22:00'a kadar bu duyuruya cevap olarak sevdiğiniz bir kitaptan bir pasaj, cümle vb yazmanızı istiyorum (görsel de koyabilirsiniz). Aralarından rastgele seçilecek 3 kişiye kartpostal göndereceğim.
Seçimi bu sefer random.org'dan yapacağım. Yurtdışına gönderim yapabilirim, kartları yarın veya salı günü ptt kutusuna atacağım.
Not 1: Herkes kitap okumayabilir tabi. Dergi, gazete vs de olabilir.
Not 2: Katılırsanız lütfen mesaj kutunuzu kontrol ediniz, geçen sefer bir arkadaştan cevap alamamıştım.
Not 3: Geçen ay yolladığım arkadaşların katılmamasını rica ederim, farklı kişilere göndermek isterim.
22.18 editi: toplam 14 kişi katılmış, herkese olduğu sıranın numarasını verdim. kazananlar 2, 5, 9. katılanlara teşekkürler, gelecek ay görüşmek üzere :)
Kazancakis -Zorba
Büyük rahip, onaltı ile onsekiz yaşındaki çömezlerini alır, gece yarısı dağın donmuş bir gölüne götürür. Soyunup buzu kırarlar, elbiselerini buz gibi suyun içine sokarlar, sonra giyer ve kendi tenleri üzerinde kuruturlar. Yedi kez daldırıp yeniden kuruturlar. Sonra sabah ayini için manastıra dönerler. Beş-altı bin yükseklikteki bir tepeye çıkarlar. Vücutlarının üst yani çıplak olduğu halde sessizce oturur, derin ve uyumlu bir biçimde soluk alıp verirler. Ama üşümezler. Avuçlarında bir tas donmuş su tutarlar, buna bakarak benliklerini orada toplarlar, buza kesmiş suyun üzerine güçlerini toplayıp verirler ve su kaynar; çaylarını pişirirler.
Büyük rahip çömezlerini çevresine toplar ve bağırır:
"Veyl ona ki, içinde mutluluk kaynağı yoktur!"
"Veyl ona ki, başkalarının hoşuna gitmek ister!"
"Veyl ona ki, bu hayatla öteki hayatın aynı şey olduğunu anlamaz!"
Zeka yanıldığında şeytan yardım eder. -Suç ve Ceza
Yalnızlık;
Saklandığın yerde gelip buluyor seni,
Sakladığın duygularından vuruyor seni.
"Hevesle ömür boyu tutku arasında bir tek vardır; heves daha uzun sürer."
Bu yazılsa yeter.
O. Wilde sözün sahibi.
"...Hiçbirinden haberimiz yok. Bozulan bilgisayara küfrederek geçiyor zamanımız. Şarjı biten telefona, kilitlenen trafiğe...
Maaşını alamadığı için eve eli boş dönen adam da umurumuzda değil, evde kocasından kuru ekmek bekleyen kadın da. Süt içmesi gereken çocuğun annesinin açlıktan sütü kesiliyor, biz; “kırem şanti’mizin” kıvamı tutmadı diye üzülüyoruz.
Yetimhane duvarına yazılan “anne” kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyoruz ve soğuktan donarak ölen adamın son cümlesi canımızı yakmıyor.
“Haberimiz yok gerçek acıdan kederden”
Boktan hayatlarımıza kifayetsiz sorunlar ekleyip, kendimize önemli şahsiyetler süsü veren kurmalı bebekleriz. Şartlandırmışız kendimizi ödüllü mutluluğa
Pavlov’un köpeklerinden halliceyiz."
Kirpi Edebiyat ve Düşün Dergisi, 30. Sayı
Sevim Demiröz - Haberin Var mı?
Bir kez yanımda olsaydın başkasına bağlanmazdım ben
“Yanıma sabahları gözlerimin içine bakan, akşamları beni kapımın eşiğinde bekleyen sarı bir köpek aldım. Beni her şey aldatıyordu. Mısır tarlalarından geçerek yanına vardığım su, uzaktaki beyaz yazın içinde uyuklayan kasaba, kasabanın havuzu fıskiyeli gazinosunda tavla oynadığımız şişman tüccar, şehrin belediye bahçesinde yanına oturduğum ve küçük kızları beraberce seyrettiğimiz delikanlı, hatta şehir haricinde ceviz ağaçlarının gölgesine uzandığımız yulaf demeti saçlı boşnak çoban, hepsi, her şey, su, değirmen, gölge, mor püsküllü çapkın mısır koçanları, her şey beni aldatıyor.”
Sait Faik
Hancının Karısı
The Lord is my shepherd; I shall not want. He maketh me to lie down in green pastures: he leadeth me beside the still waters. He restoreth my soul: he leadeth me in the paths of righteousness for his name's sake. Yea, though I walk through the valley of the shadow of death, I will fear no evil: for thou art with me; thy rod and thy staff they comfort me. Thou preparest a table before me in the presence of mine enemies: thou anointest my head with oil; my cup runneth over. Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life: and I will dwell in the house of the Lord for ever.
Psalm 23:1-6
hadi bakalım^^
Işıklar sönüp, kapılar kapandığında yalnız olduğunu düşünme. Değilsin. Epiktetos
hitler hangi cümleyle çağırdı insanları? karanlıkta bunun yanıtını bulmak gerekiyor. insanlarda bekleyen cümleler önemlidir. o cümleler görünmezler. orada dururlar, dipte, gölgede, derinde. kımıltısız, sakin bir bekleyiş içinde. sonra bir gün, bir büyük cümleyle çağrıldıklarında, içinde bekledikleri gövdeyle birlikte çağrıldıkları yere giderler. her beden, birey değildir. kitle böyle oluşur. tek tek her bedenin içinde birike birike...
Murathan Mungan / yedi kapılı kırk oda
ben güneşi hiç yatakta görmedim.
calling, mayıs 2016
"sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor
-bilinir ben yoğun içki severim
ne kavurucu ne umursanmaz ne de bir şey
kuyruksuz uçurtma gibi
sokaktan biri geçiyormuş gibi
başka bir özlemin öznesi sanki
aşk bazan imkansız görünür kişiye
hepten biten birinden sonra
yeni bir duygu ilişkisi
ister inanın ister inanmayın
dayanılmaz bir hüzün verir insana
öyle bir hüzün
dağ başında bir otunki
-ömrümde rastladığımı varsaydığım
birtakım duyguları anlattımsa
bundan ne çıkar ki
bir de şu var elbet
jale'nin özlemi nereye bilemem
bir özlemin saçmalığını eleştirerek
yalnız bir baharda bahar akşamında
akşamın kendisinden başka nereye varabilirim ki
hangi erince hangi hangi
işte ne varsa bu
bütün elimdeki avucumdaki."
Turgut UYAR
sanki kar yağışlarının ardından
uzun süren kar yağışlarının ardından
sevimsiz bir lunaparkta
kimsesiz bir atlıkarıncaydım.
e. cansever