Takıntı haline getirip bir konu hakkında düşünmemizi engelliyor aman boşver dedirtiyor bazıları uyuşmak dese de buna katılmıyorum faydalı olduğu durumlarda var.
Mutluysak bir konu hakkında düşünmüyoruz mutsuzsak kendimizi geliştirip çabalıyoruz
İnsanlığın gelişimi mutsuzlukla oluyor diyebilir miyiz ?
Peki ya mutluluk hayattan aldığımız keyfi mi sağlıyor ?
Motivasyon ve içimizdeki enerji mutsuzluk sayesinde mi sağlanıyor ?
Neden stresimizi yönetip bir şeyleri çabalamıyoruz onun yerine stresimizi azaltmaya çalışıyoruz ?
Antidepresan başlangıcındaki hayatlar
Mutsuzluk ve mahrumiyet bi açıdan insanın yaratıcılığını arttırıyor, motivasyon oluyor fakat bi seviyenin altına düşünce insanı hareketsiz ve amaçsız kılıyor, tabi ki antidepresanlar tek başına her şeyi çözmüyor diye düşünüyorum.
antidepresanlar mutsuzluk durumunda değil, depresyon durumunda kullanılır, depresyon durumunda da motivasyon ve enerji çok düşük olur, buna bağlı olarak kendini geliştirmek gibi bir durum söz konusu bile olamaz. ayrıca mutlu insan daha yaratıcıdır, daha girişkendir, daha başarılıdır.
bana dr umun dediği beyin de mide kalp gibi bir organ ve yıllar içinde ondan da giden bir çok şey var.
miden ağrıdığında nasıl ilacını içiyorsan kendini kötü hisettiğinde çıkmaza girip çözüm bulamadığında da bunu içeceksin.depresan eksik olan maddeyi tamamlıyor beyindeki.
İçinde bulunduğumuz ve genel olarak dünyayı sarmalamış kültür, whatever personality'i arttırma üzerine kurulu. İnsanları buraya doğru evrilten, bu hale getirmesi kaçınılmaz bir kültürün inşası hızla sürüyor... Bu da lüzumlu lüzumsuz, bu ilaçları kullanan insanların sayısını arttırıyor. Zira psikanaliz, hasta ile birebir ilgilenmek, kişisel sorunların üstüne yürümek, savaşmak, kullandığın tabirle "stresi yönetmek ve çabalamak", uzun vadeli ve iyi bir organizasyon gerektiren bir savaşım.
Yeni dünyada kimsenin bunlara vakti yok -sanrısı yaratıldı en azından-, insanların bir kısmı mefhumlara ve hatta şahıslara açılıp tüketilecek bir cips gibi bakmayı adet haline getirdi bile.
Yunus Emre şu an yaşasaydı düzenli bir klinik hastası olacak, seansı 600 TL'lik danışmanlıklar almak zorunda kalacak ve en nihayetinde antidepresan ile tanışacaktı. Çünkü kültür değişti, hele Türkiye gibi bir ülkede; kendini ara hizmet ülkesi gören ve bununla övünen bir yönetimin ülkeyi takribi 20 yıldır yönettiği bir ülkede, sanata, sanatçıya, farklı olmaya, aykırı olmaya da müsaade kalmadı. Burada aykırılıktan kastım, yeni dünyanın aykırı etiketi vurulmasına izin verdiği şekli aykırılıklar (yeşil saç, valknut dövmesi, kılık kıyafet vb.) değildir.
Özetlersek: dünyanın evrildiği kültür, her şeyin hızlı çözülmesine yönelik algı, psikanalizin her anlamda daha teferruatlı ve zahmetli olması, insan nüfusunun geometrik bir hızla çoğalmaya devam etmesi (korelatif etki, kulağa sığ gelse de denebilir ki bireyin önemini azaltıyor) bunları bir anlamda, haliyle tetikledi.
Son olarak da şunu söyleyeyim, ilaç gerekliyse gereklidir. Yakın çevremde sevdiğim birinin bu ilaçları kullanmadığı zaman, nasıl çöküşe geçtiğini biliyorum zira tespit edilmiş hormon problemleri var. Bu tip durumları tenzih ediyorum. "O ilaçları çöpe atın ve çıkın koşu yapın" gibi romantik ve aptalca cümleleri de desteklemiyorum yani. Gerekliyse gereklidir ama insanların artık bu ilaçları şeker yutar gibi aldığı da malum. Ve yarı cahil bir toplum olduğumuz için, biliyorsunuz cahilden daha tehlikelidir yarı cahil, işler daha da sarpa sarıyor bence. İnsanlar kendi kafalarına göre antidepresan kullanıp, canı isteyince bırakıyor, 3 gün sonra tekrar alıyor, iyi hissettim tamam bırakayım diyor, ertesi hafta bütünüyle depresif geçiriyor vs. vs. Görüyorum bunları, çevremde. Engelleyemiyorsunuz da...
depresyon hastaligi sevgilimden ayrildim kendimi cok kotu hissediyorum :( degildir. intihara Kadar gidebilen ciddi bir hastaliktir. dolayisiyla bu antidepresanlar da mutsuz olan insanlara degil, asla mutlu olamayan depresyon hastalarina verilir, verilmesi gerekir. ama malesef türkiyede isler böyle islemiyor. psikiyatristlerin isi basindan askin oldugu icin 3 dakikalik muayene antidepresan recete edilmesiyle sonuclaniyor.
1-Diyemeyiz, mutsuzluk 1 gelişime neden oluyorsa en az 10 ona engel oluyor.
2-Evet, mutlu insan her şeyden kolayca keyif alırken mutsuz insan büyük zevklerden bile keyif alamayabilir.
3-Tam tersi, pozitif şeyler pozitif şeylere, negatif şeyler de negatif şeylere yol açar.
Cevaplar için teşekkür ederim.
Biraz kendimle ilgili sorunları ve aklımdaki sorulara fikirler almaktayım.
Bir anlamda o zaman diyebiliriz ki mutluluk daha iyi motive eder ve insanı geliştirir.
Bir işe başlama ve devam ettirme enerjisi-motivasyonu yani ataletli durumdan hareket ettiğimiz bir şeyler gerçekleştirdiğimiz duruma geçişi neler etkiliyor.
İçsel olarak hayallerimiz umutlarımız geleceğimiz
Dışsal olarak dış uyarıcılar hayatta geri kalma korkusu barınma ve yemekten mahrum kalmama bunlar mıdır motivasyonu sağlayan şeyler her şey irade diyerek zorlamak mı gerek
Bir insanın aç değilken gelecekte acıkacağı için buğday yetiştirmesini emek vermesini sağlayan şey nedir en temelinden ?
antidepresan içmeyin. mide ilacı da içmeyin. itiraz edeceksiniz belki ama doktorların da görüşü bu yönde aslında. sadece bunu size söyleyemiyorlar çünkü öyle güzel bir ilaç satışı var ki, herkes öyle tatlı paralar kazanıyor ki..
günümüzde ilaçların çoğu "tedavi edici" değil, hele ki antidepresan hiç değil. kullandığınız sürece iyisiniz. işin kötüsü de; kullandığınız sürece vücut ona alışıyor ve kullanmadığınız zaman ihtiyaç duyuyor. mide ilacı denilmiş, her miden ağrıdığında bir rennie atarsan habire miden ağrır ve sonunda ülser olursun çünkü miden kolay yola alışmış bir kere, sürekli asit üretiyor; nasıl olsa rennie gelecek silip süpürecek. inanmayana denemesi bedava. antidepresan da aynı. bunu görebilmek kolay bir şey aslında ama nedense insanlar bunu anlamak istemiyor. çünkü televizyonda internette doktorlar çıkıp hayır efendim öyle değil antidepresan tedavi edici diyorlar. ancak biz gene de her duyduğumuza inanmayalım, temkinli olalım bence.
şunu söylemek istiyorum ben de yeni öğrendim çünkü; serotoninin 95%'i bağırsaklarda salgılanıyor 5%'i ise beyinde. (ben yakın zamana kadar sadece beyinde olduğunu sanıyordum) bu durumda serotonin etkinliğini artırmak, dolayısıyla mutlu hissetmek doğrudan bağırsaklarla, yani yediğimiz besinlerle alakalı. bağırsakları iyi çalıştıran besinler yiyeceksin ki bağırsak hareketlerin artsın, serotoninin artsın, mutlu ol. doktor olan babamın bu konuda söylediği gibi; "günde 2 kere sıçan insan mutludur." :D
antidepresan ise beyindeki serotonin etkinliğiyle ilgileniyor. neydi? 5%. bravo.
şu an uzun uzun anlatmaya üşenmiyorum aslında ama yazınca olay oluyor, o yüzden yazmak istemiyorum. sanki babamızın hayrına ilaç kullanmayın diyoruz. "ilaç kullanın" diyenler de ilaç firmalarında mümessil o zaman :D neyse. geçenlerde uzunca yazdım, sorunun sahibi sorusunu silmiş sanırım, bulamıyorum yoksa direk onu kopyalayıp yapıştırırdım. işte bu yüzden ekşi duyuruda yazdığın şeyleri arşivlemek gerek.
gerçi zaten konu da antidepresan içeyim mi içmeyeyim mi değilmiş ama olsun ben gene de tavsiyemi söyleyeyim, bence içmeyin :)
mutlu insanın daha yaratıcı olduğuna da katılıyorum. mutsuzluk yüzünden değil, ihityaçlarımız arttığı için daha çok üretiyoruz.