goygoy yapmadan dediğim şu: "şöyle iyi olur, böyle süper olur." ya da "üff batarız, mahvoluruz." demek yerine, tüm noktalarını ele alarak "olumlu yönleri şunlardır, olumsuz yönleri bunlardır." diyerek doğru düzgün tartışmak.
teşekkürler şimdiden.
Ben bu sistem sonucu iki uçurum kesim olacağını düşünüyorum yani amerikadaki electral collage olmayacak tabi ama yine de oradaki gibi ortada yarışlar olmaz. Kampanyalar arasında dahi ciddi bağış farkları olur ve ülkenin sağ kesimi %60 bandında bir blok oluşturur gibime geliyor. Yine de bu işin eninde sonunda vardığı nokta rte'nin tek adam olacak olması, o siyaseti bıraktıktan veya öldükten sonra bu sistem daha saydam biçimde önümüzde durabilir, ancak o zaman.
"başkanlık sistemi" bu ifade kendi başına bir anlama gelmiyor. Esas soru şu: "Nasıl bir başkanlık sistemi?"
tam bir kuvvetler ayrılığı güçlü bir check and balance sistemi demokratik bir başkanlık sisteminin olmazsa olmazıdır. aksi durumda neler olabileceğini ortadoğudan, arap yarımasından ve güney amerika tarihinden biliyoruz.
ABD'de başkanlığa aday olmak için 40 yaşını geçmiş olmak gerekiyor. Bunun sebebi nedir biliyor musunuz? ABD anayasası hazırlandığında ABD'de ortalam yaşam süresi 50 yıl idi. Yani bir insanın, kendi çocuğunun 40 yaşına girdiğini görmesi çok düşük bir ihtimaldi. Başkan olan kişinin yetkilerini kullanarak kendi çocuğunu siyasete hazırlamaması için bu 40 yaş kuralı konmuştu. Yani diktatörleşme, saltanat ve hanedan vesayeti riski her yerde var. Çoğulcu demokrasi tüm bu risklerin tek sigortası.
Türkiye'de böyle bir sistem kurabilecek kültür de irade de yok. Aşağı yukarı hiç bir parti de yok. Atatürk'ün anti-demokratik karakteri de bu mecburiyetin ürünüydü. Biz ortadoğu ülkesiyiz, bunu unutmayalım.
Bir ekleme daha yapayım.
Türkiye'nin kendi göbeğını kesip kendi başına demokratikleşmesi mümkün değil. Ancak bölgesel bir konjonktürle mümkün olabilir böyle bir şey. Hemen yanı başında, ortadoğudaki her kentin üzerinde dumanlar tüterken sen demokratikleşemezsin, izin vermezler.
Demokrat, aydın, özgürlükçü bildiğimiz Batı ile biraz ekonomik kriz biraz mülteci tehtidi görünce anında sağ partilere kaymaya başladı ve kendi hükümetlerinin anti-demokratik uygulamalarını gözardı etmeye başladılar. Çünkü demokrasi, özgürlük ortam sütliman iken konuşulan bir şey.
Açlıktan nefesi kokan bir insan için demokrasi bir lükstür, olmasa da olur.
Eğer bir gün bütün bölgede sular durulur, işler herkes için her anlamda (güvenlik, sağlık, eğitim, enerji, yaşamsal kaynaklar vs.) iyiye giderse biz de tüm bölgeyle beraber istesek de istemek de demokratikleşiriz zaten.
Karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım ama maalesef realite bu.