Aktivist intihar etmiş, Allah rahmet eylesin de sorum o değil. Feyste gördüm okudum, yazan kişi habere gelene kadar paragraf paragraf medeniyete sallamış. Bi de nereden sallayacağını şaşırmış, tabağımdaki bifteğin aslında ölü hayvan olması, devletin plastik kurşun sıkması, peygamberin pedofili olması, ormandaki domuzların öldürülmesi, işçi ölümleri vs vs. Aklına ne gelirse yazmış bi de "biz artık dayanamıyoruzzzzz!!!" Diye ergen ergen isyan etmiş.
Ya ben bi hissizim amk? Şimdi bu isyan eden aktivist arkadaşlar ikinci dünya savaşı sırasında gözünün önünde babası kurşunlanan çocuktan, cephede gözünün önünde arkadaşı ölen, kolunu bacağını kaybeden askerden, birinci dünya savaşında bebeğine ekmek pişirecek buğday bulamayıp kayısı çekirdeğini ezip de un yapıp ekmek yapan kadından, maden göçüğü altında kalan kocasını kaybeden dört çocuklu eşten, siyasiler ego savaştırırken vatanından olan muhacirlerden, nişanlısı teröristlerce kurşunlanıp şehit edilen genç kızdan daha mı çok dert yükleniyorlar sırtlarına? Evet dünya bok gibi bi yer ama gerçekten çile çeken güzel insanlar bir şekilde dayanıp intihar etmiyorlar da bu arkadaşlara noluyor?
Evet ergence yazilmis bir yazi, sikildim okumadim hatta. "Tabağınızdaki ölü hayvana utanmadan biftek diyeceksiniz." kismindan sonrasini okumaya gerek duymadim.
hissizlik konusunda yalnız değilsin diyebilirim. şahsen savunduğum herhangi bir şey için "ölmeye değer" diyemiyorum, hayatta seni tutan bir şeyler kalmaması lazım.
yani hayatın çok ama gerçekten çok anlamsız olmalı. sansasyon yarattığını sanıyorsun ama hepi topu 15 minutes of fame
edit: cidden 2. denememde okuyabildim ben de, yazı berbat.
@stavro aynen o kısımdan sonra ben de atlaya atlaya okudum. Offf veganların hepsi birer melek ya. Utanmasalar et yemek için de "kapitalizmin oyunu" falan diyecekler. İlk insanlar da soya sütü içip kinoa yiyodu çünkü he.
Yazıyı okumadim. Gecen gün bir kullanıcı burada aktivist bi arkadaşınin intihar ettiğinden bahsetmişti, aynı kişidir belki. Hayvanlar yeniyor, ülkeyi bok götürüyor, insan onuruna uygun yaşamıyoruz diye çekip kendini vuracak kadar gözü kara bi insandiysa ben tebrik ederim, saygı duyarim da muhtemelen intihara meyilli ydi, ciddi bi psikolojik sıkıntısı vardı. Gordukleri de umudunu hepten yitirmesine neden oldu. Yoksa kimse anası, kocası, babası öldü, aç açıkta kaldı diye canına kiymaz.
ölüm yarıştırmak ne kadar "kötüyse" dert yarıştırmak da o kadar "kötü"; ikisi de kişinin kederlenmesiyle alakalı ve kime neyin keder verdiğini değerlendirmek diğerlerine düşmüyor. sen terörist ölünce üzülmüyorsun, olayın terör boyutun düşünmeden empati yapabilen biri ise sadece bir insan öldüğü için üzülüyor.
empati eksikliğinden fazlasıyla açıklanacak bir durum değil yani.
Stefan Zweig kamp deneyimini bizzat yaşayanlardan daha mı fazla acı çekti? Hayır, ancak Avrupa'yı nazi işgali altında görünce intihar etmeyi seçti. Ne o, ne de bu tip intiharlar en büyük acıyı kendilerinin çektiği iddiasında değiller. Ergenvari bir narsisizm hareketi de değil; çünkü narsisizm bir şeyin 'en'i olduğunu iddia ettiğinde açığa çıkar. En kötü olduğunu, en iyi olduğunu, en beceriksiz olduğunu vb.
En başa dönersek, evet dayanamıyor. Birçok kimse dayanamıyor. En çok da 'senin' yüzünden dayanılmıyor. İnsanların deneyimlerini hiçe sayanlar, daha kötü durumdakilere bakıp şükredenler, senin neyin eksik ki diyenler yüzünden dayanılmıyor. İnsanların hiçbir karar vermesini istemeyenler, kendileri hakkında verdikleri her kararı sorgulayanlar yüzünden dayanılmıyor. Kadın kendi yaşamı üzerinde bir karar vermiş, duygularını ve deneyimini aktarmış; gelip burada kişinin en özel kararı (çünkü yaşam üstüne bir karar) üstüne karışma hakkını kendine reva görebiliyorsun. Ne yapsınlar; onkoloji servislerine gezi düzenleyip hallerine şükür mü etsinler? Hiçbir bireysel deneyimi (sanat, edebiyat, sinema) yaşatmaya çalışmayıp trendleri takip mi etsinler? Hep gösterilen daha kötü sebebiyle iğrenç bir yaşamı kabul mü etsinler? İntihar etmek isteyenlerin ya da yaşamından memnun olmayanların nasıl yaşamasını uygun görürsünüz haşmetlim?
@protector niye saptırıyosun, kadının intiharıyla ilgili bişey sormadığımı belirtmişim zaten. Ben yazının içeriğinden bahsediyorum, hadi kadın dayanamamış intihar etmiş, beni ilgilendirmez. Benim sorduğum kadının arkasından intihara bu kadar güzelleme yapmak niye? Kadının intiharıyla benim tabağımdaki etin ne alakası var?
"Ya ben bi hissizim amk? Şimdi bu isyan eden aktivist arkadaşlar ikinci dünya savaşı sırasında gözünün önünde babası kurşunlanan çocuktan, cephede gözünün önünde arkadaşı ölen, kolunu bacağını kaybeden askerden, birinci dünya savaşında bebeğine ekmek pişirecek buğday bulamayıp kayısı çekirdeğini ezip de un yapıp ekmek yapan kadından, maden göçüğü altında kalan kocasını kaybeden dört çocuklu eşten, siyasiler ego savaştırırken vatanından olan muhacirlerden, nişanlısı teröristlerce kurşunlanıp şehit edilen genç kızdan daha mı çok dert yükleniyorlar sırtlarına? Evet dünya bok gibi bi yer ama gerçekten çile çeken güzel insanlar bir şekilde dayanıp intihar etmiyorlar da bu arkadaşlara noluyor?"
şu paragraf komple sana ait. Eleştirdiğin noktanın, kadının senin tabağındaki ete karışmasıyla hiçbir ilgisi yok. Keza, intihar güzellemesiyle de. Konuyu benim başka bir tarafa çektiğimi sanmıyorum.
İntihar eden eder size mi soracaktı intihat etme nedenim mantıklı mi diye
sikik loser edebiyatı
Okuyamadım. Bayaaaa bir zorladım ama olmuyor. Ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikrim yok o yüzden. Konuşma diline bakarsak 1. ihtimal vegan, 2. ise feminist. Hangisi olduğuna dair gerçekten bir fikrim yok çünkü okumak imkansız. Bu dil ile bir şeyler anlatmaya(!) çalışanların, bir yere varabileceklerini sanması, bu "ben çok zekiyim, her şeyin farkındayım" tavırları çok komik. Düzeltiyorum trajikomik.
Pamuklara sarılarak büyütülmüş, döneminde ciddi bir buhran yaşamamış konformistler, en ufak bir şeyde çok etkilenip, depresyonlar, anti-depresanlar moduna giriyor. Herkesin taşıyabileceği yük elbette ki farklı. ABD'deki "shaming" ve hassaslık hikayesi bunun en uygun örneği. Belki de medeniyet böyle çıt kırıldım olup, her şeyden etkilenmeye, depresyona girmeye doğru evriliyordur. Bilemem ama senin belirttiğin gibi işte. Çocukluğundan beri yoksullukla, bir şeylerden mahrum kalmakla ne bileyim genel olarak zor olduğu kabul edilen dertlerle büyüyenler böyle "narin" değillerken, ana ocağında baba kucağında sorunsuz sıkıntısız büyüyenler "yha sevgilim beni terk etti. ölmek istiyorum." kafasına girebiliyor. Bunun "şükürcülük" şeklindeki saçma bakış ile alakası yok.
Ha tabii ben daha hissizim ama yazı da cidden kötü. Ergen denmesini de garipsemem bu yazının kafasına. Ben de kafası karışık bir insanım mesela. Dünyaya "reset" atılması gerektiğini, nüfusun şöyle en fazla birkaç on milyon seviyesine düşüp, tekrardan kaliteli bir şekilde gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii o kurtulanlar orta çağ kafasında ya da mağara adamları değil, belirli bir zeka kapasitesi üstünde olmalı. Hal böyle olunca ölen insana değil, neden ve nasıl öldüğüne göre üzülüyorum. Bu yazı sağolsun hiçbir fikrim yok neden öldüğüne dair.
"Sizler bir gün zenginler gibi her şeye sahip olduğunuzda mutlu olacağınızı sanıyorsunuz. Hayır. Onlar da sizin gibi mutsuz. Çünkü tatmin = tatminsizlik. Bu bir paradoks. Ve dünya bu paradoks üzerine kurulu. Ne kadar tatmin olursanız o kadar tatmin gerekecek ve o hırs sizi medeniyetin koruyucusu haline getirecek."
Beyin koşarak uzaklaşır...
Hak verdiğim yerler de var hak vermediğim yerler de var.
Neticede "gerçekten çile çeken"i sen ben bilemeyiz, kimin "gerçekten" çile çekip kimin çekmediğine karar verme hakkımız mı var? Sana gerçek gelmiyordur, ağır gelmiyordur ama ona geliyordur. Bu durumun ağırlığından ziyade kişinin o duruma verdiği tepkiyle alakalı. Ben kıyasen oldukça zor bir hayat yaşadım, kıyasen de hiç zor bir hayat yaşamadım. Kıyaslamaya kalkışırsan kendi duygularını da kıyaslaman gerekir. Seninkilerin gerçek olduğuna kim karar versin?
Birinin acısı diğerininkinden yüce değil. Herkes herkes kadar güçlü olmayabilir. Güçsü olmak da hak, intihar etmek de (sağlıksız da olsa) hak...
Yargılamak bayağı kibirli bir davranış.
Dünyanın gidişatı konusunda kendim kadar karamsarını görmedim. İntiharı bir hak olarak görmemem bir yana, bunu dünyanın kötüye gidişiyle ilişkilendirmeyi çok saçma buluyorum. Kimsenin başkalarının acıları sebebiyle yaşamına son verecek kadar iyi olabileceğine inanmıyorum ki bunun mantıklı hiçbir açıklaması yok. En kötü insanın ölümü bile kaydadeğer bir iyileşme sağlamazken kötülükten şikayetçi olan birinin ölümü neye yarar? Bana kalırsa bu durum intihar için vicdani bir gerekçeye ihtiyaç duymaktan kaynaklanıyor. Ayrıca intihar fikrinin tanrısızlıkla yakın alakalı olduğunu düşünüyorum.