hayatım boyunca fakir büyüdüm arkadaşlar.
2 sene önce istanbula taşındım ve gerçekten çok ama çok çalışarak biraz şansım döndü. 1 senedir falan da düzenli olarak güzel para kazanmaya başladım. rahat bir hayat yaşayacağımı düşünüyordum ancak pek öyle olmadı.
şubat ayında evlenme kararı aldık ve ağustos ayında da evlendik.
eşimin geliri şuan 3500-4000 arası, benimki de 4000-6000 arası değişiyor, bazı aylar bunun baya bir üstünde gelirim olmuşluğu var ancak şuan bu bantta tutuyorum, daha az çalışabilmek için.
borç ödüyoruz arkadaşlar.
eski günlerimize ait borçları ödüyoruz,
insan gibi bir evde yaşamak için pahalı ama mecbur kaldığımız bir kirayı ödüyoruz,
evlenmek için çektiğimiz krediyi ödüyoruz (düğün vs. yapmadık, sadece ev kurmak ve aptal adetlerın bazılarına harcadık parayı),
ödüyoruz ödüyoruz sürekli ödüyoruz.
her ay elimize en az 8000tl para geçiyor ancak b iz hiçibr eşy yapamıyoruz.
balayı yapamadık, ramazan bayramında tatil yapamadık, kurban bayramında tatil yapacak paramız yok.
evlenen başka arkadaşlarımız da var, onlar tatil yapıyor, üstüne balayı yapıyor, yetmiyor bir de kurban bayramında ayrı tatil yapıyorlar.
arkadaşına 200bin lira borç takan, 5-6 ay öncesine kadar zar zor geçinen kuzenim, internetten 2-3 şey satıyor, gleiri bizim kadar değil ancak bu yaz 5-6 kez tatile gidiyor.
ben şunu anladım arkadaşlar.
gelriimi ne yaparsam yapayım fakirim. ömrüm hayatım boyunca borç ödemek ıdşında bir şey yapamayacağım.
bu sürekli tatil yapabilen ancak maddi durumları çok iyi olmayan kişilerin hepsinin ortak özelliği var; ailelerinden zamanında para görmüş kişiler.
yani nasıl anlatayım. para parayı çeker derler ya, bu da onun benzeri bir şey.
rahat bir hayat geçirmediyseniz, ne kadar para kazanırsanız kazanın o rahat hayata erişemiyorsunuz.
ama rahat bir hayat geçirdiyseniz, ne kadar fakirleşirseniz fakirleşin bir şekilde o lüks standartları tutturabiliyorsunuz.
farklı bir duygu bu ya.
nerdeyse günün her saati açlışyıorum, yine de zorluk yaşıyoruz.
2000tl kira ödüyoruz,
1500-2000 lira kredi ödüyoruz, (benim istanbula taşınırken çekmek zorunda kaldığım krediden tutun da, geçmişte yaşadığımız borçlardan kurtulmak için olanlara kadar, öğrenim kredileri vs.)
kredi kartlarımız düğün nedeniyle doldu, onları ödüyoruz.
ödüyoruz ödüyoruz ve cebimizde bir kuruş para yok.
ağlıcam artık. gerçekten sinirlerim çok bozuk.
bakın arkadaşlar bu farklı bir durum. "o kadar para kazanıp gelip burda ağlama" demeyin, ben bu parayı kolay koşullarda falan kazanmıyorum. haftanın 4 günü 5 günü, günde 2-3 saat uyuyabiliyorum anca. ve sonuç olarak noluyor? etrafımdaki herkesten daha fakir bir yaşam standardındayım.
çok yoruldum,
çok gerildim, kendmi iğrenç hissediyorum ve geleceğe dair motivasyon besleyemiyorum artık.
çünkü şunu düşünüyorum: seneye kadar bu kredileri eritip bitireceğim, ancak b kredileri bitirirken çektiğim zorluk nedeniyle başka borçlar yapacağım ve ertesi sene onun borcunu ödeyeceğim.
yoruldum ya, cidden omuzlarımı yukarıda tutamıyorum çünkü yapabileceğim en fazla şeyi yapmama rağmen, sadece güzel bir evde fakirlik çekebiliyorum. demek ki ben günün 20 saati çalışmasam, ayda 1 kez ufak tefek tatiller yapsak güzel bir evde değil, gece kondu gbi bir evde fakirlik çekeceğiz.
ama çekeceğiz yani.
sizden tek ricam yorum yaparken aptalca harcamalar yaptığımızı düşünmemeniz. 1senedir üstüme yeni bir giysi almadım, ne içkimiz ne sigaramız var. düşünemeyeceğiniz kadar düşük standartta bir hayat yaşıyoruz kısaca.
ve ben yoruldum.
artık düşündüğüm tek şey var: fakirsen fakir kalıyorsun, yaşamını zenginleştiremiyorsun. sınıf değiştiremiyorsun.
zenginsen de, ne kadar batarsan bat bir şekilde o starndardı tutturuyorsun.
hiçbir şey olmasa, bir yerlerden bir şeyler kalıyor sana.
çok yoruldum ya. çok.
derdini şapayım tchuck.
nolacak olm, fakirsen fakirsindir. hangimiz fakir değiliz ki
Biraz da yaşamasını bilmek lazım önümüzde bayram tatili var mesela üçün beşin hesabını yapmayn tatile gidin. Böyle geçmez ömür deşarj olmanız lazım. Millet kredi kartıyla ya da kredi çekip tatile gidiyor. 8000 lira kazançla tatile gidemiyorsunuz siz 1500 lira kazancı olan adam tatile gidip deşarj oluyor. Hayat görüşünüzü değiştirin biraz. Borç harç hepimizde var.
"rahat bir hayat geçirmediyseniz, ne kadar para kazanırsanız kazanın o rahat hayata erişemiyorsunuz.
ama rahat bir hayat geçirdiyseniz, ne kadar fakirleşirseniz fakirleşin bir şekilde o lüks standartları tutturabiliyorsunuz."
imzayı nereye atıyoruz?
biraz sabır eğer yukarıdaki tez çürüyecekse borcunuz bitince rahata ereceksiniz. ama belki vaktinde gelmeyen bir rahatlama olacak. bilinmez ama borçları bitirip hala bu durumda olursanız sıkıntınız büyük.
bu öyle bir şey değil ya.
yani fakirsindir ama hep bir umut beslersin bi gün şu kadar kazanırım, şunu yaparım vs. diye.
ben 2 sene önce rahat yaşayabileceğimi düşündüğüm gelir düzeyine geldim bugün ancak yaşam standardımda en ufak bir değişiklik yok. haliyle artık ümidim de yok, ne yaparsam yapayım değişmeyeceğini düşünüyorum.
bir yerde yanlış yaptığınızı düşünüyorum, eşinizin geliri tamamen kira ve krediye gidiyor ve elinizde 5000 tl civarı bir para kalması lazım. bu paranın da 2 kişiye ortalama bir hayat yaşatabilmesi lazım. bir yerde yanlış yapıyorsunuz sanırım. gerçekten anlamadığım için yazıyorum.
ayrıca evlendiğinizde kimse bir şey takmadı mı? onları bozdurup bir kısmını kapatsanız borçlarınızın?
benim eşim çalışmıyor ve sizin üçte biriniz kadar para kazanabiliyorum ve kiradayım. 4000 lira kira artı borçlara verip tatile çıkamıyorsanız burada eleştiri almanız kaçınılmaz. bilmediğimiz başka giderler varsa detayını vermek size kalmış.
O dediğin kişilerin durumu paranın parayı çekmesi değil. Ailesinden bir ev kalmış oluyor, ne kira ne eşya masrafına giriyor evlenirse. Fazladan bir evi olan kişinin öğrenciliği de zaten genelde kredisiz ve borçsuz geçmiş oluyor. Şuan ben de evlenecek olsam sizin 10 bin liraya tutturduğunuz standartı 3 bin liraya tutturabilirim.
Krediler bitince düzlüğe çıkarsın hiç bitmeyecek şeyler değiller sonuçta.
Bir de şu var kaç para kazanırsan o kadarlık hayat yaşıyorsun, şimdi bu para ucu ucuna yetiyor yarın bir gün krediler bitince doğal olarak standartını yükseltip yine ucu ucuna yaşarsın. Ben ayda 3 bin liraya (kendi evimde) para arttıramıyorum, babam da ayda 15 bin liraya (kendi evinde) bir kuruş arttıramıyor, tamamen standartla ilgili bir şey, standartı kısarsan artar tabi. Kendi evin varsa değer mi, bence değmez.
hemen evlenerek bir hata yapmışsın, en azından biraz erteleyip para biriktirip evlenebilirdin. bu durum sürekli böyle gitmez, borç harç alma sağdan soldan kredini bitir. 1-2 yıl içerisinde rahat erersin böyle bir maaşla.
dişini sıkmaktan başka çaren yok.
@kassiopedia,
kira ve krediye onun maaşı gidince.
kredi kartı + faturalar + aidat + yol + ev alışverişleri + beklenmeyen giderler kalan paraya gidiyor.
böyle hesapladığında işte neden hiç para kalmadığını görebiliyorsun.
ayda 1-2 kez dışarıda bişeyler yiyebiliyoruz, hepsi bu.
ötesini yapmaya gücümüz yok.
arkadaşımızın düğünü vardı geçen hafta samsunda, ona bile para harcayamadığımız için igdemedik.
Hepsini itina ile okdum aklıma takılan ilk konu bu kadar kendini fakir olarak görüyorsan neden 2000 TL verip kirada oturuyorsun. Gelirin normal bir insana göre çok çok üstte bizim yanımızda ki işçiler 1600 -2000 arası alıp 800₺ ev taksidi ödeyip yaşıyorlar. Sizin evin muhasebesi kimde ise büyük sıkıntı var.
Ayrıca ödeyip bitmeyecek bir borç yok siz bir yandan öderken diğer yönden borçlanmaya devam ediyorsunuz muhtemelen. Boğazınıza kadar ödeme olduğu için destan yazarken bile hala tatil için para yol diye isyan var içinde. Dediğim gibi size 8000 değil 18000 de gelse aynı pozisyonda olursunuz, para yönetimi yok çünkü.
Abi şimdi öncelikle kimsenin kalkıp size "o kadar para kazanıyorsun, gelip burada ağlama" falan diyeceğini sanmıyorum. Dudak uçuklatan bir miktar değil, ortalama elinize geçen para.
Şimdi "o kadar kazanıyoruz ama hiçbir şey yapamıyoruz, sadece borç ödüyoruz" diyorsunuz. Tamam da o borç bir şeyin borcu neticede. Elde edilmiş bir şeyin karşılığı yani. Bir hizmet, bir ürün bişey satın almışsınız, ya da kredi çekip para ödünç almışsınız ve geri ödüyorsunuz. Bu çok sıradan bir şey. Evet çevrenizdeki insanlara kıyasla daha fazla bu tarz ödemeniz olabilir ama bu da zaten bahsettiğiniz geçmişteki sıkıntıların bir getirisi.
"Ailesinden para görmüş" insanların daha iyi durumda olduğu bu noktada doğru. Onların sizin durumunuza gelebilmek için tükettikleri kaynak daha az yani, fark o.
"Fakirsen fakir kalıyorsun" asla doğru değil. Kesinlikle değil yani. Ortaokula gidebilmek için köyden kaçmış, çocukken üstüne başına kıyafet alabilmek için her yaz istanbula gidip inşaatlarda çalışmış bir adamın oğluyum ben. Şimdiki hayatımız bambaşka. Yani demem o ki, oluyor. Gerçekten çaba sarfedersen bir şekilde başarıya ulaşırsın, ulaşan çok etrafta.
Bu kafadan çıkmazsan da sanmıyorum ki herhangi bir şey yapabilesin.
Başarılar, umarım rahata erersiniz yakında.
ayağını yorganına göre uzat deyimini bildin mi?
sen fakirsen biz ölelim.
derdini seveyim butonu nerdE? hah! acele basın!
aslında evlenmek, yaptığımız mantıklı bir şeydi.
ben eve ayrı para ödüyordum, o eve ayrı para ödüyordu. haliyle para vs. birikmyirodu, üstüne de beraber vakit geçiremiyorduk.
aynı eve çıkıp evlenmesek ve 2 sene sonra evlensek, bu sefer 2 sene çinde boşyere 2 defa ev kurmak zorunda kaalacaktık. sorun o da değil.
"rahat bir hayat geçirmediyseniz, ne kadar para kazanırsanız kazanın o rahat hayata erişemiyorsunuz.
ama rahat bir hayat geçirdiyseniz, ne kadar fakirleşirseniz fakirleşin bir şekilde o lüks standartları tutturabiliyorsunuz. "
Bu tespite kesinlikle katılıyorum ancak gözardı ettiğiniz şey, o şekilde devam eden çoğu ailenin bir noktada patladığı gerçeği. Borcu çevirebildikleri sürece devam edebiliyorlar, bu yıllar sürebiliyor ve sizden daha güzel yaşıyorlar ama batışları da çok görkemli oluyor. Siz ayağınızı yorganınıza göre uzatıyorsunuz, borçları azaltıp kenara para atabilir hale geldiğinizde istediklerinizi yapmanız gerektiğini unutmadan(biriktirme girdabına kapılıp pis bir cimriye dönüşmekten kaçınarak) böyle devam etmek, doğru yol sizinki.
@gözü açık,
keşke ev almamız mümkün olsa da alsak arkadaşlar. o 1600 liraya çalışan işçinin bile, satabileceği bir tarla var.
sen 50-100bin peşinat vermeden nereye ev alıyorsun? memur değilsen şlak diye 400bin krediyi kim veriyor? keşke verseler de alsak. bizim şuan 10bn lira bile peşinat verebilme ihtimalimiz yok.
evet 2000 lira kirada oturuyoruz.
çünkü ben 2 sene boyunca 700 lira kirada oturdum, her sabah işimden evime 1.30 saatte gidip, akşamları 1.30 saatte dönüyordum. eve gidince gözümü açacak halim kalmıyordu ve ben eve gidince gözümü açamazsam, para kazanamam. o 3 saatlik fark, 1300tl farkı karşılıyor. ki artık 800-1000 liraya da gecekondu dışında ev kalmadı. eve 8000 lira para girerken gecekonduda yaşamak çok abes olur.
@supermatik,
ayağımı yorganıma göre uzatacak bir durum yok.
tatil yapmyıoruz, sigara içki içmyioruz, akşam çıkmalarımız yok.
ayağımı yorganıma göre uzatmak, 8000tl gelirle mezara girmekse, yakında onu da yapıcam bu gidişle.
Rozbif filan arayip insanlari asagilayan kisi degil miydiniz sizin oralardaki marketlerde olmayinca? Hmmh.
Valla herkes bin tane kredi oduyor, krediyi krediyle oduyor ama catir catir tatilini de yapiyor. Borc odeyerek bitmez, bir kisirdongu bu. Borc oderken diger yandan hayati da yasamak, kacirmamak lazim.
Ogrenci halimle arkadasima 500€ borcum varken tatile filan cikiyorum, niye? Oncelik cunku.
Dengeye oturtup bi yandan oderken oteki yandan normal harcamalara ayiramiyorsanjz para yonetiminizde cok ciddi sikinti var. hele 1 yildir kiyafet filan almadiysaniz gercekten cok dikkatli bakmanizi oneririm, cunku normal degil.
hepsini okumadım. ama hesap kitap yok gibi gözüküyor.
@kuehles; arkadaşına 500 euro borcun varken ödemeyip tatile çıkıyosanız problem sizde bence. öyle öncelik olmaz olsun:)
ayrıca para yönetimi yapamıyorsunuz, isterseniz ay sonunda gelen parayı ve düzenli ödemelerini yazın, size yardımcı olsun buradakiler.
Soruyu çok iyi saklamışsınız, ben bulamadım. Daha doğrusu soru değil de anlattığınız hikayede bıkkınlıktan kaynaklı yanlış bir sanı var, ben bir tek onu anladım. Ayda 8bin lira geliriniz var ve bunun bir kısmını(o da çok değilmiş 2 bin kadarını) borçlarınıza ödüyorsunuz; 2 bin kadarını da kiranıza ödüyorsunuz ve yine elinizde 4 bin lira kalıyor. bakın şöyle küçük bir söyleşi yapalım; yeni mezun sayılabilecek bir mühendis aile evinde yaşarken 1500 ile 4500 lira arası bir maaş alabiliyor, aile evinde yaşamasının avantajı -kira ve faturalardan muaf tutulması; devam edelim bir devlet memuru ise 1800 ile 8000 lira arasında maaş alıyor, devlet yapılarında çalışan doktorlar 3000-10000 arasında ücret alıyorlar. Yani durumunuz denkliğinde ötesinde sizin için daha avantajlı; neden bu örnekleri veriyorum çünkü bu meslek sahipleri genel olarak alt gelir grubu aile yapısından gelirler(çokcana araştırmaları mevcuttur) ve ülkemizde sınıf atlamış olarak kabul edilirler. E siz zaten halihazırda bu arkadaşlarla denk bir seviyedesiniz.
Onun dışında evine giren ücret 3binin altında olan ve istanbulda yaşayan tonla aile var ve bu parayla birşekilde borçsuz(burası kıymetli) geçinebiliyorlar, ya da ben ankarada yaşıyorum aynı örneği burada da fazlasıyla verebilirim hiç farketmez.
Ancak para harcamak kültürle alakalı bir durumdur, yani nelere göz koyduğunuzla ve sosyo-külütürel durumunuzla yani(2.kez) temelde doğduğunuz ve büyüdüğünüz coğrafyayla ilgilidir(coğrafya kaderdir). Siz eğer gözünüzü yukarı diktiyseniz ve üst ortasınıf bir hayat arıyorsanız bu teknik olarak rantsız bir hayat sağlamamış bireyler için imkansız zaten. Siz ancak ve ancak küçük burjuva hayatı sürebileceksiniz, ve bu da borçlarınızdan kurtulunca başınıza gelecek. -ki borçlarınızdan da kurtulacaksınız, biraz gayret ve sabır ile.
Onun dışında elbette ki fakirsen, fakir kalacaksın güzel arkadaşım ya ne olacaktı ? hayat zaten bunu emrediyor, doğanın kanunu bu, gerekli olan tek şey alışmak yani intibak etmek. allah'a inanıyor musunuz bilmiyorum ama eğer inanıyorsanız allah'ınızın yarattığı düzen bu. hayvanlar aleminde de aynı, insanlar aleminde de(varsa eğer)
yanlış sanı, fukaranın çok çalışarak güzel günler göreceği inancı. zaten bu inanç o güzel günler gelip geçerken fukaranın farkındasızlığında ziyan olup gitmesine sebep oluyor, yoksa mutluluk dediğiniz kavramla ilgili bi' ton makale var maddi imkanların sınırlılığından bağımsız olduğuna dair. En son ted konuşmasında bir adam köyde ki dedesinin samsung bilmem ne müdüründen daha mutlu ve elit olduğunu anlatıyordu açın bi izleyin. Yine biraz cümleyi geriden iletletmiş olacağın ancak, yine bu insanlarda ki daha iyi anlar için vazgeçtiği anların ekmeğini yediği için instagram, vlog yapıları çok kuvvetlenmiştir.
ve son yaklaşımın zenginsen ne kadar batarsan bat o standartı bir şekilde yakalaman çok doğal, çünkü o adam o coğrafyada yetişti, bakış açısı ve çevresini kaybetmediği müddetçe(-ki hızlı geldiyse kaybedektir, yani en az 2.neslin sonu ve 3. nesil zenginler senin dediğin gibi davranabilir) o zengin imkanlarından ücretsiz faydalanacaktır.
Ama illa kızacak birisini arıyorsnız gidin ananınıza babanıza dedenize kızın, vakti zamanında kendi hayatlarından vazgeçip kısa vadede kazanç getirecek menkul kıymetler yerine gayrimenkul kıymetlere yatırım yapsalardı şimdi sizin durumunuz daha farklı olacaktı. tıpkı sizin torununuzun durumuna olması muhtemel etkiniz gibi. sıkıldım.
sorunun kaynağını buldum arkadaşlar: ilkokul.
ilkokul matematiği önemli.
deme öyle allahın gücüne gider :/
kız başıma 2 kredi ödüyorum, aileme bakıyorum. evimiz kira. ve maaşım seninkinin yarısı bile değil. ama sanırım senden lüks yaşıyorum. kafa yapısını değiştirmen gerek bence.
@tchuck
başkasının borcunu ödemiyorsanız siz harcamıssınız demek.
yeri geldi haftanın 5 günü makarna yedim ama lise yıllarımdan beri hic borc ödemedim.
gelirine göre ayarlamazsan ayda 20 K da kazansan yetmez.
borc almak, kredi cekmek esasen bir yatirim icin yapilir. siz bunlari tuketim icin yaptiginizdan sikinti cekiyorsunuz. yani birikim yapmayi, yatirim yapmayi, parayi degerlendirmeyi, ayaginizi yorganiniza gore uzatmayi bilmiyorsunuz. oyle de olunca bu duruma dusmeniz normal.
mesele gelir duzeyiniz degil, mesele kafa yapiniz.
Reyis tatile gidemiyorum demişsin ama nasıl oluyor o iş? 2 kişi öğrenci başımıza 73 model vosvosla 2500 kilometre yaptık, yemek ve yakıt dışında da bir şeye para vermedik. Kemer'i Akyaka'yı albay koyunu Azmak'ı İzmir'i Antalya'yı gördük hemde çok eğlendik. Al bir çadır kafana göre gez tatilini yap. Tatil illa otellerde mi oluyor?
@England
Ben dogru oldugunu soylemedim, onceligim farkli dedim. Su anda borcum yok, hatta alacagim var. bekleseydim o tatili yapamicaktim ama borc odeyecegim diye. O borcu o an odeseydim o tatil olmayacakti ve o an odedigim icin yine kisirdongu olacakti. Rahatlayinca kapattim ve su anda o kisirdonguden cok uzagim.
Bunu demeye calistim.
Borc odemekte en onemli seyin zamanlama oldugunu dusunuyorum.
@supermatik,
ya arkadaşım bak şu başlıkta herkes bir şey söylüyor ama en çok şu müthiş düşüncesiz tek pencereli bakışa sahip yorum sinirimi bozuyor.
ne dmeke ulan o?
sen kredileri neden çektiğim ibliyorsun mu da konuşuyorsun?
devletten öğrenim kredisi almasaydım, değil makarna yemek, okula gidecek kentkart parası bulamazdım ok?
istanbula gelirken o krediyi çekmek zorunda kalmasam, sokakta bankta yatardım bankta. anlatabiliyor muyum? her şeyin bir karşılığı var evet ben de ondan bahsediyorum: fakir olduğumz için bu borçları yapmak zorunda kaldık ve ömrümzü boyunca da bu borçların kelebek etkisi şeklinde tetiklemesiyle borç ödeyerek yaşayacağım. anlatabiliyor muyum?
ne yorganı? ne ayağı?
senin bu kafa yapına göre; param olmadığı için kredi çekmemeliydim ve o yüzden üniversite okumamalıydım ÇÜNKÜ ÜNİVERSİTEYE GİDEMEZDim eğer devletten öğrenim kredisi almasaydım, hatta örgün öğretim harcımı devlete ödetmeseydim (kredi karşılığı).
yine ayağımı yorganıma göre uzatıp, istanbuldaki iş fırsatını değerlendirmemeli ve krdi çekip gelmemeliydim haliyle şuan mutsuz bir şekilde asgari ücretle başka şehirde yaşyor olmalıydm.
ne kadar düşüncesiz yazı yazıyorsunuz ya?
benim yzımın temel taşı şu:
- fakir olduğum için, geçmişimden gelen fakirliklerimin diyetini ödüyorum yıllarca. ve onları ödemekten başımı kaldıramadığım için, bu bana yeni diyetler olarak geri dönüyor ve bu döngüden çıkamıyorum.
- fakir büyümeyen ancak durumu kötüleşen insanlarsa bir şekilde milyon kat iyi bir yaşam yaşamya devam ediyor .çünkü geçmişlerinden gelen bir borçları yok. ödedikleri her borç, o an için yaptıkları borç. hatta şanslılarsa çğuna bir şekilde "bir şeyler" de kalıyor miras olarak. evlenirken anneleri koltuğunu, yatağını alıyor vs.
bizim için harcadığımız her x TL aslında x TL değil.
harcadığımız her x TL, geçmişten gelen y TL ile beraber binen yeni bir yük oluyor.
@utkumon,
2 kişi öğrenci başınıza 2500km yaptığınız için tebrik ederim.
2 kişi çalışan kişi başına da arabayla 2500km yol yapacak boş vakit bulmanızı dilerim. bayram tatilleri dahil olmak üzere.
öncelikle sen söylemeden bilemem neyin borcunu ödediğini. agresifliğe de gerek yok. sakin ol şampiyon.
ayda evinize 7 K - 10 K arası para giriyor ve sen öğrenim kredisini ödemekte zorlanıyorsun öyle mi?
ayrıca biz de balla börekle okumadık, 2-3 yeri tırmalayıp burs aldım ve çalıştım okurken.
* ayrıca istanbuldaysan hafta sonu git abi adalara, adaların birinde denize girin aksam donersiniz. 4 lira mi ne vapur.
@tchuck
Toplam 8 gün sürdü, yeri geldi arabada yattık yeri geldi 12 saat kesintisiz yollardaydık. Önümüzde de 9 günlük kurban bayramı var, alın size boş zaman.
@tchuck insanlara gereksiz tepki gösteriyorsun.
ayrıca herkes borçsuz yaşamadı bu zamana kadar, belki senden daha kötü berbat bir durumdaydım şu zamana kadar. yıllarca kira ödedik, borç içinde yaşadık peder beyin aldığı 1500 tl maaşla geçindik 2 çocuk okudu bu sayede. bir şekilde dönderdik çarkı.
tatilimi biriktirdiğim 500 tl ile yaptım 2 kişiydik çadır kurduk vs.
sen sadece vaktin olmadığı için yapamıyorsun şu anda. tatil ultra herşey dahil otelde 1 hafta yatmak değildir.
şimdi ortalama en az 40-50 bin tl aylık kazancım oluyor, şans insana dönüyor illa ki sadece çalışmadan rahata eremezsin hiç bir zaman.
bir tek sen okumadın herkes okudu herkesin durumu iyi değildi.
sadece para yönetimini yapıcaksın ve daha rahata ericeksin.
Hayat standardınız mı yuksek acaba, çok onemli bir meziyettir kendini bilmek dolayısı ile ne yaptığınıda bilmek. 4000 tl direk elinizde kalıyor gibi gözüküyor, bununla gerçekten fakirim diyorsanız burda gerçekten sizde bir sıkıntı var, atıyorum hangi marketten alışveriş yapıyorsunuz kaç kere dışarda yiyorsunuz tiyatro sinema olaylarınız nasıl bunlar hep hayat standardına etmen. etrafınızdaki insanlarla kendinizi kıyaslıyormusunuz acaba bazı şeyleri göz ardı mı ediyorsunuz. farkında olmadığınız önem vermediğiniz kalemler gibi. kıyafet almazsınızda kitap alıyorsunuzdur atıyorum
"ne kadar düşüncesiz yazı yazıyorsunuz ya?" hahahh
arkadas gelip aglayan sensin. sebebi de soyledik iste.
ben sana soleyim mesela bizim ailede hediye anlayisi yoktur. dogum gununde, yilbasinda hediye alinmaz, ama ne vardir? birinin bir ihtiyaci oldugu zaman o ihtiyaci alinir, yapilir yardim edilir. dogum gununde gostermelik hediye alacam diye dunyanin bes para etmez en uyduruk seyini alacak adam, adet yerini bulsun diye parayi cope atan adam sonra gercek bir ihtiyacim oldugunda bana yardim edemeyecek durumda kaliyorsa en hafif tabirle: salaktir. oyle dosttan hayir gelmez.
tatil olayi da ayni, bizim hayatimizda "tatil" ya da "yaz tatili" gibi bir anlayis da "ihtiyac" da yoktur. isini, ailesini, cevresini sevmeyen insanlarin kacmasidir o tarz tatiller. bir yere gidiyorsan dana gibi uzanmaya gitmezsin bizim anlayisimizda. gider gorursun, ogrenirsin, birileriyle tanisirsin, iliskilerini gelistirirsin, ama bir amacin vardir.
eger bir isi de buyuk borclar, riskler altina girerek yapacaksan orada da ya riski alacaksin, aglamayacaksin ya da ayagini yorganina gore uzatacaksin, kendi yaginda kavrulacaksin, kendi capinda bir cikis yolu bulacaksin.
"ve ben yoruldum.
artık düşündüğüm tek şey var: fakirsen fakir kalıyorsun, yaşamını zenginleştiremiyorsun. sınıf değiştiremiyorsun.
zenginsen de, ne kadar batarsan bat bir şekilde o starndardı tutturuyorsun.
hiçbir şey olmasa, bir yerlerden bir şeyler kalıyor sana.
çok yoruldum ya. çok."
diyorsun. kafa yapin fakir kafa yapisi diyoruz, birikim yapmayi bilmiyorsun diyoruz. "sen benim neler cektigimi biliyor musun?" diye yine agliyorsun. ben ne bilim? beni ne ilgilendirir? adam sanip durumu acikliyoruz o kadar.
sen hic kredi cekip okuyan, dugun yapan, sonra bunlari odemek icin evden cikamadiginda aglayan zengin gordun mu?
öyle bir bakış açısı var ki evlenene. Bunlar herkese veriyor bi de bize versin diyorlar sanırım. Gelen geçen geçirmeye çalışıyor. Siz de olmuşken en iyisi olsun deyip keklendiniz muhtemelen. Bir de öncelikler var. Onları gözden geçirin. Evine 40 yerden haciz gelen bir arkadaşım 15 günlüğüne Yalova ya tatile gittiydi sülalesiyle çok şaşırdım sonra düşündüm de; o onu bi ihtiyaç olarak görüyor, lüks değil. Ona lüks gelen şey senin evde kullandığın fırın mesela. Biraz önceliklerinizi gözden geçirin.
gelirin ne kadar yükselirse yükselsin, eğer bir ödeme planın yoksa ve kendini belli bir süre için sıkmıyorsan fakirlikten kurtulman mümkün değil.
öncelikle çift olarak 2000 tl kira verecek bir eve çıkmanız baştan hata olmuş, evet istanbulda kiralar deli gibi, ve düzgün semtlerde düzgün evler çok para bunun farkındayım iki ev arkadaşı yaşıyoruz bizim de kiramız 2000. ama biz iki ayrı oda kullanacağımız için ortak alan + herkesin kendi alanı bir ev aradık mesela. siz aynı odada kalan insanlar olarak 2+1 ve merkeze biraz uzak ama güzel semtlerde ev arayarak kirayı en az 300-400 tl indirebilirdiniz.
gelelim ileride neler olabileceğine. bir kere 2000 kredi ödemek de çok abartılı bir şey değil sizin gibi kazanan bir çift için. toplamda 4 k şu an çöp oluyor artık ev değiştirmek size daha masraflı kısa vadede o yüzden onu atlıyorum.
evinize minimum 8k giriyorsa şu durumda açıkta kalan bir 4k daha var. ve bu biiir sürü insanın maaşından çok daha fazla. benim önerim kredi kartlarınızı toplayın, toplamda 30bin gibi bir borç olduğunu var sayıyorum abartarak, sonra bu kartları kesin. sonrasında iki seçenek kalıyor, toplam kart tutarında kredi çekip ödediğiniz kredi tutarını 2500e çıkarmak ama size 3500 nakit kalması ama bu borç ödemeyi uzatır. ya da kartları kestikten sonra her ay her kartın asgarisini yatırmak ama fiziksel kartlarınız da olmadığından hiç harcamamak. ama burda bahsettiğim hiç baya bildiğimiz hiç. sıfır. en az ödeyin hiç harcamayın. bu şekilde 1 seneye kredi kartı zımbırtınız kapanmış olur. kira kredi de hepimizin ödediği şeyler artık ona da çok şeyapmayın.
bu tartışmalardan bağımsız ben üstteki yazdığıma ek olarak
gözü açık sevişen yahudi +1 diyorum.
sanırım asıl sıkıntı borcunuzu kapatırken bir yandan kredi kartı ile borç yapıyor olmanız. yani kredi kartı borcunu kapatmak için kredi çekip kredi kartını kapatmayınca aynı çıkmaza düşmek gibi (sizinki kredi kartı için değil biliyorum). kredi kartlarınızı kapatırsanız onların da borcu bittiğinde sadece kira ve kredi borcunuz kalacak, sizin maaşınız da tamamen size kalacak ki o zaman iki üç ay içinde rahatlarmışsınız gibi geldi.
Cevaben neler yazilmis okumadim. Genel itibariyle haklisiniz. Servet aileden gelir. Haksiz oldugunuz nokta ise cevrenizdekilerin tatil yapmasi ya da iyi standartta yasamasi. Tahminen fakat kendime guvenerek soyluyorum, sizinle cevreniz arasindaki tek fark onlarin fakir olduklarinin farkinda olmamasidir. Ayrica borclariniz bitince rahatlarsiniz.
aslında 2 kişi kazandığınız paralar hiç de fena değil, tabii birkaç yıl borça harç ödenir o ayrı. Ama galiba sizde kıtlık ve yoksulluk bilinci oluşmuş, o bahsettiğiniz kişilerde de bereket bilinci var. Bence parayla olan ilişkinizi bir gözden geçirin, aslında parayla olumsuz bir ilişkiniz olabilir bilinçaltında, bilinçli olarak zengin olmayı isterken.
anladığım kadarıyla en çok "tatil" konusu yüzünden dertlenmişsiniz. onu da başkalarıyla kıyaslayarak yapmışsınız. en başta bu bakış açısının değişmesi lazım. başkaları ölçüt değildir.
ben de senelerdir tatil yapmadım, ayağım denize en son ne zaman girdi onu bile unuttum ama bunu bir eksiklik olarak hissetmiyorum. üzerime negatif bir mod eklemiyor yani.
kıyaslamayla çıkamazsınız bu işin içinden. çünkü herkesin aynı olduğu bir gerçeklikte yaşamıyoruz. sizin kazandığınız paranın 3'te birini "belki" kazanıp, ev geçindirenler var mesela. biraz da hayat "davranışların sonuçları vardır" kaidesi ile yaşanıyor. siz de davranışlarınızın sonuçlarındasınız şu anda. ne bileyim düğüm yapmasaydınız mesela. isteseniz yapmazdınız.
biraz da "istemek" önemli. facebook'ta kamprail gibi gruplar var. oralara bakarsanız yüzlerce insanın nerdeyse 0 TL ile onlarca yer gezmişliği oluyor. otostopla her yere gidiyorlar ve çadırlarda kalıyorlar. mis gibi tatil demek bu da.
siz fakir değilsiniz. sizin sadece masrafınız çok. bugün 46 yaşındaki (ama 35 gösterecek kadar enrjik, sporunu yapan vs.. birisiydi) mayıs ayında evlenmiş olan arkadaşımın öldüğünün haberini aldım. kalp krizi geçirmiş. çok da şeyyapmamak lazım yani.
Okul biter bitmez bir şantiyede işe girdim. İki haftada bir pazar eve gidiyordum. Bunun haricinde neredeyse sıfır masrafla yaşadım. 3 senenin sonunda peşin parayla ikinci el bir araba aldım. Çevremdeki arkadaşlarımın yıllardır arabası vardı ama ya babaları almıştı ya da ilk taksidini ödemişti. Arabayı kendi paramla almış olmak o zaman için çok iyi gelmişti. Aslında bu senin söylediğin kısır duruma işaret ediyormuş. O zaman anlayamamışım.
Evlendim, düğünü ve balayını’da aileden yardım almadan yaptık oh çok güzel. Tabi bu arada okul arkadaşlarım para biriktirirken ben yiyordum. Onun farkında değildim.
İlerleyen yıllarda okul arkadaşlarımın iş arkadaşlarım aldı. Sonuçta yine benzer okullardan mezun mühendislerden bahsediyorum. Sosyal statu olarak aynı insanlar. İş arkadaşlarım yurt dışında tatil yaparken ben annemin borçlarını ödüyordum. Devamında iş arkadaşlarım ev sahibi olurken, benim kredilerim yeni bittiği için peşinat ödeyemiyordum. "Sen de şurdan bir ev alsana niye kira ödüyorsun?" diyen insanları “Şimdilik ev düşünmüyorum” diye geçiştirmek bir süre sonra hakikaten can sıkıcı oluyor.
Aynı arkadaşlarım konut kredisi öderken zorlanmasın diye çocuklarının bakıcı/ana okulu masraflarını dedeleri öderken, bu sefer niye çocuk yapmıyorsun diye soruyorlardı.
Şimdi o arkadaşlarımın ev borçları bitti. Benimki yeni başlıyor. Evim de yine çevremdeki insanlara göre en kötü konumda. Bu sene oğlumuz dünyaya geldi. Çocuk odası, hastane masrafları vesaire derken bir baktım ki bütün birikimi sıfırlamışım yine. (Niye yaptın o zaman çocuğu demeyin yaş 34 oldu.)
Aslında az buz kazanmıyorum. Toplam gelirimiz senin söylediğinin biraz üzerinde. Yine de aileden gelen bir şey olmayınca. Ne kadar kazanırsan kazan maaşlı çalışıyorsan istediğin hayat standardını tuturamıyorsun. Şöyle söyleyeyim çevrendeki aynı işi yapan beraber çalıştığın insanların sahip olduğu aynı standardı tutturamıyorsun. Bu da insana koyuyor işte.
Sonuç olarak 100% katılıyorum. Aileden gelen bir şeyler yoksa. Fakirsin. Az bir sermayeyle ticarete girip şansı yaver gidenler bunun istisnası olabilir ama maaşla hiç bir şey olmuyor.
Bir döngüye sokmuşsunuz kendinizi. Öncelikle rahatlayın, çözülmeyecek bir mesele değil. Çok şükür ikiniz de Türkiye standartlarına göre fena sayılmayacak bir para alıyorsunuz. O borçlar da sonsuza kadar sürmeyecek. Elbet kapatacaksın.
Son paragrafın çok doğru. Çünkü bakış açın mevzuyu çok etkiliyor. Benzer bir süreçten geçiyorum. Çok şükür bir kısmını kapattım. Elim rahatladı biraz daha sabırla kalanı da kapatıp artıya geçeceğim. Çaresizlik hissinden kurtulun, pozitife odaklanın. Ben naçizane kendi uyguladığım yöntemleri sizinle paylaşacağım.
"Fakirsen fakir kalıyorsun" diyorsun ya bu işte bakış açısıyla alakalı. Çok basit bir örnek vereceğim. Mesela paran azsa, alışverişe gittiğinde temizlik malzemesi alacaksın mesela. 1 kilo deterjan 10 tl, 5 kg deterjan 35 tl mesela. Sen cebimde param kalsın "maaşa kadar idare ederim" diye kilosunu 7 TL'ye alabileceğin şeyi 3 TL daha pahalıya almayı seçiyorsun. Ve bu mantığı her yerde uyguluyorsun.
Şimdi bu söylediklerimi madde madde analiz edin eşinizle. Belki bazıları fazla gelebilir. Ama parayı ağaçtan toplamıyorsunuz. Evinizi bir şirket gibi düşünün. Nasıl çalıştığınız şirket bir kuruşu bile hesaplıyorsa siz de hesaplayın. Babamın işi sebebiyle yurt dışında da bulundum. Orada insanlar gerçekten parasının kıymetini biliyor. Ne yazık ki Türk insanı parasını har vurup savurmaya bayılıyor. Tasarrufu cimrilik sanıoyoruz. Halbuki biraz dikkatle çok güzel tasarruf edebilirsiniz. İnanın doğru planlamayla maaşınızı artırmadan harcamalarınızı kısabilirsiniz.
Şimdi sevgili eşinizi de alın madde madde bunların üzerinden geçin:)
1. Öncelikle kendinizi bu döngüden çıkaracağınıza inanın. İnanç çok önemli. Yukarda verdiğim deterjan örneğini unutmayın. Bunu başaracağınıza inanın. Bu bitecek. O borçlar ödenecek. Bu maddeleri eşinizle okumaya başladığınız andan itibaren kararınızı verin ve bu adımı atın.
2. Hepimiz bizi tasalandıran şeyleri görmezden gelme eğilimindeyiz. Ama çözmek için görmeniz lazım. Oturun ve kalem kalem çevrenizde kimlere ya da hangi banka ve kurumlara borcunuz varsa kuruşu kuruşuna yazın. Net tabloyu görmek her zaman iyidir.
3. Tablo muhtemelen korkutucu gelecek. Korkmayın. Şimdi bir aile bütçesi yapın.
4. Aile bütçenizi yıllık yaparsanız evinize giren parayı ve çıkan parayı daha net görürsünüz. 8*12=96k TL. Eğer bir aksilik olmazsa, zamlarınızı vs hariç tutuyorum. Önümümüzdeki eylül ayına kadar evinize en az 96000 TL girecek.
5. Şimdi harcamalarınızı ve borçlarınızı bir göz önüne alın. Atıyorum Mutfak masrafınız aylık 400-500 TL mi... bir yıllık masrafınızı görün. Temizlik masrafınızı, kiranızı görün. Hepsini yıllık görün.
6. Böylece farkında olmadan 5-10 diye harcadığınız kalemlerin ne kadar pahalıya patldığını gördünüz. Sakın moral bozmayın. Şimdi onları düşüreceğiz. Ama önce borçlar.
7. Borçlarınızı planlayın. Yani kredi kartlarınızı, tüketici kredilerinizi, elden aldıklarınızı sırayla kapatmayı planlayın. Eğer imkanınız varsa sağlam bir tüketici kredisi çekip o parayla tüm borçları kapatıp tek bir noktaya borçlanın. Kredi alamıyorsanız güvendiğiniz birinci derece bir yakınınızdan anne baba falan gibi kredi çekmesini rica edebilirsiniz. (hiçbiri olmuyorsa aman sakın eşten dostan, hele hele tefecilerden borç almayın)
8. Borcu tek seferde kapatamıyor musunuz? o zaman sırayla kapatacağız. Bankalarla borç yapılandırmak istediğinizi konuşabilirsiniz. Kredi kartlarınız varsa, artık sadece bir kredi kartınızı kullanın. Diğerlerini sadece ödeyin. Yıllık bütçe yaptık ya hani. Mesela deyin ki ben bu yıl bu 96.000'in 5000 TL'siyle kredi kartlarımı kapatacağım. Bunu da her ay 500 500 ödeyerek 10 ayda yapacağım deyin ve ödeyin. Hala borcunuz kalacak elbet. Ama acelemiz yok. Kendimizi sıkmadan, dara düşmeden hepsini kapayacağız.
9. Kredi kartlarınızı gerçekten kullanmayın kapatın. Ya da bir süreliğine sadece birini kullanın ama diğerlerini kapatın. 1-2 ay sıkın dişinizi sadece makarna yeyin, ama hepsini ödeyin. Kredi kartından kurtulunca göreceksiniz çok daha rahatlayacaksınız. Bu en önemli adımınız olacak. Diğer kartları kapatınca elde kalan son kartı da ödeyin ve kurtulun.
10. Borç ödemek zor ve yorucu bir süreç. Kendi düzeninizi bulmanız zaman alabilir. Ama bir rayına oturtursanız tıkır tıkır ödersiniz.
Borç kısmını şimdi bir kenara koyuyorum. Gelelim masraflara:
11. Yıllık bütçe yapınca gördüğünüz gibi ufak görünen kalemler aslında nasıl da büyüyormuş. O zaman "aslında hiçbir şey harcamıyorum" dediğiniz şeyleri yeniden gözden geçirme zamanı.
12. Öncelikle alışverişten başlayalım. TEmizlik malzemeleri en önemli kalem. Buradaki ufak değişiklikler bütçenizi accayip etkiler. Temizlik malzemesi bozulmaz, saklanabilir, depolanabilir. Ve bu ürünlerde paket büyüdükçe fiyat düşer. O yüzden alışverişlerinizde en uygun fiyatla alabileceğiniz en büyük paketi alın. Markaya çok takılmayın. Gerçekten kötü 3-5 marka dışında deterjanların, yüzey temizleyicilerin vs hepsi aynı. ATıyorum her ay evinize 5 kg deterjan alıyorsanız yılda 60 kg deterjan alıyorsun demektir. O zaman buna göre al. Sen 5kg paketi 30 tlye alıyorsun. 10 kg paket 50 tlyse, 5kg başına 10 tl zarardasın.
13. Markete hesap makinesiyle gitmeye korkmayın. ÖZellikle temizlik ürünlerinde bunun kilosu kaça geliyor diye bölün, çarpın. GErçek örnek vereceğim. Geçen ay markette bulaşık makinesi tabletinin 60lısını alayım dedim. Sonra fark ettim ki 10lu paket alırsan 2.si yarı fiyatınaydı. 100 tane alırsam 60'lı fiyatına geliyordu. 10 tane 10lu paket aldım. herkes garip garip baktı ama ben kar ettim, onlar etmedi.
14. Mümkün mertebe aylık alışverişinizi tek seferde yapın. İstanbul'daysanız metro gross marketten özellikle temizlik ürünlerini aşırı ucuza getirebilirsiniz. Yaklaşık bir senedir oradan alıyorum. Ve bahsettiğim gibi büyük büyük alıyorum. Bu arada onların kendi markaları var aro ve hohneca mı öyle bir şey. Birçok üründe onları tercih edebilirsiniz.
15. Sebze meyveyi tam tersi ihtiyacınız kadar alın. Çünkü aldığınızın %20-%30'unu kullanamadan çürütüyorsunuz. Paranıza yazık. Bu arada sebze meyveyi dolapta poşette değil, nemi alsın diye kağıt havluya sarıp koyun dolaba. Böylece daha uzun dayanır çürümeden. Bu arada gıda alışverişilerinizde şok, bim, a101 gibi ucuzluk marketlerinden yapın. Onların kendi markalarını kullanın. Promosyonları takip edin. Eğer kısa sürede bozulmayacak bir ürün ucuzlamışsa, alabildiğiniz kadar çok alın. Daha sonra pahalıya almaktansa ucuzken bolca alın.
16. Giyim alışverişlerinizi sezon sonu indirimlerinden yapabilirsiniz. Ya da outlet storelardan. Ya da markaların fabrika satış mağazalarından.
17. Markete giderken listeyle ve "şu kadar harcayacağım" kararıyla gidin. Sepete attığınız her şeyi hesaplayın. Limitinizi geçiyorsanız bilinki ihtiyacınız olmayan bir şey almışsınızdır. Tekrar gözden geçirin:)
18. Evinizin yalıtımını gözden geçirin. Pencereler falan. Ciddiyim, farkında olmadan doğalgaza fazla ödemeyin. Mesela perdeler kaloriferleri örterse evin daha zor ısınır. Which means daha fazla para.
19. Araba varsa satın. İstanbul'da aylık akbil kullanırsanız seyahat masrafınız düşer. (Şimdi extreme bir teklifim olacak. Öğrenci pasosu edinin. Tek yapmanız gereken açıköğretime yazılmak. Aylık mavi kart 180 tl, öğrenci kartı 70 tl'ye doluyor. Açıköğretimin yıllık harcına rağmen yılda adam başı 200 TL'ye yakın az ödersiniz. İki kişi 400 TL daha az ödeme demek. Tebrikler, mutevazı bir haftasonu tatili kazandınız)
20. Yukardaki örnek çok ekstrem gelebilir ama mantığı kavramanız lazım. Bu cimrilik değil, fırsatları görmek. Bir şeyi daha ucuza çözme fırsatınız varsa çözün. Etraf ne der diye düşünmeyin. Sonuçta o ödemeyi onlar yapmayacak.
21. TAmam kemerleri sıktık ama bir yere kadar. Yaşamayı da unutmayalım. Ne yapın edin, ayda bir ya da iki akşam eşinizle bütçenizi sarsmayacak bir yemeğe çıkın. bu tarz şeyler gerçekten iyi hissetmek için çok önemli.
22. Bir şeyler yapmak demek illa çok para harcamak demek değil. Bir cumartesi ailenizle gidin modada 2 çay için, 2 sokak dolaşın mis gibi denize bakıp eve dönün. O sıkışmışlık hissinden kurtulmak için çok iyi gelecek.
23. Tatillerinizi tur şirketlerinden değil kendiniz ayarlarsanız çok ucuza gelir. Mesela 7-8 ay önceden başlayın planlamaya. Bir ay uçak/otobüs biletlerini alın. Bir sonraki ay oteli ayırtın. Momondo.com, booking.com vb gibi yerlerde ideal fiyatlar bulabilirsiniz.
24. Telefon, internet, tv, digiturk vb gibi hizmetlerinizi gözden geçirin. BAzen farkında olmadan kullanmadığınız servislere çok ödüyor olabilirsiniz. TArifelerinizin belki daha ucuzları vardır. Onlara geçin.
25. PAra konusunda birbirinizi asla suçlamayın. Birbirinize karşı açık ve dürüst olun. Kötü hissedebilirsiniz ama bu ikinizin de kabahati değil. Birbirinizi çok kolay demotive edebilirsiniz. Ama önemli olan inanıp bu borçlardan birlikte kurtulmak.
26. Lüks harcamayın ama ufak lüksleriniz olsun. Yoklukla yoksunluk karışmasın. Giyim kuşam iyi hissetmek için önemlidir. Ayda 1-2 parça da olsa bir şey alın kendinize. H&M'in Bershka'nın falan fırsat köşelerinde muazzam şeylere denk gelebilirsiniz. 60 TL'lik gömleği sezon sonunda 15 TL'ye alabilirsin mesela. Ve o 15 TL verdiğin gömlek sana ummadığın bir özgüven kazandırabilir.
27. Ufak lükslerden kastım iyi hissettirecek ilgi alanları mesela. Ne kadar borç içinde olsanız da kendinize bir hobi bütçesi yapın. İkinizin de her ay 50 TL harcama hakkı olsun mesela. ATıyorum ben dergi okumayı çok severim ve gidip saçma sapan yabancı dergilere 20-30 euro öderim. Ya da her ay kendine orijinal bir jazz albumu almak gibi şeyler işte. Buna saçmalık bütçesi deyin:)
30. YAşayın. Gerçekten yaşayın. Yaşamanın para harcamak olmadığını kavrayarak. Dediğim gibi gidip bir çay/kahve içip eve dönmek bile eve kapanıp "bu borçlar nasıl ödenecek" diye hayıflanmaktan iyidir.
31. Ev almak zorunda değilsiniz. Ancak 20 yıl sonra senin olacak bir eve her ay kendine eziyet ede ede ödeme yapmak mantıklı değil. İlerde bir gün elbet olabilir. Şu anda evim yok diye üzülmeyin. Bunu dert etmeyin. Gençsiniz. Çocuğun olursa o düşünsün:)
32. Şükredin. Sahip olamadıklarınıza bakıp hayıflanmaktansa sahip olduklarınıza bakıp şükredin. İyi kötü başınız sokacak bir yuvanız var. Birbirinizi seviyorsunuz. GEnç bir ailesiniz. Çok şükür güzel işleriniz var. Türkiye için fena olmayacak bir geliriniz, dostlarınız var. Hepsi için şükredin her gün. Bunu yapmak endişelerinizi azaltır.
Not: Her ay kenara 100 200 para atın. Atarsınız. Hadi 50 TL atın. 8000 TL alıyorsanız 7950 alıyor gibi düşünün. HArcamaya başlamadan önce 50 tl'nizi yatırım hesabınıza atın. 200 lira bile olsa kenarda bir miktar paran olması hissi iyi gelir. Ufak ufak başlar büyütürsünüz. Bugüne kadaar havaya gidenleri düşünün bundan sonra gitmesin işte.
Bu saydıklarım sadece bir mantık sıralaması. Asla ama asla parayı hayatınızın odağı yapmayın. Üzer. Sadece dikkatli kullanın işte. PAranıza tam hakim olun yani.
Uzun uzun yazdım. Çünkü o psikolojiyi o durumu yaşadım. Ne olduğunu biliyorum. Yardımcı olabilirsem ne mutlu. Sorunuz olursa çekinmeden yazın. Elimden geldiğince tavsiye vermeye çalışırım. Özlem denizmen diye bir kadın var onun kitabını okuyun. paratic.com'a da arada bakın.
Bir de tavsiyem bu psikolojiden kurtulmak için uplifers.com'daki makaleleri okuyun.
NOT 2: Kiranız biraz yüksek sanki. Nerede oturuyorsunuz bilmiyorum ama 2000 TL'nin biraz altına inebilirseniz şahane olur. 3+1'se 2+1'e geçin. 2+1'se bir iki sene 1+1'de oturmayı değerlendirin.