şu anda hattın diğer ucundakinin dediklerini sesin ultra boğukluğundan hiç anlayamadığım bir telekonferansta, paylaşılan ekrana bakarak gördüklerime anlam yüklemeye çalışıyorum.

bununla birlikte, sabahtan beri bir problem vardı, öteki monitörümde onu gidermeye çalışıyorum aktif olarak.

bir yandan şu duyuruyu yazıyorum.

aklımda birkaç şey var, onları programlamaya çalışıyorum bugün için.

hepsini aynı anda yapmaya çalıştığımı farkettim. insan multitask bir canlı değil, ki zaten yapamıyoruz da. ama zaman azlığından herşey bazen birbirine giriyor mecburen...

siz yakın zamanda hiç aynı anda birden fazla şeyle uğraştınız mı? noldu sonunda?

valla bu telekonferanstan bir bok anlamıyorum, bir de güya eğitim :(

 

noldu sonunda?
zihnimdeki resetleme düğmesini aradım. hala bulamadım. belled read olamadı diyecek yakında. uyumakta zorlanıyorum. bazen uyanmakta. bacaklarıma trafo bağlamayı düşünüyorum. huzursuz bacaktan enerji üretmek niyetindeyim (!), boşuna sallanmasınlar.

zihnimiz multitask, ancak insan salt zihinden mürekkep değil.

aklıma zen öğretileri geldi.
"öğrenci zen hocasına sorar;
nasıl yapıyorsun bunu, nasıl aydınlandın, erdin?
hoca cevap verir, ne yapıyorsam onu yaptım. uyurken uyudum, yerken yedim, yürürken yürüdüm vs.
ben de öyle yapıyorum demiş öğrenci. biz neden eremiyoruz?
çünkü siz uyurken düşünüyor, yerken konuşuyor.... zihninizi hiç boş bırakmıyorsunuz."

yukarıdaki hikaye misali, aynı anda çok iş yaptığımızı sanarken, aslında bilincimizi fazla göstermiyoruz. bir çok şey bu yaşımıza dek öğrendiğimiz ve otomatiğe bağladığımız şekilde yapılıyor. işin içine ruhumuzu katmıyoruz yani.

bir de yaptığın işten ne kadar keyif aldığın, hayatının stresli olup olmadığı anlaşılıyor. kısaca zihnin dağınık, çok çalışıyor ancak bu ruhun huzursuzluğuna sebep olur.

dahinnotha

4.

dört şeyi aynı anda yapabiliyorum. telefonla konuşurken konuştuklarımı ajandaya geçirip diğer yandan bilgisayarda belge düzenleyip bir konferans dinlemişliğim var. sakince odaklan, endişeyi kafandan at, olmaması için hiçbir sebep yok.

sonra dedim ki, ne gerek var, teker teker tadını alarak yapmak daha güzel. hayat acele etmeye değecek kadar tatsız değil.

eksi sozluk e bir daha geldim

program yazarken, yanda ipad acikti, film izliyordum, bir yandan arada sevgilimle konusmaya basladim. böyle bir süre devam etti, programa ne yazdigimin farkindaydim, sevgilime cevaplarim gecikmeliydi, izledigim filmde aksiyon sahneleri haric muhabbetlerin farkina varamadim. ama hepsi hakkinda fikir sahibi oldum.

tek bir seyle ugrasamiyor, en az 2 isle ugrasiyorum. ekran hep sag sol 2ye bölünmüs durumda.

ama bu islerden biri yazma ise isler sarpa sariyor.

duydugum en rahatsiz adam bir yakinimin arkadasi olur, araba kullanirken muhabbet etmeye devam ederken, bakmadan, sadece tas yerlerini söyleyerek satranc oynamis adamdir. satrancta bakmadan 5 adim sonra hangi tas nerde kaybeden bir insan olarak saygi duydum.

aynadakiyabanci
1

mobil görünümden çık