[]
'varoş' giyim zevki ve giysi tasarımları
selam
muhtemelen kafanızda bi şeyler canlandı başlığa bakınca. biz burdaki orta sınıf ve üzeri insanlar insanların giyinişine bakıp onları göze hoş görünmemekle eleştiriyoruz ama bu insanlar bu giysileri bir şekilde alıp giyiyorlar. parasızlıktan veya zevksizlikten, bilmiyorum. ama benim anlamadığım şey bu incikli boncuklu simli gösterişli abartılı tuhaf renkli giysileri üreten insanların ne düşündüğü. yani mesela bi sıfır noktası olsun, mesela h&m, c&a, hatta lcw ve defacto gibi giriş seviyesi ve ne çirkin ne güzel olan ürünler üreten firmalar. yani bunları giyince bile insanın az birazdan normale doğru güzel görünmesi mümkün iken niye ucuz giysileri üreten tasarımcılar-atölyeler yukarıda bahsettiğim türden ıvır zıvır üretmeye devam ediyorlar? bir sıfır noktasından hareket etseler olmaz mı? sonuçta kullanacağı yine ip, kumaş, lastik, düğme. tasarım fiyata ne kadar etki edebilir? acaba bizdeki mainstream giyim zevkinin ötesinde, aşağı gördüğümüz için tadına varamadığımız ayrı bir giyim zevki mi hakim? yani nedir bu çirkinlik? arz talep nereden geliyor? kim neye göre tasarlayıp piyasaya sürüyor yav bu giysileri?
ekleme: aynı zevksizliği iç çamaşırı ve fantezi ürün gibi insanın temel ihtiyacını karşılama noktasını geçtikten sonra cidden özenerek aldığı ürünlerde de görebilirsiniz. bilinen markalar haricinde türk iç çamaşırı sitelerine baktığınızda göreceğiniz ürünler, dantelliler, fantezi kısımları bana göre mide bulandırıcı ama talep var ki satıyorlar bunları. nasıl pisiz biz ya :(
muhtemelen kafanızda bi şeyler canlandı başlığa bakınca. biz burdaki orta sınıf ve üzeri insanlar insanların giyinişine bakıp onları göze hoş görünmemekle eleştiriyoruz ama bu insanlar bu giysileri bir şekilde alıp giyiyorlar. parasızlıktan veya zevksizlikten, bilmiyorum. ama benim anlamadığım şey bu incikli boncuklu simli gösterişli abartılı tuhaf renkli giysileri üreten insanların ne düşündüğü. yani mesela bi sıfır noktası olsun, mesela h&m, c&a, hatta lcw ve defacto gibi giriş seviyesi ve ne çirkin ne güzel olan ürünler üreten firmalar. yani bunları giyince bile insanın az birazdan normale doğru güzel görünmesi mümkün iken niye ucuz giysileri üreten tasarımcılar-atölyeler yukarıda bahsettiğim türden ıvır zıvır üretmeye devam ediyorlar? bir sıfır noktasından hareket etseler olmaz mı? sonuçta kullanacağı yine ip, kumaş, lastik, düğme. tasarım fiyata ne kadar etki edebilir? acaba bizdeki mainstream giyim zevkinin ötesinde, aşağı gördüğümüz için tadına varamadığımız ayrı bir giyim zevki mi hakim? yani nedir bu çirkinlik? arz talep nereden geliyor? kim neye göre tasarlayıp piyasaya sürüyor yav bu giysileri?
ekleme: aynı zevksizliği iç çamaşırı ve fantezi ürün gibi insanın temel ihtiyacını karşılama noktasını geçtikten sonra cidden özenerek aldığı ürünlerde de görebilirsiniz. bilinen markalar haricinde türk iç çamaşırı sitelerine baktığınızda göreceğiniz ürünler, dantelliler, fantezi kısımları bana göre mide bulandırıcı ama talep var ki satıyorlar bunları. nasıl pisiz biz ya :(
varoştan ultra-lükse çıktığımızda da yine tasarımların aynı boktanlıkta olduğunu düşünüyorum, abartılı-uçuk kullanışsız ve estetik durmamasına rağmen estetikmiş gibi podyumlarda sunulan kıyafetlerin tasarımcılarının kafasında ne varsa bunlarda da benzer bir şekilde kendilerince "güzel" bir şey ürettikleri düşüncesi ve hitap ettikleri kesimin de buna "inanma" meyili var herhalde.
- neseranni (19.05.15 22:23:02 ~ 22:23:34)
Valla aynı şeyi geçen gün ben düşünüyordum. Hatta o incik boncuklu paçoz diye tabir edebileceğim kıyafetler h&m c&a vs den alınanlardan daha pahalıya gelebiliyor. Kadıköy'de 5 tl ye tshşrt alınan yerler var , eli yüzü düzgün hem de. Ama adam geliyor o incikli boncuklu dantelliyi alıyor nedense. Ben de anlam veremiyorum ve cevapları takipteyim...
- Hersheys (19.05.15 22:23:29)
evet üst sınıfa hitap eden giysilerden de bahsedecektim de üşendim. herhalde yine sınıf çatışmasına çıkıyor bu olay. ne kendinden alttakini beğeniyorsun ne kendinden üsttekini. bunun estetik kaideleri nasıl oluşuyor onu merak ediyorum ben. yani ne bugün ne giysemdeki varoş-dejenere kızları beğeniyorum ne de çok abartı şatafatlı saçma sapan ultra zengin giysilerini.
- mistreated (19.05.15 22:25:37)
Fakültede okurken bir arkadaşım hayallerinin Dj setini alabilmek için paraya ihtiyaç duyup Leke Jeans gibi bir mağazada part time çalışmaya başlamıştı. Öğrencilerin gelip gideceğini zannettiğimiz bu mağazaya cebine yevmiyesini koyan türlü türlü insanlar geliyordu.
Arkadaşım kendi giyim tarzına göre bu müşterilere seçenek sunarken onlar illaki kadınlar için yapılmış düğmesi bile ters tarafta olan kelebek taş desenli yada baby vs yazan kot pantolonları veya hiçbir renkle uymayan tshirtleri alıyorlardı.
Yani demem o ki bu durum bence arz talep meselesinden kaynaklanıyor. Bu müşteri profili o tip beğenilmeyen tarzda şeylere rağbet gösterdiği için üretiliyor.
Arkadaşım kendi giyim tarzına göre bu müşterilere seçenek sunarken onlar illaki kadınlar için yapılmış düğmesi bile ters tarafta olan kelebek taş desenli yada baby vs yazan kot pantolonları veya hiçbir renkle uymayan tshirtleri alıyorlardı.
Yani demem o ki bu durum bence arz talep meselesinden kaynaklanıyor. Bu müşteri profili o tip beğenilmeyen tarzda şeylere rağbet gösterdiği için üretiliyor.
- Northern Mariner (19.05.15 22:46:21)
Giyim veya moda dediğimiz şey, kimliği yansıtan bir şeydir. Modaya uymak kimliği yansıtırsa, uymamak da bir o kadar kimliği yansıtır. Hatta çeşitlilik ne kadar artarsa, kimlik belirleme ile tüketim bağlantısı o kadar artar. Örneğin, içecek reklamlarında "Bir cola iç, kendini bul" tarzı şeyler ürün çeşitliliği ve maddiyat üzerinden kimliği bulmayı, dolayısıyla tüketimi arttırma çabasıdır. Etkisini sözlükteki starbucks'tan elinde kahveyle çıkan insan gibi başlıklar olarak görebiliriz. Birey olmakla bireyci olmak arasında bir uçurum yaratıyor bu durum da.
Bu anormal dediğimiz şeyleri giymek için ya maddi olarak bayağı bir üst sınıflardan ya da varoşlardan giyenler oluyor. Beşiktaş Akaretler'de açılan lüks butiklerin camlarında garip garip giysiler var ve o kadar iğrenç elbiseler 3000-5000 TL'ye satılıyor ki anlatamam. O 3000-5000 sende olsa onunla en az 30-40 tane ağzı burnu düzgün şey alırsın. Örneğin, şuna çok benzer bir giysi var
i4.photobucket.com
Ya da şöyle bir şey
www.oddee.com
Tekstilci bir arkadaşımla oradan geçiyorduk, arkadaşın çalışttığı firma Rus ve TÜrk jet sosyetesine, A+ sınıfa ürün satıyor. Ona "Allah aşkına, kim giyiyor bunları, kim alıyor" dedim, "Yalı giysisi bunlar" dedi. "Nasıl yani" dedim, "Bizde de çok satılıyor bunlar sosyetede" dedi. "Nasıl yani, yalıda diye terlemiyorlar mı bunlar, o plastiğin içinde nasıl oturulur" diye kalakaldım.
Şimdi bir de Ebru Gündeş'e bakalım.
www.magazinsortie.com
i.ytimg.com
imgkelebek.hurriyet.com.tr
Hele eskiden bu kadının kafasında iki kafa kadar da topuz olur, üstünde de prensesleri bile bunaltacak bir giysi olur; Televole'lerde Haftanın Şıkı seçilirdi.
Bir tane de genç kızı alalım, bu programlarla yetişiyor olsun. Ebru Gündeş de idolü olsun. Bu kızın hayali böyle giyinmek, Reza Zerrab gibi kendisine Mars'ı bile alabilecek ve dışarıdan öyle seviyor gibi gösterecek bir koca sahibi olmak, Ebru'sunun yaptığı gösterişin onda birine sahip olmak. Ama parası yetmiyor buna. Süssüz püssüz şeyler giydiğinde de pek bir silik kalıyor, olmak istediği ve hayalini kurduğu kişiyi yansıtmıyor. Kimliği eksik kalıyor, kimliği bu değil. Maslow'un hiyerarşisinde kendini gerçekleştirme aşamasına çıkmak istiyor ama para yok. Hayaller Paris, hayatlar Bağcılar. Hayallerine en yakın alabildiği şey de o süslü püslü giysi. Fiyatı ve kalitesi benzemese de en azından tarzı benziyor artık Ebru Gündeş'e. Ve artık, kendisine Ebru Gündeş gibi bir kadın arayan bir adamın dengi bir karısı olabilir. Ya da benzer bir genç adam, isyanqar21 olarak Allah'a sitem eden ve haline lanet eden rap şarkıları söyleyebilir buna tepki olarak. Tabii aradan daha doğru mercilere sitem eden ve daha yapıcı Tahribad-ı İsyan gibi müzik grupları da çıkabiliyor.
Üretim de buna göre arz-talep dengesi ve tasarlayan insanlar kendilerine inanıyorlar. İnanmadan yaptıkları bir iş değil bu. Gerçekten kendi kimliklerini elbiseye yansıttıklarına inanıyorlar. Haliyle arz-talep ilişkisi de "Al gülüm, ver gülüm" ile ilerleyebiliyor.
Bu anormal dediğimiz şeyleri giymek için ya maddi olarak bayağı bir üst sınıflardan ya da varoşlardan giyenler oluyor. Beşiktaş Akaretler'de açılan lüks butiklerin camlarında garip garip giysiler var ve o kadar iğrenç elbiseler 3000-5000 TL'ye satılıyor ki anlatamam. O 3000-5000 sende olsa onunla en az 30-40 tane ağzı burnu düzgün şey alırsın. Örneğin, şuna çok benzer bir giysi var
i4.photobucket.com
Ya da şöyle bir şey
www.oddee.com
Tekstilci bir arkadaşımla oradan geçiyorduk, arkadaşın çalışttığı firma Rus ve TÜrk jet sosyetesine, A+ sınıfa ürün satıyor. Ona "Allah aşkına, kim giyiyor bunları, kim alıyor" dedim, "Yalı giysisi bunlar" dedi. "Nasıl yani" dedim, "Bizde de çok satılıyor bunlar sosyetede" dedi. "Nasıl yani, yalıda diye terlemiyorlar mı bunlar, o plastiğin içinde nasıl oturulur" diye kalakaldım.
Şimdi bir de Ebru Gündeş'e bakalım.
www.magazinsortie.com
i.ytimg.com
imgkelebek.hurriyet.com.tr
Hele eskiden bu kadının kafasında iki kafa kadar da topuz olur, üstünde de prensesleri bile bunaltacak bir giysi olur; Televole'lerde Haftanın Şıkı seçilirdi.
Bir tane de genç kızı alalım, bu programlarla yetişiyor olsun. Ebru Gündeş de idolü olsun. Bu kızın hayali böyle giyinmek, Reza Zerrab gibi kendisine Mars'ı bile alabilecek ve dışarıdan öyle seviyor gibi gösterecek bir koca sahibi olmak, Ebru'sunun yaptığı gösterişin onda birine sahip olmak. Ama parası yetmiyor buna. Süssüz püssüz şeyler giydiğinde de pek bir silik kalıyor, olmak istediği ve hayalini kurduğu kişiyi yansıtmıyor. Kimliği eksik kalıyor, kimliği bu değil. Maslow'un hiyerarşisinde kendini gerçekleştirme aşamasına çıkmak istiyor ama para yok. Hayaller Paris, hayatlar Bağcılar. Hayallerine en yakın alabildiği şey de o süslü püslü giysi. Fiyatı ve kalitesi benzemese de en azından tarzı benziyor artık Ebru Gündeş'e. Ve artık, kendisine Ebru Gündeş gibi bir kadın arayan bir adamın dengi bir karısı olabilir. Ya da benzer bir genç adam, isyanqar21 olarak Allah'a sitem eden ve haline lanet eden rap şarkıları söyleyebilir buna tepki olarak. Tabii aradan daha doğru mercilere sitem eden ve daha yapıcı Tahribad-ı İsyan gibi müzik grupları da çıkabiliyor.
Üretim de buna göre arz-talep dengesi ve tasarlayan insanlar kendilerine inanıyorlar. İnanmadan yaptıkları bir iş değil bu. Gerçekten kendi kimliklerini elbiseye yansıttıklarına inanıyorlar. Haliyle arz-talep ilişkisi de "Al gülüm, ver gülüm" ile ilerleyebiliyor.
- aychovsky (19.05.15 22:48:06 ~ 22:52:45)
aychovsky, sorulara verdiğin doyurucu cevaplardan dolayı sana hayranım. genel bi teşekkür edeyim sana buradan. ama bu cevabınla ilgili açıklığa kavuşturmak istediğim birkaç nokta var:
varoşluk ve üst sınıflık birbiriyle ilişkili oldukları bağlamda aslında biraz müphem kavramlar. örneğin varoşta yaşar iken ihale, otopark mafyacılığı veya olur ya iddaadan yüklü para kazanarak bir veya birkaç üst gelir grubuna atlayan insan varoş mu hala yoksa değil mi? sonradan görmelik, üst sınıf adı verilen toplulukta kabul görme veya görmeme, şehirde yerleşik olan nesil sayısı, yüksekokul bitirmiş nesil sayısı, atadan miras alınan mülkün konumu ve özellikleri gibi değişkenler söz konusu hep burada. ebru gündeş varoş mu mesela? varoştu ama şimdiki hali ne? sosyoloji ve iktisat üzerine biraz bir şeyler okusam iyi olacak.
bir diğer yandan ebru gündeş'le ilgili gönderdiğin resimlerde ben çok bir gariplik göremedim. onlar sahne elbisesi olduğu için ister istemez ışıltılı olmak durumunda. ebru gündeş'in günlük giyiminde de benim çok gözüme batan bir sakillik yok. içine girmeye çalıştığı toplulukta bir şekilde dikkat çekmeden yaşamaya çalışıyor algısı verdi bana ama sende uyandırdığı algı da farklı olabilir.
fakat, kızımız ebruyu örnek alırken nasıl örnek alıyor? günlük kıyafetini mi yoksa incili çavuş kıyafetini mi? tabii bu sadece ebru olmak zorunda değil. popüler kültürden o kadar uzak kaldım ki sana şu an bu kızın örnek alacağı birinin ismini veremiyorum. 10-15 sene önce olsa gülben ergen derdim herhalde. ama son tahlilde vardığın yerin doğru olduğunu düşünüyorum. idolü örnek alma ve ona benzeme üzerinden dış görünüşü şekillendirme akla yatıyor.
tasarımı yapanlar inanmış derken bu ürünleri kullananların bu tasarımları yaptığını mı söylemeye çalışıyorsun? yoksa bir 'üst akıl' "bu kesim bu giysiyi giymek ister şundan bundan dolayı, bunu böyle tasarlayalım" mı diyor? bu kadar derin düşünmeyi başarabilecek bir ekiple bence piyasanın kralı da olunabilirdi. tabii kim üretiyor, hangi şartlar altında tasarıma karar veriliyor bilemiyorum. türkiyeyi az çok bildiğim için muhtemelen çok rastgele ilerleyen işlerdir diye düşünüyorum. zaten bu illuminatici komplo teorici kafaları sevmem de yine de her türlü durum mümkün para söz konusu olunca.
varoşluk ve üst sınıflık birbiriyle ilişkili oldukları bağlamda aslında biraz müphem kavramlar. örneğin varoşta yaşar iken ihale, otopark mafyacılığı veya olur ya iddaadan yüklü para kazanarak bir veya birkaç üst gelir grubuna atlayan insan varoş mu hala yoksa değil mi? sonradan görmelik, üst sınıf adı verilen toplulukta kabul görme veya görmeme, şehirde yerleşik olan nesil sayısı, yüksekokul bitirmiş nesil sayısı, atadan miras alınan mülkün konumu ve özellikleri gibi değişkenler söz konusu hep burada. ebru gündeş varoş mu mesela? varoştu ama şimdiki hali ne? sosyoloji ve iktisat üzerine biraz bir şeyler okusam iyi olacak.
bir diğer yandan ebru gündeş'le ilgili gönderdiğin resimlerde ben çok bir gariplik göremedim. onlar sahne elbisesi olduğu için ister istemez ışıltılı olmak durumunda. ebru gündeş'in günlük giyiminde de benim çok gözüme batan bir sakillik yok. içine girmeye çalıştığı toplulukta bir şekilde dikkat çekmeden yaşamaya çalışıyor algısı verdi bana ama sende uyandırdığı algı da farklı olabilir.
fakat, kızımız ebruyu örnek alırken nasıl örnek alıyor? günlük kıyafetini mi yoksa incili çavuş kıyafetini mi? tabii bu sadece ebru olmak zorunda değil. popüler kültürden o kadar uzak kaldım ki sana şu an bu kızın örnek alacağı birinin ismini veremiyorum. 10-15 sene önce olsa gülben ergen derdim herhalde. ama son tahlilde vardığın yerin doğru olduğunu düşünüyorum. idolü örnek alma ve ona benzeme üzerinden dış görünüşü şekillendirme akla yatıyor.
tasarımı yapanlar inanmış derken bu ürünleri kullananların bu tasarımları yaptığını mı söylemeye çalışıyorsun? yoksa bir 'üst akıl' "bu kesim bu giysiyi giymek ister şundan bundan dolayı, bunu böyle tasarlayalım" mı diyor? bu kadar derin düşünmeyi başarabilecek bir ekiple bence piyasanın kralı da olunabilirdi. tabii kim üretiyor, hangi şartlar altında tasarıma karar veriliyor bilemiyorum. türkiyeyi az çok bildiğim için muhtemelen çok rastgele ilerleyen işlerdir diye düşünüyorum. zaten bu illuminatici komplo teorici kafaları sevmem de yine de her türlü durum mümkün para söz konusu olunca.
- mistreated (19.05.15 23:09:08)
vatandaş bahsettiğin tarzdaki ürünleri satın alıp giyiyorsa beğenmiştir kardeşim. mavi don kırmızı gömlek, çok basit tarzda taşlanmış pantolon ve bahsettiğin kesim tarzları talep edilen ürünler. bu bahsettiğin pantolonlara 60-70 tl para da veriyorlar. pull and bear veya bershka'da senin benim hoşuma gidecek 60-70 tl'ye pantolonlar olduğunu da biliyor. senin zevkine ne kadar uyup uymadığıyla ilgilendiğini sanmıyorum. bir insan hoşuna gitmeyen birşeye istikrarlı bir şekilde para vermez. sen ve senin zevk anlayışını haiz olan bir güruh için farklı bir zevk anlayışını haiz bir güruh neden tarzını değiştirsin, bu güruhun giyim tarzını dizayn etmeye niye niyetlenirsin?
- il padrino (19.05.15 23:45:31)
aycovskinin cevabi topculara uyarladim. sac stilide ekledim.
- oharro (19.05.15 23:48:05)
ilk önce kolay olandan başlayayım :)
Ben de uzun zamandır magazin takip etmiyorum, en az 15 yıl oldu. O yüzden düzgün örnek bulamamış olabilirim. Reza Zerrab olmasa, bu kadın ne yapıyor bilmezdim. Uygun resimleri de bulamadım aslında. 15 sene kadar önce bu haftanın rüküşü-şıkı köşesinde ne kadar süssüz giyinen varsa rüküş olurdu, ne kadar abartan olursa, ne kadar "Ya, bu kıyafetle sokağa çıkan mı var" diyebileceğin şey varsa haftanın şıkı olurdu. O resimleri de bulamadım. Şimdi moda biraz sadelikten yana olduğundan, kadın da eskisine göre yaş aldığından eskisi gibi değil. Yoksa 3. resmi aslında ben de beğendim. Ama kıyafetin olayını anlatabilmişimdir umarım. Gülben Ergen de onun peşinden gelirdi zaten, aynısının varyasyonu.
Kızımız Ebru'yu nasıl örnek alıyor'a geleyim. Kızımız Ebru'nun yaşam tarzı ve kimliğini örnek alıyor. Giysilerini, davranışlarını, kafa yapısını. Örneğin, Ebru "Reza bana Mars'ı alacak" diyor, kızımız "Erkek dediğin karısına şunları yapandır" versiyonunu kullanıyor. Kafa yapısını örnek alıyor; Ebru popülist popülist konuşup mağdura yattıkça "Susmam asaletimdendir", "Ben istiyorsam hak ediyorumdur", "Yukarıda Allah var, ondan başkasına hesap vermem, o da kalbimi biliyor" diyor. Burada biraz konudan sapıp şöyle bir örnek vereyim. Bir çalışmada ülkede verilen bahşiş ile o ülkedeki yolsuzlukların arasında yüksek korelasyon olduğu söyleniyor. Çünkü bahşiş vergilenmeyen ve hak edildiği düşünülen bir para alan kişi tarafından, yolsuzluk da. İkisinin amaçları arasında dağlar kadar fark var ama. Şimdi buradan konuya döneyim, bu analojiyi şöyle kıvırayım. Ebru eğer birçok haltı yiyorsa ve sonunda da "Yukarıda Allah var, o beni biliyor" diyorsa, bu kız da bunu öğreniyor ve haltı yiyemese bile artık yiyebileceğini düşünüyor ve sonunda Allah'a sığınabiliyor. Giysilerini de örnek alıyor, süsler ve pullar giyiyor.
Bu Ebru Gündeş olmasın, başka bir popüler ikon olsun. Bilmiyorum ki bunların 2015 versiyonu kimler.
Tasarımı yapanlar ve buna inananlar derken giyenlerden o kadar bahsetmiyorum. Gerçi bu ikisinin olduğu kesim de vardır muhakkak da, demek istediğim şu. Kendi çılgınlığı ile bir şeyler yapıp onlardan "yalı giysisi" yapanlar. Örneğin, plastik bir giyside "Plastik elbise üstündeki floral çizimin verdiği feminen ve ruh okşayan hava ile platiğin maddesel yapısı arasında bir kontrast oluşturuyor ve elbise o kontrastın gerilimini yansıtıyor" gibi şeylerden bahsediyorum. Tamam, mantıklı bir savunma, buna da inanılabilir gerçekten ama sağlıksız ve plastik, şorul şorul terleten bir giysiden bahsediyoruz.
Geçen gün moda ile ilgili şöyle bir şeyler söylemiştim. Her şey ilk önce podyumda başlıyor. Tipine bakıp "Bu ne biçim bir şey, yamuk yamuk" diyebileceğin şeyler görüyorsun. Sonra da o podyumdakini Kim Kardashian gibi biri saçmasapan bir yerde, değişik bir şeyle kombinliyor ve olay oluyor. Önce sosyete kısmısı için üretiliyor, peşinden daha daha alt gelir grubu için üretiliyor. En son aynısını Migros'ta bulabiliyorsun bir noktadan sonra. Gözün de alışıyor. Şimdi ilk üreten çılgın bu işe inanıyor ama Migros için tasarlayan "Aha, bu yılın modası bu, bu satar" temelli bir tasarım yapıyor. Üstelik hepimiz aynı yolun yolcusuyuz, sadece bizim giydiklerimizi başka kişiler başka perspektifle tasarlaması, bizi de tüketici yapmaktan alıkoymuyor. Yoksa aşağılama olarak algılanmasın bu, ben de giyiniyorum ve "Hmm, şu zevklice bir şeymiş" diyorum. Bu da beni herkesle aynı gemiye sokar zaten. Kafamda bir idol oluşturmamış gibi görünmem bilinçaltımda idol olmadığı veya bu idolün tek bir kişi olması ya da ete kemiğe bürünmüş bir idololması gerekmiyor. Hepimiz aynı kıyafeti giymediğimiz sürece özgür iradeye inanmıyorum. Bu nedenle Ebru Gündeş'i örnek alıp da giyinen bir kişi ile aramdaki fark birbirimizi zevksiz bulmamız sadece. Aynı şekilde hepimizin içinde bir parça Kezban veya Kamil olduğuna da inanıyorum. Yoksa ikimizin de bir şekilde gurur duyduğu bir kimlik var, kim kime üstün, bunu kim ölçebilir. Bu da apayrı bir konu.
Gelelim zor kısma. Ne nerede başlar, nerede biter? Buna bir milyon kişi bir milyon şey söylemiştir, sınırlı bilgim ve "eyyorlamam" ile iki kelam edeyim. Burada neyi, hangi bakış açısı ile tanımladığın büyük önem kazanıyor. Ebru Gündeş para ve dolayısıyla sermaye sahibi, dolayısıyla iktisat tanımına ya da gelir grubuna göre burjuva; ama diğer bir burjuvazi tanımına baktığında "şehirli, eğitimli" anlamında incelediğinde burjuva değil. Gelir düzeyi ve ekonomik sınıflar açısından bakarsan sonradan görme bu kişiler, örneğin zengim şarkıcılarımız, bir nevi çoban köpeği vazifesi görürler. Kültürel değişime izin verilmemesinin nedeni bu kişiler aracılığı ile "varoş" dediğimiz alt sınıfın kontrol altında tutulmaktadır ya da uyutulmaktadır. Diğer bir bakış açısına göre, burjuva değildir eğitimsizlikten dolayı. Bu nedenle de şu dönemde hak etmediği bir kaynağı elinde bulunduran geçici bir kişidir, o kaynağın gardiyanıdır ve orta vadede ait olduğu sınıfa geri dönecektir.
Ya keşke devamını ben bilsem. Popo içi kadar sosyoloji bilgim ile bu kadar oluyor ancak. Sosyologlardan el atmalarını bekliyorum.
Ben de uzun zamandır magazin takip etmiyorum, en az 15 yıl oldu. O yüzden düzgün örnek bulamamış olabilirim. Reza Zerrab olmasa, bu kadın ne yapıyor bilmezdim. Uygun resimleri de bulamadım aslında. 15 sene kadar önce bu haftanın rüküşü-şıkı köşesinde ne kadar süssüz giyinen varsa rüküş olurdu, ne kadar abartan olursa, ne kadar "Ya, bu kıyafetle sokağa çıkan mı var" diyebileceğin şey varsa haftanın şıkı olurdu. O resimleri de bulamadım. Şimdi moda biraz sadelikten yana olduğundan, kadın da eskisine göre yaş aldığından eskisi gibi değil. Yoksa 3. resmi aslında ben de beğendim. Ama kıyafetin olayını anlatabilmişimdir umarım. Gülben Ergen de onun peşinden gelirdi zaten, aynısının varyasyonu.
Kızımız Ebru'yu nasıl örnek alıyor'a geleyim. Kızımız Ebru'nun yaşam tarzı ve kimliğini örnek alıyor. Giysilerini, davranışlarını, kafa yapısını. Örneğin, Ebru "Reza bana Mars'ı alacak" diyor, kızımız "Erkek dediğin karısına şunları yapandır" versiyonunu kullanıyor. Kafa yapısını örnek alıyor; Ebru popülist popülist konuşup mağdura yattıkça "Susmam asaletimdendir", "Ben istiyorsam hak ediyorumdur", "Yukarıda Allah var, ondan başkasına hesap vermem, o da kalbimi biliyor" diyor. Burada biraz konudan sapıp şöyle bir örnek vereyim. Bir çalışmada ülkede verilen bahşiş ile o ülkedeki yolsuzlukların arasında yüksek korelasyon olduğu söyleniyor. Çünkü bahşiş vergilenmeyen ve hak edildiği düşünülen bir para alan kişi tarafından, yolsuzluk da. İkisinin amaçları arasında dağlar kadar fark var ama. Şimdi buradan konuya döneyim, bu analojiyi şöyle kıvırayım. Ebru eğer birçok haltı yiyorsa ve sonunda da "Yukarıda Allah var, o beni biliyor" diyorsa, bu kız da bunu öğreniyor ve haltı yiyemese bile artık yiyebileceğini düşünüyor ve sonunda Allah'a sığınabiliyor. Giysilerini de örnek alıyor, süsler ve pullar giyiyor.
Bu Ebru Gündeş olmasın, başka bir popüler ikon olsun. Bilmiyorum ki bunların 2015 versiyonu kimler.
Tasarımı yapanlar ve buna inananlar derken giyenlerden o kadar bahsetmiyorum. Gerçi bu ikisinin olduğu kesim de vardır muhakkak da, demek istediğim şu. Kendi çılgınlığı ile bir şeyler yapıp onlardan "yalı giysisi" yapanlar. Örneğin, plastik bir giyside "Plastik elbise üstündeki floral çizimin verdiği feminen ve ruh okşayan hava ile platiğin maddesel yapısı arasında bir kontrast oluşturuyor ve elbise o kontrastın gerilimini yansıtıyor" gibi şeylerden bahsediyorum. Tamam, mantıklı bir savunma, buna da inanılabilir gerçekten ama sağlıksız ve plastik, şorul şorul terleten bir giysiden bahsediyoruz.
Geçen gün moda ile ilgili şöyle bir şeyler söylemiştim. Her şey ilk önce podyumda başlıyor. Tipine bakıp "Bu ne biçim bir şey, yamuk yamuk" diyebileceğin şeyler görüyorsun. Sonra da o podyumdakini Kim Kardashian gibi biri saçmasapan bir yerde, değişik bir şeyle kombinliyor ve olay oluyor. Önce sosyete kısmısı için üretiliyor, peşinden daha daha alt gelir grubu için üretiliyor. En son aynısını Migros'ta bulabiliyorsun bir noktadan sonra. Gözün de alışıyor. Şimdi ilk üreten çılgın bu işe inanıyor ama Migros için tasarlayan "Aha, bu yılın modası bu, bu satar" temelli bir tasarım yapıyor. Üstelik hepimiz aynı yolun yolcusuyuz, sadece bizim giydiklerimizi başka kişiler başka perspektifle tasarlaması, bizi de tüketici yapmaktan alıkoymuyor. Yoksa aşağılama olarak algılanmasın bu, ben de giyiniyorum ve "Hmm, şu zevklice bir şeymiş" diyorum. Bu da beni herkesle aynı gemiye sokar zaten. Kafamda bir idol oluşturmamış gibi görünmem bilinçaltımda idol olmadığı veya bu idolün tek bir kişi olması ya da ete kemiğe bürünmüş bir idololması gerekmiyor. Hepimiz aynı kıyafeti giymediğimiz sürece özgür iradeye inanmıyorum. Bu nedenle Ebru Gündeş'i örnek alıp da giyinen bir kişi ile aramdaki fark birbirimizi zevksiz bulmamız sadece. Aynı şekilde hepimizin içinde bir parça Kezban veya Kamil olduğuna da inanıyorum. Yoksa ikimizin de bir şekilde gurur duyduğu bir kimlik var, kim kime üstün, bunu kim ölçebilir. Bu da apayrı bir konu.
Gelelim zor kısma. Ne nerede başlar, nerede biter? Buna bir milyon kişi bir milyon şey söylemiştir, sınırlı bilgim ve "eyyorlamam" ile iki kelam edeyim. Burada neyi, hangi bakış açısı ile tanımladığın büyük önem kazanıyor. Ebru Gündeş para ve dolayısıyla sermaye sahibi, dolayısıyla iktisat tanımına ya da gelir grubuna göre burjuva; ama diğer bir burjuvazi tanımına baktığında "şehirli, eğitimli" anlamında incelediğinde burjuva değil. Gelir düzeyi ve ekonomik sınıflar açısından bakarsan sonradan görme bu kişiler, örneğin zengim şarkıcılarımız, bir nevi çoban köpeği vazifesi görürler. Kültürel değişime izin verilmemesinin nedeni bu kişiler aracılığı ile "varoş" dediğimiz alt sınıfın kontrol altında tutulmaktadır ya da uyutulmaktadır. Diğer bir bakış açısına göre, burjuva değildir eğitimsizlikten dolayı. Bu nedenle de şu dönemde hak etmediği bir kaynağı elinde bulunduran geçici bir kişidir, o kaynağın gardiyanıdır ve orta vadede ait olduğu sınıfa geri dönecektir.
Ya keşke devamını ben bilsem. Popo içi kadar sosyoloji bilgim ile bu kadar oluyor ancak. Sosyologlardan el atmalarını bekliyorum.
- aychovsky (20.05.15 00:30:15)
sosyologlar el pençe divan konumuna geçmiştir şuan :d
killing blow olmuş resmen
+rep, saygı, terazi
killing blow olmuş resmen
+rep, saygı, terazi
- neseranni (20.05.15 01:07:41 ~ 01:08:03)
o değilde bu dar paça kot üretme çılgınlığı son bulsun artık ya da boru paça giyen insanlarında zevkleri düşünülsün artık 10 kot çeşidi varsa 9 u dar düdük gibi anasını satiim...
soruyla alakalı; tekstil olsun,otomotiv olsun sonraa mimari olsun bu tarz çizim ve estetik gerektiren konularda çok geriyiz bunu da emek yoğun bir ülke olmamızla beraber sanatsal çalışmalarda kıtlığımızıda düşünür ve hesaba katarsak,yeni bir özgün dizayn yapma ve bunu düşünecek,üretecek insan azlığında buna da şükür diyorum ben. elin zevkli modacısı yapsın biz giyelim şimdilik,göz zevkimiz için en iyisi bu
soruyla alakalı; tekstil olsun,otomotiv olsun sonraa mimari olsun bu tarz çizim ve estetik gerektiren konularda çok geriyiz bunu da emek yoğun bir ülke olmamızla beraber sanatsal çalışmalarda kıtlığımızıda düşünür ve hesaba katarsak,yeni bir özgün dizayn yapma ve bunu düşünecek,üretecek insan azlığında buna da şükür diyorum ben. elin zevkli modacısı yapsın biz giyelim şimdilik,göz zevkimiz için en iyisi bu
- gündüz m (20.05.15 02:41:58)
1