Siz gidiyor musunuz kurslara? Gidiyorsanız hangi kurslara ve ne zaman gidiyorsunuz? Okul, iş falan derken nasıl enerji bulabiliyorsunuz kendinizde? Biraz motive olmaya ihtiyacım var sanırım, her türlü kurs deneyiminizi dinleyebilirim.
bas gitar kursuna gidiyordum. tekrar başlayacağım mesela ama bu sefer daha teori üzerinden gidecek bir program isteyeceğim.
kurs enerji alan bir şey değil ki. kendimizi enerjisiz hissettiğimiz zamanların çoğu aslında psikolojik yorgunluk. o kabuğu bir kırsanız mesela zorlayıp bir iki gün o kursa hobiye vakit ayırsanız aslında yorgun olmadığınızı fark edersiniz.
kurs önerisi olarak evine bir klavye alıp bunun kursuna gidebilirsin, tenis kursuna gidebilirsin ki bence çok güzel bir şey.
Ben daha önce çeşitli kurslara gittim ama bunalmadan ya da çevreden öte ihtiyaç için gittim. Bir iki tanesine arkadaşla gittim. Açıkçası, bunalmış olsam faydasını görür müydüm bilmiyorum. Önemli olan kursa gitmiş olmak için gitmek ya da görev gibi yapmak değil; kursun kendisinin insanın sevdiği bir hobisi üstüne olması. Bir arkadaşım hafif sıkıntılı bir zamanında ve yelken kursuna başladı. Şu anda çok eğleniyormuş, çok güzel gidiyormuş. Hatta 'Hayatımda en güzel şey yelken kursu' diyor ve haftasonu gidiyor.
Bir diğeri abim. Kız arkadaşı ile okçuluk kursuna gitti. Meğer adamın oka yeteneği varmış, 40'ından sonra bunu keşfetmiş oldu. Sonradan lisans aldı ve yarışmaya girdi ikinci ayının sonunda. Evde ok yapıyor şimdi, çok eğleniyor. En büyük hobisi o oldu.
Hobiyi keşfetmek kolay değil. Sonuçta normal zamanda 'Hadi, ok atıyoruz' demiyor bana kimse ya da neye yeteneğim olup olmadığını da bilmiyorum. Motivasyonu şu sağlıyor, yaptığın şeyden zevk aldıkça iple çekiyorsun zaten. 'İş bitse de bir an önce gitsem' gibi şeyler söylerken buluyor insan kendini.
Üniversitede uzun süre tiyatro yaptım, kurstan ziyade bütün enerjimi ve zamanımı alacak kadar büyük bir şeydi, haftada 3 akşam 6dan gece 11e kadar sürüyordu. Keşke bırakmasaydım diyorum.
Evet başlaması zor, evet zaman zaman yorucu, ama başlayınca çok keyifli bir şey insanın ilgisi olan alanda bir şeyler yapması.
Üstelik çok daha sosyaldim o zamanlar, her prova çıkışı olmasa da sık sık kahve muhabbet takılıyorduk, haftasonları oyun izlemeye vs gidiyorduk.
haftaiçi çalışıyorum.ismek'te haftasonu 9 dan 2 ye kadar ingilizce kursuna gidiyorum.B1 seviyesi olacağım sınavı geçersem. 1 ay sonra bitecek ve sonrasında bu boş vakti nasıl değerlendiririm telaşı aldı beni. bisikletim çalınmayaydı daha bir rahat olurdum. ama şimdi evde oturup pc başında kalmak boğuyor beni, bir an önce yeni bir şey bulmak istiyorum açıkçası. tiyatro müzik falan yetenek fakiriyim o konuda. el becerim iyidir. uygun bir şeyler bulacağım artık.
ha bir de unutmadan. kurstaki ingilizce hocam enfes birisi çıktı. müthiş bilgili hoş sohbet bir insan. biraz da ondan ayrı kalmak üzüyor. koşar adım gidiyorum yani anlayacağın kursa.
Haftada 3 gün saat 18.00-21:00 arası Almanca kursum var. Kurs bitince Almanca bilecek olmam en büyük motivasyon kaynağım.
İki tane kurs bitirdim. Biri 64 saatlik AutoCAD, diğeri de 72 saatlik SolidWorks kursu. İkisi de bölümümle ilişkili olduğu için zevk aldım ama zordu bu kurslar. AutoCAD kursuna sabah saat 9'dan öğlen 1'e kadar haftanın ilk üç günü gidiyordum. Kurstan çıkıp okula gidiyordum. SolidWorks kursu da hafta sonu beşer saat idi. Bayağı yoruluyordum. Yiyeyim öyle motivasyonu. Bu tempoya gireceğime depresyona girerim daha iyi. İki film izlersin kafan dağılır. Kursa başlayınca "madem başladık bitirelim" diyorsun. İkinci kursumu bir saat bile devamsızlık yapmadan bitirmiştim. Hoca tebrik etmişti.
Günlük workshop diye geçen kurslara gidiyorum çok zaman da almıyor ama bunlar genelde yemek, teraryum ya da resim yapma gibi kafa dağıtmalık şeyler oluyor. Ciddi bir şekilde bir konuda uzmanlaşacağım kurslara gitmiyorum.
Üniversiteye gelene kadar özgüveni olmayan bir tiptim. Üniversitede mutsuzdum. Gittim bir gönüllü topluluğuna katıldım hayatım o oldu sonra , açıldım. Şimdi mezunum yine bir gönüllülük faaliyeti buldum. Aynı zamanda Kadıköy'de bir Kültür atölyesine gidiyorum. Üniveristeden yeni mezun olmuştum. İstanbul'da tanıdığım kimse yoktu ve iş de bulamamıştım. Yaşamayı sevmesem kesin intihar falan ederdim öyle saçma sapan bir hayatım vardı. Atölyeye kayıt oldum öncelerde tanıdığım kimse olmadığı için nasıl yaparım nasıl ederim gibi düşüncelere kapıldım zamanla insanlarla kaynaştık. Hem çok önemli bir çevirmenden ders alıyor olmak hem de hayata bakışımı değiştiriyor olması benim en büyük motive kaynağım.
İsmek vb kursları denedim bana göre değil. O yüzden bir şeyler üretebileceğim daha görünür olabileceğim alanlarla uğraşmayı seviyorum.