[]
Evrim ve engellilik
arkadaşlar okulda bir ders kapsamında engellilerle ilgili bir konuyu araştırma ödevim var. 6-8 sayfalık bir ödev hazırlamam gerek. ben de evrim teorisi ve engellilerin birbirleriyle olan ilişkisini incelemek istiyorum. ama sizin de fikirlerinizi almak istiyorum. bir de böyle bir şeyi araştırmak için kaynak bilen varsa mesaj atsın lütfen.
konuyla ilgili, mesela evrim teorisinde adapte olanın hayatta kalacağı söyleniyor. ama güçlü genin de sonralara aktarıldığı söyleniyor. bu durumda mesela doğuştan bir genetik bozukluğu olan kişilerin birbirleriyle evlenmesi vs konusuna nasıl yaklaşabiliriz?
konuyla ilgili, mesela evrim teorisinde adapte olanın hayatta kalacağı söyleniyor. ama güçlü genin de sonralara aktarıldığı söyleniyor. bu durumda mesela doğuştan bir genetik bozukluğu olan kişilerin birbirleriyle evlenmesi vs konusuna nasıl yaklaşabiliriz?
evrim her zaman en güçlünün hayatta kalması demek değildir. Evrim, şartlara en çok adapte olanın soyunu devam ettirmesidir. Örnek vereyim;
Bir kanatlı çekirge türü düşünün. Kanatlı çekirge türü içerisinde genetik bozukluktan dolayı kanatları olmayan ya da olsa dahi uçamayan çekirgeler de olduğunu varsayın. Uçamayan çekirgeler, kanatlı çekirgeler gibi göç edemeyip bulunduğu yerde hayatta kalmaya çalışırken, kanatlı çekirgeler göç esnasında fırtınaya yakalanıp tamamına yakını öldüğünde soyunu devam ettirenler, bulundukları ortamda yaşamaya uyum sağlayabilmiş, genetik olarak uçamayan çekirgeler olacaktır.
Başka bir örnek,
Afrikada etrafı yüksek kayalıklarla çevrili bir platoya hakim olan aslan sürüsünü düşünün. Bu bereketli platodaki antilopları, sığırları yiyerek güçleniyorlar. Bu büyük sürü, güçlendikçe kayaları dolaşarak platoya girmeye çalışan rakip aslan sürülerini daha kolay def etmeye başlıyor. Diğer sürüler platonun dışında açlışla mücadele ederken bu sürü içeride semirdikçe güçleniyor güçlendikçe diğerlerini platodan kovuyor. Ancak burada da şöyle bir durum gerçekleşiyor; zaman ilerledikçe dışarıdan sürüye katılım olmadığı için genetik çeşitlilik azalıyor. Tür içindeki üreme sebebiyle genetik olarak aslanlar her nesilde zayıflamaya başlıyor. Ve zayıfladıkça avlanamıyor dengede tuttukları manda ve sığır populasyonu bu sebeple büyük artış gösteriyor. Ve sonunda yavruları için bir tehdit olan zayıf düşmüş aslan sürüsünü öldüryor.
Bu örnekte de görüldüğü gibi en güçlü olmak evrimsel avantaj sağlamaz. Evrimin en önemli kriteri adaptasyondur.
Bir kanatlı çekirge türü düşünün. Kanatlı çekirge türü içerisinde genetik bozukluktan dolayı kanatları olmayan ya da olsa dahi uçamayan çekirgeler de olduğunu varsayın. Uçamayan çekirgeler, kanatlı çekirgeler gibi göç edemeyip bulunduğu yerde hayatta kalmaya çalışırken, kanatlı çekirgeler göç esnasında fırtınaya yakalanıp tamamına yakını öldüğünde soyunu devam ettirenler, bulundukları ortamda yaşamaya uyum sağlayabilmiş, genetik olarak uçamayan çekirgeler olacaktır.
Başka bir örnek,
Afrikada etrafı yüksek kayalıklarla çevrili bir platoya hakim olan aslan sürüsünü düşünün. Bu bereketli platodaki antilopları, sığırları yiyerek güçleniyorlar. Bu büyük sürü, güçlendikçe kayaları dolaşarak platoya girmeye çalışan rakip aslan sürülerini daha kolay def etmeye başlıyor. Diğer sürüler platonun dışında açlışla mücadele ederken bu sürü içeride semirdikçe güçleniyor güçlendikçe diğerlerini platodan kovuyor. Ancak burada da şöyle bir durum gerçekleşiyor; zaman ilerledikçe dışarıdan sürüye katılım olmadığı için genetik çeşitlilik azalıyor. Tür içindeki üreme sebebiyle genetik olarak aslanlar her nesilde zayıflamaya başlıyor. Ve zayıfladıkça avlanamıyor dengede tuttukları manda ve sığır populasyonu bu sebeple büyük artış gösteriyor. Ve sonunda yavruları için bir tehdit olan zayıf düşmüş aslan sürüsünü öldüryor.
Bu örnekte de görüldüğü gibi en güçlü olmak evrimsel avantaj sağlamaz. Evrimin en önemli kriteri adaptasyondur.
- thracia (21.11.14 15:04:54 ~ 15:07:39)
Evrim ve engellilik dersen konunun ucu döner dolaşır Nazi Almanyasına dayanır. Bu konuları bir araştır istersen.
- zombi (21.11.14 15:28:04)
evrim ve engelliliğin nazi almanyası ile ilişkisi, güney afrika zebralalarının sosyal yaşantısının nur yerlitaş'la ilişkisi kadardır.
- thracia (21.11.14 15:42:43)
genetik geçişli hastalıklar engelliler ve akraba evlilikleri filetype:pdf
gugıla aynen kopi peyst
çıkan sonuçları tek tek incelemek
güzel sonuçlar gelmediyse, anahtar kelimeleri değiştirip başka başka kombinasyonlarla aramalar
gugıla aynen kopi peyst
çıkan sonuçları tek tek incelemek
güzel sonuçlar gelmediyse, anahtar kelimeleri değiştirip başka başka kombinasyonlarla aramalar
- compadrito (21.11.14 15:47:37)
evrim mi? nasıl okulmuş o?
2014 türkiye'sinde hala evrim öğreten zındık okullar mı var?
tez yıkılıp imam hatip yapıla!
*çok emin olmamakla birlikte, genel mantık şu. anne babadan 1 bozuk, 1 düzgün gen gelirse. düzgün gen aktif oluyor. hastalık-engel ortaya çıkmıyor. bu yüzden oldukça farklı anne babadan gelen melezler genelde daha sağlm olurlar. vb.
2014 türkiye'sinde hala evrim öğreten zındık okullar mı var?
tez yıkılıp imam hatip yapıla!
*çok emin olmamakla birlikte, genel mantık şu. anne babadan 1 bozuk, 1 düzgün gen gelirse. düzgün gen aktif oluyor. hastalık-engel ortaya çıkmıyor. bu yüzden oldukça farklı anne babadan gelen melezler genelde daha sağlm olurlar. vb.
- titiraprap (21.11.14 16:07:11)
Evrimi anlarken, dinlerken, sanki dışarıdan üçüncü bir el kontrolünde gerçekleşiyormuş gibi yanlış bir algı oluşuyor.
"Adapte olanın hayatta kaldığı söyleniyor" tabrini anlamak için örnek:
Yaprak rengindeki böcek hayatta kalır, çünkü avcı kuş onu değil, farklı renktenini görür ve yer. O yüzden rengi yaprak ile uyumlu olanlar kalır, çoğalır, neslini devam ettirir.
"Güçlü genin aktarıldığı söyleniyor" tabiri için de hemem hemen aynı örnek geçerli. Koşabilmek güçlü gen, koşamamak zayıf gen olarak varsayalım. Tabii ki koşanın hayatta kalma şansı arttığı için neslini devam ettirebiliyor; yani sonralara aktarabiliyor.
Ödevini yapmadan önce Richard Dawkins'in şu serisini kesinlikle izle, ödevinde yardımcı olacağı gibi ufkunu açacaktır.
youtu.be
Sonrasında da yine Dawkins'in Gen Bencildir'ini okumanı şiddetle öneririm.
"Adapte olanın hayatta kaldığı söyleniyor" tabrini anlamak için örnek:
Yaprak rengindeki böcek hayatta kalır, çünkü avcı kuş onu değil, farklı renktenini görür ve yer. O yüzden rengi yaprak ile uyumlu olanlar kalır, çoğalır, neslini devam ettirir.
"Güçlü genin aktarıldığı söyleniyor" tabiri için de hemem hemen aynı örnek geçerli. Koşabilmek güçlü gen, koşamamak zayıf gen olarak varsayalım. Tabii ki koşanın hayatta kalma şansı arttığı için neslini devam ettirebiliyor; yani sonralara aktarabiliyor.
Ödevini yapmadan önce Richard Dawkins'in şu serisini kesinlikle izle, ödevinde yardımcı olacağı gibi ufkunu açacaktır.
youtu.be
Sonrasında da yine Dawkins'in Gen Bencildir'ini okumanı şiddetle öneririm.
- jadle (21.11.14 16:22:46)
ön kabuller yanlış olursa sonlara doğru tıkanır bu ödev. herkes bildiğini yazacaktır. ben de yazayım. sen seç beğen ayıkla.
evrim ilk eşleyicilerin üreme kabiliyletlerini arttıracak yollara yönelmesiyle başlayan kör bir süreç ve halen daha devam ediyor. temelde bir silahlanma yarışından ibaret. burada bireyler diğer türlerin bireyleriyle ve kendi türünden bireylerle, yakın üyeleri dahil, eşleri dahil, hemcins ve karşı cinsleri dahil her ortakla rekabet halindeler. ortaklar çünkü bir dişiye üremek için, bir grup arkadaşı hemcinse sosyal işbirliği için, bir yavruya da %50 kendi genlerini taşıdığı için muhtaç.
engelli bir bireyin, çok düşeş bir durumu yoksa, engelinin her daim ona karşı çalışacak bir seçilim faktörü olarak muhasebe defterine sürekli eksi hanesinde katkı sağlaması acı bir gerçek.
çok az durumda engellilik avantajlı da olabilir. misal renk körlüğü gece görüşünde dikkati belirgin olarak arttırır. renk körü bireyler gece körlüğündan mustarip değillerse, renk körü olmayan bireylere karşı bir miktar daha avatajlıdırlar ayrıntıyı seçmek konusunda. bir tür, gece yaşamaya adapte olmak zorunda kalırsa renk körlüğü bir eksi olmaktan çıkar. avantaja dönüşür yani.
evrim tuhaf yollardan çalışır. anlamak için tümden gelip hipotezler üretmek gerektiğinden eğlenceli olmakla beraber, lamarckçıık, lysenkoculuk, tür seçilimi vs vs bir çok hipotez ya da hipotezler bütününü çöpe atmak icap etti zaman zaman. (bunların bazısı hala tartışmalıdır gerçi).
evrim bireyin değil, türün değil, iyice indirgendiğide tek bir genin değil, gen takımlarının seçimesidir. mayoz bölünme (ve mutasyonlar) sağ olsun, önemli genlerimiz bir aradayken ayrılabilir, daha iyi ya da daha kötü kombinasyonlara dönüşüp başımıza beklenmedik sürprizler açabilir. talihsiz bir engelli bireyde, pek çok genetik olarak sorunlu bilgi çocuğa aktarılabilir mesela ama iki engelliden, mesela ikisi de sağır olan anne babanı son derece iyi işiten çocuklar da doğabilir.
ciddi kromozom hastalıklarında, mesela down sendromunda ise fazladan bir kromozom sahibi olan yavru, kendisi gibi bir down sendromluyla çocuk yaparsa, doğacak torun down sendromlu en iyi ihtimalle 1/4 ihtimal (0.25) sağlıklı olabilecektir. (galiba bundan da az aslında.)
şimdi bu durumda engellilere, vahşi doğada toplayıcı-avcı olarak yaşayan atalarımızın engelli çocuklarına sunamayacağı bir lüksü sunabiliyoruz. hayatta kalma şansını! aman ne güzel di mi?
bundan sonrası spekülasyon. iş kürtaja gidiyor, öjeniye gidiyor, hitler rejimide öldürülen sakatlara gidiyor. bu konulara girmek ister misin?
sıkıntılı biraz. toplum şu an engelli bireylerin yaşaması karşılığı onlara katlanıyor. onların durumlarını iyileştiremediği gibi tıbbın çaresiz olduğu ağır vakalarda bireyi yalnızlaştırarak ve bir eş, hayat arkadaşı, sevgili edinmesini sağlayacak ortamlar oluşturmadan bu topluluğu baskı altında tutuyor.
bazı aileler topal kızı kör oğlana alarak bunun üstesinden geliyor falan.. derken toplumun dirliği sürüyor. açıkçası henü bir medeniyet değiliz. bunu yan odalarda misafirlerden gizlenen yatalak çocuklara, otobüste acımayla baktığımız spastik çocuğun elinden tutan babasına, uzun zamandır gömediğimiz zeka engelli amca kızı hale ablaya falan sorsak cevap alabilir miyiz bilmiyorum ama gerçekçi bakarsak hala bu soruna çözüm bulabilmiş değiliz. sik gibi bir medeniyetimiz var.
şimdi şu son satırda, kısa bir soru, bu yazı bi işine yaradı mı? [e]vet/[h]ayır?
evrim ilk eşleyicilerin üreme kabiliyletlerini arttıracak yollara yönelmesiyle başlayan kör bir süreç ve halen daha devam ediyor. temelde bir silahlanma yarışından ibaret. burada bireyler diğer türlerin bireyleriyle ve kendi türünden bireylerle, yakın üyeleri dahil, eşleri dahil, hemcins ve karşı cinsleri dahil her ortakla rekabet halindeler. ortaklar çünkü bir dişiye üremek için, bir grup arkadaşı hemcinse sosyal işbirliği için, bir yavruya da %50 kendi genlerini taşıdığı için muhtaç.
engelli bir bireyin, çok düşeş bir durumu yoksa, engelinin her daim ona karşı çalışacak bir seçilim faktörü olarak muhasebe defterine sürekli eksi hanesinde katkı sağlaması acı bir gerçek.
çok az durumda engellilik avantajlı da olabilir. misal renk körlüğü gece görüşünde dikkati belirgin olarak arttırır. renk körü bireyler gece körlüğündan mustarip değillerse, renk körü olmayan bireylere karşı bir miktar daha avatajlıdırlar ayrıntıyı seçmek konusunda. bir tür, gece yaşamaya adapte olmak zorunda kalırsa renk körlüğü bir eksi olmaktan çıkar. avantaja dönüşür yani.
evrim tuhaf yollardan çalışır. anlamak için tümden gelip hipotezler üretmek gerektiğinden eğlenceli olmakla beraber, lamarckçıık, lysenkoculuk, tür seçilimi vs vs bir çok hipotez ya da hipotezler bütününü çöpe atmak icap etti zaman zaman. (bunların bazısı hala tartışmalıdır gerçi).
evrim bireyin değil, türün değil, iyice indirgendiğide tek bir genin değil, gen takımlarının seçimesidir. mayoz bölünme (ve mutasyonlar) sağ olsun, önemli genlerimiz bir aradayken ayrılabilir, daha iyi ya da daha kötü kombinasyonlara dönüşüp başımıza beklenmedik sürprizler açabilir. talihsiz bir engelli bireyde, pek çok genetik olarak sorunlu bilgi çocuğa aktarılabilir mesela ama iki engelliden, mesela ikisi de sağır olan anne babanı son derece iyi işiten çocuklar da doğabilir.
ciddi kromozom hastalıklarında, mesela down sendromunda ise fazladan bir kromozom sahibi olan yavru, kendisi gibi bir down sendromluyla çocuk yaparsa, doğacak torun down sendromlu en iyi ihtimalle 1/4 ihtimal (0.25) sağlıklı olabilecektir. (galiba bundan da az aslında.)
şimdi bu durumda engellilere, vahşi doğada toplayıcı-avcı olarak yaşayan atalarımızın engelli çocuklarına sunamayacağı bir lüksü sunabiliyoruz. hayatta kalma şansını! aman ne güzel di mi?
bundan sonrası spekülasyon. iş kürtaja gidiyor, öjeniye gidiyor, hitler rejimide öldürülen sakatlara gidiyor. bu konulara girmek ister misin?
sıkıntılı biraz. toplum şu an engelli bireylerin yaşaması karşılığı onlara katlanıyor. onların durumlarını iyileştiremediği gibi tıbbın çaresiz olduğu ağır vakalarda bireyi yalnızlaştırarak ve bir eş, hayat arkadaşı, sevgili edinmesini sağlayacak ortamlar oluşturmadan bu topluluğu baskı altında tutuyor.
bazı aileler topal kızı kör oğlana alarak bunun üstesinden geliyor falan.. derken toplumun dirliği sürüyor. açıkçası henü bir medeniyet değiliz. bunu yan odalarda misafirlerden gizlenen yatalak çocuklara, otobüste acımayla baktığımız spastik çocuğun elinden tutan babasına, uzun zamandır gömediğimiz zeka engelli amca kızı hale ablaya falan sorsak cevap alabilir miyiz bilmiyorum ama gerçekçi bakarsak hala bu soruna çözüm bulabilmiş değiliz. sik gibi bir medeniyetimiz var.
şimdi şu son satırda, kısa bir soru, bu yazı bi işine yaradı mı? [e]vet/[h]ayır?
- namus ninjası (21.11.14 16:39:22 ~ 16:41:14)
evrime göre engelliler nesiller sonra elenerek yok olurlar.
- kamera motor (21.11.14 16:43:09)
Nazi Almanyasında gen havuzunu temizlemek için engelli bireyler toplama kamplarına gönderilmişti. Aynı zamanda arı ırkın çoğalması sağlamak için üreme programıları vardı. Literatürde bunun uygulamaların yeni nesillerin üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalar bulabilirsin diye düşünmüştüm. Ama arkadaşın biri sağolsun Nur Yerlitaş'a bağlamış konuyu.
- zombi (24.11.14 13:39:02)
1