[]
anadolu çomarı hakkında
şu an iş gereği anadolunun bir ilçesindeyim. burda insanların yaptıkları davranışları, tavırları, haksızlıkları, kabalıkları, cehalet, cahillikleri artık bunun gibi sayabileceğim onlarca şey var. ben hatta türkiye' de böyle bir insan profili olduğunu dahi hiç bilmiyordum. hatta hayal bile edemezdim. ama sözlükte son günlerde ortaya çıkan bu söz artık bu kişileri tam olarak açıklıyor. evet anadolu çomarı diye bir şey var. hiç siyasetle bağdaştırmıyorum. bu başka bir şey bugün biri yazmış. "batının ahlaksızlığı, doğunun aptallığı, güneyin sapıklığı" diye sanki bunlar birleşmiş, değişik bir şey oluşturmuş.
bu konu hakkında siz nasıl düşünüyorsunuz?? bu sadece cehalet olamaz bunda başka bişeyler var.
bu konu hakkında siz nasıl düşünüyorsunuz?? bu sadece cehalet olamaz bunda başka bişeyler var.
egitim egitim egitim.
lakin oda gun gectikce geriye gidiyor.
lutfen egitim konusunda 20 yil once mezun olmus insanlar yorum yapmasin.
okullarin suanki hali icler acisi.
egitim sistemi boktan olmakla birlikte calisan tek kurum olan dersaneler bir partinin ve onun kumasinin kavgasi yuzunden kapaniyor.
metropal da yasayan insanlar bu imkani zar zor yakalarken kirsal kesim icin isler daha zor. Bunlar oldugu gibi konusulan tek konu saka gibi turban.
Ha bir de artik "siz onlara boyle diyorsunuz da ondan boyle olmuyor onlari ezikliyorsunuz sonra falan fismekanlara da sinir oluyorum.
benim babamda ankaranin uzak bir ilcesinde buyumus. bulukduklari yerde okul bile yokken ailesi okumanin gunah oldugunu dusunurken bir universite bitirmis su anda aciktan bir tane daha okuyan bir insan.
buyuk bir sekilde turk toplumu asimile olmus. sonumuz hayir degil.
lakin oda gun gectikce geriye gidiyor.
lutfen egitim konusunda 20 yil once mezun olmus insanlar yorum yapmasin.
okullarin suanki hali icler acisi.
egitim sistemi boktan olmakla birlikte calisan tek kurum olan dersaneler bir partinin ve onun kumasinin kavgasi yuzunden kapaniyor.
metropal da yasayan insanlar bu imkani zar zor yakalarken kirsal kesim icin isler daha zor. Bunlar oldugu gibi konusulan tek konu saka gibi turban.
Ha bir de artik "siz onlara boyle diyorsunuz da ondan boyle olmuyor onlari ezikliyorsunuz sonra falan fismekanlara da sinir oluyorum.
benim babamda ankaranin uzak bir ilcesinde buyumus. bulukduklari yerde okul bile yokken ailesi okumanin gunah oldugunu dusunurken bir universite bitirmis su anda aciktan bir tane daha okuyan bir insan.
buyuk bir sekilde turk toplumu asimile olmus. sonumuz hayir degil.
- kutsalbok (01.10.14 14:03:56)
anadolu dünyanın en yarak kürek yeri.
yüzlerce yıldır savaşın uğramadığı bölge. osmanlı kurulduğundan beri, anadolu'ya savaş geldi mi? kurtuluş savaşında bile uğramadı amk.
bütün olayın özeti bu.
kapalı toplum, kendini tarih boyunca hiç geliştiremiyor. anadoluda ne ticaret vardı ne savaş. onları geliştirecek hiçbir gelişme olmadı. ve bu 600-700 yılda da kapalı popülasyon kendini yobazlaştırdı, dışa kapattı.
sonuç bu işte.
anadolu insanının ta amk.
yüzlerce yıldır savaşın uğramadığı bölge. osmanlı kurulduğundan beri, anadolu'ya savaş geldi mi? kurtuluş savaşında bile uğramadı amk.
bütün olayın özeti bu.
kapalı toplum, kendini tarih boyunca hiç geliştiremiyor. anadoluda ne ticaret vardı ne savaş. onları geliştirecek hiçbir gelişme olmadı. ve bu 600-700 yılda da kapalı popülasyon kendini yobazlaştırdı, dışa kapattı.
sonuç bu işte.
anadolu insanının ta amk.
- kamera motor (01.10.14 14:06:53)
Sadece cehalet emin olabilirsin.
Ama bu topraklarda hemen hemen her ilde var.
Ama bu topraklarda hemen hemen her ilde var.
- gece lampulu (01.10.14 14:19:05)
benim çocukluğumda ve daha da öncesinde köylüyü/taşralıyı övmek yaygındı. siyasi eğilim bu yöndeydi. methiyeler düzülürdü, laf edemezdin, azıcık eleştirsen şehirli züppe yaftası yer aşağılanırdın. onların tüm o ilkelliği, bağnazlığı, cehaleti bile saflık olarak görülür, yavru kedi edasıyla sevilip okşanırdı. akp sonrasındaki kutuplaşma ile şimdi tam tersi bir trend oluştu. insanlar yıllardır hor görmesi, küçümsemesi tabu olarak görülen anadolu insanına yıllardır içinde biriken nefret ve kini kusuyor. tabii bunda anadolu'nun akepeleşmesinin ve cehaletle beraber gelen siyasi güç şımarıklığının payı da büyük ama bu saydığım nedenin de önemli olduğunu düşünüyorum. bu nedenle anadolu çomarı ile tam olarak neyin kastedildiğini anlamak çok güç. insanlar kendileri gibi olmayan tüm muhafazakar orta ve alt sınıfa bu lakapla hitap ederek bir nevi kendi küçük dünyalarını yüceltip tatmin oluyor.
- sir gawain (01.10.14 14:57:41 ~ 14:58:53)
Eğitimsizlik dışında bir de kısa yoldan köşeyi dönmek istemenin, emeksiz yemenin son 30 küsur yıldır trend olması ile birlikte oluştuğunu düşünüyorum. Aslında oluşma çok yanlış bir kelime, var olanın daha da azması diyebiliriz.
Bu kişilerin çocukluğu 80'lere denk geliyorsa, yetiştikleri kültür, topçu ve popçu patlamasının olduğu bir kültür. Aynı şekilde, televizyonların da magazin programlarının içerik değiştirmesi ve sayısının coşması ile de pompalanan bir kültür. Karşılarında okumuş adam örneğinin iki tipi var. Biri yırtınıyor ama çok kazanamıyor. Kazansa da çalıştığı ile orantılı değil, köşeyi dönmesine yetmiyor. Diğeri iyi kazanıyor ama o eğitime ulaşaca bir şartı yok ya da isteğinin ötesinde bir uğraş gerektiriyor. Bir de okumamış ama idolleri olanlar var ki 80'lerde İbrahim Tatlıses'in dediği gibi "Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık" diyen; bu adam kendi gibi büyümüş, kendi içinden çıkmış ve hem kazanıyor, hem yanında en güzel kadınlar var, hayatı okuyanın hayatının tabir-i caizse eline veriyor. Kadınlar için Hülya Avşar ve Sibel Can var, güzelliğiyle ve dansıyla istediğini elde ediyor, okumasına gerek yok. Şimdi onların modası geçti tabii ki ama magazin hız kesmeden, "uğraşmadan kazanma" sendromu hız kesmeden devam ediyor başka başka adlarla. Sadece adı ve bazen şekli değişiyor. Ali Ağaoğlu gibi yontulmamış birinin parasını görüyor örneğin, onun ne kadar çalıştığı umurunda değil; gördüğü şey onun da eğitimsiz olduğu. Kendi gibi şartlardan o günlere geldiği. Çünkü magazinde oun çalışma saati sayısını ya da çalışma prensiplerini (ki bana ters olsa bile) görmüyor, yanındaki kendinden bilmemkaç yaş küçük kadını görüyor. Dolayısıyla bu adamları eğitmek isterken, bir yandan da popüler kültür ile eğitime karşı bir direnç başlıyor. Hayal ettiği tüketime ulaşmanın iki yolu var; biri kendince dışarıdan zevkli görünüyor, diğerinde ne kadar çalışsa yeteceğini düşünmüyor. Zevkli olduğunu hayal ettiği hayatı geçirmek için şark kurnazı olması gerektiğinin farkında, çünkü "Artık herkes öyle" (içinde büyüdüğü şartlar bunlar) ve bunları yapmak artık çocukluğundan beri gördüğü şeyler, onun normları; dolayısıyla bir beis görmüyor.
Aramızdaki tek fark da başka ailede doğmak, ötesi değil.
Bu kişilerin çocukluğu 80'lere denk geliyorsa, yetiştikleri kültür, topçu ve popçu patlamasının olduğu bir kültür. Aynı şekilde, televizyonların da magazin programlarının içerik değiştirmesi ve sayısının coşması ile de pompalanan bir kültür. Karşılarında okumuş adam örneğinin iki tipi var. Biri yırtınıyor ama çok kazanamıyor. Kazansa da çalıştığı ile orantılı değil, köşeyi dönmesine yetmiyor. Diğeri iyi kazanıyor ama o eğitime ulaşaca bir şartı yok ya da isteğinin ötesinde bir uğraş gerektiriyor. Bir de okumamış ama idolleri olanlar var ki 80'lerde İbrahim Tatlıses'in dediği gibi "Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık" diyen; bu adam kendi gibi büyümüş, kendi içinden çıkmış ve hem kazanıyor, hem yanında en güzel kadınlar var, hayatı okuyanın hayatının tabir-i caizse eline veriyor. Kadınlar için Hülya Avşar ve Sibel Can var, güzelliğiyle ve dansıyla istediğini elde ediyor, okumasına gerek yok. Şimdi onların modası geçti tabii ki ama magazin hız kesmeden, "uğraşmadan kazanma" sendromu hız kesmeden devam ediyor başka başka adlarla. Sadece adı ve bazen şekli değişiyor. Ali Ağaoğlu gibi yontulmamış birinin parasını görüyor örneğin, onun ne kadar çalıştığı umurunda değil; gördüğü şey onun da eğitimsiz olduğu. Kendi gibi şartlardan o günlere geldiği. Çünkü magazinde oun çalışma saati sayısını ya da çalışma prensiplerini (ki bana ters olsa bile) görmüyor, yanındaki kendinden bilmemkaç yaş küçük kadını görüyor. Dolayısıyla bu adamları eğitmek isterken, bir yandan da popüler kültür ile eğitime karşı bir direnç başlıyor. Hayal ettiği tüketime ulaşmanın iki yolu var; biri kendince dışarıdan zevkli görünüyor, diğerinde ne kadar çalışsa yeteceğini düşünmüyor. Zevkli olduğunu hayal ettiği hayatı geçirmek için şark kurnazı olması gerektiğinin farkında, çünkü "Artık herkes öyle" (içinde büyüdüğü şartlar bunlar) ve bunları yapmak artık çocukluğundan beri gördüğü şeyler, onun normları; dolayısıyla bir beis görmüyor.
Aramızdaki tek fark da başka ailede doğmak, ötesi değil.
- aychovsky (01.10.14 15:16:10 ~ 15:19:12)
şimdi siz anadolunun nasıl bi ilçesindesiniz bilmem ama ben sinop'un durağan diye bi ilçesinde yaşıyorum. burası bırakın taşrayı, taşranın da taşrası bi yer. bakın doğu'dan bahsetmiyorum. sinop'un ilçesinden bahsediyorum ve burası ankara'ya 3 saat uzaklıkta.
ilçe merkezi görünüm itibari ile çok fakir. köyler ise vahim bi durumda. insanların geçim kaynağı yok gibi birşey. çorak topraklarda millet tarım yapacak da üç kuruş para kazanacak. ya da devlet orman işletmesi kesim yaptıracak da millet karnını doyuracak. iş imkanı yok kısaca.
insanlar çok geri kalmış. cahil, art niyetli, fesat vs... her bişey buradaki insanlarda var. ben bu konu üzerinde çok düşündüm neden acaba diye ama olayı sadece eğitime vs... vurmak çok basit ve kolaycı bi kaçış yolu.
kız çocukları hala başlık parası karşılığında satılıyor. ensest mağduru bi dünya insan var. hatta düşünün adamın çocuğu ölüyor ve iki ay sonra devletin haberi oluyor. neden haber vermedin dediğinde ise savcıya; iki yıl önce ambulans istediği için kaymakamdan bi dayak yemediği kaldığını anlatıyor vatandaş.
bunları basit bi gözleme ya da hayalgücüme dayanarak anlatmıyorum. işim orman işletme şefliği. hal öyle olunca girmediğim köy, dolaşmadığım vatandaş yok. kaymakamından en ücra köşedeki vatandaşa kadar gidiyorum. hatta düşünün ki devlet olarak ilk defa benim aracımın girdiği köyler var. hepsinde benzer hikayeler var.
vatandaş dvletten nasıl korktuysa, doksan yaşındaki amca makamıma geldiğinde tirtir titriyor ki düşünün bi kaymakamın karşısında bu adam nasıl dursun. hizmet talep edecek bi özgüven yok insanlarda. çünkü hepsi devlet tarafından korkutulmuş. yahu bi insana ambulans vermemek ne demek siz düşünün artık.
velhasılı kelam olay ne batının ahlaksızlığı, ne de doğunun aptallığı. mesele devletin vatandaşına olan yaklaşımı. metropollerdeki ensesi kalınlar sayesinde ya da doğuda insanlar terörden muzdarip bahanesi ile insanlar hep iyi hizmet görmüş en azından bi şeyler görmüş. ancak anadolunun ortasındaki, ankaranın dibinde kimi kimsesi olmayan insanlar, köylüler ise hep korkutulmuş, devletten hep azar işitmiş. şimdi siz iki dakika empati yapın ve kendinizi bu insanların yerine koyun.
şimdi burada bu insanları aşağılayan, bu insanlarla alay edip onları yok sayan orospu çocuklarına sesleniyorum. allah rızası için benimle iletişime geçin ve sizi bi kaç gün bu insnların yaşadıkları yerlerde dolaştırayım. bu insnalarla bi muhabbet ettireyim. bakın sadece bi kaç gün diyorum. merak etmeyin misafir de ederim. ancak; ben şuna kalıbımı basarım ki; bırakın o köylere gidip o insanlarla muhabbet etmeyei, bu ilçeye geldiğiniz dakika gitmenin hesabını yapacaksınız.
ilçe merkezi görünüm itibari ile çok fakir. köyler ise vahim bi durumda. insanların geçim kaynağı yok gibi birşey. çorak topraklarda millet tarım yapacak da üç kuruş para kazanacak. ya da devlet orman işletmesi kesim yaptıracak da millet karnını doyuracak. iş imkanı yok kısaca.
insanlar çok geri kalmış. cahil, art niyetli, fesat vs... her bişey buradaki insanlarda var. ben bu konu üzerinde çok düşündüm neden acaba diye ama olayı sadece eğitime vs... vurmak çok basit ve kolaycı bi kaçış yolu.
kız çocukları hala başlık parası karşılığında satılıyor. ensest mağduru bi dünya insan var. hatta düşünün adamın çocuğu ölüyor ve iki ay sonra devletin haberi oluyor. neden haber vermedin dediğinde ise savcıya; iki yıl önce ambulans istediği için kaymakamdan bi dayak yemediği kaldığını anlatıyor vatandaş.
bunları basit bi gözleme ya da hayalgücüme dayanarak anlatmıyorum. işim orman işletme şefliği. hal öyle olunca girmediğim köy, dolaşmadığım vatandaş yok. kaymakamından en ücra köşedeki vatandaşa kadar gidiyorum. hatta düşünün ki devlet olarak ilk defa benim aracımın girdiği köyler var. hepsinde benzer hikayeler var.
vatandaş dvletten nasıl korktuysa, doksan yaşındaki amca makamıma geldiğinde tirtir titriyor ki düşünün bi kaymakamın karşısında bu adam nasıl dursun. hizmet talep edecek bi özgüven yok insanlarda. çünkü hepsi devlet tarafından korkutulmuş. yahu bi insana ambulans vermemek ne demek siz düşünün artık.
velhasılı kelam olay ne batının ahlaksızlığı, ne de doğunun aptallığı. mesele devletin vatandaşına olan yaklaşımı. metropollerdeki ensesi kalınlar sayesinde ya da doğuda insanlar terörden muzdarip bahanesi ile insanlar hep iyi hizmet görmüş en azından bi şeyler görmüş. ancak anadolunun ortasındaki, ankaranın dibinde kimi kimsesi olmayan insanlar, köylüler ise hep korkutulmuş, devletten hep azar işitmiş. şimdi siz iki dakika empati yapın ve kendinizi bu insanların yerine koyun.
şimdi burada bu insanları aşağılayan, bu insanlarla alay edip onları yok sayan orospu çocuklarına sesleniyorum. allah rızası için benimle iletişime geçin ve sizi bi kaç gün bu insnların yaşadıkları yerlerde dolaştırayım. bu insnalarla bi muhabbet ettireyim. bakın sadece bi kaç gün diyorum. merak etmeyin misafir de ederim. ancak; ben şuna kalıbımı basarım ki; bırakın o köylere gidip o insanlarla muhabbet etmeyei, bu ilçeye geldiğiniz dakika gitmenin hesabını yapacaksınız.
- kumlupara (01.10.14 18:47:44)
Konuyla ilgili söyleyebileceğim tek şey bu ülkede, böyle bir ülkede akpnin kazanması kadar doğal bir şey yok.
- Octavarium (01.10.14 19:46:14)
1