düşünüyorum şimdi eski zamanlarda insanlar bir siyasi görüşü, müzikleri, insanları, gezmeyi doya doya yaşamış insan. her şey en tazeymiş o zamanlar.
düşünüyorum şimdi sizi içine çeken bir siyasi görüş kaldı mı? sağcılık, solculuk, atatürkçülük, osmanlıcılık bırt pırt hepsinin şu an içi boşaltılmış durumda değil mi şu an? geriye hülocularla çizgisi belirsiz dağınık "geri kalanlar" kaldık değil mi? bi siyasi görüşten insanla tanıyıp onu keşfetmek ilgi çekmiyor..
düşünüyorum artık zaten başta ülkemizde olmak üzere (ekşide uzun uzun konuşulmuş) bi rock müzik grubu kalmadı adam akıllı. güzel müzik üretilmiyor? dünyada da dümdüz bi hale gelmedi mi bu müzik işleri? nerede efsaneler?
düşünüyorum filmler de artık marvel bi bizi düdüklüyor. nerede eski harika yakın tarih filmleri, savaş filmleri, insanı şapalak eden filmler? artık teknolojik olarak nirvanadayken neden her şeyin içi boş? ülkemizin sinema gidişatını hiç ağzıma almıyorum. ölene kadar yeşilçam izlerim daha yeğdir.
eskiden hayatı age of 'ta karanlıkta bölge bölge açmak gibi keşfetmek gibi hissederdim. msn 'de amerikalı ekleyip saat farkını tutturup ya da bizde gündüzken karanlık web came bakan amerikalıyla dil geliştirmenin tadına varırdım. şimdi herkes omeglede ya birbirine skini falan gösteriyor. iletişim etkileşim yok sanki insanlarda?
arkadaş edinememek ayrı bela. 25 yaş üstü arkadaşsızlar güruhuyuz. şurada kaç kişi 25+ ve arkadaşı yok desem bin tane üniversite mezunu iş dünyasından adam çıkar. ona rağmen kimse kimseye yanaşmıyor.
sizce yaşayacak ne kaldı mesela?
Zamana ve mekana bağlı olarak yaşamaya çalışırsan boşluğa düşersin. kafada bir yaşam amacı olmalı ve tüm hayat boyunca o amaç için çalışılmalı. nerde o eski günler düşüncesi aslında her insanın geçmişte yaşadığı ve gelecekte de yaşamaya devam edeceği bir şey. eğer hayaller varsa yaşanacak çok şey vardır.
yaşadığın şeye major depresyon deniyor, psikiyatrdan ilaç, psikologdan terapi aldıktan sonra ufak tefek keyifler için bile yaşarım diyorsun. her daim mutlu, mutsuz olmak mümkün değil lakin tek bir hobi bulup uğraşmak yetiyor. nasıl bakarsan öyle görüyorsun dünyayı, depresyondan çıkmak gözündeki astigmatı biraz olsun siliyor.
kötü çok evet ama iyi de yok degil. belki de zoru bulmak daha tatlı olacaktır. aramaya devam
meme ve viski hala güzel seçenekler bence yaşama amacı için
depresyon delilik demek değildir, hüzünbaz sevişken ergen tavır yapıp hayattan keyif almamak gibi ciddi bir sorunu özellik gibi benimsemenin akla yatkın yanı yok, ha inat edersen boğul kendi bokunda ne diyim
fotoğraf makinesi aldım kullanmayı öğrendim çektim bahanesiyle gezdim biraz.
olta aldım izmir'deyim bostanlı bayraklı sahillerinde akşamları falan vakit geçirdim.
parasız değilim şükür iki yıldır çalışıyorum ailemleyim ve kendimce güzel bi birikim yaptım yapıyorum.
iş arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi tercih etmediğim gibi dışarıda da insanlarla tanışabilecek ortamlar artık bulamıyorum?:/ gezmekten de haz almıyorum artık kime baksam kendimmiş yalnızmış soyut dünyasında yaşıyomuş gibi görüyorum.
nostalji radyolarından keşfettiğim şarkıları biriktiriyorum. pek bilinmeyen türk filmlerini eskilerden keşfedip biriktiriyorum. eskilerde kalmış gibiyim. tv'de bi türk filmi kanalı açıp uyuyakalıyorum. sonra tekrar işe gidiyorum ertesi gün.
depresyon mu diyosunuz? sanki dünya artık böyleymiş gibi.
edit: yani her güzel şey geçmişte kalmış seçip seçip küllerinden eşeleyip tatmaktan başka çaremiz yokmuş, günümüz artık dümdüz tekdüzeymiş gibi. utanmasam mirc kurcam internetin de mazisinde yaşıcam o dereceyim.
Nostaljinin büyüsüne kapilmissin galiba. Uzaktan bakınca, o zamanlarda her sey ne kadar anlamlı, sahiciymis diye düşünüyor insan ama zamanda yolculuk edip o cağlara gitsek umdugumuz tadı alamazmisiz gibi geliyor bana. Yoksulluk, belirsizlik, kotu yaşam koşulları, bıçak sirtinda bi siyasal ortam (her an gözaltında kkaybedilme tehlikesi) kim bilir daha neler neler. Yirmi sene once bizim musluklardan su akmazdi, iki günde bir su tankeri gelirdi. O asfaltsız, çamur yollarda kkadınlar ellerinde koca koca bidonlarla daha fazla su alabilmek icin yarisirdi. Annemin mesela o halleri gozumun onune gelince yerin dibine batsin nostaljisi de, fukaraligi da diyorum ben.
profosyonel yardım düşünmediğiniz kadar yardımcı oluyor, zaten zevk almanın yolunu aramışsınız. çekinmeyin ilaçtan, terapiden
yok çekinmiyorum aslında kız arkadaşım psikolojik danışmanlık okuyor. o da biraz böyle daldığımda :D profesyonel yardım alabileceğim konusunda yorumda bulunuyor. dışarı kapalı değilim iş yerinde insanlarla iletişimim çok iyi mizacım da çok neşeli aslında. sadece böyle işte dünya böyle olmuş gibi inanıyorum. devlet hastanelerinde sağlıklı tedavi olmayacağını biliyorum özelde de kime neye gidilir bilmediğimden bu fikir de hep rafta kalıyor.
valla ben sırf 15 sene sonra premier lig'de, khl'de hangi takımlar bulunur, hangisi şampiyon olur falan sırf bu merakımdan dolayı sonsuza dek yaşayabilirim sanırım. bak şimdi "yaşayacak bi şey yok yea" diye ölsem, leicester'ın şampiyonluğunu göremezdim. ne bileyim 10 sene önce ölmüş olsam, khl'in kuruluşunu bile göremezdim. ordu'nun süper lig'e yükselmesi, cuper'in gelmesi, sonra heriflerin ta 4. lige kadar düşmesi falan bunlar ilginç şeyler. bunun yanında rusya'nın kırım'ı ilhakı olsun, suriyeli dostlarımızın memleketi basması olsun... hepsi tarihe tanıklık işte. ben mesela kırım bilmem neyinin BUNDAN BÖYLE RUSUZ ARKADAŞLAR açıklamasını kahvaltı yaparken izlemiştim. çok garip hissetmiştim kendimi. 100 sene sonra ders kitaplarında anlatılacak bi mevzuyu ben kahvaltı yaparken canlı izledim mesela haha.
ben böyle benimle hiç alakası olmayan şeyleri uzaktan takip etmeyi seviyorum. kendimle ilgili çok büyük beklentilerim yok. bu tip şeyler mutlu olup bu dünyanın bir "parçası" olarak kalma adına yeterince motive ediyor beni. çünkü, istediğin kadar güzel yaşa, ömrün sınırlı. yapabileceklerin sınırlı. en kral hayatı yaşasan bile öldüğün anda koca bir hiçsin. o yüzden kendime ya da hayatıma böyle büyük anlamlar yüklememeye, sülalemi raad tutmaya gayret ediyorum.
tabii bu demek değil ki sığır gibi yaşamalı ve hiçbir şey yapmamalısın. ama kasma yani işte. geçirdiğin güzel bir günden, yağan yağmurdan, yediğin güzel bir yemekten mutlu olmaya bak. sokayım gerisine.
benzer şeyleri hepimiz yaşıyoruz, ne yazık ki ülkeyi de bok götürüyor, devlet hastanesinde psikiyatra gidin en azından ilaç versin ki etkisini gördükçe bu konuda daha ılımlı olursunuz. 15 dakika derdinizi dinleyip ilaç yazdı diye bozulursunuz, 2 hafta sonra etkiliymiş aslında dersiniz. öyle dedikçe terapidir, araştırmadır mümkün, diyorum ya nasıl bakarsanız öyle görünüyor. tavsiyem kız arkadaşınızın da gönlünü yapmak için devlet hastanesine gidin, ilaçları bir deneyin, bakın etkisine. daha rahat oldukça daha iyi kararlar vereceksiniz zaten.
İnternet çağının gazabına uğramışsın. Büyük bir veri yığını var, her yerde bilgiye rastlıyorsun ancak bunların hepsini tüketemeyeceğin için google seni neye yönlendirirse oraya doğru hareket ediyorsun. Dolayısıyla google'ın ilk 5-10 sayfasının ötesinde olan bitenden bihaber yaşıyorsun. Herkesin bir şeyler ortaya attığı bir dönemde iyi hiçbir şeyin olmadığını söylemek aşırı iddialı bir hareket.
Yalnız "kimse kimseye yanaşmıyor" cümlene katılmamak elde değil. O konuda kötü durumdayız tüm insanlar olarak. Mesela şu telefonlardan nefret ediyorum, açık ve net. Diktatör olsam yapacağım şımarıklıklardan biri de akıllı telefonları yasaklayıp sadece aramaya yarayan telefonları serbest bırakırdım. Tarlabaşı'nda iphone kovalardı herhalde millet.
Yaşayacak çok şey var aslında, bence biz hayattan keyif almasını bilmiyoruz sürekli bahane uyduruyoruz. Aga bir de bazı şeyler nostalji olarak güzel. Şimdi o msnde olsan belki canın sıkılıp kıçını dönüp uyumuş olacaktın. Ama şu an o zamanları getirmek imkansız olduğu için çok tatlı geliyor.
Denizli'deyken devlet tiyatrosunu takip ediyordum zaten tiyatro en büyük haz aldığım şeylerden bitanesi. Denizli de Türkiye'de en çok amatör tiyatro grubunun bulunduğu şehirlerden biri. Ama İzmir'de bu sıçtımın şehrinde ne amatör tiyatro grubu var ne de yeni oyun geliyor. Bir ay boyunca aynı boktan oyunlar. Denizli'ye gidiyorum oyun izlemeye.
Çok güzel yorumlar var ama yanlışsın yunluşsun diyeceğinize yanlış olduğuma kanaat getirecek fikirler öne sürerseniz daha çok sevinirim. Yanlışsın dediğinizde aa evet yanlışım diyemiyorum.
Önerin o zaman son beş on yıl içinde çekilmiş harika türk filmi? Onedio'da 24 filmlik liste yapmışlar yok "bizim büyük çaresizliğimiz" yok "bilmem kim ailesinin trajikomik hikayesi" kendinizi jiletlersiniz izlerken. Oysa efendim "ah müjgan ah"ı bir izleyin, "muhabbet kuşu"nu sadri alışık'tan 1964'deki filmin müzikleri hala efsane...
Duvar'ı izleyin Yılmaz Güney 'den ağlaya ağlaya üç saat ruhunuza işlesin. Şimdi nerde öyle filmler. Herkes kendi payının amk diyip gülüyo.