[]

şurada chances are.. diye giden cümlede

ne diyor? bu düzgün, legal bir kalıp mı?
i.4cdn.org



 
gramerinden tam emin değilim ama düzgün gibi. "muhtemeldir ki..." diye gittiğini düşün. "bu adamlar muhtemelen onları kızdıracak bir şey yapmıştır" diyor.


  • kül  (25.02.15 01:31:03) 
daha önce filmlerde dizilerde falan çok duydum bu kalıbı.


  • disfori  (25.02.15 01:39:24) 
Legal, boyle cumle kursan hapse atmaz seni gramer polisi yani. "Chances are"dan sonra virgul de kullanilmasi daha uygun olacaktir.


  • loveinaflipbook  (25.02.15 06:12:29) 
[]

sevabına türkçeden ingilizceye 1 sayfa çeviri yapabilecek profesyonel

sevabına olmazsa da bira ısmarlarım.




 
bir sayfalık metnin çeviris eğer 1400 karakter diye var sayarsak zaten 12 liraya falan gelecektir.

istanbul içindeyseniz taksim tarafında bir mekanda samuel adams veya leffe blonde karşılığı olabilir.

(tercümeyle biraz uğraşmış birine sevabına derseniz genelde heme soğuyor durumdan, bu da gelir kapısı sonuçta bu meslek için)
  • raj  (24.02.15 21:48:20) 
para mühim değil, hemen yaparım diyene internetten parasını gönderirim. önemli olan aciliyet.


  • crimson king  (24.02.15 22:10:53) 
[]

Yemek guruları, parmak kaldırır mısınız?

Güney Amerika'ya has şu iki keki duydunuz mu? Ettiniz mi? Tattınız mı?

*tarta impossible
*tartatresleches

Her ikisini orjinal haliyle bırakmak istemiyorum. Beyin fırtınamda bana yardımcı olur musunuz?

 
Bu tür isimleri çevirmeye kalkmamak gerek. Ajksi hâlde ne oldugubnu bilen de birsey anlamiyor. (Zaten birincisine dokunmak imkansizmis).


  • pinocchio  (24.02.15 21:21:16) 
ikincisi trileçe


  • la noix  (24.02.15 21:24:22 ~ 21:24:28) 
duymadım tatmadım ama sanki kase kuchen gibi geldi bana emin değilim. tam anlatsana nasıl şeyler


  • fasulyek  (24.02.15 21:25:48) 
[]

Şu cümle nasıl kurulur?

"Diyabet, dünya çapında görülme sıklığı gün geçtikçe artan, yaşam boyu süren, tıbbi bakım gerektiren, ciddi işgücü kayıplarına yol açan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen bir hastalıktır."

Bu cümle ingilizce nasıl kurulur?


 
Valla İngilizce'si nasıl kurulur bilmiyorum ama, 7 yaşımdan beri yani 16 yıldır şeker hastasıyım ve bugüne kadar bu cümledeki gibi bir etkisini görmedim.
Ha sen gider kilo kilo baklava yersen tabi ki yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Ya da ilaçlarını kontrolsüz/dikkat etmeden kullanır, rutin doktor kontrollerini aksatırsan illa ki kötü şekilde etkilenirsin.
Bu tarz yazılarla insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyorsunuz. Şu yazıyı şeker hastalığına yeni yakalanmış, doğru düzgün bilgisi olmayan birinin okuduğunu düşünün...
  • büyük engizisyoncu  (23.02.15 21:14:10) 
Diabetese is an illness that is increasing in prevalence all around the world, that is lifelong, that requires medical care, that substantially causes labor force losses and that is able to effect the quality of life negatively.


  • whimsical  (24.02.15 13:31:30) 
[]

Şu yemeği ne diye çevirebiliriz?

Evet, listemize bir yemek ismi kazandırmamız gerek.

www.thedutchtable.com

de.wikipedia.org

Bapao için ne diyebiliriz?

 
bapao


  • masa penisi  (23.02.15 15:26:32) 
pasa kesesi


  • mayeskuel  (23.02.15 15:28:30) 
felemenk mantısı

Edit: Hollandayla alakalı olup olmaması önemli değil. Yemeğin anavatanı her ne kadar çin olsa da bu yiyecek mutfağı cin kadar cesitli olmayan Hollanda da anavatanı cin'e gore daha büyük yer tutuyor.
  • emininsel  (23.02.15 15:32:13 ~ 24.02.15 08:00:17) 
bapao deseniz, parantez içinde de (buharda pişmiş hollanda poğaçası) gibi bir açıklama yazsanız?


  • sir gawain  (23.02.15 15:32:54) 
parantezli bilgiler yazamam :(


  • dessy  (23.02.15 15:33:21) 
hollanda'yla alakası yok bunun, çin'de ve endonezya'da çok tüketilen ve göçmenler dolayısıyla hollanda'da da sıkça tüketilen bir yiyecek.

asıl ismi baozi (baozı okunur). ben olsam pofuduk çin mantısı derdim :)
  • lily briscoe  (23.02.15 15:41:09) 
abao (abov)


  • mesglsn sanirm bn yatiyrm  (23.02.15 15:44:03) 
bonba
bonbao

  • ground  (23.02.15 16:22:21) 
içli ekmek


  • hayir bu koyden olsam nolcak  (23.02.15 16:31:44) 
[]

Türkçe-İngilizce çeviri

2014 yılı 12 aylık bilançosu resmi makamlara 2015 Nisan ayında bildirilmektedir.
Gerekli görüldüğü takdirde belirtilen tarihte 2014 bilançosu temin edilecektir


Yardım edebilir misiniz?

 
Twelve-month b/s (balance sheet) of the year 2014 will be notified in April 2015
If deemed necessary, the b/s (balance sheet) of 2014 will be procured on the dates specified.

  • kaufman  (23.02.15 14:00:23 ~ 14:01:04) 
Financial statements for fiscal 2014 will be declared to official channels in April 2015.
if it's necessary, financial statements for 2014 will be provided on specified dates.

  • t joe  (23.02.15 14:15:22) 
[]

bir cümle ingilizce çeviri?

yalnızlık bir ilaç mıdır yoksa hastalığın ta kendisi mi?

cümlesini nasıl çevirsem en doğru olur sizce?

is loneliness remedy or disease itself? doğru mu mesela?

 
cümle doğru, sadece "a remedy" ve "a disease/the disease" demek lazım.


  • kül  (23.02.15 02:49:07) 
the veya a demeye gerek yok burada.


  • baldur2  (23.02.15 02:53:48) 
peki ama neden? :)


  • kül  (23.02.15 04:02:31) 
anlam butunlugu acısından kanımca the veya a koymaya gerek var

kül +1
  • cokponcik  (23.02.15 05:00:43) 
"a" gerek bence de


  • kaputt  (23.02.15 09:04:52) 
[]

Siz olsanız yds'ye girer miydiniz?

Şimdi bir kaç soru ile birlikte bir şey danışacağım. Ben seneye okutmanlık için üniversitelere başvuracağım. Yds'den geçen sene 92.5 aldım.Genelde ön degerlendirmede oran Ales %60, yds %25, agno %15. Yds'ye tekrar girsem en fazla 95-97 arası alacagım bu da 1 puan filan etkileyecek.
Bir de yds 70 tl olmuş.
1. 2014 Nisan yds 2015 Eylül'de kullanılır mı?
2. Bu oranlar değişir mi okuldan okula.
3. Yds'ye eğiitim bilgilerini güncellemeden basvuru yapsam sıkıntı olur mu?
Esen kalın.

 
1. kullanılır. www.osym2015.com
2. bilmiyorum.
3. olmaz. klavuzda yazıyor. dokuman.osym.gov.tr

70 lira sana koyacak bi para ise girme. ama okutmanlıkta da bir puan iki puan bile kpss'de olduğu gibi çok farkediyorsa gir.
  • elorelia  (21.02.15 16:47:09 ~ 16:49:27) 
kullanabilirsiniz. okuldan okula değişir. girin, küsüratla kaçırırsanız üzülürsünüz (arkadaşım ekolü). sıkıntı olmaz.


  • in the dark  (21.02.15 16:51:18) 
ben bi puan için riske girmezdim.


  • platoniclover  (21.02.15 16:54:54) 
hayir hocam. 92.5 iyi bir puan bence.


  • joy luck club  (21.02.15 17:16:05) 
para koymayacaksa gir. geçerli sınav puanlarının en yükseğiyle başvurabiliyorsun zaten, daha düşük alırsam :( tarzı bir risk yok.
ben de yükseltmek için giricem başarılar

  • mesgul ve huzursuz  (21.02.15 17:33:47) 
[]

He voluntarily resigned from this department to continue his education.

şu cümle doğru mu ?

söylenmek istenen : eğitimine devam etmek için kendi isteğiyle ayrılmıştır.

( from this department gerekli mi değil mi bilemedim, bir önceki cümlede geçmektedir bu departmanın ne olduğu )

 
as his desire , he resigned from this department to continue his education. voluntarily nin bir is icin ucret talep etmeden gonullu olma durumu var sanki.


  • Notts  (21.02.15 12:18:19) 
On his own accord olabilir kendi isteğiyle yerine


  • burya  (21.02.15 12:22:14) 
Busuta, senin cümlen Notts' unkinden daha dogru. Department olayı bir önceki cümleye bağlı olarak çıkarılabilir.


  • harzem  (21.02.15 12:22:47 ~ 12:23:20) 
resign zaten kendi istegiyle olur, voluntarily gereksiz olmus bence.


  • crucio  (21.02.15 13:17:57) 
crucioya katılmakla birlikte "resigned from his job on this department" daha doğru olabilir gibi geldi


  • f atih  (21.02.15 17:06:40) 
Burya'ya katılıyorum sadece küçük bir fark dışında.
'of his own accord' daha doğru olacaktır.

Direkt sözlükten alınmış olan örnekler aşağıdadır.
-She left of her own accord. I didn't tell her to go.
- My mother thought something was wrong when I cleaned up my room of my own accord.

Bununla aynı anlama gelen bir kullanım daha var. 'of one's own free will'.
- John took on the responsibility of his own free will.
- She had a sexual intercourse of her own free will.
  • the whore times  (21.02.15 22:14:47) 
[]

"İsim Denklik Belgesi" - İngilizce

Çift pasaportlu ve çift isimli birisine ait...

"İsim denklik belgesi" nasıl deriz?

(Gayet mantıklı şeyler uydurabilirim de, standart bir karşılığı varsa diye soruyorum.)

 
certificate of name accreditation olabilir mesela. salladım bu arada yardımcı olur belki.


  • t joe  (20.02.15 15:40:15) 
[]

relative noun clause ları görebilmek

yds hazırlığında karşıma rcl vr ncl sorularını alıyorum.

mesela şıklarda; whose, that, which, vs vs var ama o boşluğa bunlardan birini nasıl getireceğimi bilmiyorum.

boşluğun doldurulması istenen bir cümle neye göre rcl ya da ncl olarak tanımlanıyor. ondan sonrası kolay ama bu ikisinden birini neye göre seçerim?

 
bence fena anlatmamış:
www.ingilizcedersin.com

  • loveinaflipbook  (20.02.15 14:08:40) 
sağ ol ;)


  • kupigometa  (20.02.15 14:34:09) 
[]

Şaraplar, rakılar, viskiler, likörler

yukarıdaki cümleyi ingilizceye çevirmem lazım.

wines, rakı s, whiskeys, liquors

mu diyeyim yoksa sondaki "s"ler anlamsız mı? kullanmayayım mı?

 
öff en sinir bozucu lafı edicem. bence cümleye bağlı.

edit: parti varsa pipetimi alıp gelirim ben de. her şişeden çeker bi yudum giderim. kullan s'i her türlü bazı cümlelerde s'siz de olabilir ama s'in varlığı yanlış olmaz her türlü.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (19.02.15 14:24:56 ~ 14:26:26) 
partiye davet edersen cevap veririm :)


  • justinho26  (19.02.15 14:25:06) 
we have a lot of wine, raki blablabla diye devam edersen daha uygun olur.

s takısı olmaz.
  • Lt. Col. Frank Slade  (19.02.15 14:26:09) 
Olsa da icsek.


  • aeroflot  (19.02.15 14:28:17) 
parti yok, emtia sınıflarının bir kısmını çeviriyorum müşteri için.


  • damdanakan  (19.02.15 14:36:36 ~ 14:37:08) 
sıvılar çoğul olamayacağından şaraplar - wines gibi bir çeviri yerine, şarap markaları - şarap türleri - şarap çeşitleri gibi sonuna çoğul olabilecek bir kelimeyle çevirin. yani şarabı değil ikinci kelimeyi çoğul yapın. wine brands gibi.


  • freya  (19.02.15 15:40:30) 
wines, rakı, whiskeys, liquors
rakı tekdir, öyle likör, sarap gibi doksan bin çset degil. (Bulgarlarin "rakiya"si yerine göre çok farkli oluyor ama o zaten likör çesidi yerine geçiyor).

  • pinocchio  (24.02.15 19:58:51) 
[]

Tavsiye Edebileceğiniz İngilizce Kitap

Arkadaşlar merhaba. Bu dönem yds'ye giricem ve malumunuz sınav paragraflardan geçilmediğinden ingilizce kitap alıp okuyarak hazırlanmak istiyorum. Aslında ingilizce seviyem iyi düzeyde, ama yine de kitap içerisinde uzun betimlemeler arasında boğulup bilmediğim kelimelerden dolayı zorlanmak istemiyorum.

Bildiğiniz tavsiye edebileceğiniz, ağır olmayan, içerisinde günlük konuşma dilinin daha sık kullanıldığı ingilizce roman önerebilir misiniz? Teşekkürler


 
Watership down cok guzel bir kitaptir.


  • thracian  (19.02.15 14:38:41) 
[]

exclusion of further liability

Türkçesi nedir? Şimdiden çok teşekkürler.




 
ileride doğabilecek sorumlulukların istisnaları.

daha doğrusu, onların müstesna hale gelme durumları
  • alperz  (19.02.15 08:52:44 ~ 08:53:04) 
Bundan sonrasina karismam diyor.


  • vendorth  (19.02.15 10:21:56) 
[]

1/5 2/3

gibi şeyler ingilizcede nasıl ifade ediliyor. Biz beşte biri üçte ikisi diyoruz ya onun gibi.




 
1/5: one fifth
2/3: two thirds

  • leadzeppelin  (19.02.15 05:19:25) 
one of five
two of three

gibi de ifade edilebiliyor.
  • kenyali cilgin forvet  (19.02.15 06:09:03) 
1/5: one fifth
2/3: two thirds

Budur doğru kullanım günlük hayatta. Mesela "erkeklerin 1/5'i gay" demek için "one fifth of men are gay" dersin.

Matematik/fizik formüllerinde "one over five" da diyebilirsin, "one fifth" de diyebilirsin.

eğer üst taraf 1'den büyük bir sayıysa çoğul yapman lazım.
"one third", "two thirds" şeklinde.
  • harzem  (19.02.15 07:22:32) 
[]

2013 ly5 vs. 2014 lys5

Hangisi daha zordu?




 
Bi de sunu sorayim 2013 lysde 4 yanlis yapan 2014de kac yapardi mesela. Bu biraz sacma oldu ama tahmin yurutebilirseniz iste.


  • aydonno  (18.02.15 18:47:38) 
lys ne?


  • bedbed  (18.02.15 18:54:27) 
3


  • bir ileti paylastim  (18.02.15 19:35:30) 
2014 Daha kolaydı. Seviyeye göre 2013'ten 5-7 doğru fazla yapılırdı bence.


  • hala mi ceren yahu  (19.02.15 01:38:08) 
[]

doğru çevirebilmiş miyim?

there are various options relating to how the task is to be undertaken that can be taken prior to the actual performance of the task and thus planned for by the teacher.

görevin nasıl gerçekleşebileceğiyle ilgili, onun(görevin) gerçek performansı öncesinde uygulanabilecek ve öğretmen tarafından planlanmış çeşitli seçenekleri vardır.

iyi bir çeviri değilse çevirinizi paylaşırsanız memnun olurum.

 
görevin gerçekleştirilmesinden önce bu görevin nasıl yapılabileceği ile ilgili farklı seçenekler öğretmen tarafından planlanmıştır?


  • givemesomesubstance  (18.02.15 15:23:29) 
prior to actual performance: görevin 'icrasından önce' ya da 'ifa edilmesinden önce'

relating to be undertaken: üstlenileceğiyle ilgili

çeviri:

görevin, ifa edilmesinden önce uygulanabilecek ve öğretmen tarafından planlanmış, nasıl üstlenileceğiyle ilgili çeşitli seçenekler vardır.
  • himmet dayi  (18.02.15 15:35:07) 
[]

Router nasıl okunur?

1- rautır
2- ruutır



 
rautir diyenin dilini eşek arısı soksun.


  • jaygatsby  (17.02.15 21:43:17) 
2


  • hayal bilgisi  (17.02.15 21:43:27) 
2 güzellllllll


  • mesglsn sanirm bn yatiyrm  (17.02.15 21:44:07) 
ölümüne 2


  • straples  (17.02.15 21:45:28) 
Ruutır. Mesela tahminimce kelime rooter olsaydı ruğtır gibi okunurdu.


  • aguilas negras  (17.02.15 21:45:45) 
Esek arisi da soksa 1-rautir. Sonucta rooter diye yazmiyoruz.


  • ned flanders  (17.02.15 21:46:12) 
ridır.


  • tescillimarka  (17.02.15 21:47:34) 
ikisi de doğru. biri uk, biri us ingilizcesi


  • ack3000  (17.02.15 21:47:46) 
rautır
raudır
ruuta
rauta
  • vedat chili peppers  (17.02.15 21:49:38) 
dilinizi eşek arısı değil, eşeğin kendisi de soksa 1.

hatta (1): www.merriam-webster.com
hatta (2): www.youtube.com
  • nawar  (17.02.15 21:56:56) 
roytır


  • norek  (17.02.15 22:00:58) 
rutzır


  • dimia  (17.02.15 22:17:12) 
üniversitede network hocası rautır diye telaffuz ediyodu. ingilterede okumasından kaynaklanıyor olabilir.


  • Heathcliff  (17.02.15 22:20:51) 
s.a. sanayiden geliyorum
bu bahsettiğiniz şey rotil olsa gerek.

  • ismail yk  (17.02.15 22:31:09) 
Roytır


  • sehpa fx350  (17.02.15 23:31:29) 
jamiryo


  • lionel andres  (17.02.15 23:58:27) 
Rautir. A ile u o sesi gibi çıkacak ama. R(a)o(u)tir gibi bir sey.


  • Euxinos007  (18.02.15 00:54:14) 
rıutı diye okunur. tabi orada çok ses şeysi var, hiç fonetik uğraşamıcam. siz rıutı diye okuyun ama.


  • klassno  (18.02.15 01:07:59) 
[]

kendi başına osmanlıca öğrenmek

Osmanlıca öğrenmek istiyorum sevgili duyuru kullanıcıları, ama kursa vs. gidip para vermek de istemiyorum. Şöyle kendi başıma öğrenebileceğim herhangi bir basılı veya online kaynak öneriniz varsa seve seve alırım.




 
ücretsiz kurslar var, araştırın.


  • tescillimarka  (17.02.15 20:24:10) 
Geçen yıl halk eğitimin ücretsiz kurslarına gittim 1 yıl. Epey öğrendim. Hatta geçen hafta tapuda Osmanlı arşivine girdim Bir tercüman ile Ancak matbu harfleri çok iyi okumama rağmen el yazısında çok gerideyim. Osmanlıca ogrenmek için arap alfabesi temelin olması lazım. Yani kuran kursuna vs gitmissen işin kolay.


  • ground  (17.02.15 20:33:55) 
Faruk Kadri Timurtaş'ın kitabını alın. Şu: (git: www.dr.com.tr)

Zaten harfleri ve bitiştirmeleri öğrendikten sonra metin okuyarak gelişeceksiniz.
  • mutlusismankedi2015  (17.02.15 21:17:04) 
[]

türkçeye çevirebilir misiniz?

1) Over 40 examples of teaching exercises are included to illustrate techniques which can be applied in the classroom

2) An approach is "a set of assumptions dealing with the nature of language and the nature of the language teaching and learning

3) Drilling is a classroom technique which some teachers reject due to a possible lack of communicative quality and its highly controlled

 
1) sınıfta uygulanabilecek teknikleri örneklerle açıklayan 40tan fazla eğitim egzersizi içermektedir.
3) sondaj; bazı öğretmenlerin iletişimsel sıkıntılardan ve fazlaca kontrol edilmesinden ötürü reddettiği bir tekniktir.

direk bir tercüme olmamış olabilir, elimden geldiği kadar.
  • coknormalinsan  (17.02.15 20:04:36) 
2- Bir yaklaşım, dilin doğasıyla ilgilenen bir dizi varsayımdır. Dilin doğası da öğretmek ve öğrenmektir.

approach'a yaklaşım dedim de o başka bir kelime olabilir bağlama göre.
  • kül  (17.02.15 22:21:47) 
[]

İngilizce öğrenmek istiyorum

ingilizce bilgim "what is your name" seviyesinde.
hangi ortama girersem gireyim kendimi ezik gibi hissediyorum. genelde insanlar az da olsa bir şeyler konuşuyor ama bende o da yok.
geçenlerde pek samimi olmadığım 2 tanıdıkla aynı ortamda bulunmak zorunda kaldım. bir filmden bahsediyorlar ama sürekli ingilizce kelimeler sokuyorlar araya. ben sadece izlemekle yetiniyorum. arada dönüp bana bakıyorlar falan.
facebook'ta birbirlerine ingilizce yorumlarda bulunuyorlar. ben ne olduğunu çözmeye çalışıyorum.
böyle sıkıntılı bir durum.


böyle ilkokul seviyesinden başlayarak nasıl bir yol izlemeliyim.?
her öneriye açığım.

 
Öncelikle, mutlaka sana bu yolda yardimci olacak arkadaslarin veya ögretmenin vs. olmali, dil cünkü konusmadan ögrenemeyecegin bir sey. Basta güzel anlatimli gramer kitaplari kullan, ayni zamanda Türkce altyazili Ingilizce diziler izle, sonra asinaligin arttikca Ingilizce altyaziyla izle. Her firsatta kelime calis, gir cocuk hikayeleri okuyarak basla internette. D&R ve Remzi gibi yerlerde cesitli seviyelerde minik kitaplar bulabilirsin.
En önemlisi, asla sormaktan ve hata yapmaktan cekinme. Anlamadigin bir hususu gerekirse bin kere sor insanlara. Ve elbette, Ingilizce ögrenirken Türkce düsünme. Dilin mantigini kavra. Buradan da ben dahil ihtiyac duydugunda yardimci olabilecek insanlar cikacaktir bol bol.
Hadi kolay gelsin.
  • scandiacus  (17.02.15 16:33:29) 
bende aynı durumdayım ve bu duyuruya gelecek olan cevapları çok merak ediyorum. Attım fava :)


  • verbanadüşlerimi  (17.02.15 16:39:13) 
ben şu anki ingilizce seviyemin neredeyse %70 lik temelini lise hazırlık sınıfında attım diyebilirim. anadolu lisesiydi eğitim dili ingilizceydi vs belki bunun da etkileri olabilir ancak geri dönüp o 1 senede yapılan aktiviteleri düşündüğümde basılı kaynakların yanında ciddi manada interaktif bir süreçten geçildiğini görüyorum. tabi bunu 10-11 sene öncesi şartlar çerçevesinde değerlendirmek lazım. günümüzde görsel ve işitsel kaynakların çoğu oldukça ulaşılabilir. yapman gereken tüm bu kaynakların yanı sıra interaktiviteyi de bir şekilde sağlayabilmek. birlikte ve karşılıklı etkileşimi sağlayan çeşitli kullanışlı web siteleri, yazılımlar mevcut. belirli bir miktar ödeyerek bunları edinmen sana ciddi manada faydalı olacaktır.


  • vonkhar  (17.02.15 16:53:16) 
türkçe altyazılı dizi izliyorum ama henüz bir faydasını görmedim. sanırım hiç kelime bilgim olmadığı için.


  • bu iste bir yalnizlik var  (17.02.15 18:16:06) 
Yurtdisina cik, illakinogrenirsin. Ilk 3 4 ay cok zorlanirsin ama sonra acilirsin. Work and travel bir secenek olabilir ama benim param olsa hindistana giderdim. Orda da iyi bir temel alirsin bir dil kursuyla. Turkiyede dil kursuyla baslasan sklrsin, birakirsin, heves olarak kalir. Ben 14 yil ingilizce dersi aldim. 9 ayda igrendigimi ogrenmedim. Bir de 14 yilda bise ogrenmedigimi anladim.
Isin zor kolay gelsin, ama ingilizce ogrenirsen butun hayatin degisir.

  • it could be wrong  (17.02.15 18:52:29) 
Duolingo.com ile sifirdan dil ogreniyor insanlar. Ben de, esim de ogreniyoruz hatta, tavsiye ederim.


  • bir varmis bir yokmus  (17.02.15 18:58:35) 
teşekkür ederim cevaplar için.


  • bu iste bir yalnizlik var  (18.02.15 18:55:18) 
[]

Viskiden anlayanlar?

gugılladım ama bulamadım.

Şuradaki 107 olayı ne oluyor tam olarak? bilmediğim ve anlayamadığım için çeviremiyorum.

its 107 proof out of the bottle.

 
iyi kötü içerim anlam veremedim. önümde 1-2 şişe vardı aldım onların üstünde baktım benzer bi ibare yok


  • try again fail again fail better  (17.02.15 14:54:27) 
en.wikipedia.org

%50 alkol = 100 proof, 107 proof da %53.5 alkol oranı oluyor.
  • inheritance  (17.02.15 14:55:33) 
Proof alkol oranini belirtiyor. 107 proof %53.5 alkol var demek. Eskiden yasal olarak en yuksek alkol orani bu imis.


  • Haldamir  (17.02.15 14:57:37) 
107 derece diye cevirebilirsin gibime geliyor. kolonya gibi.


  • disq  (17.02.15 15:03:58) 
[]

çevirim nasıl olmuş?

Task: Many researchers define tasks as activities that will be completed while using the targetlanguage communicatively by focusing on meaning to reach an intended outcome.
görev: Çoğu araştırmacı görevi, istenen bir sonuca ulaşacak bir anlama odaklanıp, hedef dili iletişimsel bir şekilde kullanarak tamamlanan aktiviteler olarak tanımlar.



 
virgülü yanlış kullanmışsın. çoğu araştırmacı, görevi hedeflenen bir sonuca ulaşmak için hedef dili anlama odaklanıp iletişimsel bir şekilde kullanarak tamamlanacak aktiviteler olarak tanımlarlar. diye çevirdim ben. çevirmen değilim bu arada :/


  • hailtothethief  (17.02.15 14:22:23) 
Bu cümle herhalde communicative language teaching konusuyla alakalı. Eğer dediğim gibiyse 'task' kelimesini 'performans görevi'olarak çevirsen daha iyi olur.


  • the whore times  (18.02.15 00:55:27 ~ 00:55:49) 
[]

İngilizceden Türkçeye çeviri yardımı.

Task: Many researchers define tasks as activities that will be completed while using the targetlanguage communicatively by focusing on meaning to reach an intended outcome.

Drill: A simple drill, for example, can be an effective way of raising students’ awareness of a particular grammatical pattern. In more traditional approaches, a teacher will continue drilling until she feels that students have ‘learnt’ the language.

Teşekkürler.

 
Görev: Cogu arastırmacı görevi, hedef dil gevezelik(haberleşmek) için kullanılırken, ortaya çıkan sonucların anlamlı olup olmadığına odaklanarak tamamlanan aktiviteler olarak tanımlar.

Eğitim: Basit bir egzersiz, mesela öğrencilerin belirli bir dilbilgisi örneği(kalıbı) hakkında farkındalıklarını geliştirebilmeleri için etkili bir yol olabilir. Eski(geleneksel) yaklaşımlar, öğretmen egzersizi kendisi cocukların ogrendigini hissedene kadar devam ettirir.
  • t joe  (17.02.15 13:37:41) 
Görev: Çoğu araştırmacı görevi, istenen bir sonuca ulaşacak bir anlama odaklanıp, hedef dili iletişimsel bir şekilde kullanarak tamamlanan aktiviteler olarak tanımlar.

Daha doğru bir çeviri midir?
  • sen olmayan cocuk benim  (17.02.15 13:54:18) 
drill dediği dil eğitiminde kullanılan alıştırmalar.


  • burya  (17.02.15 14:03:06) 
devrik, ters gibi geldi biraz bana sanki kafamda oturtamadım :) farketmez ama pek ikisinde de aşağı yukarı aynı anlam çıkıyor. hangisi kafana yattıysa onu yaz.


  • t joe  (17.02.15 14:10:14) 
[]

kısa bir çeviri-ingilizce

bu içerik kişisel haklarımı ihlal etmektedir. kaldırılmaması halinde mahkeme yoluna başvuracağım.

ilginiz için teşekkürler.


 
this content violates my privacy. I'll take legal action in case it is not removed.


  • the whore times  (17.02.15 00:22:10) 
[]

yunanca bilenlere gramer sorusu

kelime sonunda ς / sigma harfi bazen yazılıyor bazen siliniyor. bunun kuralı nedir? neden düşüyor bu harf.

Mesela bazen Κώστας yazılmış bazen de Κώστα. Bu basit olayı bana anlatana 10 puan


 
birisine seslenirken düşüyordur belki. emin değilim sadece tahmin


  • burya  (16.02.15 12:42:29) 
@burya sadece seslenme değil sanırsam zira şöyle bir örnek vereyim:

Yunanistan yeni maliye bakanının soyadı "Βαρουφάκης"
Ama mesela şöyle bir haber başlığı verilmiş "Δύσκολη αναμέτρηση για τον Βαρουφάκη"
goo.gl

Burada sondaki sigma harfi niye düşüyor anlayamadım.

edit: yine aynı haber içinde iki farklı paragrafta adamın soyadının sondaki sigma harfi düşmüş diğerinde düşmemiş:

"Δημοσίευμα των Financial Times σημειώνει ότι κατά τις συζητήσεις που έγιναν το Σαββατοκύριακο αποκαλύφθηκε μεγαλύτερο χάσμα μεταξύ των δύο πλευρών, κάτι που οδηγεί σε μία δύσκολη αναμέτρηση του υπουργού Οικονομικών Γιάνη Βαρουφάκη με τους ομολόγους του σήμερα το βράδυ.

«Πρόσωπα που μετείχαν στις προπαρασκευαστικές συζητήσεις, και είχαν ως στόχο να ορίσουν και να συγκρίνουν τις θέσεις των δύο πλευρών, δήλωσαν ότι η Αθήνα ήγειρε πολύ περισσότερες αντιρρήσεις στους όρους του υφιστάμενου προγράμματος στήριξης από το 30%, στο οποίο είχε αναφερθεί την περασμένη εβδομάδα ο κ. Βαρουφάκης» σημειώνουν οι FT, προσθέτοντας:"
  • razvan rat  (16.02.15 12:45:33 ~ 12:49:58) 
hocam cevab veremeyeceğim ama bildiğim kadarıyla freekara yunanca biliyor. buna cevap verecek kadar biliyor mudur bilmem ama biliyor yani yunanca. ona sor istersen. zamanında bana yunan elleriyle ilgili başka bir konuda çok yardımcı olmuştu sağolsun, pırıl pırıl bir adamdır.


  • der meister  (16.02.15 12:46:55) 
για τον Βαρουφάκη yazıyor ya..
burada accusative yani ismin i hali var. o yüzden düşmüş olmalı.

  • burya  (16.02.15 12:56:06) 
Güncelleyeyim


  • razvan rat  (16.02.15 19:05:50) 
yunanca'da vokatif denen bir sey var. yani birisine seslenirken bunu kullanirsin. o zaman sondaki sigma harfini düsürürüz, genelde maskülen isimler olur bunlar.

κώστας -> κώστα!
γιαννις -> γιαννι!

ayni sekilde de mesela "beyefendi" anlamina gelen
κυρια -> κυριε!
  • scandiacus  (16.02.15 22:43:12) 
[]

turning into redneck

I like the way bourbon turns me into a redneck.

burada turning into redneck ile sizce ne deniyor?

redneck: an offensive word for a person who lives in a country area of the US, has little education and has strong conservative political opinions

ancak burada bir hakaret gibi bir şey içermiyor bence. Siz ne diyorsunuz?

 
bu insanlar tanımlamada da bahsettiğin gibi biraz salaklar, hatta aileiçi evlilik çok fazla olur rednecklerde, ondan da kaynaklı bozukluklar var çoğunluğunda. retarded diye tabir edilen cinste insanlar.

heralde sarhoşluk olarak bahsedilmiş, ben öyle anladım yani.
  • loveinaflipbook  (16.02.15 10:05:30) 
aslında orada redneck kelimesinin ifadesini yazmak istedim. asıl çözümlemek istediğim cümle şuydu: I like the way bourbon turns me into a redneck.


  • dessy  (16.02.15 10:08:17) 
işte bourbun bunda conservative political opinions oluşturduğu için hoşuna gitmiş.


  • safepassage  (16.02.15 10:09:39) 
ifade tümden "bourbonun beni mallaştırmasını seviyorum" diye çevrilebilir.


  • ron dennis  (16.02.15 10:10:15) 
Çok üzgünüm, hala anlayamıyorum :(

Şöyle bir cümle daha var mesela: It’s like the southern redneck and an Indian get in the mood together and they start dancing.
  • dessy  (16.02.15 10:11:05) 
redneckler orta-güney amerika da yasayan, senınde yazdıgın gibi bir boktan anlamayan mal sınıfına verilen isim. Viskinin kendisini bu cahil salak sınıfına donusturmesini hosuna gidiyor olarak tanımlamıs. Sonucta ''redneck'' diyerek bir hakaret mevcut redneckleri eziyor sonucta ama bu adamın hosuna giden birsey demek ki.

İkinci yazdıgında da bir şekilde bu adamlar gibi olabilmek yazan kişinin hosuna gidiyor işte bunuda içki içtiği zaman yapabiliyor demek ki.
  • t joe  (16.02.15 10:12:16 ~ 10:16:06) 
"It’s like the southern redneck and an Indian get in the mood together and they start dancing."

redneckler ile indian'lar (native americanlar olduğunu tahmin ediyorum) çok alakasız gruplar. yanlış anlamadıysam, adamın bourbonun etkisi olarak tarif ettiği şey "herkesi aynı seviyeye çekmek, ortak noktada buluşabilecek kıvamda bir en düşük seviyeye getirmek" gibi bişey.

ya da kafam karıştı :)
  • loveinaflipbook  (16.02.15 10:16:08) 
Bir nevi "Bu bourbon içimdeki redneck'i ortaya çıkarıyor. Ben de bu durumu seviyorum". Analoji kurarsak "Şu rakı içimdeki Müslüm dinleyen genci çıkartıyor. Bunu da güzel yapıyor"

Hakaret değil.
  • aychovsky  (16.02.15 10:27:31) 
Aslında evet, ne denilmek istenildiğini anlıyorum ama doğru ifade edebilecek kelimeyi bulamıyorum.

ron dennis'in önerisi uygun kaçmayacak çeviriyi paylaştığım yerle. :(
  • dessy  (16.02.15 10:34:21) 
yazılanların tümüne katılıyorum, aychovsky olsun t joe olsun loveinaflipbook olsun çok güzel açıklamışlar. alkışlamaya geldim. bu dayıt herhalde hafif entel de bi abi/abla, bourbon'u içince o redneck'lerin efsanevi kafasına ulaşıyorum diyo gibi.

indian'la redneck'in bir araya gelip dans etmesi görülecek iş değil zira redneck'ler çok tutucu ve ırkçıdır genelde. e bi de amariganlar zaten kızılderililere neler neler yapmış. yerli ve ırkçı amerikan, yerinden edilmiş kızılderili. bunlar ikisi şarkı söyleyip dans ediyor. düşünsene. hah işte o seviyeye getirecek kadar, bağnaz ve dangalak bir redneck kadar sakin ve mutlu oluyorum diyor. ama çeviri için soruyorsan onu bilemeyeceğim, zor bir çeviri olur.

redneck randal diye bi' meme karakteri var mesela çok komik, google'da aratırsan onlarcasına ulaşabilirsin. en sevdiklerimden bazıları,

encrypted-tbn0.gstatic.com (aile içi ilişki, ensest sevdaları)

i0.kym-cdn.com ("maymundan mı geldik diyon şimdi??" diyen redneck. tanıdık gelmedi mi?)

static.fjcdn.com (kadına şiddet)
  • der meister  (16.02.15 10:34:56) 
bizdeki en yakın karşılığı kıro o lafın. Burbon yerine de rakı koyalım.
"Rakı'nın beni bir kıroya dönüştürmesi hoşuma gidiyor" gibi bir anlamı var.

  • nuka cola  (16.02.15 10:36:07) 
bunun 1-1 çevirisi yapılabileceğini sanmıyorum. aslında orada metafor kullanarak bir duygu aktarmaya çalışılmış. misal iki arkadaş sohbet ediyorsunuz. siz diyorsunuz ki "alinin dersteki halini gördün mü tam şaban ya :)" bunu ingilizceye çevirebilirsiniz, şaban yerine jerk diyebilirsiniz ama o "şaban" efektini karşıya vermeniz zor.
ben çevirecek olsam burbonun beni ayyaş yapmasını seviyorum derdim herhalde.

  • o kadar da degil aga  (16.02.15 10:41:47) 
söylenenlerin hepsine katılmakla birlikte, redneck bizim muhafazakar milliyetçi gaza gelmeye müsait eğitimsiz köylü tipinin bir amerikan versiyonu.
www.google.com.tr simpsons izlediyseniz bu aile redneck örneğidir mesela. kamyonet kullanır, fakirdir, eğitimsizdir, ama aynı zamanda amerikanın bağrına bastığı köylü aksanıyla konuşan bireysel silahlanma yanlısı tiplerdir.
bir de true blood da jason stackhouse mesela, southern redneck in on numara örneği. milliyetçi, silah meraklısı, kamyonet kullanan gaza gelen saftrik bir tip, beden gücüne dayalı işlerde çalışıyor.

ben amele derdim. zira redneck de beden gücüne dayalı çalışan ensesi yanık anlamına geliyor temelde. hani üst sınıf güneş altında çalışmaz, bunun ise ensesi yanıktır, güneş altında çalışır falan.


kızılderililer konusunda da, bu redneckler amerikan milliyetçisidir, genel olarak da ırkçıdır. o yüzden kızılderililerden pek hoşlanmazlar. (meksikalılardan, asyalılardan, liberallerden eşcinselllerden vs. de hoşlanmazlar.) herkesi aynı seviyeye çekmekten çok, düşmanlıkları bir kenara bıraktırmak, hani bir ülkücü ile bir kürdün birlikte halay çekmesi gibi.
  • alice practice  (16.02.15 11:52:59) 
Bourbon redneckler arasında popüler bir içkidir. Birçok bar kendi bourbonlarını satar, insanlar evde de yapar vs.

Redneckler cahil, şiddet eğilimli, evinde silah bulunduran, enseste meyyal, aşırı sağcı kimseler olarak resmedilirler. Adam içince redneck'e bağlıyorum diyor. Biraz hakaretamiz, ama kendini gururla redneck olarak tanımlayanlar da olduğundan kurtarır herhal
  • old joe  (16.02.15 12:00:41) 
[]

ingilizce deneme sınavı yapan bi kurum var mı?

ben üniversitede hazırlık okuyorum şuan intermadiate deyim. böyle 'genel ingilizce' için ygs lys denemesi kafasında düzenlenen bi sınav var mı?

toelf ı demiyorum ama o çok pahalı ve deneme sınavı değil pek baya ciddi bi sınav. ben daha basit bi sınav için soruyorum.


 
toefl benzeri toeic var, nispeten daha ucuz, hem türkiye'de geçerliliği de var bir çok kurumda (iş için).


  • givemesomesubstance  (16.02.15 13:46:17) 
[]

kısa bi çeviri isteği

"nasıl geliştirmeler sağlayabilirsiniz? biraz bilgi verebilir misiniz? telefonda konuşacak kadar ingilizce bilmiyorum. mailleşmek daha sağlıklı olacak."




 
Can you please give detailed information about which improvements can you provide to us? I don't know english enough to talk on the phone, it would be better to stay in touch via e-mail.

edit.
  • t joe  (13.02.15 15:17:55 ~ 15:39:27) 
"know" yerine "speak" derseniz, bence ilk cevap mikemmel.


  • anbileveylibil  (13.02.15 16:53:41) 
[]

Çeviri yardımı

Selam arkadaşlar, rica etsem şunu çevirebilir misiniz?

The theoretical and practical aspects of electrical double layer have been recognised and understood through a vast amount of available literature and a major field of investigation in modern colloid and interface science has been the search for a means to predict and determine the exact distribution of electrical charges at or near the solid–liquid interface.


 
yuksek duzeyde ulasilabilir yazili kaynak ve modern kolloidlerin genis bir alanda incelenmesi ve yeryuzu biliminin yapmis oldugu tahminsel arastirmasi ve elektrik yuklerinin kati-sivi yuzeylerin uzerinde veya yaninda dagiliminin belirlenmesi sayesinde teorik ve pratik olarak cift katmanli elektrik akimlarinin sekli anlasildi

tam toparlayamamis olsam da anlasilir olduguna inaniyorum. colloid'i doga olayi olarak cevirmistim, emin olamadim, kolloid olarak kalsa daha iyi saniyorum.
  • ugi the slayer  (13.02.15 22:15:17 ~ 22:22:05) 
[]

meat loaf

dalyan köftesi mi, yoksa rulo köfte mi olarak çevirmem gerek?

iskandinav mutfağından bahsediliyor, türk mutfak kültürüyle alakalı bir çeviri değil. bu detayı vermek istedim.

dalyan köftesi yöresel bir yemeklerimizden mi, emin olamıyorum. netten baktım ama tam istediğim cevaba ulaşamadım. vejeteryan olduğum için bu konular bana çok uzak :)

 
rulo köfte daha uygun bence.
ben olsam direkt köfte diye çevirirdim.

  • mutevazi  (13.02.15 10:57:10) 
ama normal köfte de değil. :)

rulo köfte bana da daha iyi gibi geldi ama rulo köftede de sanırım içinde bir tür garnitür olur.

görünüm dıştan aynı dalyan köfte gibi.
  • dessy  (13.02.15 11:01:15) 
Dalyan köftenin özelliği rulosunun içinde katı yumurta olması, rulo köftenin içinde de garnitür var. Bildiğim kadarı ile meat loaf'ta sadece et var. Buna karşılık gelen bir yemeğimiz olmayabilir. Tip açısından meat loaf dilimleri rosto dilimlerine daha çok benziyor ama içerik fena tutmuyor bu seferde. Köfte tiplerini araştırayım biraz.

Birileri dalyan köfte diye çevirmiş.
www.turkishcookbook.com

Başka bir dalyan
www.forumthermomix.com

Dalyan/rulo diyen var
www.turkishfoodandrecipes.com
  • aychovsky  (13.02.15 11:04:45 ~ 11:10:01) 
the big bang theory'de wolowitz'in annesi yapıyordu ondan. alt yazı çevirmenleri nasıl çevirmiş bakmak lazım.


  • inheritance  (13.02.15 11:09:28) 
inheritance'ın dediğini buldum. 2. sezon 22. bölümdenmiş. "rulo köfte" olarak çevirmişler. "Tabii ağır olacak. Annemin rulo köfteleri bunlar." diye çevrilmiş hatta.


  • aychovsky  (13.02.15 11:14:40) 
Türkçe ne yetersiz kalıyor.

Çok teşekkür ederim hepinize.

Rulo köfte olarak kullanayım madem. Dalyan köfte demeye de içim el vermiyor pek. Çok Türkçe kalıyor sanki.
  • dessy  (13.02.15 11:38:49) 
Iskandinav köftesi.


  • pinocchio  (13.02.15 13:28:01) 
[]

couched in the first person

Gençler selam,

Başlıktaki ifade 'birinci kişi ağzından' anlamına mı geliyor? Hiçbir sözlükte bulamadım.


 
evet. "birinci ağızdan ifade edildi/söylendi" oluyor.


  • lesmiserables  (13.02.15 04:38:01) 
couch: ifade etmek, anlatmak, ima etmek gibi anlamları vardır.

edebi anlatımlardan bahsediyor.

This story couched in the first person. (Bu hihayede birinci tekil şahıs anlatımı kullanılmıştır)

Bir de third person anlatımı vardır.
This story couched in third person.
  • the whore times  (14.02.15 01:03:48) 
[]

there is no school like old school sorunsalı

arkadaşlar "there is no school like old school" cümleciğini bir kaç yerde okudum. birinde mana olarak "nerede o eski günler" denmiş. diğerinde de "eski kafa candır" olarak çevirmişler. tam manası nedir acaba malum old school pek kullanılan bit kelime değil,




 
"old school" eski usul, eski kafa gibi şeyler oluyor. Bu yüzden bence "eski kafa candır" daha uygun.


  • ron dennis  (12.02.15 22:00:23) 
[]

berries için hangi ifadeyi kullanıyorsunuz?

berries üzerine birkaç tarif var çevirmem gereken.

berries dedikten sonra misal lingonberries'den söz açılıyor.

yahu bu berries'i taneli meyve desen olmaz, yumuşak meyve desen olmaz, küçük sulu ve taneli meyve desen o da çok uzun, olmaz. e biz ne diyeceğiz berries için?

 
adı olmayanlar için yemiş. Bazılarının zaten adı var, kara dut, dut, çilek vs.


  • rygard  (12.02.15 10:10:48 ~ 10:12:11) 
ama yemiş, kuru yemiş tarzı olmuyor mu? Ben bu tarz meyve topuklulukları için ifade bulmak istiyorum. yemiş derken misal benim aklıma ilk kuru yemiş geliyor.


  • dessy  (12.02.15 10:12:46 ~ 10:13:36) 
dutgil.


  • justinho26  (12.02.15 10:13:56) 
Orman meyvesi?


  • letheavendangered  (12.02.15 10:18:45) 
www.google.com.tr

üzümsü meyveler imiş.
  • dessy  (12.02.15 10:20:04) 
Hayır, O yüzden kuru yemiş diye özellikle belirtme gereği duyuyorsun.

Yemişin anlamı tam olarak Bitkilerde, döllenme sonunda çiçeği meyve yapraklarından oluşan ve tohumu taşıyan organ, meyve. Bu da berry'i Türkçe'de tanımlayabilen en iyi kelimelerden biri.

kullanımları da benzer bu arada
kara yemiş
keçi yemişi
al yemiş
vs.
  • rygard  (12.02.15 10:31:55 ~ 10:33:07) 
yemiş en doğrusu da bizi ülkede incir kaptı o ismi.


  • trocero  (12.02.15 11:07:57) 
[]

advanced aşağısı gelmesin.(kısacık bir cümle)

The green bird doesn't share the idea of the tree of damaging the nights (which are) wasted for a dream (which has been) prepared for dinner.

türkçeye en doğru şekilde çevirebilir misiniz? ben denedim de beynim yandı, neresinden tutsam elimde kalıyor. farklı fikirlere ihtiyacım var:)


italyancası;
L'uccello verde non condivide l'idea dell'albero di guastare le notte sprecate per un sogno preparato per la cena.

almancası;
Der grüne Vogel teilt nicht die Idee des Baumes, die Nächte, die für einen Traum, der zum Abendessen vorbereitet wurde, verschwendet wurden, zu zerstören.

benim denemem; yeşil kuş yemeğe hazırlanmış hayal için ağacın geceye zarar veren düşüncesini paylaşmıyor.

 
yeşil kuş yemek için hazırlanan rüya ile harcanan geceye hasar veren ağacın fikrini paylaşmıyor.


  • benim adim kerim hepinizi severim  (11.02.15 23:58:40) 
Bunun orcinali İngilizce değil sanırsam? Bayağı fantastik bir cümle olmuş çünkü İngilizcedeki. İtalyanca ve Almancasını bilemeyeceğim. Bu haliyle önerim şu olurdu (kelimesi kelimesine aynen çevirmek yerine çok az serbest çeviri şansım da varsa şayet):

Yeşil kuş, akşam yemelik bir rüya uğruna geceleri boşa harcayan ağaç fikrine katılmıyor.

tree of damaging the nights deyince "damaging the nights" ağacı gibi bir anlam çıkıyor. ağacın geceye zarar vermesi için "the tree damaging the nights" demesi lazımdı.
  • idyl  (12.02.15 00:02:31) 
Yesil kus aksam yemegi icin hazirlanmis olan bir ruya icin harcanmis zarar verici gecelerin agaci fikrini paylasmiyor.


  • baldur2  (12.02.15 00:03:22) 
Yeşil kuş, yemek için hazırlanmış bir rüya uğruna harcanan geceleri mahveden ağaç düşüncesini paylaşmıyor.


  • lesmiserables  (12.02.15 00:06:36) 
şöyle yardırdım:

yeşil kuş, yemek hazırlığı hayaliyle heba olan gecelere zarar verme konusunda ağaçla hemfikir değil.
  • kül  (12.02.15 00:07:03) 
ilk cevabın sahibi @benim adim kerim hepinizi severim arkadaşın çevirisi doğru diye düşündüm ama diğerlerini okudukça fikrim değişti, düşünemedim daha doğrusu.

orijinali italyanca. arkadaş bunu kendi imkanlarıyla ingilizceye çevirmiş. bana da cümleyi anlamaya çok çalışma, çünkü normalde;
A tree doesn't have ideas.
The nights cannot be damaged.
A dream cannot be prepared for dinner

dedi. yani "yemek hazırlığı hayali" değil, 'hayal' yemeğe hazırlanıyor.
@lesmiserables gibi düşündüm ben de
  • fuckinginthebushes  (12.02.15 00:12:34 ~ 00:16:05) 
Yeşil kuş; gecelere zararlı ağacın; ki akşam yemeği için hazırlanıp bir rüya uğruna ziyan edilmiş fikrine katılmaz .


  • keleme cave neyar  (12.02.15 02:11:51) 
bence bunu en iyi sözlükteki sandro nickli yazar çevirir.


  • newbie.  (12.02.15 02:22:01) 
meslek gereği düz çeviricem:
Yeşil kuş, akşam yemeği için hazırlanan hayal için harcanan gecelere zarar verme ağacı fikrini paylaşmıyor.

  • yalnux  (12.02.15 02:29:07) 
Yeşil ördek gibii daldııım çölllereee.


  • dallaque  (12.02.15 07:49:24) 
les miserables, fuckinginthebushes + 1
guastare burada zarar vermekten çok bosa harcamak anlaminda kullanilmis.

  • pinocchio  (12.02.15 08:07:48) 
Yeşil kuş ağacın acısını geceye yansıtmamak için fikrini paylaşmıyor


  • KendineAteist  (12.02.15 11:37:13) 
teşekkürler çabanız için.

@newbie haklısın, sandro'nun kafası bu:D yeşil kuş yerine kuzu, ağaç yerine de kümes yazıp sorabiliriz ona.

@gss sen de haklısın. belki tek cümlede söylemeye kasmadan, ayrı cümlelerle derdimizi anlatsak daha acısız olur:D
  • fuckinginthebushes  (12.02.15 13:07:24 ~ 13:09:50) 
Bizim edebiyatımızda sık sık işlenen "Bülbül ne bilir gülün halinden" olayıdır.

Yeşil kuş, yemek masası olma korkusuyla geceleri heba olmuş bir ağacın derdinden anlamaz.
  • the whore times  (12.02.15 16:18:27) 
[]

şu ingilizce esprileri anlayamadım.

a. shakespeare walks into a pub and landlord says "get out! you're bard?"
b. shakespeare walks into a gay bar. (exit, pursued by a bear.)

ilkini hiç komik bulmadım ama belki ben anlamamışımdır.
nedir bu espriler?

 
hacı urbandictionary'de bard ve bear kelimelerinin anlamlarına baksana. yine espriler komik olmuyor ya da tam anlayamıyoruz ama en azından bağlamını anlarsın


  • mistreated  (11.02.15 18:23:03) 
b: parantez içindeki cümle shakespeare'in bir oyununda karaktere düşülen not olarak geçiyor. yani "karakter bir ayı tarafından kovalanarak sahneden çıkar" gibi. ayı olan bear kelimesi aynı zamanda iri kıyım bıyıklı gay abiler için de kullanılıyor.


  • kül  (11.02.15 18:46:54) 
answers.yahoo.com
bard "şair" demekmiş hem de "buraya giremezsin" demekmiş.
hiç komik değil. klavyeme bastığıma gogılda arattığıma değmedi.
edit: evet, sen de beğenmemişsin zaten haklı olarak.
  • firez  (11.02.15 18:54:48 ~ 19:06:40) 
anlamışım ama komik bulmamışım. hayal kırıklığına uğradım.


  • m e b  (11.02.15 18:57:42) 
"Exit, pursued by a bear" bir klasiktir.
(bkz: exit pursued by a bear)

  • pinocchio  (11.02.15 21:47:39) 
bard=şair/ozan
barred= yasaklanmış. barlarda, içip içip sorun çıkartan veya sadece sahibiyle ters düşen kişilerin oraya adım atması yasakalnabilir, bu duruma barred deniyor. yazılışları farklı ama okunuşları aynı, kelime oyunu yapılmış. bence komik :P

  • mesgul ve huzursuz  (12.02.15 14:29:21) 
[]

E- Posta çeviri yardım

Aşağıda Türkçe yazmış olduğum maili formal şekilde İngilizce' ye çevirebilir misiniz?
Sayın Claus,

Öncelikle sizleri tanıma fırsatı yakaladığım için çok memnun olduğum belirtmek isterim.

Bana ikinci bir şans vererek, gösterdiğiniz anlayış ve çaba için teşekkür ederim. Yaptığınız sıra dışı mülakatlar esnasında ve 2. şansı değerlendirmeye çalıştığım 3 gün boyunca firmanızın her zaman memnuniyetle çalışmak isteyeceğim bir firma olduğunu da daha iyi anlamış olduğumu bilmenizi isterim. Bununla birlikte son görüşme sonrasında yaptığınız jest ve gösterdiğiniz incelik için ayrıca teşekkür ederim. Son derece konforlu bir "eve dönüş" yolculuğu idi.

Aradığınız pozisyon için en uygun adayı bulmuş olduğunuzu umarım.

Bir gün yeniden karşılaşmak umuduyla;

Saygılarımla;

Şimdiden teşekkür ederim.

 
Dear claus

ı want to say that ı am very glad to meet all of you.

Thank you for giving me a second chance and your understanding, ı am really appreciated. ı want you to know that ı would like to work in your company and ı understood it better During the extraordinary interviews we made and the 3 days that ı had been trying to qualify during my second chance.
I am very grateful for your gestures and kindness in our last interview, it was an extremely comfortable ''back to home'' trip for me.

I wish you found the best candidate for the position you were looking.

in the hope of meeting you again one day.

Thanks.
  • t joe  (11.02.15 13:20:25 ~ 14:19:59) 
[]

İngilizce çeviri yardımı

Dostlar merhaba,

Yarın sabah çok kısa bir telefon konuşması yapacağım. Birkaç cümle söylemem lazım:

"Merhaba ben x. Bu projenin proje koordinatörüyüm. Sizinle bayan x ve bayan y aracılığıyla bizim dokümanlarımızı paylaşmıştım. Yanımda şu an şirketimizin finans müdürü ve proje müdürü var. Dokümanımızla ilgili sorularınızı ikisine de sorabilirsiniz."

Teşekkürler.

 
Hello, this is x. I am the project coordinator of this project. I have shared our documents with you via Mrs x and Mrs y. At the moment, I have finance and project managers of our company with me. You might ask your questions regarding our document to both of them.


  • k4l3m  (10.02.15 22:16:20 ~ 22:27:57) 
hello it is x. I am coordinator of this project. I have shared our documents through mr x and mrs x. Here is our company`s finance manager and project manager with me now. You can ask your question about our documents to both of them.


  • yorgunargin  (10.02.15 22:21:30) 
[]

bu dayı ne anlatıyor? sanırım ispanyolca

ya adamın tipi, gülüşü falan süper ahaha. çok merak ettim ne anlattığını. hangi ülke? programın adı sanı ne? bilen var mı? yoksa eğer, özetle adamın neyden bahsettiğini ve neye bu kadar güldüğünü söyleyebilecek olan? gerçi yorumlarda ispanyolum ama anlamadım diyenler var, bilemedim.

www.youtube.com


 
Çok ayrıntısını anlayamadım ama genel olarak bir lokantaya gitmiş, paella söylemiş. Lokantaya da parmak arası terliği ve mayo ile gitmiş. Lokanta da galiba deniz kenarındaymış, o arada da sular yükselmiş. Restoranı su basmış, bu da mayoyla süper olmuş restoranda. Daha sonra sular inerken mayoyu tutmak zorunda kalmış. Öyle bir şeyler anlatıyor.


  • aychovsky  (10.02.15 17:18:02) 
Oha orjinalini bulsam da izlesem dedim o kadar mutlu etti adam beni..


  • quaker  (10.02.15 19:08:18) 
[]

ibranice metin

surada ne anlatiliyor-3 cumleyi gecmeyecek sekilde ozetleyebilecek olan?
goo.gl



 
google boyle cevirdi. anladigim kadariyla bordroyu nasil yorumlayacagini hangi bilginin ne ifade ettigini anlatiyor

imgur.com
  • crucio  (10.02.15 18:35:22) 
[]

ingilizce gramer sorusu

selamlar sözlükçü, elimde şöyle bir cümle var:

"the government is to accelerate its privatization program."

buradaki "is to" ne işe yarıyor?

geçmiş zaman olsa: accelerated
şimdiki zaman : is accelerating
geniş zaman : accelerates vs. vs.

anlam olarak isim cümlesi olmadığı da belli. "ben var gelmek" gibi saçma bir yapı değil mi bu?

 
  • mistreated  (09.02.15 10:48:08 ~ 10:48:21) 
hükümet privatization programını ilerletmeye/yükseltmeye niyetli/yakın zamanda bunu yapacak gibi bi anlamı var.


  • tepedeki psychedelic adam  (09.02.15 10:50:38) 
saçma bir yapı değil, kullanılır. bahsedilen olayın gelecekte olacağını bildirir.


  • eindaclub  (09.02.15 10:56:56) 
Gazete basligi olmasin bu ? Öyle ise gazete basliklarinin kendilerine göre bir kurallar dizisini bilmekte ve ögrenmekte yarar var. Bu kurallara uygun bir cümle bu.


  • pinocchio  (09.02.15 11:56:04) 
cevaplarınız için teşekkürler. beklentileri anlatmak için kullanılan bir kalıp olduğu sonucunu çıkardım.


  • kaya1453  (09.02.15 12:17:54) 
yakin zamanda yapilmasi muhtemel seyler. mesela he is to leave. ayrilmak uzere. ayrilmaya niyetli. ayrilma asamasinda gibi.


  • baldur2  (20.03.15 15:37:47) 
[]

çeviri yardımı

Novel insights into the contribution of genetic factors to critical illness and advances in pharmacogenomics will be used to select the most effective therapeutic agent and the optimal dosage required to elicit the expected drug response for a given individual.

bu ne biçim cümledir ya işin içinden çıkamadık, bir el atın.


 
Belli bir bireyde beklenen ilaç yanıtını öğrenmek amacıyla en etkili terapötik ajanın ve gereken optimal dozajın seçimi için genetik faktörlerin kritik hastalıklara etkisi ile ilgili yeni bilgiler ve farmakogenomik alanındaki gelişmeler kullanılacaktır.

motamot çevirmedim, yorum katmış olabilirim.
  • cinsi kisi  (08.02.15 17:57:50) 
[]

ingilizce makale okurken...

... bilmediğiniz kelimelerde ne yapıyorsunuz? sürekli sözlüğe mi bakıyorsunuz?




 
Cümlenin gidişinden ve devamındaki cümlelerden anlamını çıkarmaya çalışıyorum. Eğer kilit bir kelime ise ve çıkaramıyorsam, o zaman sözlüğe bakıyorum.


  • aychovsky  (08.02.15 15:24:10) 
takıntılı biri olduğum için sürekli sözlüğe bakıyorum ve sıkılıyorum


  • her gece aç  (10.10.15 14:23:11) 
[]

Bu cümle nasıl çevrilir?

Arkadaşlar bu cümleyi nasıl çeviririz? Teşekkürler.

Most people know or remember from school that underneath it all reality is not based on billiard balls and things that match our experience in the physical world, but on a system called quantum mechanics.


 
birçok insan okuldan hatırlar ya da bilir ki gerçeklik bilardo toplarına ve fiziksel dünyadaki deneyimlerimize dayalı değil, kuantum mekaniği denen sistemdedir.


  • brakgn  (08.02.15 03:20:10 ~ 03:20:33) 
[]

iyi/güzel yemek yapmak istiyorum un ingilizcesi?

?




 
i want to cook meal, nicely.

?
  • cari kacik  (06.02.15 22:01:42) 
nicely yerine well diyelim bence, virgülsüz.


  • empati kuramayan psikolog  (06.02.15 22:03:43) 
I obviously have the affection of cooking properly.


  • thracian  (06.02.15 22:12:52) 
Son arkadas kasmis biraz :d:d. I want to cook well sadedir, gerisi garip kacar gibime geliyo


  • cemlemikonusuyorsun  (07.02.15 07:48:44) 
I cook, you eat.
We feel the heat.
Oh yeah, very neat.
Indeed.
  • ermanen  (07.02.15 07:59:42 ~ 08:00:09) 
[]

Ya bu nasıl bir cümle allahaşkına ya!

We estimated that with a sample size of 514 per group, the study would have 80% power, at a two-tailed alpha level of 0.05, assuming primary outcome rates of 33% in the tight-control group and 25% in the less-tight-control group, a 10% rate of crossover, a 1% loss to follow-up, and two interim analyses, as calculated with the chisquare test with the use of East software (Cytel) and the Lan–DeMets spending function with O’Brien–Fleming–type boundaries for early stopping.

bakıyorum on dakikadır. çeviremeden rahat rahat devamına da geçemiyorum :(


 
Bu ingilizceden çok istatistik dili. Istatistik bilmek gerekiyor anlamak için.


  • pinocchio  (06.02.15 22:10:40) 
Grup başına örneklem büyüklüğünün 514, çatallı yanılma payının 0.05 olduğu araştırmamızın hassaslığı (ölçme yeteneği-power) %80'dir. Birincil sonuç oranlarının sıkı-kontrol grubunda %33, gevşetilmiş kontrol grubunda %25 olduğu varsayılmıştır. Çaprazlama değeri %10, gözlemleme kayıp oranı %1 olarak alınmıştır. (Bu kısımdan sonrası sana kalmış) Ayrıca 2 ara analiz daha yapılmış bilmem ne teknikleri kullanılarak.

Not: Kolay gelsin. İstatistik bilsek yaparık gardaş!
  • the whore times  (06.02.15 23:13:08) 
[]

"Price of the underlying" ne demek?

Daha doğru bir ifade ile option piyasasında "underlying" ne demek?




 
underlying asset, yani lying under, baska bir seye dayanan. option piyasasında bir asseti gelecek bir tarihin fiyatıyla alıp satmak gibi bir şeydi diye hatırlıyorum, emin olanlar duzeltsin


  • cokponcik  (06.02.15 12:30:06) 
Dayanak varlığın fiyatı. Akbank hisse senedi üzerine opsiyon yazıldıysa AKBNK'nin spot fiyatı oluyor.


  • arnold schwarzeneger  (06.02.15 12:58:39) 
[]

these being the times ne demek

iyi sabahlamalar dilerim,
şimdi metinde bir dialog var; biri diyor ki "işinizden mutlusunuz, doğru mu?" diyor, öbürü de ona diyor ki "not really happy, but these being the times"
Ne diyor o en sonda?


 
biraz fikrim var, diyalogun öncesini de paylaşırsanız metne anlamlı olarak dökebilirim.


  • drthea  (06.02.15 01:49:15) 
öncesi alakasız. benim de fikrim var umarım uyuşuruz, yoksa elimizdeki fikirler gittikçe artacak hahaha


  • la loque  (06.02.15 01:52:46) 
bana kalırsa anlam olarak "fakat bunlar zamanın gerçeği" gibi bir şey ifade edilmek istenmiş.


  • drthea  (06.02.15 02:01:25) 
benim de bir fikrim var, ama ben bu fikri söylemeyi düşünüyorum. zaman zaman olur böyle anlamında bir şey mi acaba


  • cokponcik  (06.02.15 02:01:28) 
@cokponcik
bu da makul.

  • drthea  (06.02.15 02:03:58) 
ben de "zaman zaman olur böyle, zamanla değişir" anlamını düşündüm bi de şey var kafamda, "bu iş zaman geçirmelik işte be hacı."
saçma değil mi? ama aratıyorum aratıyorum, hiç böyle kalıp yok bir yerlerde ya. zaten italyacadan çevirmişler. çevirinin çevirisi felaket oluyor. bari italyanca metin elimde olaydı da ordan iki cümleyi karşılaştıraydım. çok sinir oldum evet.

  • la loque  (06.02.15 02:10:02) 
Abi bu kitabin ismini soyle italyanca ogrenmeye gidiyorum. Ben de uyuz oldum. Acaba for the time being mi demek istenmis.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (06.02.15 02:47:33) 
A: İşini seviyor musun?
B: Aslında çok değil ama naparsın işte!

Not: Kesin bilgi, yayalım arkadaşlar
  • the whore times  (06.02.15 02:50:51 ~ 02:59:25) 
"genellikle böyle olur", "genellikle böyledir" anlamında kullanılıyor.


  • kmtetrfn  (06.02.15 05:11:25 ~ 05:26:17) 
"yani iş çok sevilecek bi iş değil ama zaman kötü, bu zamanda böyle işi öp de başına koy" demek istiyor bence. en uygun çeviri @the whore times'ınki bence de.


  • kül  (06.02.15 07:24:49) 
Bana da drthea, the whore times ve kül + 1 gibi geliyor.
"İşimden mutlu değilim de hal böyleyken, yani" der gibi. Sonunda bir "Öp de başına koy" veya "N'aparsın" gibi yutulması var gibi.

  • aychovsky  (06.02.15 08:05:05 ~ 08:05:32) 
herkese çok teşekkür eder, beyninizi yorarken kullandığınız her bir hücrenin önünde saygıyla eğilirim.
ne demişler "these being the times" arkadaşlar, iyi günler...

  • la loque  (06.02.15 09:37:42) 
[]

İngilizce

Realised ile have realised arasında ne fark var? Fark etmeleri bir anda değil de bir süre alınca mı have deniyo




 
tense farkı var. present perfect ikincisi, söz konusu farkındalığın kişiye etkisinin hala devam ettiğini anlatıyor.


  • protector  (05.02.15 16:25:05) 
ilkini geçen yaz başına gelen olayı anlatırken, ikincisini geçenlerde başına gelen bi olayı anlatırken kullanırsın


  • mistreated  (05.02.15 16:42:42) 
[]

I dislike ....

a) gossip
b) gossiping
c) do gossip
d) does gossip


hangisi doğru?

 
a


  • sekerli kar kokusu  (05.02.15 14:49:24) 
b.


  • pandispanya  (05.02.15 14:49:47) 
b.


  • tepedeki psychedelic adam  (05.02.15 14:51:13) 
b


  • loch ness  (05.02.15 14:54:16) 
gossip hem noun hem verb olduğundan dolayı a da oluyor b de


  • sta  (05.02.15 14:56:19) 
bu bi testse cevap anahtarındaki doğru yanıt gossiping'tir %99. işte like/dislike/hate vs.'den sonra hep gerund geleceği öğretiliyor çünkü. ama evet dedkidoyu sevmiyorum anlamında gossip de olabilirmiş. ama "i dislike people who gossip." de farklı bişey tabii diğer yandan.

edit: i do dislike gossip de olur tabii ki de burada sorulan dislike'tan sonra ne geleceği.
  • tepedeki psychedelic adam  (05.02.15 15:06:06 ~ 15:24:23) 
C yanlis falan degil. "I do dislike gossip" kullanilabilecek bir kalip. D kesin yanlis sadece. Digerleri duruma gore cumle icerisinde olabilir. Gossip hem noun hem berb oldugu icin Testte dogru cevap a sikki olmali.

I dislike gossip.
  • joy luck club  (05.02.15 15:16:08) 
lamı cimi yok testte gelse cevap b işte. bu kadar.


  • eindaclub  (05.02.15 15:24:18) 
''c yanlış falan değil'' nasıl diyebiliyorsunuz gerçekten anlamıyorum.


  • timmie  (05.02.15 15:24:53) 
C yanlis falan.


  • mistreated  (05.02.15 15:27:07) 
Bence a da b de olur ama b daha muhtemel. Gossip dedikodu, gossiping dedikodu yapma. Ikisi de sevilmeyebilir, fitrat meselesi


  • mistreated  (05.02.15 15:29:08) 
@timmie do + verb kalibi hocam. N. London.

I dislike gossip,

i do dislike gossip. Ikincisinde hoslanmamanin kuvveti daha fazladir. Yanlis kalip degildir, kullanilir.
  • joy luck club  (05.02.15 15:33:31) 
asjkdah anlayamadığınız şeyi anlayamıyorum :D C'yi savunan arkadaşlar, I do dislike gossip olur; doğrudur, eyvallah ama bu soru yoruma ve yer değiştirmeye açık bir soru değil. C'yi işaretleyecekseniz "I dislike do gossip" olarak doğruluğunu kabul etmeniz gerekmekte :D Neyi haklı çıkarmaya uğraşıyorsunuz :D


  • pandispanya  (05.02.15 15:35:25) 
Test sorusu dememis o yuzden yazdim, testte cikti deseydi dogrudan cevabi yazardim. dalga gecmeye gerek yok bence. Yoksa ekledim, testte olsa dogru cevap zaten a sikki.

Benim yorumlamam bu kadar.
  • joy luck club  (05.02.15 15:39:06) 
abi hayatınızda ilk defa mı "fill in the blanks" görüyorsunuz? c seçeneğindeki "do"yu I ile dislike arasına nasıl sokuyorsunuz kafanıza göre? test sorusu ya da değil boşluğun yeri belli. :D

doğru cevap b bu arada. gossip'in noun olduğu doğru, gramer olarak pek bir yanlışı yok ama "i dislike gossip" pek doğru bir kalıp değil. doğru değil derken yanlış manasında demiyorum. biraz sokak ağzı ya da dindar söylem kalıyor. zaten türkçesi de "dedikodu sevmiyorum" oluyor. yani dil bilgisi olarak doğru ama kalıp biraz eğreti.
  • nawar  (05.02.15 15:47:51 ~ 16:22:03) 
Merak ettim arastirdim ben de simdi. :)

Hem a hem b dogru. Noun olarak kullanildiysa a, verb olarak kullanildiysa b. Akademik olarak a daha yaygin, sokakta ise b nin daha yaygin olduggu belirtiliyor ama konusurken b yi soyledigimi hayal edemedim.

Meriam webster a ve oxford a bakabilirsiniz netten. Telde oldugum icin link atamadim. Ben yine de herkesin b demesine ragmen, tum seceneklerde gossip fiil olarak dusunulmus olmasina ragmen gossip i orada noun kabul ederek a diyecegim. Yanlis olsa bile.

Saygilarimla.
  • joy luck club  (05.02.15 15:58:59) 
@joy luck club

şeker şeker açıklamışsın, teşekkür ederim. do+verb kalıbının farkındayım. ama soruda noktalı yere ne gelebilir diye soruyor. dolayısıyla ben de mesela ''do i dislike gossip?'' kullanılan bir şeydir, yani c doğrudur diyemem. dememeliyim.

dolayısıyla c yanlıştır.
  • timmie  (05.02.15 16:15:39) 
a


  • bombonera  (05.02.15 16:19:43) 
kimse d dememiş :/ şıkkın yazık boynu bükük kalmasın diye ben de d diyorum arkadaşlar. bu testler ne kadar göreliymiş gerçekten işin bu seviyede olduundan haberim yoktu ya. bir sorunun dört cevabı olacağını hiç bilemezdim geçrekten. acaba össlerde de her sorudaki her şık en az bir kere cevaplanıyor mudur? hiç cevaplanmayan öksüz şıklar da var mı ki? bunun istatistiği kimde ki? emeğiniz emanetimizdir sevgiler


  • mistreated  (05.02.15 16:39:32) 
google a göre

i dislike gossip 1450 sonuç
i dislike gossiping 26500
  • joe dalton  (06.02.15 11:11:48) 
1 ... •808182838485868788• ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.