bir yerde hiç arkadaşınız yokken tanıştığınız ilk kişi kankanız olmayabilir ama başkalarıyla tanışa tanışa en yakın arkadaşınızı bulursunuz, profesyonel bağlamda psikolog da böyle olabilir. Bir süre devam edin, memnun kalmazsanız değiştirin' diyerek bana listeler vermişti. İlk iki psikologda görünüşte bir sıkıntı yoktu ama bir rahatlama, bir 'Evet, böyle böyle güzel yollar katedeceğim' hissi yoktu. Tam tersine 'Bu şimdi bana hiç etki etti mi' hissi vardı. Bu iki psikologdan ilki tavsiyeediyorum.com'da en yüksek sıralardaki psikologlardan biriydi. Burada da adının birkaç kere önerildiğine şahit oldum. Bir diğeri de duayen bir kişiydi. Gerçekten çok güvendim ama frekansı tutturamadık. Üçüncü olarak gittiğim, bir yerin en alt düzeyindeki psikolog ise daha ilk seansta 'Evet, doğru yerdeyim ben' hissini oluşturdu. Aradaki farkı düşündüm. İlk iki psikolog 'Nötrüm, yargılamayacağım' mesajı vermek adına çok küçük tepkiler veriyorlardı. Yani arada 'Hmm' anlamında kaşı kaldırıyordu, şaşırdığında kaşından başka bir hareket yapıyordu ve içimden 'Ay iki gram yüzün gülsün be kadın' diyordum. Kendi derdimi bırakıp kadını güldüresim geliyordu. İkinci kadın da yumuşak yüzlüydü, 'Bana arkadaşınıza dert anlatır gibi anlatın', 'Bu durum neden sizi rahatsız etti' gibi yumuşak sesle sorular soruyordu. Aslında ses tonu çok hoşuma gitmişti de, neyin hoşuma gitmediğini anlayamamıştım. Üçüncü kadında anladım. Üçüncü kadın sizli bizli değil, senli benli konuşuyordu. Başıma uç bir olay gelmişti, bunu kadına anlatınca 'Yok artık, üstüme iyilik sağlık' dedi mesela. Diğerleri aynı şeye 'Hmm. Sizce neden böyle oldu' demişti. Bu kadınsa aynı noktaya çok farklı ve dolaylı bir şekilde, çok güzel yaklaşmıştı. Dinleyince profesyonel değil gibi duruyor ama kadın 'Benimle arkadaşınız gibi konuşunuz' demek yerine, doğrudan arkadaşım gibi davranmaya başlamıştı ve ben de rahatlayıp arkadaşım gibi konuşabilmiştim. Kadının yanında zamanın ya da seansın nasıl geçtiğinin farkına varmıyordum, muhabbet gerçekten çok tatlı geliyordu. Bazen zorluyor ve bazı şeylerle yüzleşmemi sağlayıp beni ağlatıyordu ama bunu da çok şefkatle yapıyordu. Bir de seans saatine de takılmıyordu, hani bir bakıyorduk 10-15 dakika geçmiş. 'Sen ne zaman hazır hissedersen, o zaman ayrıl. Var benim zamanım' diyordu ve onun parasını almıyordu. Gerçi ben de uzatmıyordum pek, 5 dakikada toparlıyordum kendi isteğimle. Diğerleri 50-55 dakika sonra toparlayıp, ödev verip yolluyordu nazikçe. Üç seansta bile çok yol katettiğimi fark ettim. Meğer benim istediğim birinin arkadaşım gibi ya da bardaki yabancı gibi beni aktif dinlemesi ve empati kurduğunu net bir şekilde göstermesiymiş ve o kadına verdiğim paradan çok daha fazlasını borçlu olduğumu hissediyorum. Zaten 4. seansta 'Bana pek ihtiyacın kalmadı artık. Yine de bir şey olursa ve kendini kötü hissedersen beklerim.' dedi. Ötesinde, birkaç ay sonra da 'İyi misin, kontrol etmek istedim. Her şey yolunda ise çok sevinirim. Umarım bana ihtiyacın yoktur' gibilerinden e-posta gönderdi, ki bu davranışı çok daha etkiledi beni. Psikoloğun umrunda olduğumu hissettim. İlk gittiğim iki kişinin saçları sürekli fönlü ve çoğunlukla topuzdu. Hani, kurumsal firma reklamlarında hafif gülen ama güçlü durmaya çalışan tipler vardır ya, öylelerdi. Temsili resim
cdn2.itpro.co.uk
media.istockphoto.com
Üçüncü kadının ise saçları oradan buradan fırlıyordu. Ikınsam 'Temizdi ama hafif pasaklıydı' da derim. Kargo pantolon giymişti mesela. Az sonra plazaya girecek gibi değildi.
İlk ikisinin ofisi şöyleyken
www.glubdubs.com
son ofis şöyleydi
img.homeportfolio.com
Bu arada fotoğrafı netten buldum ama ofis az çok böyleydi gerçekten de.
Liseden yakın bir arkadaşım şu an Ankara'da psikolog. Denk geldik bir gün, ona 'Ya ben böyle bir şey yaşadım' diye bu durumu anlattım muhabbet arasında, dedi ki 'Ben de kendine güvenen CEO gibi davranıyorum çünkü halkımızın çoğu karşısında bir otorite görmeden, kendi dengi olduğu düşündüğü, kendine arkadaş gibi davranan birinin onu iyileştireceğine inanmıyor. Büyüğüne saygı duyar gibi saygı duymadan kendini sana teslim etmiyor ya da arkadaş gibi davrandığında tepene çıkıyor. Otorite gördüğü zaman 'Hah, bu benden büyük, benden güçlü, duvar gibi sağlam duruyor; beni iyi eder. Biliyordur bu işini' diye düşünüyor. Senin gibi arkadaş havasına girip anlatmak isteyen az. Bir de senin kurumsal, profesyonel tipli şeylere allerjin var; o yüzden de sevmemişsindir ilk ikiyi' dedi. Bilmiyorum, belki onun bulunduğu çevredeki insanlar böyledir; belki genel bir yargıdır ama Türkiye'nin güce tapan yapısı düşünüldüğünde genellenebilir gibi de; bilemiyorum.
Buradan şuraya geleyim. 1 yılda pek bir yol kat etmediyseniz ya psikologla frekansınız tutmamıştır gerçekten ya da ilaç gerektiren bir problemi konuşarak çözmeye çalışıyorsunuzdur. Ancak, bir yıl geçmiş. Düzenli gittiyseniz, sizi psikiyatra yöneltmek psikoloğun aklına gelmemişse, uygun terapi yöntemlerini size sunmamışsa, ortada ilginç de bir durum var.
Dolayısıyla, size önerilem şu:
- Psikologda sizi rahatsız eden bir şeyler mi var? Her şeyi anlatamadığınızı mı hissediyorsunuz? O zaman psikologla frekans tutmamış olabilir. Değiştirin.
- Her şeyi anlattığınız halde ilerleme kat etmemiş mi hissediyorsunuz? Belki çok kat ettiniz ama kat ettiğiniz yolun farkında değilsiniz ya da siz bir mucize umuyordunuz ama mucize olmadı ve hayal kırıklığına uğradınız. Belki de gerçekten kat etmediniz. Psikolog bunun hakkında bir şey düşünmüyor mu, bir yorum yapmıyor mu? 'Oooo, geçen sene perişandın sen, yine bana dua et' tarzı geveliyor mu, yoksa gelişmenizin önüne somut kanıtlar mı sunuyor, yoksa o da 'Evet, istediğimiz yönde olmadı' diye kabul edip bir yöne götürmüyor mu? Bir de ondan geri besleme alın süreçle ilgili. Sonuçta konuyla ilgili yeterince sabretmişsiniz psikoloğa.
- Psikoloğunuza ilaç hakkında bir şey söylediğinizde ilaca çamur mu atıyor? Neden ilaca yönlendirmediğini biliyor musunuz? 'İlaç kökten değiştirmez, biz konuşa konuşa kökten değiştiriyoruz' diye ilacı doğrudan reddediyor mu, yoksa 'Senin durumun ilaçlık değil' mi diyor. Kadına bir 'Ben bir yıldır geliyorum, bir şey değişmediği gibi depresyonun dibindeyim' deyince ne söylüyor?
- Son olarak, bir arkadaşım İzmir'de Sevilay Karlık'ı çok övüyordu. Sizin ihtiyacınız olan alanda mı çalışıyor bilmiyorum ama arkadaşım onu çok seviyor. Ben de kendisini bazı hesaplardan takip edip takdir ediyorum ama tabii onunla frekansınız tutar mı, garanti veremem ama psikolog içinize sinene kadar aramaya devam edin. Dediğim gibi herkesin ayılıp bayıldığı, milletin sorununu şıp diye çözebilen kadına ısınıp da açılamadım ben, belki siz de ona ısınamazsınız. Şu süreçte psikoloğun sevgili gibi olduğunu öğrendim, yanlışsa 'Bu yanlış' demiyorsun ama içine sinmeyen, bir yerlerde seni derinden derinden rahatsız eden bir şeyler oluyor. Doğruysa zaten pat diye 'Bu doğru' diyorsun.