[]
bir annenin çocuğunun mutluluğunu sallamaması (çok doluyum)
nasıl mümkün oluyor? siz tek çocuğusunuz. sizi aşırı seviyor. sürekli sizin iyiliğinizi istiyor. ama yıllar yılı yaptığı hal ve hareketlerden ötürü evde mutlu olmadığınızı söylüyorsunuz. her seferinde yapmayacağına dair söz verip ertesi gün sanki inatlaşır ya da umrunda değil gibi yapmaya devam ediyor.
mesela asla benim yorgun olup olmadığımın, ders çalışıp çalışmadığımın, kitap okuyup okumadığımın, film izleyip izlemediğimin bir önemi yok. o an sohbet etmek isteyip istemediğimin bir önemi yok. zaten on kez dinlediğim, artık bu konuyu konuşmak istemediğimi söylediğim herhangi önemsiz bir konuyu benim müsaitlik durumuma bakmaksızın on sefer daha anlatabiliyor. konu dediğimde de aklınıza önemli şeyler gelmesin. aldığı meyveyi, gömleği on kere gösterip hikayesini anlatıyor. koltuk takımına örtü alacak günlerce onun üzerinde konuşuyor. annem yüzünden eve yeni iğne dahi alınsın istemiyorum. çevresinde bir olay olur ilgimi çekmediği söylediğim halde elli defa anlatır. ya anlayamıyorum bir insan hem bu kadar benim üzerime titreyip nasıl bu kadar bencil olur? anne diyorum allah aşkına seni dinlemek istemememin, mutsuz olmamın, başımın çatlamasının hiç mi önemi yok senin için? sanki duymamış gibi hala gereksiz şeyler anlatmaya devam ediyor çıldıracağım bir gün. pek arkadaşı yok. arkadaş edin diyorum ona da yok. elimden geldiğince vakit geçiriyorum, gezmeye çıkıyoruz. ya gezmeye çıkıyoruz değil mi bir kafan boş olsun. denizi seyrediyoruz mesela, ya da tarihi bir yerdeyiz sakin sakin yürüyoruz. bana hala dedikodu anlatıyor, evin eksiğini anlatıyor, faturalardan bahsediyor. her şeyi para mevzuuna getiriyor. ssk borcu şu kadarmış, kira gelmiş, arabanın masrafı şu kadarmış. ya sen bunları elli kere anlatınca değişecek mi bu? tamam hepimiz biliyoruz bunu zaten. tekrar tekrar bahsedince bunlardan elinden bir şey mi gelmiş oluyor. o zaman git çalış konuşarak değiştiremezsin diyorum bu yaştan sonra bana çalışma mı teklif ediyorsun diye coşuyor.(çalışması değil burda isteğim, madem değiştiremiyorsun konuyu kapat demem) kaç defa ağlayarak çektim gittim. yalvarıyorum, iyilikle anne susar mısın, kapıyı kapatıp gider misin diyorum hiç duymamış gibi devam ediyor. ancak ben sesimi yükseltip kapıyı çarpınca gidiyor. bir insan neden sadece kötülükten anlar, neden çok sevdiği evladını mutsuz eder göz göre göre?
çok doluyum yardırdım biraz sanırım. yine kavga ettik. tamirlik küçük bir durum var evde yapılmadan da yapıldıkan sonra da bir hafta onu konuşacak. çekip gidecek yer arıyorum adeta. başım da çatlıyor tahammül edemiyorum artık. uyuyor numarası yapıyorum bazen aynı şeyleri anlatmasın diye kapı açılınca.
biraz rahatsızım şu ara onları halledemeden tam zamanlı bir işe başlayamam. evden ayrılamam yani.
diğer yandan işe girip ayrılsam bu defa vicdan azabı çekeceğim yanlız bıraktım diye. araftayım
mesela asla benim yorgun olup olmadığımın, ders çalışıp çalışmadığımın, kitap okuyup okumadığımın, film izleyip izlemediğimin bir önemi yok. o an sohbet etmek isteyip istemediğimin bir önemi yok. zaten on kez dinlediğim, artık bu konuyu konuşmak istemediğimi söylediğim herhangi önemsiz bir konuyu benim müsaitlik durumuma bakmaksızın on sefer daha anlatabiliyor. konu dediğimde de aklınıza önemli şeyler gelmesin. aldığı meyveyi, gömleği on kere gösterip hikayesini anlatıyor. koltuk takımına örtü alacak günlerce onun üzerinde konuşuyor. annem yüzünden eve yeni iğne dahi alınsın istemiyorum. çevresinde bir olay olur ilgimi çekmediği söylediğim halde elli defa anlatır. ya anlayamıyorum bir insan hem bu kadar benim üzerime titreyip nasıl bu kadar bencil olur? anne diyorum allah aşkına seni dinlemek istemememin, mutsuz olmamın, başımın çatlamasının hiç mi önemi yok senin için? sanki duymamış gibi hala gereksiz şeyler anlatmaya devam ediyor çıldıracağım bir gün. pek arkadaşı yok. arkadaş edin diyorum ona da yok. elimden geldiğince vakit geçiriyorum, gezmeye çıkıyoruz. ya gezmeye çıkıyoruz değil mi bir kafan boş olsun. denizi seyrediyoruz mesela, ya da tarihi bir yerdeyiz sakin sakin yürüyoruz. bana hala dedikodu anlatıyor, evin eksiğini anlatıyor, faturalardan bahsediyor. her şeyi para mevzuuna getiriyor. ssk borcu şu kadarmış, kira gelmiş, arabanın masrafı şu kadarmış. ya sen bunları elli kere anlatınca değişecek mi bu? tamam hepimiz biliyoruz bunu zaten. tekrar tekrar bahsedince bunlardan elinden bir şey mi gelmiş oluyor. o zaman git çalış konuşarak değiştiremezsin diyorum bu yaştan sonra bana çalışma mı teklif ediyorsun diye coşuyor.(çalışması değil burda isteğim, madem değiştiremiyorsun konuyu kapat demem) kaç defa ağlayarak çektim gittim. yalvarıyorum, iyilikle anne susar mısın, kapıyı kapatıp gider misin diyorum hiç duymamış gibi devam ediyor. ancak ben sesimi yükseltip kapıyı çarpınca gidiyor. bir insan neden sadece kötülükten anlar, neden çok sevdiği evladını mutsuz eder göz göre göre?
çok doluyum yardırdım biraz sanırım. yine kavga ettik. tamirlik küçük bir durum var evde yapılmadan da yapıldıkan sonra da bir hafta onu konuşacak. çekip gidecek yer arıyorum adeta. başım da çatlıyor tahammül edemiyorum artık. uyuyor numarası yapıyorum bazen aynı şeyleri anlatmasın diye kapı açılınca.
biraz rahatsızım şu ara onları halledemeden tam zamanlı bir işe başlayamam. evden ayrılamam yani.
diğer yandan işe girip ayrılsam bu defa vicdan azabı çekeceğim yanlız bıraktım diye. araftayım
açıkçası senin şikayetinden çok annenin durumuna üzüldüm okuyunca. çok mutsuzmuş gibi. önemli konularda içini dökecek biri, önemsiz konularda geyik çevirecek kimsesi yok demek ki. acilen bir çevre edinmeye, sosyalleşmeye ihtiyacı var sanırım.
hele belli bir yaştan sonra arkadaş edin demekle hemen arkadaş bulunmuyor, hele 25-30 yaşında insanlar bile burada 'nasıl sosyalleşilir' diye dert yanarken. annene uygun, kendi meşrebinde insanlarla kaynaşabileceği bir aktivite, dernek, kermes, kurs bir şeyler bul somut olarak ve oraya gitmesini sağla. kafasını meşgul tutacak bir uğraş lazım.
hele belli bir yaştan sonra arkadaş edin demekle hemen arkadaş bulunmuyor, hele 25-30 yaşında insanlar bile burada 'nasıl sosyalleşilir' diye dert yanarken. annene uygun, kendi meşrebinde insanlarla kaynaşabileceği bir aktivite, dernek, kermes, kurs bir şeyler bul somut olarak ve oraya gitmesini sağla. kafasını meşgul tutacak bir uğraş lazım.
- lily briscoe (05.07.15 17:08:35)
@lily briscoe yakınlarda ismek var. kaç kere yazıl şuradan bir kursa dedim oralı olmadı. yeni dönem başladığında ısrar edeceğim.
@kaptan maydanoz apartmandaki hemen herkes çalışıyor. çalışmayanları da sevmiyordu. geçen aylarda yeni bir aile taşındı. onunla gidip geliyor arada.
@kaptan maydanoz apartmandaki hemen herkes çalışıyor. çalışmayanları da sevmiyordu. geçen aylarda yeni bir aile taşındı. onunla gidip geliyor arada.
- sırtçantalı (05.07.15 17:19:37)
özellikle tatillerde evde çok durma. yürüyüşe çık, ya da bir starbucks'ta otur ya da bir kütüphaneye git.
sen sosyalleş. sen kursa git. napcaksın anneni zorla düzeltemezsin.
sen sosyalleş. sen kursa git. napcaksın anneni zorla düzeltemezsin.
- mea maxima culpa (05.07.15 17:25:08)
@mea maxima culpa o konuda bende bir sıkıntı yok zaten. o zaman da çok gezdiğim için söyleniyor.
- sırtçantalı (05.07.15 17:32:07)
Ne bileyim bana ayrı ev en mantıklısı gibi geldi. İnsanlar birlikte yaşamak için anne evlat bile olsalar uygun olmayabilirler. Zorlamak pek sağlıklı değik fikrimce :/ O yüzddn yerinizde olsam bir an önce çalışmaya başlayıp tek kişilik bir ev hayatı için uğraşırdım. (Kendi hayatımda da uygulamaya çalıştığım yöntem bu)
- mutlusismankedi2015 (05.07.15 18:51:36)
1