dün akşam eşimle "That Sugar Film" belgeselini izledik. linki şu: www.imdb.com
resmen ruhani aydınlanma yaşadık lan :D keşke daha önce izleseydik dedik. duyuruda o kadar beslenme-şeker konulu başlıkları takip ederim bir kişi de çıkıp bunu izle dememişti!!!
sizde izleeyiiin mutlakaa!! gerçekten insanın şekere dair 3. gözünü falan açan cinsten bir belgesel. öyle ki yer yer mideniz kalkacak.
ve ben bir türlü şeker türlerini birbirinden ayıramazdım şu meyveyi, kuru üzümü yesem mi, bir top light dondurma bir şey olur mu acaba diye kıvranıp dururdum ya da bifteğe barbekü sosu, mayonez falan dökerken durup düşünmezdim şeker için. şekeri hayatımdan çıkardığımı sanarken nasıl yanıldığımı anladım, nasıl bağımlı olduğumu da.
özet olarak şiddetle izlemenizi tavsiye ediyorum özellikle de çocuk sahibi olanların/olacakların.
bu tarz belgesel önerilerinizi de bekliyorum, teşekkürler.
Meyve şekeri için "Doğal şeker o zarar gelmez" diyen dalyaraklar var, halbuki glukozdan daha zararlı. Glukoz hiç değilse metabolize oluyor ama fruktozda o da yok. Sonra vay biz neden şişmanız.
Edit: Hanımım olaya "O olay sanki öyle değil gibi" şeklinde müdahil olduğu için biraz daha net bir bilgi vermek durumunda kaldım. Şöyle ki; Fruktoz doğada 2 şekilde bulunur: Monosakkarit formda (saf fruktoz) ve Disakkarit formda (Sakkaroz.) Monosakkarit formda bulunan fruktoz kesinlikle herhangi bir sindirime uğramaz. Yani tüketildiğinde ince bağırsağa gelir, oradan kana karışır sonra da karaciğere gelir. Zira karaciğerden başka fruktozu karşılayabilecek herhangi bir sistem yoktur vücutta. Fruktoz bu yolla karaciğere gelir ve trigliseride dönüşerek depolanır.
Fruktozun vücut tarafından sindirilmesi, ancak Disakkarit formda alındıysa olunur. Yani 1 molekül fruktoz 1 molekül glukoz şeklindeyse. Bu şekilde alınan fruktoz sükraz enzimi sayesinde parçalanır ve fruktoz ve glukoz olarak ikiye ayrılıp karaciğere gelir. Fruktoz karaciğerde fruktokinaz enzimiyle karşılaşır ve bu enzim sayesinde triozfosfata, onun da bir kısmı karbondioksite ve laktata dönüşerek metabolize olur. Daha sonra laktat glukoneogenez ile glukoza dönüşüp glikojen olarak depolanır ve gerekli görüldüğünde enerji olarak kullanılır. Kalan karbon yapılar da yine yağa dönüşür. Fruktozun metabolizması kısaca bu şekildedir.
Bir de sakkaroz konusu var. Sakkaroz doğada zararlı bir şeker değildir; sadece sanayi tipi sakkaroz zararlıdır. Sakkaroz doğada 1 molekül glukoz 1 molekül fruktoz formunda bir disakkarittir. Yani şekerin tek zararsız formudur. Bu da bir tek yeşil bitkilerde bulunur. Bu bitkiler bu şekilde tüketildiğinde vücuda herhangi bir zarar vermez fakat sanayi tipi işleme maruz kalıp kimyasal olarak glukoz fruktoz değerleriyle oynanıp sofra şekeri ya da sanayi tipi tatlandırıcılara dönüştürülürse zararlıdır. Buna da böyle bir açıklık getirmiş olayım. Şeker konusu kısaca böyle.
teşekkürler. bu aralar yine şeker yemeye başlamıştım ihtiyacım vardı bu tip bir şeye. umarım bende de etkili olur bu belgesel:)
Tesekkürler öneri icin
@angelus dün de yazmistim, meyve bir tane olacak sekilde kahvaltida tüketilebilir bence. Tabi gün icinde spor yapmak hareket etmek lazim.
@yazar yazmaz insan bir yerden sonra gevsiyor dimi :) sonra bir sey izleyince tekrar gaza geliyor. Ben arada acip eski programlari izliyorum bu konulardaki.
aynen öyle ya ne kadar sıksam da arada bir iki tane bisküvi hoşbeş falan atıyorum ağzıma bizimkiler yerken. ertesi gün yine canı çekiyor insanın falan. allah cezasını versin bu şekerin.
bir de tatlıbak diye dandik pastaneler zinciri var. herifler kilosu 10 liradan trileçe satıyor ve muhteşem tadı var. başka yerlerde dilimi 10 lira. şimdi ben nasıl yemeden duracağım bu kadar ucuz ve güzel bir şeyi? :(
Valla fruktoz da metabolize oluyor dileyen glikoliz basamaklarina bakabilir
Kabaca soyle hatta glukoz -> fruktoz -> piruvat
Olay glukozdan fruktoza gecerken atp harcaniyor, fruktozdan direkt metabolize edilirse orada 1 atp harcanmamis oluyor.
Belgeseli izlemedim, izlemek icin listeye aldim. Amabelgesellere de gozu kapali guvenmemek, biraz mantik cercevesinde sorgulamak gerektigini dusunuyorum. Sonucta adamlar diledikleri bilgiyi belgesele koyup dilediklerini yok sayiyorlar ve bunu kurgu degil gercek olarak yansitiyorlar. Sadece seker degil tum belgeseller icin gecerli dedigim. Hatta zeitgeist'le ilgili super elestirel bi yorum okumustum sanirim ekside, ilk parca gayet inanabilecegin seyler orda guven sagladiktan sonra dayiyorlar komplo teorisini diye
Velhasil, metabolizma nedir, ne girer ne cikar diye yazmaya geldim
Zamaninda super size me'yi izledikten sonra aylarca fast food yememistim. Bi de cowspiracy'yi oneriyolar
O degil de netflix'te chef's table diye cok cici belgesel serisi var. onu izle :)
That sugar film'i izliyip bi süre şeker tüketmedim. Sonra filmin etkisi yavaş yavaş geçti, tekrar başladım maalesef.
Şekerle alakası olmasa da gıda sektörünün içler acısı durumunu gösteren food inc. 'i de tavsiye ederim.
günde bir meyve ve nadir olmak kaydıyla tatlı yiyorum. insan kendini daha iyi hissediyor.
@angelus
aynen katılıyorum. meyve, şeker konusunda insanı büyük bir ikilemde bırakıyor ve şirketlerde tam bu zaaftan yararlanıyor. mesela sıfır şeker içeren meyve suları en büyük örneği :/ şeker oranı yüksek meyveleri karıştırıp paketliyorlar ve insanlar bunu sağlıklı bir şey gibi tüketip duruyor. sağlıklı bir insanın arada bir meyve suyu içmesinde ne var önemli olan günlük kalori sınırını ayarlamak vb. diye eleştiriyorlar ama aslında şeker bağımlılığında insanın o ince çizgiyi aşmasında büyük bir rolü olduğunu gözardı ediyorlar. bu şey gibi, sigara bağımlısı değilim arada bir yemeklerden sonra içerim diyen insan gibi.
spoiler gibi olacak ama en çok da şu kalori sayma olayını patlatmasına şok oldum. adamın şekersiz beslenmesiyle, şekerli beslenme arasında kalori farkı olmamasına rağmen yaşadığı değişimler inanılmaz. üstelik abur cubur kola asitli içecek falan da tüketmedi. çocukların hergün yediği cinsten meyveli süt-yoğurt, mısır gevreği vb markette şeker içeren şeylerin en sağlıksını seçti. şu an kilo problemim yok ama geçmişte diyetisyene gidip 10 kilo kadar vermiştim. çok az kaloriyle günü geçirmeye çalışmak, ara öğünlerde meyve hakkı :"( sınırsız yeşilliğe rağmen beynimin daha fazlası için çıldırması, tokluk hissetmemem. şimdi dönüp bakıyorumda diyetisyeni gidip boğasım geliyor. bir de ödül haftası verirdi o günlerde bir porsiyon seçtiğim tatlıyı yeme hakkım olurdu :D şaka gibi.
Ben böyle anlatıyorum ama meyve tüketimine komple karşı değilim. Hatta az önce armut yedim fakat dün de söylemiştim başka bir duyuruda: Günümüzde tükettiğimiz meyveler genetiğiyle defalarca oynanarak bugünkü şeklini almış meyveler. Genetiğiyle bu kadar oynanan ürünlere çok güvenemem. Misal muzun ilk hali, pişirilmeden yenemeyecek kadar odunsu bir durumdaydı. Çaprazlana çaprazlana (Mendel stayla) bugünkü halini aldı. Tabii bu ayrı bir konu. Onun dışında, marketlerde satılan meyve suları zaten meyve suyu değil. Onu meyve suyu diye alıp tüketmek çok yanlış. İçindeki koruyucular katkı maddeleri vs onu kimyasal bir ürün haline getiriyor. Onun dışında %100 meyveden üretilmiş denilenlerin bile yarısı su. Suya para verilmiş olunuyor.
Ben bununla birlikte normal sıkılmış meyve suyu tüketimini de doğru bulmuyorum. Birincisi; bir bardak portakal suyu için 4/5 tane portakal sıkılıyor. Yani normalin 3/4 katı şeker alıyorsun. Bir tane portakal yediğinde içindeki liflerin mide reseptörlerini uyarmasıyla bir doygunluk hissi yaşayacakken, suyunu içtiğinde bundan da mahrum kalıp kan şekeri dengesini bozuyorsun. Bu da haliyle yine kilo demek.
Kalori sayma işi suistimale en açık konu. Kilo verme işi daha çok hormonlarla ilgili bir konudur. Yani glukagon leptin lipaz growth hormon testosteron östrojen insülin vs. Bunların varlığı ya da yokluğu, kilo almanı ya da vermeni belirler. Yani sen 2 bin kalorilik bir diyet uygulayıp bunların çoğunu basit şekerden alırsan, yağ yakmayı başlatan hormonları baskılar kilo veremezsin. Bir başkası proteinle yağla belli ölçülerde kompleks karbonhidratlarla beslendiğinde, o kişi 2500 kalori alarak bile yağ yakabilir. Yani kalori sayma işini ben çok tırt buluyorum. Eğer sağlıklı besleniyorsan kalori saymak faydalı; sağlıksız besleniyorsan eğer düşük kaloriyle beslensen bile kilo veremezsin. O nedenle çok kişi vardır ben az kalori alıyorum ama kilo veremiyorum diyen. E az kalori alıyorsun ama aldıklarını poğaçadan börekten koladan alıyorsun. Normal yani bu durumda kilo verememek.
ben bir ara bıraktım şekeri. atıştırmak adına nispeten az şekerli meyveler, kavrulmamış, çiğ yemişlerden tükettim, bir de arada ödül niyetine %70 ya da %85 kakaolu lindt alır günde iki kare yerdim. güzel de gidiyordum, düzen oturur gibiydi. sonra ne olduysa yine dağıldım. bir an önce bırakmam lazım ancak gerçekten bağımlıyım ha. benim için şeker, kokainle eş değer bir konumda sanırım. aynı hazzı alıyorumdur diye düşünüyorum. bu yüzden bırakamıyorum. ciddi anlamda bağımlılık yapıyor bu şeker. biz göremeyiz belki ama bir şekilde düzenin zamanla değişeceğini düşünürsek şekerin yasaklanacağı dönemleri de yaşayacaktır insanoğlu. kullanım alanının genişliğini düşünürsek şeker bence en az diğer uyuşturucular ve uyarıcılar kadar tehlikeli. şu belgeseli de izleyeyim de bari tekrar motive olayım.
belgeseli izleyeceğim. benim canım hiçbir şekilde tatlı matlı çekmez. çünkü hiç yemem. canım yemek istemiyor. özellikle şerbetli tatlı kokusunu dahi alsam midem bulanıyor. o waffle'cıların önünden bile geçemiyorum, burnum düşüyor resmen. meyve de hiç yiyemem, bir kez karpuz yiyeyim dedim şekerli su gibi. babam, çocukluğumdan beri önüme meyve koymaya çalışır. sevdiğim tek şey cheesecake ve tahin-pekmez. onları da senede bir yerim, anca.
Bende gecen sene diyabet oldum. Sekerden elimden geldigince kaciyorum ama bu seferde sekerim dusuyor. Yukseltmek icin seker yedigimde canim sikiliyor, vicdanim burkuluyor :(
Keske diyabet olmasaydim da oyle biraksaydim nalet olasica sekeri.