yoksa gerçeklikten uzak bir 80 havası mı aşılanıyor bize bu dizilerde?
mesela bir örnek: stranger things
biz değştirmedik bir baktık değişmiş :/
81 doğumluyum. 80'ler çok güzeldi.Müzikleri olsun,insanlar arası ilişkilerin bozulmamış olması olsun,şehirlerin daha insani olması olsun her şeyiyle dört dörtlüktü.Sanki kaynaklar kısıtlıydı ama her şeyin kıymeti daha iyi bilniyordu gibi.
Bu arada ben asıl şu 90'lar nostaljisine çok şaşırıyorum.İddiam o ki Türkiyenin en karanlık ve sorunlu zaman dilimi 90'lardır.
80lerde oyle diziler yoktu, tek kanal vardi trt o da gece 12 gibi istiklal marsi calar kapanirdi. gece tv falan yoktu yani. cogu evde telefon bile yoktu nasil yasiyorduk aklim almiyor. babani aksam yemegine bekliyorsun mesela, iste mesaiye kalmis olsun, haber alma ihtimalin yok bekle ki gelsin. biriyle randevulasacaksin mesela, son bulusmada randevulasman lazim ki bir dahaki sefere gorusebilin. yoksa gorusmek icin birbirinizi bulmaniz gerek. ilginc ya
90lar daha civcikliydi ozel kanallar falan geldi telefon melefon geldi. internet geldi sonlarina dogru iyiydi yani.
80'ler Türkiye ve Amerika'da çok farklıydı. Ben direk görmesem de hayat ve medyadaki etkilerinden biliyorum. Amerika'da 80'ler yeni finans kapitalizminin ve teknolojinin atılım çağıydı. Türkiye ise darbenin tramvasından yeni yeni çıkmaya çalışan, neoliberalizm'in yeni doğmuş bebeği gibi karmakarışık bir şeydi. Bir yanda umutlar, bir yanda disko, uyuşturucu, bankerler, reklam filmleri, mcdonalds...
Ama 90'lar başka bir alemdi ama. Onun canlı tanığıyım :)
80'lerde insanlar çok daha ufak ve izole bir dünyada yaşıyordu. düşünsene internet yok onlarca tv kanalı yok. dünyayı birkaç radyo ve devletin işlettiği tek televizyon kanalından takip ediyorsun. geri kalanı gazete ve dergiler. pazar günleri fazladan bir gazete daha alınırdı mesela. hayat şimdiki gibi bizim isteğimize uymaz biz ona uyardık. sabah sinemasi, pazar akşamı sineması. izlemek istiyorsan o saatte orda olmalıydın. başka şansın yoktu.
ilginç gelebilir ama bilgisayar kullanmayı ve programlamayı bile dergilerden kitaplardan öğrendi 80 kuşağı.
Ne tarafından baktığına göre çoook değişiyor 80'lerin gerçekliği.
Ben 1983 doğumluyum, 80'li yıllara dair çok hatırladığım şey yok. Son birkaç yılını iyi hatırlayabiliyorum ama başka bakış açılarını anlatabilirim.
Abim ve kuzenim metalciler. Kuzenim ilk üniversite heavy metal gruplarından birini kurduğu için Hürriyet'e çıkmış. Onun küpürünü hala saklar. Abim de ilk lise metal müzik gruplarından birindeydi. Onlar için altın çağ gibi bir şeydi. Müziksel açıdan bakıldığında Serpil Çakmaklı bir filmde şöyle diyor 'Az parası olan arabesk, biraz parası olan türkü, parası olan pop dinliyor' diye. Tam böyle bir segmentasyondan bahsedemesek bile gerçekten müzik sosyoekonomik sınıfı net bir şekilde belli ediyordu. Arabeski zenginler ve şehirliler çok fazla dinlemezdi mesela.
Babam eski solculardan. Ona 80'ler deyince böyle nostaljik şeyler yaşamıyor; çünkü ona 80'lerin hatırlattığı şey arkadaşlarının ölmesi, kaybolması, işkence görmesi, hapse girmesi. Aile dostlarının işkenceler sonucu hasta olması veya ölmesi. Babam ve Oğlum'da olanları çevremizde çok gördüm ama hayal meyal hatırlıyorum. Geçenlerde Seksenler dizisine kuzenim 'Çok güzel yapmışlar, tam da böyleydi' derken babam 'Hiç de böyle değildi, acılar içindeydik' derdi. Bugünkü kadar olmasa da totaliter bir ortam vardı. Çocukluğumdan hatırladığım şeylerden biri kitapları saklamamız, Zülfü Livaneli ve Ahmet Kaya'yı gizli gizli dinlememiz, 'Çocuktan al haberi' olmasın diye bana sıkı sıkı 'Bunları dinlediğimizi, okuduğumuzu kimseye söyleme' tembihleri. Zülfü Livaneli zamanında Rumeli Hisarı Konseri vermişti de, babam 'Hey gidi, biz gizli gizli dinlerdik. O gün bunu sakladığımız kişiler şimdi biletleri satın alıyor. Zaman ne garip' demişti.
Abime sorduğunda yeni dünyaya açıldığımız için, daha doğrusu dünya bize açılabildiği için her şeyin yeni bir keşif olduğu ve heyecan verici bir dönem.
80'ler anladığım kadarıyla hem gelişmede hem yozlaşmada çok atılım yaptığımız bir dönem. Küreselleşmeye kendimizi açmamızla birlikte bir yandan tüp kuyruğu, yağ kuyruğu gibi kavramlar hayatımızdan çıkarken ve bu konularda belirli refaha kavuşurken, diğer yandan İngilizcenin Türkçeye saldırısının, İngilizce kelimelerin Türkçe cümlelere serpildiği dönem. O yozlaşmayı en iyi bu skeç anlatıyor sanırım.
www.youtube.com
Amerika'dan farklı olduğumuz gerçek. Bunun en büyük kanıtı da şu. Y jenerasyonu veya millenial dediğimiz jenerasyon Amerika'da 1981 doğumlulardan başlıyor ama Türkiye'nin sosyal yapısında bu jenerasyon 1988-1989 gibi başlıyor. İki ülkedeki dinamikler çok çok farklı ama herkesin birbirinden haberinin olup aynı modanın dünyanın aynı anında yaşanması sürecinin başladığı dönem olabilir.
Giysilere, makyajlara bakıldığında '100 years of Beauty' videolarında görülüyor ki 80'lerin modası dünyayı kasıp kavurmuş ve dünya da yeni yeni bir şeyleri keşfediyor. Her şey parlak parlak, makyajda neon neon binbir renk, her şey çok cesur.
i.pinimg.com
ghk.h-cdn.co
Şu mavi far-pembe ruj ikilisi kabuslarıma girer. Ayrıca, aynı ikiliyi 10 yıl öncesine kadar gelinlerde yapıyorlardı ara sokak kuaförlerinde.
3.bp.blogspot.com
Bazen uyumlu bazen uyumsuz. Şu en sağdaki kız gibi geziniyordum ben.
s-media-cache-ak0.pinimg.com
Modada zaten 80'ler abartı, 90'lar basitlik olarak belirtilir. 90'lar 80'lere tepki olarak doğmuş gibi bir anda. Aynı şekilde, güzelik anlayışı 80'lerde biraz daha etli butlu ve dişiyken, 90'larda 'heroin chic' modası ile çok zayıf ve androjenik kadın geldi. Aradaki fark şöyle oldu.
i.dailymail.co.uk
i.dailymail.co.uk
s-media-cache-ak0.pinimg.com
cdn1.lockerdomecdn.com
2010'da ise durum şöyle
greatist.com
www.racingfashion.com.au
Yaşarken filmlerde portrelenen atmosfer gibi değildi. Benim için 60 lar ikincil olarak 70'ler gibisi yok. Çünkü 60'lar çocukluğum 70'ler gençliğim.
80'ler ise darbe sonrasının çok ağır acıları yaşanırken hiç bir şey olmamış, olmaya devam etmiyormuşçasına yaşanılan zaman dilimiydi. Hiç unutmam, o dönemde patates zammı haberi için bile bir gazete cezalandırılmıştı. öte yandan kolay para kazanma olanakları vardı, malum özal dönemi...
İnsanlar arası ilişkilerin bozulmaya başladığı yıllardı. Gammazlıklar oldu, güvensizlikler başladı. Öncesinde Ecevit'çi, Demirel'ci, Erbakan'cı aileler bir araya geldiğinde şapka kadayıf karaoğlan der tatlı tatlı şakalaşırlardı. Asla ilişkilerinin merkezinde siyaset olmazdı. İnsanlık, komşuluk, akrabalık ilişkileri ön planda olurdu. Şehirlerde apartman hayatının yaygınlaşmaya başlaması ve kadınların çalışma hayatına girişiyle komşuluklar eskisi gibi olmamaya başladı. Ben gelin gittiğim apartmanda 1 komşumla görüşüyordum. Diğerleriyle merhaba merhaba seviyesindeydik. Bayramlar keza eskisi gibi değildi. Herkes tatile kaçmaya başladı. Diziler bu yönü anlatmadan daha eskiden kalan durumları sergiliyor bu nedenle eskiyi bilen biri olarak bana pek bir anlam ifade etmiyor. Eskisi hakikaten çok güzeldi.
Müzik konusunda otorite değilim ama 80'lerin müzikleri iyiydi diyemem. Ban hala 60'larda 70'lerde dinlediğim müzikleri dinlemektan zevk alıyorum, benim özelimde 80'lerden çok az parça bu güne gelebildi.
Kıyafetlerse tam bir faciaymış. Giyerken bize öyle gelmiyordu tabii. Ben terziyim eski zaman burda dergilerinden sadece 80'leri kullanmıyorum, kutulayıp kaldırdım. 60'ların kalıpları daha zarif, 70'ler daha özgür 80'ler facia. Eski kitap dergi satan yerede de 80'lerin moda dergileri ellerinde kalır kimse almaz.
Bu konu, pek çok bilimsel araştırmaya da konu olan bir olgu. Şu entry'de güzel bir derlemesi var;
eksisozluk.com