böcek neyi temsil ediyor? ailesi neden adamı doktora götürmedi? adam nasıl böceğe dönüştü?
lütfen aydınlatın beni. ne öğrensem kardır.
rutin hayatın, kuralların gerektirdiğini yapmanın, köle gibi yaşamanın insanın yaşamını anlamsızlaştırması, benliğini yok etmesi ve varlığını önemsizleştirmesini böcekleşmekle sembolize ediyor kafka.
eskiden ailesinin işine yaramak dışında kendi için hiçbir sıfatı olmayan, belki de bu yüzden kendini sevemeyen, yaşamını benimseyemeyen insanın evvela kendisinin kendini bir böcek gibi algılaması; bir dönüşüm, söz konusu yaşam tarzı yüzünden gerçekleşmekteyken kişinin buna kendisinin ad koyarak dönüşümü finalize etmesi durumu.
artık bir işe yaramadığı için hiçbir özelliği kalmayan samsa'yı yük olarak görmeye başlayan ailenin samsa'yı reddetmesi ile varlığın teyidine dair son bir umut varsa belki de bunun yok olması: amaçsızlığın, anlamsızlığın yok olmayı getirmesi.
okuduğum zaman bunları düşünmüştüm. ayrıca lisede kitap kulübündeyken okuduğum bir kitaptı ve orada -ki en sevdiğimdi kendisi- ingilizce öğretmenimiz "why, don't you know why he throws those apples? oh my- we have a saying in English: apple of my eye, a phrase often used for one's children, sons, especially" diyerek manzarayı evladın reddi olarak gördüğünü anlatmıştı. şimdi ingilizcede böyle diye almancada da mı böyle bilmiyorum ama eklemek istedim.
www.kafka.uni-bonn.de
@godos, almanca texti ingilizce dil oyunlariyla aciklamak da iyi kafaymis.
neyse, @ya ben lan, www.sparknotes.com
ya cok mükemmel kitap da, anlamadan okumussun. nasil böcege dönüstügünü niye yazmamis demek, kitabi anlamamak demek. hos, türkcesinden ben de pek bir sey anlamamistim, almancasi gercekten cok farkli. can yayinlariyla bordo siyah iyiydi tercümede, cok korkunc tercümeler de gördüm.
denecek cok sey var ama burda uzun uzun anlatamam, sparknotes iyidir candir ama,öneririm.
@wiillii: bence de saçma. ancak hıristiyanlıktan falan gelen bilmediğim bir halt varsa belki iki dilde ortak bir deyim vardır diye düşündüm. tanrı bahçesinden adem'i elmayı yedi diye atıyor ya, adem de oğlu gibi, belki incilde cezalandırılmakla ilgili böyle bir deyim vardır falan demiştim. (ortak kültür olmasa da pot calling kettle black mesela bizde de var)
bizim hoca severdi öyle şeyler yapmayı. yaşlıydı biraz. sembol hastasıydı. bir kere başka bir kitap üzerine ders sonrası yanına gidip de sormuştum.
- sizin bu düşündüklerinizden bazılarını, semboller hakkındaki açıklamalarınızı, yazarın kendisi de düşünmüş müdür, yazarken?
*gözleri arka çaprazımdaki masaya dalmış halde başını iki yana sallar, sonra gözler bende fikslenir, eli omzuma gider*
- good for you, kid, good for you. *tipik hafif gülümsemesi, lafını bitirirken o gülümsemeyle masadaki eşyalarını koltuk altına alır ve gider*
hayal kırıklığına uğramıştım. hoca bizi trollüyo lan kendisi yazarcılık yapıyor diye. ama iyi ki de yapmış, çok iyi bir herifti.