sürekli çocuğu ölürsün Allah korusun diyerek korkutuyordu. çocuk artık alışmış yok yok anne ben zaten yapmam ki öyle uslu uslu oturuyorum dedi ve oturdu da hakkaten. hiç bir yaramazlığı, taşkınlığı olmadı oyuncaklarıyla oynadı, kedimle oynadı vs. çocuk inanılmaz uyumluydu ya. ama bunlar hep korkudan dolayıydı işte. yaramazlık yapmaması, söz dinlemesi harika tamam da bu şekilde korkutarak çocuğa travma yaşatmış olmuyor mu? yanlış değil mi bu? arkadaşıma dedim bırak yahu azıcık kudursun atsın enerjisini, canı yansın o kadar da korkutma. Gün içinde ben işteyken anneannesi hep ilgilenemiyor o arada kendine bir zarar vermesindense korksun otursun yerinde daha iyi dedi.
çocuğum yok henüz, çocuk psikolojisinden de zerre anlamıyorum ama konuyu bilenler çok merak ettim bu yaklaşımın ileride nasıl sonuçları olabilir?
cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
Ben de anneyim ve annelerin kafasında felaket senaryoları dolaşır hep, içgüdüsel bir durum ve normal.
Yalnız çocuğa endişesini bu denli yansıtması yanlış geldi bana. Ben de çocuklarıma, açık açık doğabilecek tehlikeleri izah ediyorum yaramazlık yapmamaları için ama ölüm kelimesini böyle doğrudan kullanmam (allah kelimesini zaten hiç kullanmam). Çocukların soyut kavramları anlayabilme yetileri çok farklı zaten.
yani ölürsün falan demese daha iyi ama sanırım yöntem olarak doğru, çocuğa sadece "yapma evladım" demekle bir şey açıklamadan yasaklamak mantıklı değil. yaptığı aksiyonun sonucunda zarar göreceğini anlatmak lazım. hem aklı başında bi çocukmuş anlıyordur. kitaplığın sivri köşesi gelirse ölebilir yani cidden :') prizden bahsetmek bile istemiyorum. çocukta ekstra bi korku falan görmediysen sıkıntı yoktur sanırım. yine de allah ölüyoz cinayet falan diye bağırmazsa daha iyi tabii :')
yol doğru, tavır yanlış.
Annenin kaygisi cocugun da ilerde kaygili bir insan olmasina neden olacaktir. Vahsi senaryolar yerine zarar gorecegini soyleyip biraksa iyiymis. Muhtemelen bu anne boyle devam edecek cocugun yasina gore farkli senaryolar gelistirecek. Cocuk da her davranisinin olumsuz tarafini aramaya, endiselenmeye alisacak ve giriskenlik, sosyal beceriler, bagimsiz bireyselligine olumsuz etkisi olacak.
çocuğum olsa şşt, yapma, dur, cıs, bak polisler götürür, bak doktor iğne yapar, bak teyze kızar sonra (ki en gıcık olduğum da budur. kendin niye laf geçiremiyosun çocuğa da teyzeyle korkutuyon bre kadın) gibi saçma şeylerle korkutmak yerine bişeyi neden yapmaması gerektiğini neden-sonuç bağlamında anlatırdım. ama tabi ölürsün, beynin patlar, her yer vıcık vıcık kan olur, bağırsaklarını yerden toplar torbaya koyarız gibi uçlara varmadan.
diğer taraftan halalık ve diğer gözlemlerim de şunu öğretti ki sen istediğin kadar çocuğu korkut, neden-sonuç ilişkisini açıkla, çocuğun analitik zekasını kuvvetlendir, o çocuk oraya tırmanıp düşmeden oraya tırmanırsa düşebileceğini anlamıyor. bir musibet bin nasihattan iyidir yani. o yuzden gene çocuğum olsaydı büyük tehlikeler dışında çocuğun düşmesine, canının acımasına, üşümesine engel olmazdım.
"anne" ve "abla" ve "babaanne anneanne" olarak tanıdığım, kendiminkiler de dahil bunu yapıyolar. niye olduğunu bilmiyorum, abla ve ihtiyarlar anneye nazaran daha yumuşaklar.
ben de öyle büyüdüm ergenliğim beridir anksiyete nöbetleri geçiririm, tedavi olmaya kalkışmadım iyiyim yani ama o dediğin çocuğa etkisi nasıl olur belli olmaz elbet, şartlar farklı, ırsi özellikler farklı ilh.