Sınav sorumuz olacak. Elinde bu konuyla alakalı bi kaynağı olan var mı? Hoca herkesi aynı şeyi yazmasın diye tembihledi. Yani googlamamak lazım zaten çok fazla ve farklı kaynaklar yok. Sizin bilginiz de olabilir.




 

Hangi yönden? Siyasi mi, kültürel mi, ekonomik mi, tarihi mi, coğrafi mi?

auroraaurora

Her yönden.

zannedersem tek eksiginiz bendim

mustafa balbay in amerika kitasi anilari kitabindan faydalanabilirsiniz. cunku bahsettiginiz kiyasin buyuklugunu nasil anlatsam bilemiyorum. bin sayfalik kitap ozeti olur anca yani. yahudi gocleri acisindan inceleyin diycem mesela, bir konuya ozellesmek icin.

mavicorap

Yaşadıklarımdan şunu söyleyebilirim. Tutuculuk ile (diğer uç nasıl tanımlanır, bilemedim - aşırılık belki?) buradakinden daha kolkola. Örneğin, Kolombiya'da kürtaj için referandum yapılarak %86'lık bir oranla kabul edilmemiş. Ancak bu insanların ama aynı ülkelerde perrea diye bir dans var ki ingilizcesi "doggy style dance" diye geçiyor ve nasıl dans edildiği hayal edilebilir ya da sokakta da gençler genelde içine don giymiyor. Şimdi 'Bunların ikisi farklı insan gruplarıdır' diyeceksin, değil. Örneğin, ofisteki koyu Hristiyan (İsa kolyesi ve dini öğeler dilinden düşmeyen) iki kişi bize 4-5 yaşlarındaki bir kız bir oğlan çocuğunun perrea dansını 'ah, ne şeker oynuyorlar bebecikler' der gibi gösterdi. Çocuk kıza doggy doggy sürtüyor, bunlar kahkahadan kırılıyor. Altındaki yorumlar da aynı şekilde. Bizde küçük çocuklar çiftetelliyi, halayı falan taklit ederler de 'Ehehe, ne şirinmiş' deriz ya, aynı tepki. Oradaki bir Fransız kız ile ben 'Arkadaşlar sapık mısınız, bunlar sürtünüyorlar' dedik, 'Aaa, ne var, ne şeker taklit ediyorlar' dedi. Ya da kız-erkek kardeşlerin doggy style, fortlama usülü dans etmesi gayet normal geliyor halka genel olarak. Aynı insanlar 10 dakika sonra 'Tek gerçek İsa'dır' deyip kiliseye gidebiliyor, kiliseye de tunik boyunda etekle donsuz gidebiliyor.

Bazı şeyler ise bizimle çok aynı. Örneğin, misafirperverlik. Avrupa'ya çok turist gider, ABD'ye herkes göç eder. O yüzden senin orada olmanla ilglenmezler. Biz burada turist geldi mi, konuşurken şebeklik derecesinde misafirperver oluruz. Aynı 'Ülkemizi iyi tanıtalım, çok sevsinler burayı' yavşaması ve 'Biz yemekten sonra eline sağlık deriz' gibi kültür tanıtma çabası onlarda da var.

Televizyondaki dizi sistemi de bizimkine benzer. Bize gelen yabancı dizilerin 20 dakikalık, 40 dakikalık olanları var. Uzun diziler de senede en fazla 10-15 bölüm. Bizim diziler üç saat sürecek utanmasa, her hafta yayınlanıyor, bir sezon 30-40 bölüm falan. Dolayısıyla konu sünüyor, konuşmalar gereksizce uzatılıyor. Latinler de pembe dizi (bkz: telenovela) manyağı ama bu sektör bizdeki gibi işliyor. Onlar hafta hafta değil, her gün yayınlıyorlar. 100 bölüm falan sürüyor toplamda. Bizimkiler kadar sürüyor. Ama uzatmaya çalıştıkları için yine garip konuşmalar, gereksiz muhabbetler oluyor.

Tüm Latinlerin tek bir espri anlayışı olduğunu söyleyemem ama tanıştığımız birçok Latin'in güldüğü şeyler 'Popoma kaş göz çizsem senden güzel olurum' tarzı aşağılayıcı espriler. Laf sokmayı seviyorlar, alıngan değiller bu konuda pek. Ama İspanyollardan farklı olarak daha az küfrederler. Örneğin, Bolivyalı bir arkadaşım 'Annem büyürken bana üç kalıbın önemli olduğunu öğretti: merhaba, lütfen ve İyi günler' demişti. Kibar davranırlar konuşurken ama kendi aralarında konuşurken de lan*lun havada uçuşur.

Şurada bir İspanya-Latin Amerika karşılaştırması yazmıştım. Belki işe yarar.
eksisozluk.com

aychovsky
1

mobil görünümden çık