[]
Dayak arsızı olmuş çocuk ve başka şeyler
Çok enteresan bir şey oldu. Hem sizlerle paylaşayım hem de fikirleriniz alayım istedim.
Bazılarınız biliyor ben göç almış bölgelerde gönüllü çalışmalara katılıyorum. Çocuklarla el işi, resim, müzik, satranç, tiyatro, ingilizce, ders desteği.. çeşitli çalışmalarımız var. (Annelere de okuma yazma, mesleki kurslar, hijyen vb bilgilendirme gibi çalışmalar yapıyoruz)
Şimdi bu sene bir grup öğrenciyle çalışıyoruz. (4. sınıf) Öğrencilerin bulunduğu bölge gerçekten çok zorlu. Aileler sorunlu, dayak yemeyen çocuk yok gibi filan.
Çocukların neredeyse hiç bir konuda kazanımları yok . Her çalışmaya sıfırdan başlıyoruz, iğneyle kuyu kazıyoruz. 3. 4. sınıfa gelmiş okumayı sökemeyenler var. 6.7. sınıfta heceleyerek okuyanlar var. Resim çalışması yapılacak, resim çıkmıyor.
Neyse bu seneki grup çalışmanın başından beri bir düzene giremedi. Hem çok hevesliler hem de bir türlü çalışmaya başlayamıyoruz dur otur demekten. Ne yaptıysak olmadı en sonunda grubu dağıtmaya karar verdik. Çalışma süreli, gösterimiz var. Mümkün değil olmayacak. Başka grup kuralım bari dedik.
Karne günü toplandık. Karneleri de takdir teşekkürlük yani bu öğrencilerin. İşte tebrikler filan. Çalışmaya geçtik, seninkiler yine kudurmaca. El hareketleri, küfürler, çalışmanın başından sonuna biri yüksek sesle şarkı söylemede... Bir şey anlatıyorum, fıııııııııııy bi sesler. Arkanı dönmeye gelmiyor.
En sonunda "dDağıtıyoruz grubu" dedik. Kızlar mızmızlandı filan, neyse çıktılar bunlar.
Biz kafalar gülle, yürekler gülle oturduk, plan program yapmaya çalışıyoruz. Nasıl zor bir karar anlatamam. O öğrencilerin o çalışmaya o kadar çok ihtiyaçları var ki aslında.
Birinin baba şizofren, çocuk tedavi görüyor.
Birinin kardeşi süper başarılı zeki bir çocuk, abi ezilmiş kardeşin başarısı altında, ilk geldiğinde konuşmuyordu bile. Öyle bir kenara siniyordu neredeyse. Çalışma boyu şarkı söyleyen bu.
Bir kız var, aile iki sokak öteye çocuğu bırakıp alıyor. Bu da ilk geldiğinde sinik olup sonradan değişenlerden. Çalışma boyu oğlanlardan birine "annenin günlüğünü okudum" mu diyormuş ne. Çalışmayı dağıtıyoruz dedik o gülüyor. Gülmeye hasretti herhalde, tadını mı aldı nedir. Ha bire gülüyor çocuk, fiyonk gibi dişler ortada.
Neyse biz içeride yeni grup hakkında konuşuyoruz filan bunlar gitmediler evlerine.
Evinize gidin demeye çıktım "biz bırakmayacağız çalışmayı, çalışma günleri geleceğiz, siz bizi bıraksanız da biz bırakmayacağız kararlıyız" dediler. Bir süre daha oturduk işte sınıfı temizledik filan. Çıktık, dışarıdalar hala. Başladı bunlar slogan atmaya. Sloganlar eşliğinde arabaya bindik arkadaşlar. Kendimi turk filmlerindeki o zalım patronlar gibi hissettim, valla zormuş. Bir yandan da helal olsun çocuklara diyorum içimden. Gülümsememek için zor tuttum kendimi.
Şimdii, biz çocukları dağıtmamaya bir ikisini çıkarmaya yeni ilavelerle devam etmeye karar verdik.
Çıkarmak zorundayız çünkü grubun şirazesi çok kaydı. İçlerinden biriyle başka bir çalışmada çalışıyorum. Çocuk orada çok normal, bu gruba gelince tekmeler filan.
Çıkardığımız çocukları belki sonra başka grupların içine alabiliriz ama belki de alamayız.
Toparlamaca:
Bu çocukların büyük bölümü dayak yiyen/baskı altında olan çocuklar. Biri her gün yiyormuş duyduğuma göre. Biz onlara olması gerektiği gibi davranıyoruz, işlerin bu hale gelmesindeki en büyük etken bu. Bir şeyi ricayla söyleyeyim çocuk 1-2 santim büyüyor genişliyor, gözlerinin içi ışıldıyor. Sonra eve gidiyor, dayak/ hor görme.
Annelerle, öğretmenleri müdür yardımcıları eşliğinde bir toplantı yapacağız.
Bu tür toplantılarda birebir gibi konuşulmaz, toplantıdan bu anlamda bir beklentim yok. Annelerle çocuklarını çalışmalara düzenli yollamaları gibi konuları söyleriz diye düşünüyorum. (Anneler tembel ve disiplinsiz biraz, uyuyor çocuğu kahvaltısız yolluyor, geç yolluyor..)
Önerileriniz, eleştrileriniz olursa sevinirim.
Bazılarınız biliyor ben göç almış bölgelerde gönüllü çalışmalara katılıyorum. Çocuklarla el işi, resim, müzik, satranç, tiyatro, ingilizce, ders desteği.. çeşitli çalışmalarımız var. (Annelere de okuma yazma, mesleki kurslar, hijyen vb bilgilendirme gibi çalışmalar yapıyoruz)
Şimdi bu sene bir grup öğrenciyle çalışıyoruz. (4. sınıf) Öğrencilerin bulunduğu bölge gerçekten çok zorlu. Aileler sorunlu, dayak yemeyen çocuk yok gibi filan.
Çocukların neredeyse hiç bir konuda kazanımları yok . Her çalışmaya sıfırdan başlıyoruz, iğneyle kuyu kazıyoruz. 3. 4. sınıfa gelmiş okumayı sökemeyenler var. 6.7. sınıfta heceleyerek okuyanlar var. Resim çalışması yapılacak, resim çıkmıyor.
Neyse bu seneki grup çalışmanın başından beri bir düzene giremedi. Hem çok hevesliler hem de bir türlü çalışmaya başlayamıyoruz dur otur demekten. Ne yaptıysak olmadı en sonunda grubu dağıtmaya karar verdik. Çalışma süreli, gösterimiz var. Mümkün değil olmayacak. Başka grup kuralım bari dedik.
Karne günü toplandık. Karneleri de takdir teşekkürlük yani bu öğrencilerin. İşte tebrikler filan. Çalışmaya geçtik, seninkiler yine kudurmaca. El hareketleri, küfürler, çalışmanın başından sonuna biri yüksek sesle şarkı söylemede... Bir şey anlatıyorum, fıııııııııııy bi sesler. Arkanı dönmeye gelmiyor.
En sonunda "dDağıtıyoruz grubu" dedik. Kızlar mızmızlandı filan, neyse çıktılar bunlar.
Biz kafalar gülle, yürekler gülle oturduk, plan program yapmaya çalışıyoruz. Nasıl zor bir karar anlatamam. O öğrencilerin o çalışmaya o kadar çok ihtiyaçları var ki aslında.
Birinin baba şizofren, çocuk tedavi görüyor.
Birinin kardeşi süper başarılı zeki bir çocuk, abi ezilmiş kardeşin başarısı altında, ilk geldiğinde konuşmuyordu bile. Öyle bir kenara siniyordu neredeyse. Çalışma boyu şarkı söyleyen bu.
Bir kız var, aile iki sokak öteye çocuğu bırakıp alıyor. Bu da ilk geldiğinde sinik olup sonradan değişenlerden. Çalışma boyu oğlanlardan birine "annenin günlüğünü okudum" mu diyormuş ne. Çalışmayı dağıtıyoruz dedik o gülüyor. Gülmeye hasretti herhalde, tadını mı aldı nedir. Ha bire gülüyor çocuk, fiyonk gibi dişler ortada.
Neyse biz içeride yeni grup hakkında konuşuyoruz filan bunlar gitmediler evlerine.
Evinize gidin demeye çıktım "biz bırakmayacağız çalışmayı, çalışma günleri geleceğiz, siz bizi bıraksanız da biz bırakmayacağız kararlıyız" dediler. Bir süre daha oturduk işte sınıfı temizledik filan. Çıktık, dışarıdalar hala. Başladı bunlar slogan atmaya. Sloganlar eşliğinde arabaya bindik arkadaşlar. Kendimi turk filmlerindeki o zalım patronlar gibi hissettim, valla zormuş. Bir yandan da helal olsun çocuklara diyorum içimden. Gülümsememek için zor tuttum kendimi.
Şimdii, biz çocukları dağıtmamaya bir ikisini çıkarmaya yeni ilavelerle devam etmeye karar verdik.
Çıkarmak zorundayız çünkü grubun şirazesi çok kaydı. İçlerinden biriyle başka bir çalışmada çalışıyorum. Çocuk orada çok normal, bu gruba gelince tekmeler filan.
Çıkardığımız çocukları belki sonra başka grupların içine alabiliriz ama belki de alamayız.
Toparlamaca:
Bu çocukların büyük bölümü dayak yiyen/baskı altında olan çocuklar. Biri her gün yiyormuş duyduğuma göre. Biz onlara olması gerektiği gibi davranıyoruz, işlerin bu hale gelmesindeki en büyük etken bu. Bir şeyi ricayla söyleyeyim çocuk 1-2 santim büyüyor genişliyor, gözlerinin içi ışıldıyor. Sonra eve gidiyor, dayak/ hor görme.
Annelerle, öğretmenleri müdür yardımcıları eşliğinde bir toplantı yapacağız.
Bu tür toplantılarda birebir gibi konuşulmaz, toplantıdan bu anlamda bir beklentim yok. Annelerle çocuklarını çalışmalara düzenli yollamaları gibi konuları söyleriz diye düşünüyorum. (Anneler tembel ve disiplinsiz biraz, uyuyor çocuğu kahvaltısız yolluyor, geç yolluyor..)
Önerileriniz, eleştrileriniz olursa sevinirim.
ortada bir soru göremedim ama eğer dayak arsızı olmuş çocuklarla nasıl etkili iletişim kuracağınızla ilgili fikir alışverişinde bulunmak istiyorsanız, bunu buraya değil alanına hakim bir pedagoga danışsanız daha iyi edersiniz. tabii şu da var; sorun aileden temel aldığı için sadece çocuklarla çalışmak yetmeyecek, aile eğitimi de gerekecek. aileleri buna ikna edebilir misiniz bilmem.
çocuklar hakkında kalıcı bir çözüm yolu bulana kadar sorumluluk verme yoluna gidin ve verdiğiniz sorumluluğu sıkı takip edin, takip ettiğinizi de gösterin. zor çocuklarla ilk denenecek yollardan birisidir bu. siz yaptınız mı bilmiyorum.
açıkçası ortada bir soru olmadığı için afaki yazıyor gibi de hissediyorum kendimi. durumu biraz netleştirseniz, belki daha nokta atışı cevaplar alabilirsiniz.
çocuklar hakkında kalıcı bir çözüm yolu bulana kadar sorumluluk verme yoluna gidin ve verdiğiniz sorumluluğu sıkı takip edin, takip ettiğinizi de gösterin. zor çocuklarla ilk denenecek yollardan birisidir bu. siz yaptınız mı bilmiyorum.
açıkçası ortada bir soru olmadığı için afaki yazıyor gibi de hissediyorum kendimi. durumu biraz netleştirseniz, belki daha nokta atışı cevaplar alabilirsiniz.
- vesna (26.01.15 08:28:41)
bu çocukların birikmişini bi toplantıda düzeltemezsin. seni beni aşan bir durum.
bazen çocuklar içlerinde bulunan gruba göre davranış değiştirirler.
öneri olarak grubu başka gruplara azar azar dağıtabilirsin. bilmiyorum başka grup var mı ama bu mantıklı geliyor.
baika grup yoksa grubu küçültebilirsin. bu çocuklar ilgi isteyen çocuklar, belki az kişi olup daha çok ilgi görmeleri daha iyi olur.
umutsuzluğa kapılma. onlar çocuk. yaşadıkları o kadar travma ve varoşluktan sonra böyle olmaları çok normal, asıl normal olsalardı patolojik olurdu.
bazen çocuklar içlerinde bulunan gruba göre davranış değiştirirler.
öneri olarak grubu başka gruplara azar azar dağıtabilirsin. bilmiyorum başka grup var mı ama bu mantıklı geliyor.
baika grup yoksa grubu küçültebilirsin. bu çocuklar ilgi isteyen çocuklar, belki az kişi olup daha çok ilgi görmeleri daha iyi olur.
umutsuzluğa kapılma. onlar çocuk. yaşadıkları o kadar travma ve varoşluktan sonra böyle olmaları çok normal, asıl normal olsalardı patolojik olurdu.
- ceycey e (26.01.15 08:30:10)
veli toplantısında sorumsuz anneleri ifşa edip, ilgili anneleri övmek de etkili olabilir. küçük bir mahalle falansa daha çok dikkat ederler eleştirilmeyr
- ceycey e (26.01.15 08:31:55)
biz yazılım dünyasında özensiz kod yazanlar için şöyle bir yol izliyoruz,
ilk önce grupları küçültüyoruz, 3,5 kişilik gruplar oluyor (grupların tekil olması önemli, aksi halde karar mekanizması çalışmıyor) her bir özensiz kişiyi bu gruplarda birer kişi olarak dağıtıyoruz, (grup büyükse iki kişi olabilir ama bu kısım tehlikeli, iki özensiz kişinin arkadaş olup dayanışma içinde olmasına izin vermemek lazım), ardından özensiz kişinin yazdığı kodları depoya almamak için kurallar yerleştiriyoruz.
her commit (işin yazılıp gönderilmiş hali), grup içindeki diğer kişiler tarafından gözden geçiriliyor ve kod özensiz olduğu için kabul edilmiyor, neresi özensiz, neresi baştan savma ve nedenleri ile her seferinde tek bir açıklama ile çalışma red ediliyor.
burada önemli olan bir diğer unsur red işlemini her seferinde bir başkasının yapması, böylece kişi kendisine bir kişinin gıcık olduğu için takdığını düşünmesini engellemek. bunu yaparken grupdan ayırmıyoruz kesinlikle.
yani demek istediğim çalışma baştan sona özensiz ise, her seferinde gerekirse tek satır için açıklama ile red edilme, bu yapılan işin tamamının düzeltilmesine kadar devam ediyor.
burada önemli olan çalışmayı yapan kişi aynı zamanda ustalarında çalışmalarını görüyor ve inceleyebilir oluşu. onlardan ders alıyor sürekli gözlemliyor. bir kaç aya kalmadan kişi kendini toparlayıp özenli şekilde iş yapmaya başlıyor. bu süreç içinde tabii bir süre boyunca kendini kötü hissediyor, ancak beraber yemeğe çıkılıyor muhabbet ediliyor vs. iş başka arkadaşlık başka olayı one hissettiriliyor.
eğer yeterince büyük bir gurubunuz var ise bu türden yaramaz / arsız çocukları bir arada tutmamaya çalışmanız (üzüm üzüme baka baka kararır) bahsettiğiniz kardeşleri de bir arada tutmayın, başarısız olan kardeş kendi bağımsızlığını ilan edebilmeli, aynı mahallede olanları, akraba olanları farklı gruplara yerleştirin ki kendi aralarında gruplaşmasınlar.
bir farklı olarak çocuklara badilik sistemini getirebilirsiniz, bunun sosyal ve psikolojik yarar/zararları olduğu tartışılan bişi tabii onu da belirteyim. badiler sürekli değişmeli bu arada (iki üç haftada bir)
aklıma gelenler bunlar, eğer bunları gerçekleştirme şansınız yoksa durumu tekrar değerlendirebiliriz, bir endüstri psikologundan bir kaç gün için destek ve eğitim alabilirsiniz sanıyorum. yaptığınız çalışmayı sebebleri sonuçları ile açıklarsanız ve mevcut durumu da anlatabilirseniz size bir kaç günlük eğitim verebilirler.
ilk önce grupları küçültüyoruz, 3,5 kişilik gruplar oluyor (grupların tekil olması önemli, aksi halde karar mekanizması çalışmıyor) her bir özensiz kişiyi bu gruplarda birer kişi olarak dağıtıyoruz, (grup büyükse iki kişi olabilir ama bu kısım tehlikeli, iki özensiz kişinin arkadaş olup dayanışma içinde olmasına izin vermemek lazım), ardından özensiz kişinin yazdığı kodları depoya almamak için kurallar yerleştiriyoruz.
her commit (işin yazılıp gönderilmiş hali), grup içindeki diğer kişiler tarafından gözden geçiriliyor ve kod özensiz olduğu için kabul edilmiyor, neresi özensiz, neresi baştan savma ve nedenleri ile her seferinde tek bir açıklama ile çalışma red ediliyor.
burada önemli olan bir diğer unsur red işlemini her seferinde bir başkasının yapması, böylece kişi kendisine bir kişinin gıcık olduğu için takdığını düşünmesini engellemek. bunu yaparken grupdan ayırmıyoruz kesinlikle.
yani demek istediğim çalışma baştan sona özensiz ise, her seferinde gerekirse tek satır için açıklama ile red edilme, bu yapılan işin tamamının düzeltilmesine kadar devam ediyor.
burada önemli olan çalışmayı yapan kişi aynı zamanda ustalarında çalışmalarını görüyor ve inceleyebilir oluşu. onlardan ders alıyor sürekli gözlemliyor. bir kaç aya kalmadan kişi kendini toparlayıp özenli şekilde iş yapmaya başlıyor. bu süreç içinde tabii bir süre boyunca kendini kötü hissediyor, ancak beraber yemeğe çıkılıyor muhabbet ediliyor vs. iş başka arkadaşlık başka olayı one hissettiriliyor.
eğer yeterince büyük bir gurubunuz var ise bu türden yaramaz / arsız çocukları bir arada tutmamaya çalışmanız (üzüm üzüme baka baka kararır) bahsettiğiniz kardeşleri de bir arada tutmayın, başarısız olan kardeş kendi bağımsızlığını ilan edebilmeli, aynı mahallede olanları, akraba olanları farklı gruplara yerleştirin ki kendi aralarında gruplaşmasınlar.
bir farklı olarak çocuklara badilik sistemini getirebilirsiniz, bunun sosyal ve psikolojik yarar/zararları olduğu tartışılan bişi tabii onu da belirteyim. badiler sürekli değişmeli bu arada (iki üç haftada bir)
aklıma gelenler bunlar, eğer bunları gerçekleştirme şansınız yoksa durumu tekrar değerlendirebiliriz, bir endüstri psikologundan bir kaç gün için destek ve eğitim alabilirsiniz sanıyorum. yaptığınız çalışmayı sebebleri sonuçları ile açıklarsanız ve mevcut durumu da anlatabilirseniz size bir kaç günlük eğitim verebilirler.
- selam (26.01.15 09:28:48)
denemişinizdir belki ama ödül-ceza yöntemini uygulayın derim ben. kaç öğrenci var toplamda bilmiyorum bütçe olarak sizi sarsar mı o açıdan. öncelikle bir adet yasak davranışlar tablosu olsun, görsel olarak dikkat çekici herkesin görebileceği bir yere asın. bir adette öğrencilerle ilgili tablo yapın. günün sonunda iyi davranan öğrencilere abur cubur torbası hediye edin. içinde çikolata jelibon sakız falan olsun. bir kaç çeşit olsun ki gözlerini boyasın. mesela şarkı mı söylüyor pat işaretleyin hediye paketi hakkını kaybettin diye. bir başkası örnek davranış mı sergiliyor işaretleyin sana fazladan çikolata şunu bunu yaptın. ceza köşesi falanda oluşturabilirsiniz. dayağa alışmış adamı eğitmek çok zordur. kolay gelsin.
- yue (26.01.15 09:33:27)
Benzer tecrübelerim oldu. Çocuklar sizi otorite figürü olarak görmüyor. "Öğretmenim değil ki!" diye düşünüyor. Bunu çok duydum çocuklardan.
Eğer çalışmaları ders saatinde yapıyorsanız ders boşmuş gibi, okuldan sonra yapıyorsanız serbest saatlerinden çalıyormuşsunuz gibi davranıyorlar. Uzman olmadığımdan "Şunu yapın." gibi bir tavsiyede bulunamayacağım; ama mümkünse öğretmenlerden biri arada grupları kontrol etsin. Düzeni sağlamanıza yardımcı olsun.
Eğer çalışmaları ders saatinde yapıyorsanız ders boşmuş gibi, okuldan sonra yapıyorsanız serbest saatlerinden çalıyormuşsunuz gibi davranıyorlar. Uzman olmadığımdan "Şunu yapın." gibi bir tavsiyede bulunamayacağım; ama mümkünse öğretmenlerden biri arada grupları kontrol etsin. Düzeni sağlamanıza yardımcı olsun.
- auroraaurora (26.01.15 09:48:16)
Cevaplar için çok teşekkür ederim.
Comptrol, vaktini aldım kusura bakma, öneri ve eleştiri almak istediğim için ayrıntı vermem gerekti. Tecrübe edenler varır illaki diye düşündüm. Sana uzak bir konu demek ki.
Belki çocukluğunda dayak yiyen, baskıyla büyüyen kapalı aile üyeleri de olabilir aramızda. Öğretmen arkadaşlarımız var, eğitim planları hazırlayan meb personeli bile var. Psikolog olabilir (ki vardı hala var mı bilmiyorum) sosyolog... Grup çalışması yapan arkadaşların deneyimleri de çok yardımcı olabilirdi. Selam'ın anlattıkları gibi mesela...
Cevaplayan arkadaşlarım;
Dediğiniz gibi herşey birbirine bağlı. aile, okul, çevre..
Sorumluluk veriyoruz. Bu zaten bizim kazandırmak istediğimiz bir tutum.
Grubu ikiye böldük, iki grup arası tatlı çekişmeler yarattık bir kısa bir süre işe yaradı sonra yine cozuttular. Çalışmanın içeriği olarak da bölme işi zaman zaman olabilir sürekli olaaz. Birlikte kotarılması gereken bir çalışma.
Ödül ve ceza konusuna girmiyoruz. Bunun bir çok nedeni var. Maddi bir çıkar karşılığı olmaksızın doğru davranmalarını sağlamak istiyoruz. Birileri istedi, çıkarım var diye değil de tutum olarak, kendileri seçerek davransınlar. Kazandırmak istediğimiz tutumlardan biri öz disiplin.
Bizi öğretmen olarak görmüyorlar konusunda; biz zaten otorite figürü olmak istemiyoruz. Biz çalışma grubunun kurallarını koyuyoruz. Hatta kuralları çocuklarla değerlendirerek koyuyoruz. Hepsi o kuralı neden koyduğumuzu biliyorlar. Çok kuralla da boğmuyoruz. Grubuna, çalışmaya göre bir veya iki kuralımız oluyor. İlk kuralımız biri konuşurken onu dinlemek, sözünü kesmemek değil, dinlemek. Çok basit ama kazanımlar için çok destekleyici bir kural. Çoğunlukla da tek kural olarak bu oluyor. Diğer çalışmalarımın hepsinde verim aldığım bir yöntem bu.
Çalışmaları ders saatinde yapmıyoruz, serbest zamanlarında yapıyoruz. Ama serbest zamanımdan çalıyor denecek bir durum yok, severek çalışıyorlar, hevesliler. Nitekim bırakmadılar bak, kazan kaldırdılar:)
Ailelerin dayak konusunu ifşa etmeye gerek yok ki. Zaten bölgede genel tutum öyle.
İlk çalışmaya başladığım sene annelere hijyen eğitimi için doktor, hemşire geldi. Anlatıyorlar. Anneler dinleyebilsin diye çocukları ayrı bir yere aldık. Hava güzeldi, bahçeye çıktık biz çocuklarla. 2 yaşlarında bir tanesi alıp alıp başını bahçeden kaçma girişimlerinde. Bir, iki, üç... her seferinde çocuğu alıp geliyorum. Ortamda 3-4 yaş büyük abisi var. En sonunda abi koştu gitti çocuğu ensesinden kedi enciğini taşır gibi kaldırdı getirdi yanımıza bıraktı getirirken de bi temiz de azarladı.
Sonra bana dönüp "öğretmenim siz ona güzellikle söylüyonuz o anlamaz öyle, alışık değil" dedi.
Tekrar teşekkür ederim herkese.
Comptrol, vaktini aldım kusura bakma, öneri ve eleştiri almak istediğim için ayrıntı vermem gerekti. Tecrübe edenler varır illaki diye düşündüm. Sana uzak bir konu demek ki.
Belki çocukluğunda dayak yiyen, baskıyla büyüyen kapalı aile üyeleri de olabilir aramızda. Öğretmen arkadaşlarımız var, eğitim planları hazırlayan meb personeli bile var. Psikolog olabilir (ki vardı hala var mı bilmiyorum) sosyolog... Grup çalışması yapan arkadaşların deneyimleri de çok yardımcı olabilirdi. Selam'ın anlattıkları gibi mesela...
Cevaplayan arkadaşlarım;
Dediğiniz gibi herşey birbirine bağlı. aile, okul, çevre..
Sorumluluk veriyoruz. Bu zaten bizim kazandırmak istediğimiz bir tutum.
Grubu ikiye böldük, iki grup arası tatlı çekişmeler yarattık bir kısa bir süre işe yaradı sonra yine cozuttular. Çalışmanın içeriği olarak da bölme işi zaman zaman olabilir sürekli olaaz. Birlikte kotarılması gereken bir çalışma.
Ödül ve ceza konusuna girmiyoruz. Bunun bir çok nedeni var. Maddi bir çıkar karşılığı olmaksızın doğru davranmalarını sağlamak istiyoruz. Birileri istedi, çıkarım var diye değil de tutum olarak, kendileri seçerek davransınlar. Kazandırmak istediğimiz tutumlardan biri öz disiplin.
Bizi öğretmen olarak görmüyorlar konusunda; biz zaten otorite figürü olmak istemiyoruz. Biz çalışma grubunun kurallarını koyuyoruz. Hatta kuralları çocuklarla değerlendirerek koyuyoruz. Hepsi o kuralı neden koyduğumuzu biliyorlar. Çok kuralla da boğmuyoruz. Grubuna, çalışmaya göre bir veya iki kuralımız oluyor. İlk kuralımız biri konuşurken onu dinlemek, sözünü kesmemek değil, dinlemek. Çok basit ama kazanımlar için çok destekleyici bir kural. Çoğunlukla da tek kural olarak bu oluyor. Diğer çalışmalarımın hepsinde verim aldığım bir yöntem bu.
Çalışmaları ders saatinde yapmıyoruz, serbest zamanlarında yapıyoruz. Ama serbest zamanımdan çalıyor denecek bir durum yok, severek çalışıyorlar, hevesliler. Nitekim bırakmadılar bak, kazan kaldırdılar:)
Ailelerin dayak konusunu ifşa etmeye gerek yok ki. Zaten bölgede genel tutum öyle.
İlk çalışmaya başladığım sene annelere hijyen eğitimi için doktor, hemşire geldi. Anlatıyorlar. Anneler dinleyebilsin diye çocukları ayrı bir yere aldık. Hava güzeldi, bahçeye çıktık biz çocuklarla. 2 yaşlarında bir tanesi alıp alıp başını bahçeden kaçma girişimlerinde. Bir, iki, üç... her seferinde çocuğu alıp geliyorum. Ortamda 3-4 yaş büyük abisi var. En sonunda abi koştu gitti çocuğu ensesinden kedi enciğini taşır gibi kaldırdı getirdi yanımıza bıraktı getirirken de bi temiz de azarladı.
Sonra bana dönüp "öğretmenim siz ona güzellikle söylüyonuz o anlamaz öyle, alışık değil" dedi.
Tekrar teşekkür ederim herkese.
- hayat aklini konusacak bir filozof uret (26.01.15 13:13:04)
1