Özlüyorum da çok klişe geliyor bana bu muhabbetler. Yılan Hikayesi dizisinin hiçbir bölümünü kaçırmazdım küçükken. Bugünkü nesil onun yerine Arka Sokaklar'ı izliyor. Memoli yerine Mesut'a özeniyor. Biz Pokemon, Digimon izliyorduk, bugünkü adamlar HD çizgi film izliyorlar. Bu hayatta her şey tekrar ediyor aslında. Dertsiz, tasasız dönemlerdi ama bu da bir yere kadar. Bir hayatın her zaman inişsiz çıkışsız olması biraz sıkıcı.
bencce klişe gelecek bi durum yok. insanlar birbirinin suratına bakıyordu. şimdiyse 3 kişilik aile salonda oldugumuzda ben bilgisayara, annem telefona, babam tv.ye odaklanıyor. ekranlar degişebilir ama muhabbet azaldı. birlik beraberlik de azaldı. toplumda da ciddi bolunmeler var.
On - yirmi yıl sonra aynı soru bugünlerde için sorulacak ve aynı cevaplar verilecek. Gereksiz bir romantizm bence. 80 gençliği aynı şeyi söylüyor, 90 gençliği aynı şeyi söylüyor.
Her geçen yıl bir öncekini aratıyor işte, kime sorsan eski daha güzel geliyor.
Sosyal medya, RTE gibi faktörler var...
+
Çok zengin kısım mutlu değil.
İlave 2:
Parası çok olan insanlar daha çok nefret ediyorlar. Tiksiniyorlar resmen fakirlerden.
Geçmiş, hatırlanırken zamanının kaygılarını geride bırakır. Eski bir fotoğrafa bakıldığında o günlerin huzuru yad edilir ancak o fotoğrafın çekildiği zamanki geçici kaygılar hatırlanmaz. Ve bu kaygılar yaşanılan o anın ne denli duru olduğunu idrak etmeye engeldir yaşanıldığı sırada. Geçmişi naif kılan da budur.
Bu yüzdendir ki yaşanılan nadir mutlu anlarda geçici kaygılar bir kenara bırakılıp geri gelmeyecek o anın tadı çıkarılmalıdır son raddesine kadar.
2000-2010 arası dönem benim tam ortaokul-lise ve üniversite dönemlerime denk geliyor.
evde vakit geçirdiğimi nadiren hatırlıyorum. özellikle lisede, haftaiçi de olsa sık sık taksime çıkartma yapılırdı. haftasonları zaten hep gezmece tozmaca.
bütün liselerin sene sonu festivalleri olurdu. neredeyse hepsine giderdik. çok büyük organizasyonlar, konserler olurdu, büyük gruplar gelirdi. festival çoktu.
şimdi bakıyorum anadolu liseleri proje okul kapsamında yozlaştırılmaya çalışılıyor. okulların kökleşmiş, kemikleştirilmiş hocaları imam hatiplere sürgüne gönderiliyor. kendi tayfalarından adamları bu okullara müdür olarak atıyorlar. sene sonu festivalleri iptal edilip, okullara mescitler kuruluyor. cuma namazı saati okullarda tenefüs ya da bitime denk getiriliyor.
taksim denen yerin bizim lise-üniversitedeyken her gün gittiğimiz yerle alakası kalmamış. uzun zamandır akm yok. taksim'le özdeşleşmiş pek çok dükkan kapanmış.
anlattıklarımdan sakın ola ki şu anlaşılmasın; bizim zamanımızda neydi bakın size yazık. ortaokul-lise-üniversite zamanlarının güzelliği bu dediklerimden bağımsız.
içinde bulunduğumuz durum ekonomik krizden çok çok daha ciddi bir kriz. kaldı ki böyle giderse zaten çok radikal şeyler olacak ülkede.
85-90 arası en iyiydi ondan sonra gelen her 5 yıllık dilimde işler biraz daha boka sardı.
2000'lerle beraber o hayatımıza demir attı bu bile 2000'leri kötü yapmaya yeter.
amerika'dan gelen para tüm dünyayı zenginleştirdi, bizi de bir süre mutlu etti.
kredi çektiğinizdeki ilk zamanları düşünün, aynen öyle.
O zamanlar cocuk oldugunuz icin insanlari mutlu saniyordunuz belki de
Çocukluk-ergenlik dönemine denk geldiği için öyle geliyor, çünkü kendini tanımaya başlıyorsun, sorumlulukların çok az şimdiye nazaran, başka bir numarası yok. Prensip olarak geçmişe özlem duymadığımdan benim için bir şey ifade etmiyor.
2005 sonrası çivi çıktı. Zaten bulununan düzen de başkalarının istediği bir şey.