Bu deli abi gezide olsa çoktan efsane ilan edilmişti. bu arada ben öyle akpci falan da değilim gezide de yer aldım. ama olayları bu şekilde değerlendirmek iki yüzlülük değil mi?
midem bulanıyor bu yorumları okuyunca.
Niyete bakıyorlar. Kırmızı kız kendini niye biber gazının önüne attı, diğer eleman tankın önüne niye atladı? Bu soruların cevabı önemli.
Damdanakan +10000
17 yaşındaki kardeşim bile farkı anlayabiliyor.
@damdanakan hafiften açıklamış zaten.
ikiyüzlüler tabii, bunu da meşrulaştırmaya çalışıyorlar saçma sapan argümanlarla.
Olay ilk başladığında, ya geziciler gibi cesur olamazlar diyorlardı, hatta 2 sene önce darbe olsa tankın önüne yatacak akpartili sayısı gibi salak bir başlık açılıp dalga geçilmiş.akpli değilim ama durum bu.
Reis çıkın demese çıkarlar miydi? Gezicilere herhangi bi kanaat önderi "Sokağa çıkın!" talimatı verdi mi?
İkiyüzlülük değil de herkes kendi savunduğu şeyin doğru olduğuna inanıyor işte. Kendi savunduğunun dışındaki herşey tükaka.
Tankın ezme ihtimali vs biber gazı yeme ihtimali. Tek haneli iq sorulara cvp vermem ama dayanamadım
sözlükleri ciddiye almıyorum...bir grubun kendini rahatça ifade ettiği bir platform ve diğer bilinçsiz büyük kesiminde onların etkisi altında kalmakta...kendileri gibi düşünmeyen varsa direk linç girişimi...
hepsi özgürlükçü ama farklı bir düşünen yakalamasınlar...aman aman!!!
iki yüzlü.
sen de iki yüzlüsün.
ben de iki yüzlüyüm.
hepimiz iki yüzlüyüz.
açıkçası ben şiddet uygulayanlar ve başkalarına karışanlar dışında sokağa inen kimseyi aşağılamıyorum ve evet bana göre ikisi aynı. (edit: dağınık yazdım, başım çatlıyor da)
şöyle söyleyeyim: gezi'ye gittiimde neden geldiğini sorguladığım çok fazla insan oldu. bir resmin arkasında bir sürü hikaye olabilir. bana göre gezi'de de rezil insanlar vardı, güzel insanların yanı sıra. rezillikler kişilere göre bu kadar farklıyken zat-ı şahanem öyle isityor diye şu x yapınca züpermen, şu "çomar" diyemem. gezi'yi bir grup, tek zihniyet gibi görmediğimden o insanları da öyle görmüyorum bir kere. bu, "sonuç itibariyle sen gidip şuna oy verdin" diye bir fikre varabildiğim bir durum da değil.
kuvayı milliye "çomar"lardan müteşekkildi. bugün kaybetmek üzere olduğumu ara ara hissettiğim özgürlüğün mimarı atatürk gibi bir stratejistin önderliğinde de olsa onlardı: yani "çomar"ların kanı aktı, üzerinde osura osura konuşabileceğimi sanmıyorum, tc'nin şöyle 1999'daki halini bile özlerken. özleyecek şeyler varmış değil mi? umursayaydın hacıağa, koruyaydın, ipimle kuşağım demeyeydin. başkasını iplemeyen sıra kendine geldiğinde yalnız olmaya mahkumdur. onun sayesinde herkes yalnız boğuşmaya mahkum oluyor ya neyse. insanlar bazen yaşadıkları ülkeden bahsederken hizmetini beğenmediği bir otelden bahseder gibi bahsediyor. orada çok fena bir ikiyüzlülük var mesela.
elinde palayla koşturan adamlardan tiksinmedeb evvel o adamı ve kişiliğini oluşturan şartlara mahal vermemek gerekiyordu. işin bu yanı da çok uzun bir muhabbet. benim için öyle. her şey birbirine bağlı, bir kısmı kesip "bu izole bir durum", diyemem.
şu bir gerçek: parmak şaklatınca toplumun kocaman bir kesimi kaybolmayacak. ve o kocaman kesimde birileri, ne var ki, sen ona ne dersen de, tankın önüne yatabiliyor. sen bir tankı durdurmak için önüne yatamıyorsan, onun neden yatabildiğini olduğun yerden anlayamazsın zaten. sonuç olarak anlamak istemezken o adam bu feragatte bulunarak tercihine bilfiil katkıda bulunmuş olacak, sen evinden söylenirken bir bok yiyebiliyor olamayacaksın.
bir ülkenin bağımsızlığı ile o ülkenin insanının yurttaşlık bilinci, refahı ve gelişmişliği arasındaki bağlantıyı umursayaydın bu ülkede kimi insanlar babasının çiftliğindeymiş gibi at koşturamayacaktı zaten. başarıyı kendinden, kaybı başkasından bilme kültüründen geliyorsan evrim nezdinde kimi bakterinin mesela türümüzden daha başarılı oluşu garip gelebilir. ortalama uğruna çabalamazsan senin irtifa kaybetme riskin zaten hep olur. o ortalamayı oluşturan yığın kafayı tırlatana kadar tüm özgürlüğün. evet, sonuçta sen onun dudakları arasındasın, o senin değil. bu senin, bunu değştirmek de senin sorunun ve her ülke bu yollardan geçti. buradan geçmeden bir ileriki noktaya varamıyorsun. sana yarar sağlamayan şeylere 5 dk zaman vermek istemezken, günde bilmem kaç saat çalışan, hak etmediği şekilde borçlandırılmış, iki yakası bir araya gelemeyen, yarınını göremeyen insanın günü 40 saate falan çıkarıp kendini eğitmesini ve sonra seni anlamasını oturduğun yerden çekirdek çitleyerek beklemek tabii doğal gelir. o adamdan çok olduğunu, yaşadığın yerdeki oylama sistemini hep biliyordun? o adamın senin şartlarına kavuşamazsa böyle kalacağını da? eee?
ayrıca bir fark var. o adamlardan sorunda bahsi geçen yapması gerektiğini düşündüğü şeyi yaptı, "şunun olması gerekir, ben de o zaman bunu göze alırım" dedi.
bu konuda bence ikiyüzlülüklerin sayısı çok fazla. insanlar atom bombasını kullanabilen beyinden bir seri katilden tiksindiği kadar tiksinmedikçe sorunumuz var mesela. o acınan adamlar insanları keklik avlar gibi taradı. türlü yalan atılarak hapse atılan askerler hak ediyordu da, onları oraya atan cemaatin seksi katilleri acınası oldu. sokaktakileri haklı göstermeye çalışmıyorum; evet o katillerin yaptıkları tüyler ürpertici ve o naralar insana umutsuzluk veriyor ve umursama seviyesinin korkuyla değişmesi de ikiyüzlülük değil. ama korktuğun an umursanmayı beklemek biraz öyle. aman neyse ya, bitmez.