kendinize, sizi üretken hissettirecek ne tür hedefler koyuyorsunuz?
ilk 25 yıl iyi kötü bir üretim içindeyken bundan sonraki yıllarda üretim düşüyor hayatımızda. zaten çoğumuzun girdiği işler üretmeye yönelik değil, bizden öncekilerin yaptıkları şeylerin tekrarı. saat 7'de evden çıkıp, akşam 7'de eve gelip, geri kalan 4-5 saatte yemekle, çoluk çocukla, temizlikle uğraşmayı hayatı yaşamaya dair motive edici sebepler arasında göremiyorum.
hayatında motivasyon sağlayacı amaçların peşinden gidenlerin kendilerince belirledikleri hedefleri neler?
mesela 40 yaşında adam tıp fakultesini kazanıyor. kendince yaşamaya dair bir motivasyon sebebi yaratıyor. bir değer ürettiğini düşünüyor.
sadece para kazanmak ve bunu tüketmek dışında yukarıda verdiğim örnekteki gibi sizi yaşamda motive eden hedefleriniz var mı?
belirlediğiniz o hedefleri, neden seçtiğinizi de açıklayarak paylaşır mısınız?
yararım yok bari zararım olmasındır benim için hiçbir şey yapmadığımı düşündüğün anlarda. ayrıca ütopik bir düşünce dünyan var.
yapmayı, yemeyi, içmeyi, izlemeyi, dinlemeyi, okumayı sevdiğim şeyler var; severek yaptığım bir hobim var. normalde o kadar basit şeyler ki bunlar, bahsettiğin gibi günümüzün çoğunu zorunluluklara harcamasak belki de bu kadar değerli olmayacaklardı.
değer üretme işini biraz fazla ciddiye alıyor olabilirsin gibi geldi. hayat sürekli ilerlemenin, bir şeyler üretmenin, kendini motive hissetmenin zorunlu olduğu bir süreç değil bence. yaşamaya dair motivasyon; tamam. ama insanları yaşamaya motive eden şeyler vapurda simit yerken sevdiği müziği dinlemek de olabiliyor. sevdiği insanlarla iki bişeyler içip eski günleri yad etmek olabiliyor. bunlar tek tek motivasyon sebebi olmaz belki ama bu tip şeyleri yaparak hayattan zevk almak, bir nevi yaşamak zorunda olduğumuz anları değerli kılmak da bir motivasyon.
bahsettiğin manada elle tutulur, somut, nokta atışlı hedeflerim yok. açıkçası beni hayata motive eden bir şey yok; bir şekilde elimden geldiğince huzurlu vakit geçirmeye çalışıyorum. sıkıntıdan ölmemeye çalışmak belki de tek motivasyonum diyebiliriz bu durumda.
Bir mühendis adayı olarak fabrika kurmak istiyorum. Benim için üretmek kavramı bu kadar somut.
bruce hocam dediklerinde çok haklısın. o saydıkların, hayatın her şeye rağmen yaşanabilir olduğuna küçük kanıtlar.
ama hayatında hiçbir amacı olmayan, "ölene kadar yaşarım aga" kafasında olan bir insan da bu dediklerinden zevk alıyor. bunlar hayatın küçük jestleri. görmek isteyen herkese var. amacı olan, olmayan.
benim bahsettiğim şey, kişinin hayatı içindeki tüketime dayanan değil üretime dayanan bir dinamizm. senin verdiğin örnekler; parasını kazanıp bunu huzurla boş zamanlarımda yiyip vakit öldüreyim diyen, arada hayatın jestleriyle karşılaşan tüketici odaklı bir dinamizm. bu yaşam bir başkası için on numaradır belki ama benim için değil. beni bu hayat bu şekliyle değerli ve üretken hissettirmiyor. daha başka şeyin arayışı içindeyim. bunun için doğru sorular mı soruyorum bilmiyorum.
kızmayın lütfen ama "üretim"den kastettiğiniz şeyi bilhassa da "ilk 25 yıl iyi kötü bir üretim..." kısmından ötürü anlamadım, yahut bana mı ters geldi, ve kızmayın dediğim de sorunuzu saçma bir hale getiriyor bu. ben öğrenciyken bilhassa da öğrenciyken hiçbir şey ürettiğimi düşünmüyorum. istisnası var mıdır vardır ama çoğu öğrencinin de bir şey ürettiğini düşünmüyorum. benim anlayış kıtlığımdansa mazur görün; hani sanki "başarı, elde etmek" gibi bir şey demek yerine üretim demişsiniz. velhasılıkelam demek istediğim birisi tıp fakültesi ya da başka bir bölüm üniversitede kazanınca bir şey üretmiş olmuyor. bölümü bitirince de bir şey üretmiş olmuyor. zaten edindiği mesleği ifa ederken bir şey üretmiş olmadığını siz de söylemişsiniz.
neyse uzatmayayım, bu nazirevari yazdıklarıma kıyasla cevabım daha kısa ve soyut.
bir şeyi tüketilebilir kılan, bizim onu algılayışımızdır. ha bir de sayısallaştırmamız ve ölçüp biçmemiz. bir şey ölçülebiliyorsa tüketilebilir de.
misal, cv'ye yazmak için farsça öğrenirseniz, işinize yarıyacağı kadar öğrendiğinizde motive eden yine benzer bir şey olmadığında bırakırsınız. yok zaten daha aklınıza geldiğinde "yahu ben leyla vü mecnun'u ilk metninden okumak, fuzuli ne dediyse olabilidğince dokunmak istiyorum ona; hatta o nasıl tat alıp koklayıp nefes alıp dünyayı algılıyosa; o duyumsamayı ben de istiyorum; bu yüzden farsça öğrenicem" diye girdiyseniz işin içine; sizi teşvik eden şey demin yazdığım gibi "ölçülebilir" olmadığı için tüketilebilir bir şey olmaz. inşallah anlatabilmişimdir.
dafaisss hocam, ilk 25 yıl diye bahsettiğim süreç bilgiyi alıp işleme süreci. başarı elde etmekle üretimi kesinlikle bir tutmadım. ben bilgiyle üretimi bir tuttum. fakulteyi kazanmak bir sonuçtur, oradaki 4-6 yıl ise bir süreçtir. o süreç içerisinde ilgili veya ilgisiz olunan meslekle, herhangi bir ilimle ilgili araştırma yapmanın hatta sadece ve sadece okuma yapmanın bile üretim olduğunu düşünüyorum.
aman işte herkes gibi fakulte bitirmiş dersek o meslekle ilgili hiç okuma yapmamış adamla yapmış adamı bir tutmuş oluruz. buna sadece bir fakulteyi kazanmak gözüyle bakarsak üretim sıfır. ama fakulte sürecinde öğrendikleriyle, okuduklarıyla fikir üretmeye başlamış adam olarak bakarsak bu bir üretimdir. fikir üretiyor ya da buna hazırlanıyor en azından.
pratikte türkiye'de bu süreç çok verimli değil. kaliteli hoca sayısı ya da okuma yapmayı seven öğrenci sayısının azlığından ya da başka nedenlerden. iyi kötü yapılıyor deme sebebim de bunlardan dolayı.
türkiye'de çalışma koşullarının insancıl olmamasından dolayı, hayatımıza kattığımız zaman alıcı sorumluluklardan(evlilik,çoçuk vs) dolayı iyi kötü bir okuma zamanımız varken önceden, bu da 25'ten sonra elimizden gidiyor.
kısaca 25'ten önceki dönemde okuma araştırma yapma fırsatımız çok fazla. sürekli okuyup, bilgi öğrenip bunu işleyen insan, bunu yapmayan ötekine göre daha değerli. bilgiyle bilgisizlik bir olmaz. bilgili olan adam da daha üretken olur. işte 25'ten sonra bunu kaybediyoruz.
son paragrafa aynen katılıyorum. benim sorduğum bu tür hedefler zaten. bir bilgiyi, kendini herhangi şey üzerinde geliştirmek için kullanırsam üretken hissederken zorunluluktan öğrendiğimde kendimi tüketen olarak değerlendiriyorum.
üretken hissetmek için, şurada kullanmak üzere dil öğrenmek olabilir diye cevapladınız sorumu. tam soruma karşılık bir cevap olduğunu düşünüyorum. teşekkür ederim.
geçtiğimiz 3-4 sene içerisinde 2 tane yeni dil öğrendim(birini çok iyi seviyeye getirdim), farklı sporlar yaptım, sıfırdan enstrüman çalmayı öğrendim, çok ülke gezdim, yabancı arkadaşlar edinerek yeni kültürler öğrendim ama tüm bunlardan sonra hayatımda yine de somut bir amaç yaratamadım. bu konuyu senin gibi ben de çok düşünüyorum ve çözümün evlenip çocuk yapmak olduğuna inanıyorum.
hocam sen evlenip çocuk yapmaktan daha tatmin edici şeyler yapmışsın kendin için. onlar bile sana cevap olmadıysa cevabı evlenmekte, bebede hiç arama.
bizi doyuracak başka şeylere ihtiyacımız var. evlen yine, çocuğun olsun tabi de bunlar olduğunda da sorgulaman bitmeyecek diye düşünüyorum.