idealist yaklaşım: üstümle görüşür aynı pozisyon için farklı imkanlar sağlamanın adaletsizlik olduğundan dem vurur, motivasyon düşürücü olabileceğini, şirket içi huzur açısından çözülmesi gerektiğini söylerdim.
gerçekçi yaklaşım: maddi olarak sıkışıksam ve yeni elemansam sesimi çıkarmaz işe devam ederim kıdemli elemansam veya belli br geçmişim varsa ve işimin hakkını veriyorsam üstümle olan samimiyetim doğrultusunda serzenişte bulunur ne yapar ne eder o hakları elde ederdim.
Ben yukarıya havale ediyorum, diğer türlüsü sinirden kendini yemenden başka işe yaramıyor.
Bizim kurumda bi örtülü ödenek var, md. yrd. ihtiyaca göre harcama emri veriyor. Benim gün boyu aktif olarak kullanacağım, işimin hızı ve kalitesini arttıracak 5 bin kiralık bi makinaya onay verilmezken, oda arkadaşımın günün birinde lazım olabilir gerekçesiyle istediği 15 bin liralık makina hiç sorgulanmadan alındı; bi köşede tozlanıyor (çünkü ölümüne kankalar).
Şunu ekliyim; hiç bişey yapmadım değil, ortalığı bi güzel ayağa kaldırdım, onlar da geri adım attı ama sonra hiçbirşeyin o sinir savaşına ve moralimi bozmaya değmediğine karar verdim. Artık sallamıyorum.
Mevzu bana görev verilmemesi veya beni yükseltecek şekilde davranılmaması olunca hiç takmıyorum. Ama sorun haklarımın iznim dışında veya zorla çiğnenmesi noktasına geliyorsa huzursuzluğu göze alıp çat diye tepki gösteriyorum, cesur davranıyorum. Zaten ileri gidemiyorlar.
Mesela yıllık iznimdeyken (ki bizim yıllık iznimiz kışın veya dönem içinde kullanılamaz) göreve gitmem istendi, müdür aradığı halde reddettim. Çünkü koca yılda her türlü çalışıyorum yıllık iznimi birilerinin keyfi için bölemem yani. Azcık korkutmaya çalıştılar ama hiç geri adım falan atmadım.
Üç iş yerinde de bu durumu yaşadım. Dayanabildiğim kadar dayanmadığım, dayanamadığım yerde de gidip konuştum. Sonuç olarak da ya istifa ettim ya da atıldım.
Sen benim gibi yapma:)
Pokerdeki bop, blackjackteki stand komutuyla devam edip iyi el gelene kadar bekliyoruz.