Gerekli seyleri tutman gerekli
Son 2-3 aydir kullanmadigin her seyi at. Yaz sezonu esyalarini ayirmis llursun. 1 yil biyunca her sezon somu yap bence bu isi.
İnternette deneyenlerin, uygulayanların paylaşımları var epeyce. Çoğu ingilizce, dilin varsa bakmak faydalı olur.
Liste yapmadan alışverişe çıkmamak, gerekmeyen hiç bir şeyi almamakla başlanıyor olması lazım.
Ben şimdiye dek "lazım olursa"cı olduğum için daha fazla bişe demiyeyim. Yeni yeni o yola giriyorum, cevaplar bana da lazım olacak yani.
kolay gelsin, güzel karar.
the Minimalist diye bir ikili var, onların websitelerinden başlayabilirsiniz.
James Wallman'ın kitabı - Stuffocation ve Marie Kondo'nun The Life Changing Magic of Tidying Up kitabı ise takip eden okumalar olabilir. Veya Dominique Loreau'nın Simplicite kitabını da deneyebilirsiniz de bana biraz sinir bozucu gelmişti, onu da söylemek isterim.
Ekstreme bazı yöntemler var: mesela, eviniz uygunsa sahip olduğunuz her şeyi (her şeyi!) tek bir odada toplamak ve sadece bir şeye ihtiyacınız olduğunda girip oradan almak. Bu egzersizi bir ay devam ettiriyorsunuz ve bir ayın sonunda girip almadığınız her şeyi elden çıkarıyorsunuz. Dönemsel şeyler (kaban, çizme gibi) dahil edilmeyebilir. Bu kadar geniş kapsamlı yapamazsanız, örneğin giysilerinizden başlayabilirsiniz. Bütün giysilerinizi tek bir yerde tutup sadece ihtiyac duyduklarınızı alıp geri kalanı elden çıkarmak gibi. Ne kadar büyük başlamak istediğinize bağlı yani. Mutfak eşyalarından da başlayabilirsiniz.
Sonra organizasyon gerekiyor; "bir gün lazım olur" diye elinizde tuttuğunuz şeyler eğer sentimental şeylerse tavsiye edilen fotoğraflarını çekip kendisini atmanız. Çocuğunuzun ilkokulda çizdiği bir resim mesela. Ya da üç yıl önce New York gezinizde aldığınız bir süs vs. Bu uzun zaman alan organizasyondan sonra kitapçık, telefon numaraları vs gibi şeyler online olarak geçirilebiliyor. (Bir tamirci broşürü, kahve makinasının kullanma kılavuzu vs)
Organizasyon için her şeyin bir yeri olması gerekiyor. İdeal olanı kullanılanın hemen yerine kaldırılması, ama öyle bir lüksünüz yoksa, bir kutu/yer atayıp, kullandığınız ıvır zıvırları orada biriktirip gün sonunda yatmadan önce evi dolaşıp kutudaki şeyleri olması gereken yere koyabilirsiniz.
Alışveriş listesi yapmak, gardrobunuzu eşleştirmek (hep benzer veya uyumlu renklerde giyinmek gibi) tarzı şeyler de işinizi kolaylaştıracak. Dönemsel olarak kiralayabileceğiniz şeyleri elde tutup tutmamaya karar verebilirsiniz. Mesela, her iki üç yılda bir ancak kullandığınız bir kayak takımı varsa gerçekten evinizde olması gerekli mi, gibi.
Atmayı öğrenmek ve nesnelerle gereksiz duygusal bağlar kurmamaya çalışmak önemli. Yani, işlevsel ve ruhunuzu besleyen, gerçekten sevdiğiniz nesnelere sahip olmak... Onu da yavaş yavaş öğreniyorsunuz.
beni bu konuda en çok zorlayan şeylerden biri şu oluyor: tamam gereksizleri ayırdık atacağız ama nereye atacağız? çünkü çöpe atmak çok israf ve yazık günah gibi geliyor.
yaşadığın yerin belediyesiyle konuşup kıyafet, kitap, mobilya gibi şeyleri alıp almadıklarını sorabilirsin. kadıköy belediyesi ne versen alıyor mesela sağolsun ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. atılacak elektronik şeyleri de uygun bir şekilde atıyorlar.
mobilyalarını sahibinden ve letgo'da da satabilirsin. satıp eline üç beş kuruş para geçince insan mutlu oluyor. bir de boşu boşuna mobilyanı taşımamış oluyorsun, gelen taşıyıp götürüyor. kıyafetler için ise aynı şeyi söyleyemem çünkü 2.el kıyafet siteleri bence pek iyi değil. koyduğun ürünler aylarca satılmayabiliyorlar. kıyafetleri direk ihtiyaç sahiplerine ulaştır bence.
kendi fikrim şu; kıyafet dolabını sadeleştirmek en zoru. kalan şeyler, ıvır zıvırlar, hatıralar, yazılar vs atması daha kolay şeyler çünkü bir işe yaramıyorlar. ama, "şu tişörtü de aldığımdan beri hiç giymedim gerçi de belki giyerim" düşüncesiyle başa çıkmak çok zor.
Yakında ben de temizliğe girişeceğim o yüzden takipteyim.
ben en çok anıları atma fikrinde zorlanıyordum. fotoğraflarını çekmek güzel fikirmiş.
yalnız fotoğraflanmayacak olanlar da var, kasetler, flopy disketler, hard diskler.. müzelik oldular artık, 30 yıllık mazisi olan şeyler. 80 mb hard disk var nasıl atayım ben onu. daktilomu verdim hala zaman zaman pişmanlık duyuyorum.
bir de arada derede kullandığımız şeyler var. kiralanacak şeyler de değiller. mesela uyku tulumu, çadır, kar botları vs. kiralanmaz ki bunlar.
kıyafet en kolayı, onu denedim. bu yazı çok az kıyafetle geçirdim, valla mis gibi oldu. meğer ne gereksizmiş boş yere ağırlık yapıyormuşum kendime. şimdi giymediğim her şeyi verebilirim veya atarım.
Kullanmadığım her elektroniği sattım ben ama keşke yedek olarak bir telefon tutsaydım.
Daha etiketini çıkarmadığım ayakkabılar kıyafetler vardı. Belediye eğer çok fazla eşya varsa kapına gelip alıyor. Yıkayıp ütüleyip verdik. Yanında dolap, elektrikli soba falan da verdik kapıdan aldılar.
@kuehles blondes gibi her sezon ayırıyorum kıyafetleri daha kolay oluyor.
En önemlisi bir şeyler alma kısmı. Benim kriterim şu ana kadar bunsuz idare edebildim mi, sonrasında idare edebilir miyim diye kendime sorup çoğu şeyi bırakıyorum.
Ben hatıralara pek önem verip saklamam. Hepsi kafamda işte. Çöpe fırlatmanın hazzı daha güzel.
3 yil once bir arkadasimin yeni tasindigim evime gelip salonda soyle bir tur atip bir kac parca esyayi ativermesiyle baslayan seruven bu ve harika gidiyor. o gun cok guzel tatli tatli ikna etti beni.
-jimicikcim, bak bu ne?
-rafta duran kirik bir mumluk
-atalim bunu tatlim, kirik bu. zaten yakmamissin hic.
-:(
-peki bu ne jimicim?
-anahtarlik
-peki, bu niye rafta? bir islevi varsa o islevine gore kullanalim.
hop, takiverdi kapiya bir anda. oyle oyle 10 dakikada salon ferahladi. sonra bi koyverdim, simdi dunya umrumda degil. gecen gun ask mektuplari buldum. hoop atttim gitti, eskiden olsa hayatta atmazdim. yazani da sonradan hatirladim bir de o derece manasiz. boyle seyler agirlik yapiyor insanda. evinizin bir kosesinde gormuyor olsaniz da, alakasiz bir insanin duygularini tasiyan seyler olmasin.
o esyaya bakarken ne hissediyorsunuz? bu bir kriter. guzel bir vazodur, pahalidir, ama bakinca uff bu ne be slk diyorsan hoop letgo! veya ver es dosta komsuya.
arkadasim demisti ki, yeniye yer acman lazim. eski giysiler mesela, ver gitsin. yeni bir sey al, yeni guzel duygularla. tabi bu alisveris manyagi olalim demek degil. abartmadan. ama giysi icin kriter su; dolaplardan tasmayacagiz. giysiler dolapta ferah ferah duracak. fazlalar paylasilacak. koltuklarin, yataklarin alti bos olacak. bkz. feng shui
bir de cok kiyamadiginiz seyleri baska bir esyaya donusturebilirsiniz. bkz. pinterest ve diy. gecen gun dart tahtasindan sehpa yaptim cok guzel oldu. ustune de cicek koydum miss.
disket var demis mesela filozof hanim, iki tanesini ayirin, bardak alti olsun onlar ve diger tum disketleri temsil ettiklerini dusunun :)
her gun bir birim ufalin. eve her gelisinizde herhangi bir fazlaliktan kurtulun, rutine donsun bu.
evinizde yuruyun arada. gozunuze neler batiyor? illa ki bir kac parca seye sinir oluyorsunuzdur, ilk onlardan baslayin. ve hacmi buyuklerden. mesela fazlalik masa, koltuk, tv gibi.
dusunun ki aksam deprem olcak, iki uc saat zamaniniz var, ne alirdiniz yaniniza evi terketmeden?
kirik esyalar, kurumus cicekler, yirtikli delikli seyler ilk kurtulacaklarimizdan olsun.
@tig, linkteki yazıyı yazan melisa kardeş minimalizmi anlamamış.
minimalizm atmak, fazlalıklardan kurtulmak değil. hele tarihi geçmiş şeyleri bozuk, yırtık şeyleri atmak hiç değil. onlar zaten yapılagelen şeyler.
minimalizm bi yaşam tarzı yaşam felsefesi. gerekmeyen, olmasa da olurları hayatına almamak, varsa/olursa çıkarmak sana ağırlık yapan hayatı anlamlı yaşamana engel olan unsurlara vakit, emek, güç vs harcamak yerine, öz olana, fonksiyonel olana, hayatını anlamlandıracak olgulara vs. yönelmek.