Biz 'aman ya o tarihler yaklaştığında bir işimiz çıkar da iptal edersek' korkusuyla 1 ay öncesinden ancak ayarlayabiliyoruz. Hal böyle olunca kısa kısa tatiller yapmak bizim için hayal zira son dakikaya kalınca hiçbir şey ayarlanmiyor. yurtdışına gidilecekse bilet fiyatları tavan yapıyor, yurtiçi gezileri için de 1 2 günlük de olsa izin almak gerekiyor vs vs

Gitmek istediğimiz onlarca ülke, şehir var. Artık bu sene sistemli bir şekilde ayarlama yapıp güzel güzel gezmek istiyoruz. Erkek arkadaşımın 2 yıllık schengen vizesi var; 6 ayı gecti bile, daha bir kere yurtdışı tatili yapamadık bu ayarlama yapamama yüzünden.

Siz programlarınızı nasıl yapıyorsunuz? Maddi hazırlık (bilet, otel ve gezide harcanan para gibi) ve zaman ayarını nasıl ayarliyorsunuz? Kalacak yerleri nasıl seçiyorsunuz? Kısacası güzel güzel nasıl geziyorsunuz? Her türlü öneriye açığım efendim. Teşekkür ederim şimdiden herkese.

 

Resmi tatillere denk getiriyoruz. Biryerlerden kısmak gerekiyor. Mesela işten 1 gün izin alıp resmi tatille birleştirip daha yzun bir taril yapıyoruz. Ya da izinleri kullanmıyoruz tur ayarlıyoruz tur tarihinde izin alıp öyle gidiyoruz. Önemli olan istemek biz 2-3 ay öncesinden ayarlıyoruz öyle gidiyoruz. Şimdiye kadarda bi aksilik çıkmadı hiç.

powerpufgirl

Üç dört ay öncesinden ayarlıyorum ben. İşim çıkarsa diye düşünmüyorum, zira işlerimi de o süre boyunca ona göre ayarlıyorum. Gerekirse önceden daha çok çalışıyorum, toplantıları ona göre düzenliyorum. Dürüstçe söylüyorum insanlara o tarihlerde müsait olmayacağımı.

fotrsapka

yaz tatilinde eşimin izni oluyor bende işyerinden izin alıp çıkıyoruz.
1 ay sürüyor yada sürmüyor bizim planımız çok uzat tarihlere yapmıyoruz.
otel olarak otelde öde seçenekli otelleri seçiyoruz pahalı oluyor ama elden bişey gelmez.

basond

pegasus kampanya yapıyo bakıyom fiyatlara, haftasonuna denk getirerek işte. eylülde aldığım biletle martta seyahat ettim. atla deve değil yani. booking'ten de otele bakıyosun rez hallediyorsun. denk getirememekten kastın ne anlamadım.

mesela açtım eurolig fikstürünü, baktımi pao-olympiakos maçı vardı ona mı gitsem pao-fener mi dedim. sonra fener maçına gideyim de söveyim fenere diye o haftasonuna aldım bileti ve gittim.

zor olan ne anlamadı ben :)

cekilmis gayfe

Cekilmis gayfe, biz öyle rahat insanlar değiliz, özellikle de ben. Yapacağım şey net değilse kaşıntı basıyor beni. Bir de erkek arkadaşım cat diye hafta başı Almanya'ya gidiyorum deyip 4 gün iş için gidebiliyor mesela, o hafta sonu iptal (gerçi bu senede birkaç kere oluyor en fazla). Benim de epey hareketli bir ailem var. Bir anda kendimi kuzen düğününde bulabiliyorum ya da isim çıktığı için ailemin yaşadığı ülkeye gidebiliyorum.

Tüm bunlar birleşince planlı bir şekilde tatilimi ayarlamazsam ya hiç gitmiyoruz ya da gideceğim güne kadar stresli oluyorum. Son dakika tatili bana göre değil yani.

Ayrıca pegasus'tan da nefret ederim, hostel bana göre değil mesela :)

fraise

o zaman erken plan sana göre değil, heveslenmemen gerek :)
hostel demedim ki booking'ten otel bak dedim :) ve pegasus candır ^^

cekilmis gayfe

Ben de böyleydim kırk kez düşünürdüm önceden ya işim çıkarsa ya şöyle olursa diye, ki gidemediğim olmadıysa bile bu yüzden tartıştığım oldu iştekilerle. Ama kilit nokta bu; ayarlayıp gidemediğim hiç olmadı. Hep bi şekilde ayarladım kendimi. Sonra fark ettim ki planlamayı iyi yapınca sıkıntı ortadan kalkıyor. Ucuz bilet de bu işin olmazsa olmazı ama. Bazen alıyorum bileti yanarsa yanar diye atıyorum kenara. Sonra o gün gelince mutlu oluyorum iyi ki almışım diye.

bartman

Allah'a sığınıyorum biraz planlamada. Pegasustan kampanya maili gelince şeytan dürtüyor. Cuma veya pazartesiye sarkan haftasonu planları şeklinde ilerliyoruz ufak ufak. Öyle uzun tatillerimiz olmuyor iş değişikligidir izinlerin sıfırlanmasıdır derken. Aile baskısı yoksa bayramda aldığımız da oldu. Hostelleri bookingten iptal edilebilir şekilde ayarlıyorum. Yine de stres oluyor inşallah gideriz diye, o paraya yanabilir gözüyle bakıyorum.
O strese girmesek hiç gidemeyeceğiz.

Sulfoxaflor

İptal riskini unut. İptal ihtimali zaten çok sık doğmaz. Doğarsa da bir şekilde planı uydurmaya çalışma şansın olabilir.

arnold schwarzeneger

uçak şirketleri geçtiğimiz eylül'de, kasım'da ve bir de şubat'ta çok deli kampanya yaptı bu sene. tabi pegasus ve onur air'den bahsediyorum ama siz tercih etmiyorsunuz sanırım. gene de ucuzluk arıyorsanız bu kampanyaları takip etmeniz lazım.

neyse, o kampanyaların olduğu tarihlerde arkadaşlarla nerelere gidilir diye bakıyoruz, birkaç yer seçiyoruz, işlerimizden 2-3 günlük izinler alıyoruz ve herkes de planını ona göre yapıyor. bütün senenin tatil biletlerini o kampanya dönemlerinde alıyoruz. her sene böyle yaptık ve şimdiye kadar da hiç gidemediğimiz olmadı. allah korusun bir sağlık sorunu olmadığı sürece de gitmemek için bir sebep göremiyorum. örneğin bir tatilim kuzenimin düğününe denk geldi ama "kusura bakma tatil ayarlamıştım, gelemicem" dedim. gelmişim 27 yaşıma kırk yılın başı bir tatilim var, düğününlerine gitmem de evlerine ziyarete giderim, daha bile samimi hatta.

ücret konusu da şöyle. kampanyayla aldığın için normal fiyatların yarısına bilet almış oluyorsun. bir de biz yurtiçinde genelde çadırlı kamplı tatilleri, yurtdışında da hostelleri ya da airbnbyi tercih ettiğimiz için zaten gittiğimizde kalmaya ya para ödemiyoruz ya da üç kuruş bir şey veriyoruz. e böyle olunca tatil bizler için baya maliyetsiz oluyor. her tatil dönüşümde "istanbul'da kalsam kesin daha çok harcardım" diyorum hatta.

onun dışında, bir arkadaşım bayram tatilinde erkek arkadaşıyla motorsikletle avrupa turuna çıkacak. her ikisi de çalışıyor ama 15 gün izin ayarladılar. bütün sene başka bir yere gidemeyecekler muhtemelen ama o 15 günde keyiflerince gezecekler. bu da bir seçenek. ama hostelde kalmaca, orada-burada uyumaca gibi ekstraları var elbette.

istanbul kanatlarimin altinda

karakter olarak mükemmelliyetçisin sanırım ondan öyle oluyor her şey tıkır tıkır ayarlı belli olsun istiyorsun eşimde öyle. iş çıkacak mı, su basacak mı öyle çok düşününce gidilmiyor bir yere.

19 mayıs haftası 3 gün önceden izin aldım ben iş yerinden tatil 4 güne çıkmış oldu ben izin aldım sende al (onun izinleri bana göre daha kolay oluyor) Antalya ya gidicez dedim. eşimde hemen bir panik, hava nasıl olacak vs. kısa sürede yanına alacağı parfüme kadar check list hazırlaması lazım ya rahatsız oldu :) halbuki evimiz var orda ha. evet ilk gün yağmur yağdı ama ikinci gün denize bile girdik, 4 gün değişiklik oldu iyi ki gelmişiz dedik.

yani çok düşünmeyin alışırsınız zamanla oteller için booking, yemekler için foursquare vs artık her şeyin bir appi var alın gidin. sonuçta tecrübeyle artacak kafanızdaki tatili geçirme olasılığınız. en fazla iptal edersiniz o da ayrı bir tecrübe. önemli olan hastalık vs olmasın.

yue

Bisiklete atlıyorum, çadırı port bagaja atıyorum, pedal basmaya başlıyorum, gerisi geliyor.

kargn

iş-güç-okul-önceden bilinen önemli bir etkinliğin olmadığı ya da olma ihtimali bulunmadığı tarihlerde geziyorum. böylece ekstra bişey çıkıp da patlama ihtimali, çok uç bir durum olmadıkça olmuyor.. bu şekilde son 5 yılda patladığım tek şey, darbe nedeniyle yıllık izinlerin iptali oldu, onda da biletlerin çoğunu kurtardım.

yurtdışı planlarımı en az 3 ay önceden belirlemem gerekiyor, çünkü yıllık izin onayımın ankara'ya gidip gelmesi+vizeye başvurmak için bu süre gerekli. bu da süreci kendiliğinden belirliyor çoğunlukla.

benim yurtdışı gezilerim genelde etkinlik odaklı oluyor ve tek gezmeyi tercih ediyorum. diyelim ki sevdiğim grubun önemli bir turnesi var; listedeki ülkelerden görmek istediğim birinden en az iki şehirde konser izlemeyi hedefliyorum. ilk olarak etkinlik biletlerini alıyorum, yaklaşık bir yıl kadar önceden. aksi bir durum olursa vakit varken bunu elden çıkarıp rotayı başka yere çevirmek kolay oluyor. sonra ilk olarak gidiş uçak biletini alıyorum, 7-8 ay önceden. bu şekilde avrupa biletlerini 100 liradan başlayan fiyatlarla bulmak mümkün oluyor. devamında vaktim oldukça internetten bakarak gezmek istediğim diğer şehirleri ve rotayı belirleyip, genelde 2-3 ay kala dönüş biletimi alıyorum. bu arada yıllık izin başvurusu yapıyorum, gideceğim ülkelerin ismini bildiriyorum. dönüş bileti genelde pahalı oluyor ama bu tarihlerde son seferler de açılmış ve en optimal fiyatlar ortaya serilmiş oluyor. gidiş tarihine 1.5 ay kala vize evraklarını toplamaya başlıyorum ve bu arada booking'den kalacak yerleri rezerve ediyorum. 1 ay kala da vizeye başvuruyorum, çoğunlukla bir haftada elimde oluyor.

hangi ülke ve şehirlere gideceğim belli oluyor, yukarıda açıkladığım üzere ama şehir içi gezileri önceden ayarlamıyorum genelde, zira çoğunlukla bakmaya vakit olmuyor. bunun için dost yayınlarının görsel rehberlerini alıyorum, ülkeye, varsa şehre özel. türkçe olanları sayıca az, gideceğim ülke için türkçe yoksa amazon'dan ingilizcesini sipariş ediyorum 2 ay kadar önceden.

genelde bir şehirde akşam 17'ye kadar falan dolaşıp, diğer şehre akşama doğru yolculuk ediyorum. saat 21 gibi yeni şehirdeki otele varmaya çalışıyorum en geç. bavulumu bırakıp geçe 2-3'e kadar sokaklarda geziyorum. ilgim genelde mimari ve müzeler üzerine olduğundan, yapıların dışını görüp fotoğraflıyorum, gündüz gözüyle ve içini görmek istediklerimi de tespit ediyorum. sabah kahvaltı sırasında rehbere bir göz atıp, rotamı belirliyor ve gün boyu geziyorum. şehir yürünecek gibiyse toplu taşıma kullanmam. uzak mesafelere birden çok gitmem geretiği durumlarda akbil tarzı kartlardan alıyorum. taksiye çok zorda kalmadıkça binmem, bilmediğim ülkede gereksiz stres yaşamama sebep oluyor.

euro ya da dolar kullanan ülkeler için o parayı cebimde götürüyorum. kendi para birimi olan ülkelerde, türkiye'deki tl hesabımın kartı ile ortak atmlerden onların parasından çekiyorum. bu işlemi, parayı toptan kaybetmemek fakat fazla masraf da ödememek için ortalama 2 seferde yapıyorum. yanımda götürdüğüm paranın çoğunu üzerimde, az bi kısmını otelde saklıyorum.

otelde ortalama bi konfor arıyorum, tarihi kent merkezinde olmasına da özen gösteriyorum. bu nedenle genelde en önemli harcama kalemim bu oluyor. kredi kartı ile ödeyip, taksitlendiriyorum. diğer tüm harcalamaları nakit yaparım. yöresel yemeklere fazla meraklı değilim, bu nedenle yemek masrafım fazla olmuyor. girmek istediğim müze falan varsa fiyatına takılmadan girerim. gezerken gözüme çarpan hediyelik varsa alırım, yoksa son gün genelde havaalanından hallederim. kendime en az bi magnet almaya çalışıyorum.

güzel gezdiğimden çok emin değilim. genelde 10 günün sonunda adım atacak halim kalmayana kadar yürür, japonlardan çok fotoğraf çekerim. görmek istediğim hiç bi yer kalmaz geride ama öyle olunca da bi kafede 5 dk dinlenmeyi bile çok bulabiliyorum. bunun beni fazla tatmin etmediğini hissediyorum şimdilerde, bu yıl yeni bişeyler denemem lazım sanırım :)

manuel mandalina

tüm arkadaşlar kendilerini 2-3 günlük tatile teslim ediyor yani senin anlayacağın. pisa kulesinin resmi instagrama girsin diye bu teraneler,tatilden zevk falan aldıkları yok ..sürekli telefon elde;tüm cafe restoran dan wifi şifresi istemek tatil olmaz ..
orası yurt dışı diye (neresi olduğunun önemi yok) 6 ay önce bilet alıp o biletin tutsağı oluyorlar . onlar buna tatil diyorlar ama bu aslen bir görev ..

taylor durden

@taylor durden sen böyle deyince merak ettim senin tatil anlayışın nasıl, anlatsana biraz. bak hepimiz anlattık. üstelik duyuruda sorulan soruya cevap vermiş de olursun.

istanbul kanatlarimin altinda

En az 5 gün izinlerimizi ayarlıyoruz, hafta sonuyla 9 güne çıkıyor. Bazen bayramla birleştiriyoruz. Uçak biletini önceden alıyoruz, otelleri de ayarlıyoruz, ucuz fiyattan ayarladığımız için non-refundable oluyor oteller.
Bu kadar hazırlıktan sonra mecbur gidiyoruz:) Ölüm kalım vs durumu olmadığı sürece tatil iptal etmeyiz. Senede 2 kez yurt dışı tatili yapıyoruz.

peggy
1

mobil görünümden çık