Eve bakarken sağlam olmayan binayı sağlam diye yutturmaya çalışıyorlar. İyi bir ev bulup taşınırken boyacilar 'öyle süper yaparım böyle süper yaparım' deyip balkonu bile boyamadan gitmişler. Eve kadın çağırdık temizlik için üstünden ben bir daha yapmak zorunda kaldım. Bir de bunlar hep birilerinin tanıdıkları, yabancı olsa ne olacaktı acaba? Ev eşyalarıni 3 hafta önce teslim etmeleri gerekiyordu; hala yarısı ortada yok. Bir de her gün arayıp valla yarın, billa yarın diyorlar. Tamamini gönderdik diyorlar kamyon geliyor, eşyalar yok. Tesisatçı gelecek güya sabahtan beri bekliyorum; ortada yok. Arayınca da '1 saate ordayim' diyor. Televizyon aldık, kapının önüne bırakıp gitmişler. İnsan bir arar.
'Istediğiniz kumaş yokmuş onu bekliyoruz, acil başka iş çıktı biter bitmez geliyorum. Boya bitti o yüzden boyayamadim' vs demek çok mu zor? Niye yalan söylüyorlar?
Çok doldum duyuru. Düzgün is yapan çok az insan mı var yoksa bana mı hep kötüleri denk geldi?
kalitesiz bir milletiz, dokusu böyle maalesef.
Is ahlaki eksik ne yazik ki.
emlakçı dünyanın her yerinde aynı.
aynısını almanyada da, avusturyada da yaşadım ev bakarken. emlakçılar üzerinden tek düşüncem var, emlakçıya güven olmaz.
diğerleri için bence sizinde hatanız var, tvyi evin önüne bıraktılarsa sokun bıçağı, sonra kabul etmiyorum odaya gelip kurulması lazımdı diyin. hee sizi eğer kurulumsuz sipariş ettiyseniz hukuken bırakıp giderler bu kadar. aramasına gerek yok. tamamen kargo sistemindeki anlaşmanıza bağlı.
bunların çoğunda genelde referanssız iş yapmamakla çözülecek şeyler.
ben çoğu zaman 3-5 fazla vereyim ama amazondan alayım, x şirketinden alayım, şuradan sipariş edeyim derim.
kısaca kalite üzerinden iş yapın. yoksa bu bahsettikleriniz dünyanın çoğu yerinde aynı aslında.
Kurnaz gayet kaliteli yerlerden alışveriş yaptık. Kurulum sözleşmemiz vardı, adamlarla telefonda tartıştık iade yaptık zaten ama ben bunları yaşamak zorunda değilim ki.
Birinde benim hatam olur, ikisinde olur. Hepsinde mi benim hatam var?
türkiye'de herkes birilerini çok afedersin düdüklemekle meşgul olduğundan normal bunlar. adamı düdüklüyolar mesela, o da diyor ki e ben de birini düdüklemeliyim bu işler böyle diyor, seni düdüklüyor. bu böyle kartopu gibi büyüyor, yayılıyor.
işini iyi düzgün yapan birini bulman imkansız, bence bu beklentiyle kendini yorma. herkes en kestirmesinden işini halledip gitmeye bakıyor, maalesef.
Evimize tadilat yaptırırken çok çekmiştik ustalardan. İşleri yarım bırakıp gidiyorlardı hep. Misal adam başka büyük bir inşaatta günlük iş buluyor, senin işini yarım bırakıp gidiyor. Diğer taraf bitince, artık 1 hafta, 10 gün sonra tekrar geliyor.
Her adımda başka sorun çıkar, bir de iş bitince başta söylediklerinden daha fazla para koparmaya çalışırlar. İşini düzgün yapan dürüst biri bulmak çok zor, herkes çakallık peşinde.
Rezalet yani. Kolay gelsin, bunlar hep deneyim işe. Kimseye güven olmuyor.
@fraise
açıkçası gereksiz sinir yapıyorsunuz bence. kavga edecek durum yok, direk bunu eve gelip kuracaksınız diyip telefon açıyorsunuz gelecekler, saatleri de onlar uyduracak siz değil. çözüm çok basit aslında.
3 hafta önce teslim edilmesi gereken ürün teslim edilmediyse o şirket boktandır, ben hayatta kabul etmem, 1 gün geçsin ararım, iptal ediyorum derim noterden yollarım gereken belgeyide, niye yapayım ki. ek olarak orada burada olan şirketten alış veriş yapmam ikeadır alacağım yer zaten bunlardan dolayı. hangi şirketti bu mobilyacı?
tesisatçılar için başkasını çağıracaksınız, hangisi önce gelirse.
sinir yapılcak bir durum yok, müşterinin peşinden koşsunlar, siz niye koşuyorsunuz anlamadım.
Ben eve usta sokmuyorum. Boya falan ne iş varsa kendim yapıyorum. Biraz yorucu oluyor ama başım ağrımıyor.
Mobilya gibi işlerde zamanında teslim eden firmaları seçiyorum, mümkünse ikeadan alıp eve kendim taşıyorum. Temizlikçi bizim eve giremez mesela.
Maalesef memleket esnafı böyle. Mümkün mertebe uzak durmaya çalış. Sayelerinde her işi yapmayı öğrendim zaman içinde.
bu arada emlakçı mesela, ben 1 sene olmadı eve taşınalı, ev bakarken ana avrat düz gidilecek avusturyalı bir emlakçıyla muhatap oldum. randevumuz var iken, randevuya gidince "ben verdim o evi yeaa" tarzında cevap verdi.
bende internette bu adamın anlaşmalı olduğu emlak şirketlerini buldum, tek tek o şirketlerin sahipleriyle görüştüm. kimisi klosterneuburgda kimisi 1. viyanadaydı.
neyse bir bir saydım bu adamlara çalışanlarının yaptıklarını. sinirlendim ama emlakçılar böyle. öyle kolay kolay birinin yüzüne yalancı diyemezsiniz, ben deme şansı elde ettim, sokak ortasında adamın da ağzına sıçtım. mutlu bir insan oldum ardından mesela.
konunun özeti : ücretini iş tamamlandiktan sonra verin canla başla çalişirlar o zaman. iş para da bitiyor. benzerlerini ben de az çok biliyorum.
ustalarla tavsiye üzerine çalışılır. bir tanıdık kendi evini yaptırmıştır ve bu yüzden size tavsiye eder.
rastgele birilerini çağırırsanız böyle şeyler olabilir.
ayrıca balkonu yarım boyamışlarsa paralarını eksik verin, evi yarım temizleyen kadına da öyle, hepsine de öyle.
bizim çevre referansla iş yaptırdığı için böyle sorunlar pek yaşanmıyor.
heh işte welcome to real world bende senin bulunduğun noktadan sonra reel anlamda değiştim. İş yapan insanlara karşı soğumaya başladım.
Hani bi söz var bizim akıllı insana değil dürüst insana ihtiyacımız var diye aynen öyle hepsi 40 takla atıyor çakallıkların ardı arkası kesilmez sonra daha seni tanımaz.
İşte insanlar güven satmaya başlıyor bu noktadan sonra düzen bunun üzerine kurulmaya başladı.
Bizde yalan binse elde birdir.
aslında dürüst olsalar hayat onlara daha kolay geçecek. mutlaka her konu için bir senaryo üretirler, her dalavereyi kılıfına uydurmaya çalışırlar. öyle çoklar ki Allahım. buna da ticaret ahlakı derler. yukarda dedikleri gibi sen de parayı hemen verme.
Yalansız iş halletmek beceri ve zeka gerektiriyor, biz de biraz tırtız da ondan.
mayamız bozuk bence ondan.
iş yaptırmak için 3 kuruş fazla verip şirketlerle çalışın ve sözleşme imzalayın.
çünkü genel olarak ahlaksızız.
sadece iş hayatında değil.
din (şekilcilik) çok, ahlak yok.
Yalanlar içinde büyüyoruz. Yalan söylemezsek kaybedeceğimizi düşünüyoruz. Özsaygı kavramından haberimiz bile yok.
Bireysel nedenlerin bir kısmısı bunlar.
Standartlaşmamış, kontrolsüz, vurguncu bi ticaret yapımız var. Ve fakir bi ülkeyiz. Bunlar da ekonomi ayağındaki nedenlerin bazıları.
Esnafın yaptığı işten kazancı tatminkar olsa, işi geciktirdiğinde veya tamamlamadığında işlevsel kontrol birimi olsa bu tür şeyleri çok fazla yaşamayız.
Bu nedenle büyük firmalara yönelmeye çalışıyoruz. Kazanması adının devamına bağlı, adını kirletmek istemez diyoruz. Satandart işleyişi var, kafasına göre takılmaz diyoruz.
Lisanslı çalışma şartı olmalı ve lisans iptal edilebilir olmalı. Her alanda ama. Finlandiyanın eğitim sistemi dillere destan oldu, büyük başarılar elde ediyorlar. Öğretmenlerini her sene kontrol eden ve geliştirme programları olan bir sistemleri var. Biz yerlerde sürünüyoruz. Oysa zaten iyi eğitemediğimiz öğretmenleri geliştirmeyi bırak kontrol etsek bile fark yaratabiliriz. Akıl sağlığı, ruhsal dengesi bozuk epeyce öğretmen biliyorum ben şahsen.
(Finlandiya değişim sürecine girdiğinde her yönden bizden berbat durumdaydı, ilgilenen Beyaz Zambaklar kitabından başlayabilir.)
Prof Dr Füsun Yarış'ı kanser sürecinde yaşadıkları, yaşadıklarına karşı tutumuyla tanımıştık. Başına gelenler sağlık sektörü ve çalışanları adına utanç vericiydi. Bizim için de korkutucu. Büyük olasılık biz de benzerlerini yaşıyoruz ama onun gibi farkında olamıyoruz.
Doktoruna (aynı zamanda arkadaşı) bir ilaca alerjisi olduğunu söylüyor, söylemenin yeterli olmayacağını düşünüp (yapıyı biliyor çünkü) kırmızı kalemle bir kağıda yazıp baş ucuna asıyor ve ameliyata girmeden önce o ilacın işlem kağıdında yazılı olduğunu görüp buna benim alerjim var deyip ilacı değiştirtiyor. Fark etmese ameliyat olamadan ölecek kadın.
O doktor, hemşire vs hepsi hâlâ görev başındadır muhtemelen.
Düzgün iş yapan insan da var, yapmayan da. İpleri elinden bırakmıycaksın. Her aşamada kontrol sende olacak. Ticarette en güzel kontrol aracı para ( Ve tabii bilgi. Bilgi her alnada tartışmasız kontrol aracı) Parayı iş bitimine ödiycen. Büyük çaplı işlerde bile avans verme taraftarı değilim. Malzeme alacak parası yoksa o işi yapmasın. İş ilerledikçe hakediş tarzı ödemeler yapılır.
Adam mobilyanı getirmedi mi, sipariş iptal diyeceksin. Televizyonu kapının önüne mi bıraktı, almadım diyeceksin.
Yalnız bu hakkaten ilginç olmuş, biri alıp gitse ne olacaktı acaba, verdik biz size mi diyeceklerdi. Bir tane daha getirsinler, akıllanırlar belki. İkinci geldiğinde birinciyi verirsin.
Tesisatçı bir saate geliyorum dedi, gelmedi başkasını çağır. Ona da söyleme, bırak gelsin geri dönsün.
Niye yaşamak zorundayım ki bunları diyorsun, çok haklısın ama olanı geri alamayız bari olacak olana engel olmaya çalışalım.
hayat aklini konusacak bir filozof uret yazınca aklıma düştü, geçenlerde doktor antibiyotik yazmasın diye daha önce kullandım dedim. aslında kendimi yalansız görmeme rağmen ne kadar abuk ve ciddi bir konu hakkında yalan söylemiş olduğumu farkettim ama bu doktora olan güvensizliğim yüzünden olan bi şey. denildiği gibi yalan toplumumuzun ruhuna işlemiş. sahtekarlıkla dürüstlüğü ayırt etmemiz güçleşmiş. yazık bize.
bunda medyanın da etkisi var. sağlığımız gibi çok önemli bir konu hakkında kimse net bilgiler vermiyor. herkes herkesi şarlatanlıkla suçluyor.
almanlar düşünüldüğünde nasıl herkesin aklına dakik, çalışkan olmaları geliyorsa türkler de böyle. içinde doğduğu toplumsal ahlak bireye yerleşiyor bence.