iyi geceler Ekşi Duyuru sakinleri,

"Bir ilişkiye başlarken karşınızdaki kişinin eğitimi/mesleğine bakar mısınız?"

Bu gecenin sorusu yukarıda :)

Yaş/cinsiyet/Eğitim düzeyi - Meslek - Yorum (tabiki detaylandırıp detaylandırmamak size kalmış)

Kendim ile başlayayım

33 / E / Yüksek Lisans öğr. - Uzakyol Gemi Kaptanı /
Açıkçası tanıştığım insanlarla havadan sudan muhabbet etmek yerine daha içerikli sohbet etmeyi severim, bu müzik konusunda olabilir, yeni bir yabancı dizi olabilir, teknoloji olabilir, içki türleri olabilir, yani olabilir de olabilir. Haliyle karşımdaki kişinin belli bir kültür seviyesinde olması gerekir. Aslında snob (burnu havada insanlardan değilim) bir kahveye gidip oradaki insanlarla yada sokaktan geçen seyyar satıcı ile rahatlıkla anlaşan biriyim ama ilişkilerde derinlik arıyorum sanırım.
Bana göre insanın ayaklarının yere basması önemli, kendini bilmesi daha da önemli. Ancak bu bir emek sonucu para kazanmaya başlayan ve eğitimini belli noktaya getirmiş insanlarda gözlemlediğim bir durum. Böyle olunca benim için karşımdaki insanın eğitim ve kültür durumu bana uyum sağlayabilecek yada benden yüksek olmasını nedense daha güzel buluyorum. Yani biraz akıl, fikir ve mantığa hayranlık var sanırım :)

başka bir soruda görüşmek üzere, cevaplarınızı esirgemeyin ;)

 

eğitim meslekten çok iletişim uyumlu mu o önemli
yani lise mezunu olup çok donanımlı ve çok derin muhabbetler de yapabilir doçent olup salak şekilde konuşan birisi de olabilir.

34/e/lisans/tamirci/yorum yukarda

basond

eğitimine bakarım. bence eğitim düzeyleri farklı insanlar arasında kültürel bir fark oluşuyor ister istemez. tabii istisnası olur mu olur. ama genelleme yapacaksak bakarım.

26, E, mühendis/öğretmen

olkol

direkt olarak eğitime bakmaktan ziyade, aile kalitesine, yaşam tarzına bakarım.
ya da onu anlamaya çalışırım.

okul bitirmekle iş bitmiyor.
cv önemli, ama vizyon daha önemli.

32/k/çevirmen

blatta hiberna

33/ k/ akademisyen

Blatta hiberna + 1
Hani, "Eğitimsiz adam şöyle kötü olur, böyle ne yapacağını bilmez" gbi şeyler söylenebilir de, zaten öyle bir adamda eğitimine gelene kadar "Iyyy ne biçim adam" diye elerim. Onları geçmişse eğitiminin çok bir önemi yok

Mesleğine bakarım ama "Beni ne doktorlar, mühendisler istedi" yaklaşımıyla değil de, o mesleğin gerektirdiği hayat tarzı ile benim mesleğimin gerektirdiği hayat tarzı tutar mı diye bakarım. Benim sol beyin ağırlıklı kafa sayısal sayısal çalışıyor ve eve işle gelebiliyorum. Atıyorum, şairle veya sanatsal ya da bir gönül adamı tipi işi olan biri ile birlikte olursam uzun vadede uyumsuzlıktan karşılıklı kafayı yememiz büyük olasılık. Adam şiir okumaya başlasa ben gülerim çok fena, adama saygısızlık olur başta. Ötesinde işine karşı tutkusu var mı, işini severek mi yapıyor diye bakarım. Para kazanması veya kazanmaması önemli değil, bu da benim zaafım.

aychovsky

21/e/lisans öğrenci

yakın zamanda tanıştığım, 18 yaşında lise terk (ikinci sınıfta bırakmış okumayı, mezun olup üniye gitmemiş değil) hatun son birkaç senede gördüğüm aklı en berrak, zihni en pratik ve hayat görüşü en geniş kızlardan biriydi, belki de en zarfı ona layıktır. etiketler belli bir ortalama sunuyor, genelde o ortalamaya ait oluyor insanlar. ilk bakış için faydalı olabilir ama 15-20 dakikalık muhabbetten sonra kimin ne olduğu az çok çıkıyor ortaya. daha ciddi bir ilişki aranıyorsa da biraz daha zaman verip yaşam tarzına bakmak daha sağlıklı olur elbette.

reavelyn

öncelikle sana hayırlı işler dilerim.

denk olmak iyidir, atalarımız boşa konuşmamış her zaman olduğu gibi. önemli olan kafaların uyuşmasıdır'ı da şuraya koyalım. benim gözlemlediğim, yukarıdaki klişeler bir yana, işin etiket tarafında kadının az bi üstünlüğü var ise tüm o kafa uyuşması mevzuları falan hikaye oluyor ve erkek tarafında başta olmasa bile zamanla -ister yedirememe de, ister çekememe de- uyumsuz bi hal hasıl oluyor en nihayetinde. sen hayran oluyormuşsun buna, senin gibi başka istisnalar da vardır muhakkak ama pratikte bu yüzden ilişki ve hatta evlilik bozulduğuna bile defalarca şahit oldum.

soruya cevap; ben bakmam, bakmadım, hiç takılmadım, takılmaya gerek olmadığını düşünüyorum.

manuel mandalina

Eskiden çok takılmazdım böyle şeylere ama çöpe giden bir 3 sene yaşadıktan sonra fark ettim ki gerçekten önemli karşındakiyle yakın bir eğitim, kültür seviyesinde olmak. Şu saatten sonra dikkat ederim yani.

ms brownstone

ailesine, sosyal hayattaki duruşuna (statüsüne değil), eğitimine, mesleğine, konuşma tarzına, her şeyine bakarım.

25k bankacı.

piremses

Mantık ararım. Sadece bu.

Bi de olgunluk

//Gayrimenkul sektöründeyim

MaNOfTheYear

27/k/asistan doktor

nöbetli bir işim var ve karşı tarafın bunu sürekli anlayışla karşılaması, kendinin de nöbetli bir işinin olmasıyla mümkün bence. diğerleri empati yapar ama gerçekten anlayamaz. doğrusu, nöbetsiz bir doktor olsa dahi geçinemeyebiliriz. işinin zorluğu benimkine denk biri olsun isterim.

soru işle ilgili olduğu için diğer parametrelere girmiyorum ama iş belirleyici, evet.

fallopian

Süvarilerin genel sorunu bu
Gemi kafasından kurtulamadığın için oluyor bence

bana her yer cehennem

32/e/Mühendis

Eğitim pek önemli değil ama mesleği ilişkiye zaman ayırabilmesi ,hayat kalitesi(yorgunluk) açısından önemli.

bnmzz

ister istemez bakarım.

26/k/gayrimenkul sektöründeyim : a.k.a emlakçıyım.

elorelia

Eğitimine bakarım, iyi bir eğitim hayatı varsa ne güzeldir benim için fakat şöyle bir şey var; misal kendisi büyük eğitimler gerektirmeyecek bir işte başarılı olmuş, kendini fazlasıyla geliştirmiş ve geliştirmeye devam ediyorsa bu da şahane bir şey bence.

Eğitim çok mühim, insanın hayatını baştan aşağı etkileyecek bir şey fakat bazen bir sürü sebep dolayısıyla (aile, maddi sebepler, çalışmak zorunda olmak vs.) akademik bilgi alamadan devam etmek zorunda kalıyor insanlar. Sadece buna bakarak bir insanı değerlendirmek hatalı olur diye düşünüyorum.

Birlikte olduğum insanla uyum içinde olmak, denkliklerimizin olması, genel olarak aynı yöne bakabilmek isterim ama bunu yalnızca akademik duruma bağlayamam. Büyüdüğümüz ortamlar, yetiştiğimiz semtler, ailelerimizin tarzı, insan ilişkilerimiz, inançlarımız, yemek kültürümüz dahi bu mevzuda etken.

Misal erkek arkadaşım inşaat mühendisi, 9 aydır birlikteyiz ve kendisini seviyor oluşumun nedeni mühendis olması olamaz herhalde. Onu tanıyıp içine girdiğimde beni mutlu etmesi, benim de ona bana hissettirdiklerini hissettirebiliyor olmam, benzer şeylere gülmemiz, hayattan benzer şeyleri beklememiz, benzer şeyler yapmaktan keyif almamız vs vs olduğunu sanıyorum.

28/K/Halkla İlişkiler

teoridefeminist pratiktegeysa

31 K. Docent
Bakmiyorum. Unvanimdan dolayi insanlar bendne fellik fellik kaciyor. Karsimdaki onu nasil degerlendirecegim diye iki kelimeyi yanyana getirirken omur geciyor. Yoruldum. Ayrica muthis sıkılıyorum zaten univeristediki ciddiyetten. Adamin Icki, sinema, teknoloji bilgisi de ilgi alanimda degil. Kulturel urunlerin nasil yorumlanacagi uzerine dersler alip kitaplar okudum, yonetmen insanlarla tanistim, tartisacagimi, paylasacagimi paylasiyorum uzmaniyla, hoslandigim adam gelip ama kieslowski falan deyince gulecegim geliyor. Yetiyorum ben kendi kendime her alanda. Kopek, mandalina, spor, kayak kosma falan sevsin yeter. Butlari guzel olsun (*-*) Zeka, akil gibi seylerdense canlilik güc ve hazza odaklaniyorum. Gulelim bir de. Okadar.

velvetmorning

31, k, lisans, işsiz

Eğitimine, ne mezunu olduğu çok önemli değil, önemli olan vizyonu. Yani bakmıyorum. Ben konuşabilir miyiz, neler paylaşabiliriz, birbirimizin esprilerini anlayabilir miyiz böyle şeylere bakıyorum. Elbet eğitimi ya da mesleği muhteşem olan insanlara hayranlık duyuyorum. Ancak bu şekilde bir erkeğin bana ilk etapta burcumu sorması anında beni kendinden soğutmasına yetiyor. Bu basit bi örnekti.Bu ve buna benzer takıntılarım var yani. Bazıları gerçekten uzaktan daha güzel.

Eğitimden ziyade, kendini geliştirmesi, zekası, espri yeteneği ve en önemlisi yeniliklere açık olması benim için daha önemli.

moratoryumkisilik

35/E/Finans

Herşeye bakıyorum sanırım..

Güzel olmasına dikkat ediyorum. Aşırı kısa, şişman, fazla zayıf veya şekilsizse ilgilenmiyorum. Güzel gülümseme, sağlıklı ten, saç ve dişlere dikkat ediyorum. Bunlar görsel konular..

Bunun yanında çok fazla ilişki geçirip "ait olma" hevesini kaybedip kaybetmediğini anlamaya çalışıyorum. Ama evden çıkmayan sorunlu bir tip olmasını da istemiyorum. Daha önemlisi evlilik kafasına girdiği için avlanıyor mu yoksa benden cidden hoşlandı mı onu çözüyorum bir süre sonra. Yani hedef mi süreç mi odaklı diye analiz ediyorum.

Karakter olarak, uyumlu, geçimli ve mülayim mi diye değerlendiriyorum. Sohbeti tatlı mı, entelektüel derinlik sahibi mi, yoksa acun mu izliyor diye bakınıyorum. Her gün tolstoy muhabbeti yapmasını beklemiyorum ama Salinger dediğimde kimde bahsettiğimi bilsin en azından diyorum. Geçimsiz bir karaktere neden olan kültürel derinlik kibrinden de farkındalık sahibi olmayan kültürel sığlık kadar uzak duruyorum.

Okuduğu okul, eğitim seviyesi, mesleği vs bunlarla her zaman paralel olmuyor. O yüzden önemsemiyorum özgeçmiş bilgilerini.

Bunlardan bazıları eksikse çok da kafama takmıyorum, eğlenmeme odaklanıyorum.

twelfth

24/k/lisans/öğrenci

Birçok şey önemli bana kalırsa. Fiziksel olarak çekici bulduğum, birlikte vakit geçirmekten zevk aldığım, sanat, edebiyat, gündelik konular vs. üzerine rahatlıkla konuşup fikir paylaşımında bulunabileceğim biriyle birlikte olmayı elbette yeğlerim.

Ayrıca eğitim durumundan ziyade bence kişinin hayatta bir amacının olup olmaması daha önemli, ki bu nokta da eğitime bağlanabilir belli koşullarda. Eski erkek arkadaşım mesela adı sanı pek de bilinmeyen bir anadolu üniversitesinde 2 yıllık bir bölüm bitirmişti. Gayet iyi anlaşırdık, ortak zevklerimiz vardı ama benim hayatta varmak istediğim yere ulaşmak için sahip olduğum motivasyon ya da arzu onda yok gibiydi. Hani illa kariyer yapmaktan, çok para kazanmayı hedeflemekten bahsetmiyorum. Daha çok hayatında ipleri elinde tutmak, kendinden emin olmak kastettiğim şey. Ayrıca istisnalar vardır mutlaka ama eğitimin sosyal ve kültürel anlamda sağladığı kazanım inkar edilemez, bu yüzden tercihim yine bu yönde olur.

lolita

29/k/akademisyen

valla bu konuda çook gidip geldim. ama artık sanırım velvetmorning gibi düşünüyorum.

neden? çünkü eşim de benim gibi; ve sanırım accayip sıkılıyorum bu durumdan. itiraf gibi itiraf oldu ya, neyse.

tamam bir bambam olmasın adam, ama yine de bana hayat aşkı, neşesi, gücü olsun yeter gibi geliyor. hayata duyduğum salak zevklerimden hoşlansa, bi de tutkuyu da yakaladık mı, tamam işte sanki ya. daha ne olsun. haa, velvet'e bi daha katılıyorum, butları ve omuzları da güzel olabilir ahahds.

treamorg

velvetmorning'in cevabını en iyi cevap seçiyorum.

Ben herşeyden önce insanların deneyimlerine bakarım. Eğer yaşadıkları, gördükleri vs. benimkilere uyuyorsa; birşeyler katma olayının karşılıklı olduğunu düşünüyorsam, kariyere/mesleğe bakmam. Zaten bu birinci kriter uyduğunda diğerleri domino taşı gibi devam eder diye düşünüyorum.

Bana karşı kendini kanıtlama çabası varsa istemem mesela, eşitlik veya özgüven isterim.

Ben doktora üzerinde uğraşıyorsam ve benim ne yaptığımı anlayamacak veya yaptıklarımı boş işler olarak gören biri ise zaten olmaz.

Aynı meslekten olmasa bile aynı dili konuşmak önemli bence. Hatta benim için aynı dili konuşmak gerçekten önemli. çevremdeki insanların geneli Türk değil ve onlarla vakit geçirmemiz için bazı becerilerinin gelişmiş olması gerekiyor. Tabii bunu 'yaa herkes İngilizce mi bilicek' olarak değerlendirmek çok saçma olur, çünkü bu sosyal hayatın devamı için bir gereklilik bana göre.

Onun dışında, veya hepsinden önce, içinin rengine bakarım. Eğer sözleri hep siyah çıkıyorsa olmaz. yeşil yeşilse güzel olur.
Samimiyet derecesine bakarım. Eğer herşeyi kurallarına veya verilen rollere göre yapıyorsa, veya farklı olacağım diye saçmalıyorsa, olmaz.


32/k/akademisyen

my pink
1

mobil görünümden çık