Ben acikcasi cok uzulemiyorum. Saniyorum ki kendileri calisirken har vurup harman savurmus ellerine gecen paralari kariyla kizla hunharca yemekten saving yapamamislar bu yuzden de her gun yeni bi emektar dramiyla karsilasiyoru gazetelerde. Bilmiyorum ben mi gaddarim ben mi odunum bu kadar ama. Siz ne diyonuz.




 

eskiden reklamda 2 kere oba makarna deyince 3 trilyon vermiyorlardı yani devamlı maaş da alamıyorlar iş buldukça çalışıyorlar şu an bile çok ünlü değilsen sanat camiası zor geçiniyor o yüzden ben senin gibi düşünmüyorum

neira

bana da senin gibi geliyor ve geneline üzülmüyorum ama eskiden kazanılan paralar özellikle yan rolde oynuyorsan çok değildi diye biliyorum.

omer haybo

bana da tam olarak senin gibi geliyor, hatta paraları yerken doğru düzgün aile de kurmamış akrabalarını dostlarını da boşlamışlar ki şu an bakılmıyorlar :') biraz sert bir düşünce ama öyle. eğer zamanında da az para kazanıyorlardıysa da durum değişmez, ülkenin %95i az para kazanıyor, bir emeklilik planı yapmaları gerekirdi :')

freya

arkadaşlar maalesef bu konu öyle sandığınız gibi değil. bi meral zeren 'i falan konu dışında tutarım ama yeşilçam 'da öyle kimse çok kazanmıyordu. hele ki yan oyuncular, set ekibi çok kötü şartlarda çalışıyolardı.

sigorta, sendika vs. yoktu uzun süre. bu konularda insanların neler çektiğini buruk bir dille okumak isterseniz "Bir Yadigar Ejder Kitabı"nı okumayı size tavsiye ederim.

setlerde iyileştirme çalışmaları yapan sanatçılar da oldu. Ayhan Işık gibi. düzgün set saatleri, sıcak yemek vb. şeyleri kamera arkasına kazandıran isimlerden biridir kendisi, mason falan deseler de büyük adamdır. öyle düz çıkarımla iyi oluyo dememek lazım. zira tv 'yi açtığımızda halen izlenebilecek şey aradığımızda çıkan nadide şeyler bence o eski türk filmleridir. :)

bana da mi lolo

yeşilçam kahvesi varmış evvelden figürasyon orada takılırmış işte iş olsa da gitsek çalışsak diye. büyük paralar kazananlar işte o gördüğümüz jönler, kemal sunal vs. ama telif olayları çok sonradan gelmiş. biz de bizimkiler ürettikleri filmleri pazarlamayı becerememişler. şimdi kürekten bi film çıkıyo tişörtünden bardağına her şeyini üretiyolar. bizde oldu yıl 2015 arzu film yeni yeni çalışmalara başladı. çoğu savrulup gitmiş mahzun insanlar bence onlar. tekrar yazayım ilgisini çeken kaçırmasın:

Bir Yadigar Ejder Kitabı

www.kitapyurdu.com

bana da mi lolo

ben de pek üzülemiyorum
olay emeklilik planıysa, bilmem neyse ben salak mıyım o zaman o kadar prim ödüyorum kendi cebimden? 80ler dizisinin annesi vardı hani hep soruyordu sigortalı mıymış işi diye...hem sanat yapacaksın hem Türkiyede yapacaksın, hem bohem hayat yaşayacaksın, hem de iş işten geçtikten gençlik gititkten sonra bir emekliliğin , maaşın olmayacağı için sana birileri bakacak...kim bakacak yahu? Madem o filmlerde o kadar "memleket gerçeği"ni oynadılar aynı memlekette kendilerinin de bir gün yaşlanacağını düşünmeleri gerekirdi.
insanların tercihlerine saygı duyarım ama kendi tercihleri sonucu yaşadıklarına katlanmaları gerekir, ağladıklarında pek de üzülemiyorum.

niye ama

bana da mi lolo + 1
Benim de aklıma ilk Yadigar Ejder ile Meral Zeren ve iki durumun tezatlığı geldi. Figüranların aldığı para üç kuruş para, üstüne de Yeşilçam eski gözdeliğini kaybedince çoğu işsiz kalmış. Sıfırdan başlayanları şanslı sayarlarmış, milletin aldığı üç kuruşu borcuna harcına yatırırken yatırım yapamaması normal.

Zeki Alasya'nın durumu tam tersi mesela. Rahmetli çok kazanırken de borç içindeydi bir şekilde.

Aslında Meral Zeren'in de çok büyük bir savurganlığı yok, hatta savurganlığı yok. Kadın kendine Bebek'te ev aldı. Kendisi tutumlu ama borç içindeki bir adama aşık olup yıllarca onun borçlarını ödedi. Sonra da adamdan ayrılınca parasız ortada dımdızlak kaldı. Çok takdir ediyorum o kadını. Yaptığı fedakarlıklara karşı kendini savunması cesaret isteyen bir davranışta bulundu, hala da kendi başına ayakta durmaya çalışıyor. Yoksa o da bilirdi dönemdaşları gibi bir yapımcıya yamanmayı. Hayatının kumarını kaybetti ama en azından kararını takdir ediyorum.

aychovsky

Mesela simasını ismini pek bildiğimiz Erol Taş 'ı alalım. adam kendisine kahvehane açmış, röportajını aratıp okursanız anlarsınız. "Hazır iyi kötü kazanıyorken bari bi kahvehane açayım yoksa bu Yeşilçam 'ın sağı solu belli olmuyor" demiş. onca filmi olan insan. düzgün telif sistemi olsa yattığı yerden kazanırdı, adam onca filmde rol al sen git anca bi kahvehane açabil. bu kadar mükemmel oyunculuk yeteneği taşıyan ülkemiz insanların şimdi emektar dramıyla yaşamasına üzülmeyek mi . . .

bana da mi lolo

@bana da mı lolo
senin dediğin daha farklı bir şey yalnız
soru "ülkede sanatın takdir edilmemesine üzülmüyor musunuz" sanatçıların (oyuncuların, müzisyenlerin) güzel paralar kazanamamasına üzülmüyor musunuz, olsa evet tabi ki emekçinin kazanamamasına 1 üzülüyorsam bunu bir de sanatla yapanın kazanamamsına 2 üzülüyorum...
ancak nasıl örgütlü olmayan işçiye kızıyorsam, sanatçıyı da kızıyorum. yahut bu işin böyle olduğunu bile bile bunu tercih edene üzülemiyorum. maalesef bu ülke, istisna kaideyi bozmaz, hem sanat yapayım hem karnım doysun ülkesi değil. şaklabanlık yapanlar hariç. çok realistim belki, bilemiyorum.

niye ama
1

mobil görünümden çık