[]
Uzun Yazılar ve Okumak
Uzun yazıları okumakta zorlanıyorum. Belki de üşeniyorum.. Tuğla gibi kitapları okuyup bitirmek pek nasip olmuyor. Dikkatim çabuk dağılıyor. Azim denen şey mi eksik? Öyleyse azim nasıl kazanılır?
Okumayı sevmeyen denen millet olarak bizlerin geneli böyle miyiz? Yani siz de böyle misiniz? Öyleyse niye böyleyiz niye böyle oluyor? Bunun çözümü nedir?
Okumayı sevmeyen denen millet olarak bizlerin geneli böyle miyiz? Yani siz de böyle misiniz? Öyleyse niye böyleyiz niye böyle oluyor? Bunun çözümü nedir?
Malesef okuyacağı kitaba sayfa sayısına göre karar verenlerin sayısı az değil.
Çözümü, istemek, kendine okuma ortamı yaratmak, yatakta uzanarak değil de masada oturarak okumak belki, sallıyorum bu örnekleri çoğaltılabilir. Ben evde okuyamayıp otobüste bir kitap bitirebilen bir insanım mesela.
Çözümü, istemek, kendine okuma ortamı yaratmak, yatakta uzanarak değil de masada oturarak okumak belki, sallıyorum bu örnekleri çoğaltılabilir. Ben evde okuyamayıp otobüste bir kitap bitirebilen bir insanım mesela.
- amelie poulain (01.09.14 00:13:04)
ya bazıları da abartıyor. olayın ciddiyetini ve büyüklüğünü o derece yayıyor ki yazar, oalyın artık bir ciddiyeti kalmıyor ortada. haliyle olaylar yavaş ilerliyor, bu da okuyucuyu sıkıyor.
mesela "savaş ve barış" haddinden fazla uzun. üstelik anlattığı bir şey de yok.
"gurur ve önyargı" var klasiklerden, o da vakit kaybı ve o kadar sayfayı boş yere okuduğumu düşünüyorum.
bu bence herkeste var. sadece kitabın öneminden dolayı (mesela çok övülmüştür, o an okunması gerekiyordur, belli bir amaç için okunuyordur vs.) herkes bu sıkıcılığa katlanıyor. mesela ben 250-350 sayfada çok da güzel şeyler anlatan kitaplar da okudum, sen de okumuşsundur. yani uzun yazılar can sıkıyor haddinden fazla uzatılan bir olay içeriyorsa.
ha, yine de uzun yazıları seven de vardır, tuğla gibi olup her sayfasında seni kendisine çeken kitaplar da vardır ki bunlar istisna.
mesela "savaş ve barış" haddinden fazla uzun. üstelik anlattığı bir şey de yok.
"gurur ve önyargı" var klasiklerden, o da vakit kaybı ve o kadar sayfayı boş yere okuduğumu düşünüyorum.
bu bence herkeste var. sadece kitabın öneminden dolayı (mesela çok övülmüştür, o an okunması gerekiyordur, belli bir amaç için okunuyordur vs.) herkes bu sıkıcılığa katlanıyor. mesela ben 250-350 sayfada çok da güzel şeyler anlatan kitaplar da okudum, sen de okumuşsundur. yani uzun yazılar can sıkıyor haddinden fazla uzatılan bir olay içeriyorsa.
ha, yine de uzun yazıları seven de vardır, tuğla gibi olup her sayfasında seni kendisine çeken kitaplar da vardır ki bunlar istisna.
- m e b (01.09.14 00:17:30 ~ 00:27:36)
bu hafta don kısotu bıtırdım. 950 sayfa.. Azım gereklı,bır gunde teknolojıye vakıt ayırdıgı kadar ınsanlar kıtap okusa, sayfalar su gıbı gıder.
- ykyt (01.09.14 00:40:29)
Mesela ben uzun bir romani kolay kolay okuyamam ama upuzun olup da okudugum baska seyler var.
- delifaruk (01.09.14 00:43:34)
"mesela 'savaş ve barış' haddinden fazla kalın. üstelik anlattığı bir şey de yok."
arkadaşlar kitap soruları sormayın şurada. sormayın ki asabımız bozulmasın. böyle cevaplar görmek için online olmuyoruz. lütfen. rica ediyorum.
100 merdiveni bir anda çıkamazsın. sırayla çıkacaksın. baktın ortalarına geldin. sonra ikişer ikişer çıkacaksın. sonra üçer üçer... o 100 merdiven bitince başka bir merdiven çıkacak önüne ve bunun basamakları diğerinden biraz daha kalın olacak. adımını biraz daha geniş atmak zorunda kalacaksın. alışacaksın. anlayacaksın.
okumaya proust ile -veya joyce ile- başlamak var, haruki murakami ile başlamak var. bu noktada iş sana düşüyor. hayatında en fazla 10 kitap okumuş bir adamın eline ulysses'i verirsen, "sikerler böyle kitabı, ne yazmış böyle dalyarak, alakasız alakasız" cevabını alırsın. gocunma. bu noktada yapman gereken şey araştırmak. araştırmak ve irdelemek. "kim daha akıcı yazar, kim daha net yazar"ı araştırmalısın. ve bu ışıkla devam etmelisin tünele. aldığın neticeler sonucunda yapmalısın okumalarını. inan bana zamanla çok daha iyi yerlere geleceksin.
uzun yazı okuyamama sebeplerinden birisi -belki de en önemlisi- çok okumamak. okumayı sevmeyen insan "tuğla kitap" okumaz. okumayı göze alamaz ki. bunun çözümü de çok okumaktan geçiyor. üst paragrafta da söylediğim gibi, ne kadar basit yazan yazarları okursan o kadar iyi geçer gelişim sürecin.
tavsiyem basit, yalın yazanlar ile bu işe başlaman ve ilerletmen.
birkaç öneri; haruki murakami, barış bıçakçı, emrah serbes, jack kerouac, ingvar ambjörnsen, hakan günday, hasan ali toptaş, ihsan oktay anar(resmen dil ile oyun oynar. seversen çok seversin, beğenmezsen nefret edersin. ortası yok), sabahattin ali, yusuf atılgan, sabahattin kudret aksal, stefan zweig, knut hamsun, ilhami algör, john fante, mihail lermontov vs.
edit. stefen değil, stefan.
arkadaşlar kitap soruları sormayın şurada. sormayın ki asabımız bozulmasın. böyle cevaplar görmek için online olmuyoruz. lütfen. rica ediyorum.
100 merdiveni bir anda çıkamazsın. sırayla çıkacaksın. baktın ortalarına geldin. sonra ikişer ikişer çıkacaksın. sonra üçer üçer... o 100 merdiven bitince başka bir merdiven çıkacak önüne ve bunun basamakları diğerinden biraz daha kalın olacak. adımını biraz daha geniş atmak zorunda kalacaksın. alışacaksın. anlayacaksın.
okumaya proust ile -veya joyce ile- başlamak var, haruki murakami ile başlamak var. bu noktada iş sana düşüyor. hayatında en fazla 10 kitap okumuş bir adamın eline ulysses'i verirsen, "sikerler böyle kitabı, ne yazmış böyle dalyarak, alakasız alakasız" cevabını alırsın. gocunma. bu noktada yapman gereken şey araştırmak. araştırmak ve irdelemek. "kim daha akıcı yazar, kim daha net yazar"ı araştırmalısın. ve bu ışıkla devam etmelisin tünele. aldığın neticeler sonucunda yapmalısın okumalarını. inan bana zamanla çok daha iyi yerlere geleceksin.
uzun yazı okuyamama sebeplerinden birisi -belki de en önemlisi- çok okumamak. okumayı sevmeyen insan "tuğla kitap" okumaz. okumayı göze alamaz ki. bunun çözümü de çok okumaktan geçiyor. üst paragrafta da söylediğim gibi, ne kadar basit yazan yazarları okursan o kadar iyi geçer gelişim sürecin.
tavsiyem basit, yalın yazanlar ile bu işe başlaman ve ilerletmen.
birkaç öneri; haruki murakami, barış bıçakçı, emrah serbes, jack kerouac, ingvar ambjörnsen, hakan günday, hasan ali toptaş, ihsan oktay anar(resmen dil ile oyun oynar. seversen çok seversin, beğenmezsen nefret edersin. ortası yok), sabahattin ali, yusuf atılgan, sabahattin kudret aksal, stefan zweig, knut hamsun, ilhami algör, john fante, mihail lermontov vs.
edit. stefen değil, stefan.
- papillon7 (01.09.14 00:46:14 ~ 01:07:56)
1