Çok kısa olduğunun farkındayım. İmla hatalarım olabilir. Paragrafı bölmediğimin de farkındayım gözlerinizi rahatsız edersem özür dilerim. Word'ü açtım ve sıkıntıdan yazı tiplerini kurcalarken bi yazı tipi hoşuma gitti. Bir şeyler yazayım dedim ortaya bu çıktı. Nasıl devam ederim ne yazarım bilmiyorum. Böyle bir öykü ya da roman girişi olsa ilginizi çeker miydi? Devam etmeli miyim sizce ışık var gibi mi? Olumlu-olumsuz her şeyi yazabilirsiniz. Karakterlerin ismini bile koymadım henüz :)

"Onunla ilk kez Üsküdar-Beşiktaş motorunda karşılaştım. Elinde “Masumiyet Müzesi” kitabı vardı. Kitabın arasında altın sarısı püskülleri olan, rüzgardan sallanan bir ayraç olduğunu görebiliyordum. Bu ayraçtan, kitabın bitmesine yaklaşık 50-60 sayfa kaldığı izlenimine kapıldım. Gergin gibi görünüyordu. Sağ elinin parmaklarını kitaba hızlıca dokunduruyordu. Tırnaklarında koyu mavi ojeler vardı. Orta parmağında ise siyah bir eklem yüzüğü takılıydı. Elleri o kadar küçüktü ki biraz zorlasa eklem yüzüğü parmağına tam olacak gibiydi. Saçları açık kahverengi, gözleri ise elaydı. Yüzünde çok hafif bir makyaj vardı. Montunun sol cebinden beyaz bir kulaklık aşağıya doğru iyice sarkıyordu, düşecek gibiydi. Onu izlediğimin farkında değildi. Ben de zaten çok fark ettirmeden bakıyordum. Koyu kahverengi kazağının ayrıntılarını seyrediyordum gizlice. Hava çok soğuk değildi ama biraz serindi. Ellerinin üşüdüğünü hissedebiliyordum. Yine de aşağıya inip, içeriye girmek istemiyor gibiydi. Denize ise hiç bakmıyordu. Kitabın arka kapağını ilgisizce okudu. İskeleye yanaşmıştık ama hiç inmek istemiyordum. Yere koyduğu karton alışveriş poşetlerini sol eline, kitabını ise sağ eline aldı. Aniden ayağı kalktı ve yürümeye başladı. Cebinden sarkan kulaklık bu ani kalkışın ve yürümenin ardından yere düştü. O, farkında değildi. Ben ise bu düşüşten hoşlanmıştım. Sanki etrafımdaki herkes o kulaklığı ona vermek için benimle yarışıyormuş gibi hissettiğimden koşup kulaklığı yerden aldım. Onu korkutmadan peşinden koşup o tam iskeleye indiğinde omuzuna dokundum. Upuzun saçları elime değdi. Saçlarının yumuşaklığını hissedebiliyordum. Böyle bir şeyi hiç beklemiyormuş gibi ürktü, arkasına dönüp bana baktı. Ben de hemen “Kulaklığınızı düşürdünüz.” dedim. “Ah, farkında değilim, teşekkür ederim.” dedi. Elini uzattı ve kulaklığı aldı. Elleri gerçekten çok üşümüştü. Soğukluğunu net bir şekilde fark ettim. "


 

çok detay vermişin ama yine de kızı gözümde canlandıramadım asdfasf belki de benim mallığım bilemedim.
fena değil yine ilk denemeye göre. bu arada 50-60 sayfa kaldığı izlenimine kapıldım çok sakil olmuş. yani kitabı bitirmek üzere olduğunu anladım desen yeterdi gibi. buna niye taktım o da ayrı bir konu tabi :)

cekilmis gayfe

bunu, yazmayı düşünen herkese söylüyorum; bu yazdığın sanat dünyasına bir şey kazandıracak mı? orijinal mi? başkasının kolaylıkla yapamayacağı bir şey mi? hayır. o zaman lütfen yazma.

fragile lady

@cekilmis gayfe, belki de ileride masumiyet müzesi üzerinden kıza yürür eleman. belki kitabı defalarca okumuş biridir kahramanımız. bu sebeple bakar bakmaz anlamıştır diye düşündüm de ondan öyle bi ayrıntı verdim. bir bakışta anlıyor yani o kadar çok okumuş:)

matilda

@fragile lady, gidip de bunu basmaları için yayın evleriyle görüşecek değilim maksat bir şeyler yazmak. ama teşekkürler :)

matilda

Yazın lütfen. Devam edin. Çok güzel betimlemişsiniz.

Fragile lady, size katılmıyorum. Yerinizde olsam bu fikirleri abidik gubidik kitap yazıp ün peşinde koşmaya çalışan insanlara iletirdim. Arda Erel bunlardan biri. Dinci müsveddeleri iki. Üç, dört, beş.... Dolu var.
Kusura bakmayın, söyledikleriniz çok talihsiz.

empty man

doğru kelimeleri bulamamışsın yaptığın betimlemelerde. yani nasıl desem böyle bir olmamışlık var. @cekilmis gayfe'nin yorumunu okumadan önce benim de gözüme batan nokta aynıydı.

izlenime kapılmak oraya gitmemiş mesela.

masumiyet müzesi kitabı yerine direkt masumiyet müzesi denmeli mesela. nedenini sorarsan bilmiyorum. zaten yazarlık da anlatılabilir bir şey değil. tamamen bu kelimeleri yerine doğru koyabilmekle alakalı. hikaye ne kadar özgün ya da sürükleyici olursa olsun kelime seçimleri çok önemli.

seçtiğiniz kelimeler mariodaki ateş atan kaplumbağa gibi okuyucunun yoluna engel olarak da çıkabiliyor işin ucunda prensesin busesi olsa da...

mesela kulaklık kazasındaki cümleyi kuruş şeklin olayın önemini fazlaymış gibi gösteriyor.

ha sen ne yazabiliyon dersen, ben de yazamıyorum :(

la rana

yazmaya devam edin bence. saçma sapan romanlar yazan ergen tipler meşhur oldu bir android uygulaması sayesinde (uygulamanın adını unuttum, ücretsiz kitap okuma vs diye indirdim, baktım herkes kitabını yayınlıyor) sizin kadar betimlemeyi beceremeyenler bile kendini yazar zannediyordu orada. yazın.

buffy de vampir sayılır

Ben sıkıldım biraz okurken ama devamı olsa okumayı henüz kesmezdim, belki ilerde bir reenkarnasyon geyiği var.

İyi, muthiş, kötü, berbat bütün yorumlara eyvallah da "yazma" ne demek yahu. daha çok yaz, sen keyif almana bak sonuçları seni hiç bir yere götürmeye de bilir, hiç tahmin etmeyeceğin yerlere de. Annenin evinin kirasını ödediğin işini sekteye uğratıyorsa yavaş bol aralar vererek de yazabilirsin ama bence yazmak istemeyene kadar yaz.

bunch of

@empty man çok teşekkürler.

@la rana teşekkürler. betimleme konusunda sıkıntı olduğunun ben de farkındayım. fazla ayrıntı verip okuyucuyu boğmak istemediğimden sanırım ya da doğru kelimeleri bulamıyorum. kızın yüzünü anlatmak istiyorum mesela ne desem kızın yüzü insanların gözünün önünde canlanır sorusunun cevabını bulamıyorum.

matilda

@buff de vampir sayılır wattpad den bahsediyorsunuz. orası ergen dolu. dizi senaryosu gibi şeyler yazıyorlar.

matilda

fragile lady'ye kesinlikle katılmıyor ve böyle bakıyorum: i.radikal.com.tr

yazdığınız şey yeni ve orijinal olmak zorunda değil. tamam fikir ve özgünlük de çok önemli ama üslup bambaşka bir şey. yeni ve orijinal olmayan bir fikir işlenmeyecek olsaydı son 15-20 yılda hiç kitap yazılmaması gerekirdi.

değerlendirmeye gelecek olursak, kesinlikle kötü değil ve geliştirilmeye açık ama şu haliyle iyi olduğunu söyleyemeyeceğim ne yazık ki. hem betimlemeleri hem de anlatımı zayıf buldum. yazı akmıyor. yazarken kendini kastığın, rahat bırakmadığın belli oluyor. başta olur ama bu. yani ben de kitap yazmış değilim ama kendimce yazıp çiziyorum bazı şeyler, ilk sayfayla son sayfa arasında çok fark oluyor. zamanla oturur bu. şimdi muhtemelen her bir kelime için iki saat düşünüyorsun. öyle yapma. geldiği gibi yapıştır, sonra okuyup olmadığını düşündüğün yerleri düzelt. akmamasının sebebi kötü yazman değil, kullandığın dilin mekanik olması. bir de hep söyledikleri gibi, 1 sayfa yazıyorsan 10 sayfa oku. okuyup yazarak kendi üslubunu oturtursun zaten zamanla, o zaman akıcı veya değil, hiç değilse sana has ve özel bir şey çıkar ortaya.

yalnız bunları olumsuz olarak değerlendirme lütfen, kendi adıma "ışık görüyorum" diyebilirim, kesinlikle eğreti ve saçma bir metin değil. sadece zayıf ve mekanik. bunlar düzelir zamanla.

der meister

yazmayı bırakma. kesinlikle bırakma. her yazışın bir öncekinden çok daha iyi olacak. bilmem doğru mudur, ilkokulda bir hocam bir şairin doğru kelimeyi bulmak için aylarca yazmayı bıraktığını, o kelimeyi aradığını söylemişti.

yazma süreç işi. o yüzden yazmaya devam et, yazdıklarını okuyup sevmediğin yerleri işaretle oralara tekrar bak, yine yaz, tamamen buruştur çöpe at kağıdı, yeni kağıda başla. kafaları ye ama bırakma :)

la rana

@matilda, evet o uygulamadan bahsediyorum fakat oradan meşhur olup kitap basanlar var. baya kötü kitaplar, sırf kapağından bile anlaşılabiliyor. siz kesinlikle yazmaya devam edin.

ben de bir şeyler yazanlara hep şunu söylüyorum: saçma sapan yorumlarda bulunanları sallamayın lütfen.

buffy de vampir sayılır

@matilda, kitabın bitmek üzere olduğunu anlaması değil orada olay, bunun izlenimine kapılmaz. yani gözün gördüğü anlık bir şey izlenim denemez demek istedim @la rana anlamış beni. okuyabildiğin kadar oku ve dışardayken gözlem yap. her seferinde betimlemelerin daha derli toplu olur. yazdıkça açılırsın, açıldıkça yazarsın. @der meister'a da katılıyorum, kendini kasmışsın betim yapmak için sal gitsin.

cekilmis gayfe

"saçları açık kahverengi gözleri ise elaydı" cümlesi sanki bir suçluyu tarif ediyormuş gibi. yani bana kalırsa ayraca bu kadar kelime ayırıp, saç ve gözleri bir çırpıda geçiştirmek tuhaf kaçmış.

"hava çok soğuk değildi ama biraz serindi" gibi bir cümle kurmazdım ben sanırım. belirsiz bir sıcaklığı çok net sözcüklerle açıklamışsın. garip geldi.

bir de cümleler çok kısa gibi geldi. sonlara doğru biraz toparlamışsın gerçi. bir de ben ise yerine bense demek biraz daha göze hoş gelebilir.

bohr atom modeli

Yazıda eksiklikler, yanlışlıklar var; okurken ben cok akici bulamadim maalesef. Tum bunlara ragmen direkt 'yazma' demek çok sığ bir bakış açısı bana göre. Bazen insanlar rahatlamak için, gerçek dünyadan kaçmak için hatta sadece sırf canı istedi diye yazabilir, buna da kimsenin eleştiri getirmeye hakkı yok.

Siz yazdıkça, başka yazarları okudukça, üzerinde daha çok düşündukce kaleminiz de gelisecektir. Keyif alıyorsanız sakın bırakmayın. Üzerine gidin.

Zaten bir Oğuz Atay ya da Tolstoy olduğunuz iddiasında değilsiniz gördüğüm kadarıyla ki ilerde olursunuz belki, kim bilir?

fraise

Bu metne redaksiyon yapsam "ise"lerin çoğunu silerdim, kısa cümleleri birleştirir, yönelme eklerini azaltırdım. Çok kısa çok düz cümleler keyif vermiyor, akıcı ilerlemiyor metin. "Böyle bir şeyi hiç beklemiyormuş gibi ürktü"yü çok sevmedim, beklemiyor olması normali zaten.

Onunla ilk kez Üsküdar-Beşiktaş motorunda karşılaştım. Elinde “Masumiyet Müzesi” kitabı vardı. Kitabın arasında altın sarısı püskülleri olan, rüzgârdan sallanan bir ayraç olduğunu görebiliyordum. Ayraç, kitabın bitmesine 50-60 sayfa kaldığını belli ediyordu. Gergin gibi görünüyordu. Sağ elinin parmaklarını kitaba hızlıca dokunduruyordu. Tırnaklarında koyu mavi ojeler, orta parmağında ise siyah bir eklem yüzüğü vardı. Elleri o kadar küçüktü ki biraz zorlasa eklem yüzüğü parmağına tam olacak gibiydi. Saçları açık kahverengi, gözleri elaydı. Yüzünde çok hafif bir makyaj vardı. Beyaz bir kulaklık montunun sol cebinden aşağı sarkıyordu, düşecek gibiydi. Onu izlediğimin farkında değildi, ben de zaten dikkatini çekmeye çalışmıyordum. Koyu kahverengi kazağının ayrıntılarını seyrediyordum gizlice. Hava çok soğuk değildi ama yine de ellerinin üşüdüğünü hissedebiliyordum. Buna rağmen aşağı inip, içeri girmek istemiyor gibiydi. Denize ise hiç bakmıyordu. Kitabın arka kapağını ilgisizce okudu. İskeleye yanaşmıştık ama yolculuğun bitmesini istemiyordum. Yere koyduğu karton alışveriş çantalarını sol eline, kitabını sağ eline aldı. Aniden ayağı kalktı ve yürümeye başladı. Cebinden sarkan kulaklık bu ani hareketle birlikte yere düştü. Fark etmedi. Bense bu düşüşten memnundum. Sanki etrafımdaki herkes o kulaklığı ona vermek için benimle yarışıyormuş gibi hissedip koştum, kulaklığı yerden aldım. Onu korkutmadan peşinden gidip tam iskeleye indiği sırada omuzuna dokundum. Upuzun saçları elime değdi. Saçlarının yumuşaklığını hissedebiliyordum. İrkildi, arkasına dönüp bana baktı. Ben de hemen “Kulaklığınızı düşürdünüz,” dedim. “Ah, farkında değilim, teşekkür ederim,” dedi. Elini uzattı ve kulaklığı aldı. Elleri gerçekten çok üşümüştü. Soğukluğu o kısacık temasta bile fark ediliyordu.

Benim eyyorlamam bu kadar :) Başının sonunun nereye gideceğini bilsem daha fazla sözcüğe müdahale edebilirdim. Yazmaya devam, bakalım ne çıkacak :)

kobuzchu kiz

Mesela gözleri elaydı yerine iri, ela gözlerindeki ışıltı dudaklarının hafif aşağı kıvrımına sanki meydan okuyordu(?!) gibi bir betimleme kızın görüntüsü hakkında kafamızda daha çok şey oluştururdu diye düşünüyorum naçizane fikrim.
Ama bence de yazmaya devam et tamamen spontane yazılmış bir yazı için hiç fena değil :)

pastörizesüt

Bir metinde fazla betimleme olacaksa buna değmeli bana göre. Düz ve kısa cümlelerle yapilan, olanı olduğu gibi aktaran betimlemeler beni sıkıyor. Zihnimde kızı canlandıramadim. Herhangi bir kahverengi saçlı kız olarak bırakmışsın onu. Durumları ve görüntüleri aktarirken biraz daha etkili bir dil kullanmalısın. Hani nasıl desem, bir kitap girişi nasıl olur, nasıl betimlenir evet bu şekilde, bu kelimelerle olur mantığıyla, kurallı ve düşünerek yazılmış gibi. Süslü cümlelerden bahsetmiyorum tabi ki ama biraz daha özgün olabilirdi. Bende devamini okuma hissi uyandirmadi ama kötü diyemem kesinlikle. Yazmaya devam ederek özgün bir tarz gelistirebilirsin.

aquarium
1

mobil görünümden çık