bunu iç dökme veya dertleşme amacıyla değil, rahatsız edebilecek düzeyde bir gerçeklik hakkında düşünmemiz için soruyorum.

sevgiyi her şeyin ötesinde gören biri olarak (lan harbi öyle, çok klişe bi cümle ama tüm samimiyetimle söylüyorum) sevgi duygusunun, çeşitli içgüdüleri tatmin etmek için doğa tarafından kodlanan bir kimyasal etkileşim olarak görüyorum. annelik, tanrı sevgisi, cinsellik, lider sevgisi ve benzer tüm şeyler doğamızın "hayatta kal ve üre" emrine hizmet ediyor doğrudan/dolaylı olarak. yani görüldüğü kadar saf ve çıkarsız olduğunu düşünmüyorum sevgi duygusunun, ama belli ki gerekli bir şey ve sırf bu yüzden, sahtesi bile hoş geliyor. nasıl ki kişinin yemek yemesi kendi seçimi değildir ama onu yemek zorundadır; bu da çok yakın ilişkide.

kendi kendimi mutlu etmeye ve umursamamaya çalışmaktan yoruldum. artık tanrıya küsen şair gibi sorgulamaktan başka bir çıkış kapım yok. yine de bulabildiğim herhangi bir cevap yok.

hayal ediyorum: atalarım bambaşka bir cins zamanında. insan gibi düşünemiyor, onun kadar gelişmemiş, farkındalığı nispeten az; hayatında karmaşıklık ve yapaylık yok. kural uydurmak zorunda değil. parası arabası işletmesi yok ama daha az mutsuz. belki onlar gibi yaşamak istemezdi birçoğumuz ama hiçbirinin "hayatım nasıl geçiyor" derdi yok ki zira sorgulamaya bizim kadar açık değiller. öyle bir hayat daha iyi olmaz mıydı? yine sevilmeyelim ama farklı görüşten olmak, yüzümüzün/vücudumuzun çekici olmaması, zengin olmamak, toplumsal normlara uymamak gibi nedenlerle sevilmeyen kişi olmayalım.

mesela tamamen meraktan soruyorum, seven bir insan neden itici gelir umursamayana göre? bunu "çirkinler neden sevilmez" gibi cevabı belli bir sorudaki isyan havasıyla sormuyorum. bunun evrimsel bir açıklaması var mı? "farklı olanı ve sahip olunmayanı istemek" neden? bu genelgeçer bir doğruluk mu? mesela ben öyle biri olmadığımı düşünüyorum, koşullar oluşsa ben de herkes gibi umursamayanı mı severdim? sevdiğini söyleyen birisine çok değer veriyorum. beni umursamayanları görünce kıymetini daha çok anlıyorum hatta. yoksa sevenden uzaklaşma durumu, ilk paragrafta bahsettiğim "tüm sevgiler çıkarcıdır" bilgisini içselleştiren daha zeki formlara özel bir şey mi?

yazarken unuttuğum, hatırladığım, çıkardığım, eklediğim şeyler oldu. kafam biraz dağınık. akıcı ve bağlantısız yazmış olabilirim, sabır gösterip okuyanlara teşekkürler. başlığı da zaten açıklar gibi olmuşum ama yanlış mı bakıyorum sizce? sizin görüşleriniz neler?

 

sebebini bilmiyorum fakat uykuyu entryden entrye atlayarak çağırırken az önce şuna denk gelmiştim :D

eksisozluk.com

freebird5406_2

Yazinin baslangicinda guzel girmissin aslinda. Bizler(canlilar) hayatin devamliliginin gonulsuz koleleriyiz. Senin hayatin akisinin tersine bir seyleri arzu etmen imkansiz. Senin de isaret ettigin gibi aslinda icinde bulundugumuz butun duygu durumlar bu hayatin devamliligi esasina gore sekillenmistir. Mesela sevisirken cok buyuk zevk alirsin cunku genlerini kopyaliyorsundur. Ama tehlike durumlarinda cok buyuk korku ve aci duyarsin. Hayatin kamcisi seni bu cizgide tutmak icin sirtinda sakirdar. Seninle isi bitince de burusturup bir kagit gibi kenara atar yaslanirsin, enerjiyi bosa harcamaman gerektigi icin olup gidersin.

Dedigim gibi aslinda guzel yakalamissin olayi, bizler hayatin gonulsuz ve secimsiz koleleriyiz. Butun bu var olus caban hayati sonsuz kilmaya hizmet etmekte. Sen bir piyonsun unutma! sonsuz kildigin ise yasamin ta kendisidir. Secerek gelmedigin bu varolus cesidine neden boyun egmek zorundasin? Ama unutma cizgiden cikarsa agir bedel odetir. Bu oyun ve kurallari bu yasama aittir. Ve yasam gereksizdir.

tezek

İyi ve sevecen olman çekici olmak değil. Seviş şeklimiz normlara uymayabilir. İnsanlar bizim tarafımızdan sevilmek istemiyor olabilir. Bu bizi kötü yapmaz. Yalnız ve şanssız yapar. Dünya tüm sevgisini dışa vuran insanlar için mutluluk garantilemiyor malesef. İnsanların küçük planları o mutluluğu öldürüyor.

hasmetizm 2046

"seven bir insan neden itici gelir umursamayana göre? ... bunun evrimsel bir açıklaması var mı?" - Bunu evrimsel olarak açıklamaya çalışacağım. Cevabı biliyor değilim, beyin fırtınası yapıyorum:

İlk bakışta evrimsel olarak saçma geliyor. Neden? Çünkü bizi umursamayan kişi ile birlikte olma ihtimalimiz ve soyumuzu onunla devam ettirme şansımız düşüktür. Birlikte olsak bile gidebilir. Güven vermez, sağlıklı bir ilişki vadetmez. Dolayısıyla bu yönelim saçma geliyor bu bakış açısıyla.

Mantıklı gelen bir açıklama ise şu: Eş seçimlerinde %90 bir kıyas üzerinden hareket ediyoruz. Hangisi daha iyiyse onunla birlikte olmak istiyoruz. Daha iyi ne demek? Daha güzel, daha güçlü, daha zengin, daha komik, daha özgüvenli, ağzı daha iyi laf yapan, daha sosyal, daha iyi giyinen... Tüm bu özellikleri alıp tek potada eritiyoruz ve ortaya bir puan çıkarıyoruz o insan için. Kendimiz için de bir puanımız var, diyelim ki 75. Kendimize 75 veriyorsak, baktığımız aralık 70-90 arası olur. Kendimizden birazcık daha düşük bir puana fitiz belki, ama üst limitimiz pek yok (Çok yukarda bir üst limit var, o da "onun için boşuna beklentiye girme" limiti). Burda insan beyni bunları puanlamadan dahi düşünüyor: Bir kız benden hoşlanıyor. Demek ki o da aynı değerlendirmeyi yaptı ve kız 60-80 arası bir skalada olmalı. Peki benden hoşlanmayan kız? Beni istemiyorsa benim üst skalamda bir kız olmalı kendisi, ki o da kendi üstlerini istiyor, beni istemiyor. Yani puan olarak 60-80'lik kızdan daha iyi olmalı. O zaman ben de onu istemeliyim!

Bir de işin ego boyutu var biraz. İnsanoğlu olarak daima bir şeyleri başarmak istiyoruz. Bizi istemeyen kişi, bizim için bir challange'dır. "Ne demek beni istemez?? İsteyecek! Onu elde edeceğim!" Böyle düşünüp, o kişiyi olduğundan da daha değerli bir pozisyonda değerlendiriyoruz ve bu imkansızlığı başarmak istiyoruz.

Bunun gibi bir açıklaması olabilir. Ama doğrusunu söylemek gerekirse benim için pek geçerli bir mantık değil bu. Neden? Çünkü ben ikinci paragrafta anlattığım şekilde düşünüp hareket ediyorum genelde. Benden çok çok daha güzel/zengin/havalı bir kıza hiç yürümüyorum bile; o benim ligimin üstünde, boşa zaman kaybı olur. Kendi ayarımda ve beğendiğim bir kızı isteyebilirim, ama beklentiye girmiyorum. Neden? Çünkü ortada bir yakınlık yokken beklentiye girmek beni hayal kırıklığına uğratabilir. Ancak, bir kızla aramda bariz bir karşılıklı ilgi olduktan sonra beklentiye giriyorum. Böylece hayal kırıklığına uğrama riskimi düşürüyorum. Tabii yine hayal kırıklığına uğrama ihtimalim var. Mesela kızın da bana ilgisi vardır, dolayısıyla kızdan iyice hoşlanmaya başlamışımdır, ama sonra kız bir anda fikrini değiştirir ve ben mutsuz olurum. Yine de dediğim gibi; kızın bana ilgisi yoksa genellikle benim de büyük bir ilgim/beklentim olmaz. Bir erkek olarak böyle olmak pek iyi değil, çünkü erkeğin seçilmeyi bekliyor bir pozisyonda olmaması lazım, seçip ilk adımı atması lazım bu toplumda. Bunu da, ilgi duyduğum kızlara karşı kendimi henüz kaptırmadan önce girişimde bulunup, eğer karşılık alırsam ancak o zaman kızdan ciddi anlamda hoşlanmama izin vererek çözmeye çalışıyorum. Çoğunlukla işe yarıyor.

long live rock n roll

Sevilmek için sevmek tek başına yeterli değil. Diğer özelliklerin sayesinde sevilmeye layık bulunursun.

mandalina kokusu
1

mobil görünümden çık