[]
Bir süredir biriken, birtakım sorular
1. Bir insanın kendince başardığı bir şey için harcadığı çaba ile, o başarıyı sürekli duyurma hevesi arasında bir ilişki var mı sizce? Bu hevesin diğer kaynakları ne olabilir? Başarının çıktısı mı daha fazla duyurma hevesine sebep olur, harcanan çabanın boyutu mu? Yoksa bu tamamen eziklik ve/veya kompleksten mi kaynaklanıyor? Mesela burada bir adam var, 1 saattir şeker yemediğini ve şeker yemeyi Amerika'da bıraktığını anlatıyor. Her şey diğer adamın" kahve yapıcam ister misin" demesiyle başladı. O "başarı"sını duyuracağı varmış yani.
2. Dinlemekten utandığınız ve gizli gizli dinlediğiniz şarkılar neler? Ben Ricky Martin - Christina Agulilera'nın Nobody Wants to be Lonely düetini çok severek ama utanarak ve gizli dinliyorum. Linkle birlikte gelebilirseniz makbule geçer.
3. Neden insanlar, toplumun yüklediği yükleri birbirine yıkmaya çalışıyor? Mesela bugün metrobüs beklerken, boş metrobüs gelsin de oturayım diye araç gelmesine rağmen binmedim. Uzunçayır durağında normal bir hareket bu, cama yapışmak yerine oturarak insan gibi gitmek için 34u'yu bekliyorum. Neyse, 34z geldi. Binilecek yer var ama 3 dk sonrası zulüm. ben de binmedim. Arkamdaki cırladı "ay binmeyeceksen beklemeee" diye. Her gün saatlerce yol almasının, hayvanlar gibi taşıma aracına tıkılmasının, pis kokulu kalabalık içerisinde 2 saat dikilmesinin bütün suçu bana kaldı bugünlük. Yarın da bu yükü başkasına yükleyecek. Şoföre, yer vermeyen gence, aracın önüne atlayan kediye yükleyecek. Asıl sorunu da hiçbir zaman göremeyecek. Sanki burada sistem mükemmel de, bu sistemi bozanlar ben, şoför, genç ve kediymiş gibi davranmaya devam edecek. Bu da sistemin devamlığı için olmazsa olmaz yakıt. Bunu değiştirmek için bir şeyler yapmak istiyorum, ama o bir şeyi bulamıyorum. Varsa destek verecek olan, alırım bir dal.
4. İş yerine yakın bir eve mi çıkayım, yoksa o parayla motosiklet mi alayım sizce? Günde 3 buçuk - 4 saat yol yapmaktan çok sıkıldım. Artık kitap okumak bile o yolu çekilir kılmıyor. Bir şekilde buraya insan gibi ulaşmam ya da buraya yakınlaşmam lazım. Motosikletle yarım saat falan sürüyor. Sizce motosiklet mi kendi evime çıkmak mı? Motosiklet daha anlık bir gider, ileri süreçte birikim yapmamı da sağlar. Yeni ev, sürekli gider demek.
5. Öğrenciliği, öğrenmeyi çok seviyorum. Öğrenme, öğrencilikle sınırlı değil bunu biliyorum. Okulu her zaman sevdim. Artık öğrenci değilim. Yüksek lisans hevesim yok. Sadece yine öğrenci olma hissiyle ve okumaya devam etme güdüsüyle yaparım yaparsam. Bu düsturla yüksek lisans yapanlar, aynı tadı aldınız mı?
6. Sizce, iyilik yapmanın temel güdüsü nedir? Neden "iyilik" yapan kişi, "iyi" kişi olarak görülüyor ki? Belki, o iyiliğin motivasyonu, o iyiliği yapmanın o kişide bıraktığı hazdır. Bu çok çirkin bir düşünce. İyilik yapılan kişide bir şey değiştirmeyecek, o iyiliğini aldığı sürece onun için sıkıntı yok. Ancak iyilik yaptığı için bir kişiyi iyi olarak nitelemeye karşıyım. Ne düşünüyorsunuz?
1'ine bile cevap alsam kardır. Hiç cevap alamazsam da sorularımı sonunda yazmış olmanın hazzı yeter. O yüzden şimdiden herkese teşekkürler... İmla hatası da olabilir, okumadan yazdım. Uyarı gelirse düzeltirim, imla faşizanlığını severim.
2. Dinlemekten utandığınız ve gizli gizli dinlediğiniz şarkılar neler? Ben Ricky Martin - Christina Agulilera'nın Nobody Wants to be Lonely düetini çok severek ama utanarak ve gizli dinliyorum. Linkle birlikte gelebilirseniz makbule geçer.
3. Neden insanlar, toplumun yüklediği yükleri birbirine yıkmaya çalışıyor? Mesela bugün metrobüs beklerken, boş metrobüs gelsin de oturayım diye araç gelmesine rağmen binmedim. Uzunçayır durağında normal bir hareket bu, cama yapışmak yerine oturarak insan gibi gitmek için 34u'yu bekliyorum. Neyse, 34z geldi. Binilecek yer var ama 3 dk sonrası zulüm. ben de binmedim. Arkamdaki cırladı "ay binmeyeceksen beklemeee" diye. Her gün saatlerce yol almasının, hayvanlar gibi taşıma aracına tıkılmasının, pis kokulu kalabalık içerisinde 2 saat dikilmesinin bütün suçu bana kaldı bugünlük. Yarın da bu yükü başkasına yükleyecek. Şoföre, yer vermeyen gence, aracın önüne atlayan kediye yükleyecek. Asıl sorunu da hiçbir zaman göremeyecek. Sanki burada sistem mükemmel de, bu sistemi bozanlar ben, şoför, genç ve kediymiş gibi davranmaya devam edecek. Bu da sistemin devamlığı için olmazsa olmaz yakıt. Bunu değiştirmek için bir şeyler yapmak istiyorum, ama o bir şeyi bulamıyorum. Varsa destek verecek olan, alırım bir dal.
4. İş yerine yakın bir eve mi çıkayım, yoksa o parayla motosiklet mi alayım sizce? Günde 3 buçuk - 4 saat yol yapmaktan çok sıkıldım. Artık kitap okumak bile o yolu çekilir kılmıyor. Bir şekilde buraya insan gibi ulaşmam ya da buraya yakınlaşmam lazım. Motosikletle yarım saat falan sürüyor. Sizce motosiklet mi kendi evime çıkmak mı? Motosiklet daha anlık bir gider, ileri süreçte birikim yapmamı da sağlar. Yeni ev, sürekli gider demek.
5. Öğrenciliği, öğrenmeyi çok seviyorum. Öğrenme, öğrencilikle sınırlı değil bunu biliyorum. Okulu her zaman sevdim. Artık öğrenci değilim. Yüksek lisans hevesim yok. Sadece yine öğrenci olma hissiyle ve okumaya devam etme güdüsüyle yaparım yaparsam. Bu düsturla yüksek lisans yapanlar, aynı tadı aldınız mı?
6. Sizce, iyilik yapmanın temel güdüsü nedir? Neden "iyilik" yapan kişi, "iyi" kişi olarak görülüyor ki? Belki, o iyiliğin motivasyonu, o iyiliği yapmanın o kişide bıraktığı hazdır. Bu çok çirkin bir düşünce. İyilik yapılan kişide bir şey değiştirmeyecek, o iyiliğini aldığı sürece onun için sıkıntı yok. Ancak iyilik yaptığı için bir kişiyi iyi olarak nitelemeye karşıyım. Ne düşünüyorsunuz?
1'ine bile cevap alsam kardır. Hiç cevap alamazsam da sorularımı sonunda yazmış olmanın hazzı yeter. O yüzden şimdiden herkese teşekkürler... İmla hatası da olabilir, okumadan yazdım. Uyarı gelirse düzeltirim, imla faşizanlığını severim.
4- ne kadar az suren yolculuk, o kadar iyi yasam kalitesi. gecici cozumlerle zaman kaybetme. inan en onemli sey zaman. paranin satin alamayacagi nadir seylerden.
- baldur2 (16.06.15 10:48:43)
4- işe yakın eve çık ya da eve yakın iş bul, her zaman motosikletle gidemeyebilirsin.
- inheritance (16.06.15 10:55:01)
1 her insan başarılarını kendi içinde sinidirebilecek kadar olgun değil. sağa sola olmasa da arkadaşlarına anlatmak paylaşmak istiyor olabilir. diğer her şeyi paylaşmaktan biraz daha çok istemesini de normal buluyorum pozitif bir şey sonuçta.
2 o kadar çok var ki gerçekten karar veremedim. inanılmaz aşırı pop sanırım genel olarak. spice girls, taylor swift falan. çok eğleniyorum.
3 özellikle bizim toplumumuzun bireylere yüklediği yük teş başına kaldırılamayacak kadar fazla. saldırganlığı haklı bulacak değilim ancak hepimizin aynı anda delirmemesi bile büyük şans diye düşünüyorum.
4 iş değiştirmek ev değiştirmekten daha kolay. motor al kendine güveniyorsan, ancak kaza yapacağın gerçeğini de unutma.
5 çalışan ve normal hayatı olan biri için çok zor. ben üçüncü bölüm açıktan felsefeye kayıt olayım okumama yardımcı olur yol gösterir falan dedim, ama çalışırken değil sınav tarihi varlığını bile unuttum bölümün.
6 iyilik yapmanın temel güdüsü bence kendini tatmin etmek. herkese göstermeyecek olsan bile içinde tatmin olan bir nokta var. en basit örneği annelik. kendi yavruna sonsuz iyilik yapıyorsun, ancak aynı insan komşunun çocuğu olsa "iy ne biçim yetiştirmişler günahımı vermem"
2 o kadar çok var ki gerçekten karar veremedim. inanılmaz aşırı pop sanırım genel olarak. spice girls, taylor swift falan. çok eğleniyorum.
3 özellikle bizim toplumumuzun bireylere yüklediği yük teş başına kaldırılamayacak kadar fazla. saldırganlığı haklı bulacak değilim ancak hepimizin aynı anda delirmemesi bile büyük şans diye düşünüyorum.
4 iş değiştirmek ev değiştirmekten daha kolay. motor al kendine güveniyorsan, ancak kaza yapacağın gerçeğini de unutma.
5 çalışan ve normal hayatı olan biri için çok zor. ben üçüncü bölüm açıktan felsefeye kayıt olayım okumama yardımcı olur yol gösterir falan dedim, ama çalışırken değil sınav tarihi varlığını bile unuttum bölümün.
6 iyilik yapmanın temel güdüsü bence kendini tatmin etmek. herkese göstermeyecek olsan bile içinde tatmin olan bir nokta var. en basit örneği annelik. kendi yavruna sonsuz iyilik yapıyorsun, ancak aynı insan komşunun çocuğu olsa "iy ne biçim yetiştirmişler günahımı vermem"
- freya (16.06.15 12:02:48)
3. pozisyon doğru anladıysam bu durumda ben de sana cırlayabilirdim. Arkamdaki dediğin için, araca binmediğin halde kenara da çekilmediğini varsayıyorum bunu söylerken. Adama senin yüzünden o bir popoluk yeri kaybetmek zorunda değil.
5. aynı tad evet ama işle birlikte ölümcül zor oluyor.
5. aynı tad evet ama işle birlikte ölümcül zor oluyor.
- manuel mandalina (16.06.15 12:18:10)
2. Shake It Off dinlerken utanıyorum ama seviyorum. (Bu kolaydı, buradan başladım)
1. Bana bu iki şeyin kombinasyonuymuş gibi geliyor. İlki başarının verdiği hazzın derecesi, ikincisi onu başarana kadar harcanan çaba. Hatta, alınmasınlar ama, yeni annelerin sadece çocukları hakkında konuşmak istemesini de buna benzetiyorum. Dediklerine göre hayatlarının en büyük mutluluğu ve doğum/taşıma süreci de kolay değil. Heyecan verici bir şey olduğunda paylaşacak insan ararız ya, başarıyla gelen heyecanların süresi de daha uzun. Onun verdiği haz çok daha uzun süreli oluyor. Üstelik onu da kendine rağmen yapmışsan, amanııın, onun hazzı bitmez. Başarının her aşamasında dopamini salgılata salgılata tatlı mutluluk ve heyecanı veriyor, o da kişinin sisteminden konuşma olarak çıkıyor. Yavaş yavaş da sönümleniyor. Bazen çok yavaş.
3. Sinirini çıkaracak bir yer arıyor insanlar, yoksa delirirler. Sistem bozuk, o saatte farkında veya değil, burada da ya sisteme sinirlenmek hiç içinde yok ya da o saatte sisteme sinirlenmek için sistemin temsilcisini sen olarak görüyor. Zaten sabah evden çıkıyor başına gelecek olan binbir sinir bozucu şeyi düşünerek, moral yerlerde; en ufak bir sıkıntıda o sinirini bir yerden çıkarmazsa kendine zarar verecek. Artık patlama noktasında karşısında seni buluyor, sana patlıyor.
4. İş yerine yakın işe çık. Motorda kaza riski normalin 10 küsur katı falandı en son.
5. Ben bu düsturla akademisyen oldum. Hayatımın en güzel kararı idi. I <3 öğrenmek.
6. Klavyenin boşluk tuşu bozuldu, boşlukları kopyala-yapıştır yapıyorum. O yüzden sinirimi senden çıkarmadan buna cevap vermeyeyim. Doğru düzgün bilgisayarda editleyeceğim ama.
1. Bana bu iki şeyin kombinasyonuymuş gibi geliyor. İlki başarının verdiği hazzın derecesi, ikincisi onu başarana kadar harcanan çaba. Hatta, alınmasınlar ama, yeni annelerin sadece çocukları hakkında konuşmak istemesini de buna benzetiyorum. Dediklerine göre hayatlarının en büyük mutluluğu ve doğum/taşıma süreci de kolay değil. Heyecan verici bir şey olduğunda paylaşacak insan ararız ya, başarıyla gelen heyecanların süresi de daha uzun. Onun verdiği haz çok daha uzun süreli oluyor. Üstelik onu da kendine rağmen yapmışsan, amanııın, onun hazzı bitmez. Başarının her aşamasında dopamini salgılata salgılata tatlı mutluluk ve heyecanı veriyor, o da kişinin sisteminden konuşma olarak çıkıyor. Yavaş yavaş da sönümleniyor. Bazen çok yavaş.
3. Sinirini çıkaracak bir yer arıyor insanlar, yoksa delirirler. Sistem bozuk, o saatte farkında veya değil, burada da ya sisteme sinirlenmek hiç içinde yok ya da o saatte sisteme sinirlenmek için sistemin temsilcisini sen olarak görüyor. Zaten sabah evden çıkıyor başına gelecek olan binbir sinir bozucu şeyi düşünerek, moral yerlerde; en ufak bir sıkıntıda o sinirini bir yerden çıkarmazsa kendine zarar verecek. Artık patlama noktasında karşısında seni buluyor, sana patlıyor.
4. İş yerine yakın işe çık. Motorda kaza riski normalin 10 küsur katı falandı en son.
5. Ben bu düsturla akademisyen oldum. Hayatımın en güzel kararı idi. I <3 öğrenmek.
6. Klavyenin boşluk tuşu bozuldu, boşlukları kopyala-yapıştır yapıyorum. O yüzden sinirimi senden çıkarmadan buna cevap vermeyeyim. Doğru düzgün bilgisayarda editleyeceğim ama.
- aychovsky (16.06.15 12:56:07)
1