[]

ben bu şark kurnazı dolandırıcların mantığını çözdüm

alakasız bir başlık belki ama çok içime oturdu yazmak zorundayım.

istanbula taşındım. bir ev tutmak için emlakçıyla görüştüm; ev ile ilgili sorular sordum, özellikle internet bağlatılıp bağlatılmadığıyla ilgili. hepsine var, evet, şöyle, böyle falan konuşup durdu.

biraz aceleci ve salakça davranarak sözüne güvendim ve evi tuttum.
üzerinden 10 saat geçmeden anladım ki evin iskan raporu yokmuş, bu yüzden türk telekom ve türevi hiçbir şey gelemediği gibi, elektrik ve suyu kendi üstüme alamıyor, şantiye elektriği ve suyu adı altında kullanabiliyormuşum.

delirdim tabi, kapora falan vermiştim. neyse ki elimde sözleşme vardı ve çok büyük kavga ederek, yüzüne karşı sen dolandırıcsıın diye bağırarak paramı geri aldım ve başka bir ev tuttum.

ama gerçekten adam bir dolandırıcı olduğunun farkında değil. çok ilginç, bunu farkettim.

adam evin kusurlarını sormama rağmen söylememesinin, iskansız ev kiralarken bunu müşteriye belirtmemesinin, elektrik su doğalgaz ve interneti üstüme alabilip alamdığımı sorduğumda "evet alabiliyorsun" demesinin bir dolandırıcılık olduğunnu farkında değil.

adamın iş yapma şekli bu. yani oturup karşılıklı konuşsan bunun ticaret olduğunu falan söyleyecek. mal satma prensibi, pazarlama falan böyle şeyler söyleyecek. yemin ederim adamın psikolojisi buydu.

adam suçlu olduğunu falan kabul etmiyor, "o apartmandakiler insan değil mi" diyor. onlar nasıl oturuyormuş. "ben niye iskansız ev tutayım kardeşim sen niye sormama rağmen söylemiyorsun" dediğimde konuyu başka yerlere çekiyor.

yemin ederim bu adamlar vicdanını bu şekilde rahatlatıyor.
adam ticaret yaptığını düşünüyor. ne kanun, ne kural, ne hiçbir şey sikinde değil. ona göre o mal pazarlamak. kusurları saklamak da işin üstadlığı falan.

ben çok şaşırdım ya. ve anladım ki bu ülkede ihtiyacımız olan en son şey samimiyet, mahalle arası işler vs. bizim ihtiyacımız olan tek şey profesyonellik. kuralcılık başka hiçbir şey değil.

hani bu adamın ucuz psikolojisini gezi dönemine benzetiyorum.
bir polis apartmandan onları yuhalayan insanlara "siz ermenisiniz, siz rumsunuz lan" diye bağırıyordu. demek onları döverken de kendini bu şekilde koşullandırarak vicdanını temizliyordu. "onlar rum, ermeni, vatan düşmanlığı yapıyorlar"

bu da aynı hesap işte. yaptığı şeyin dolandırıcılık olduğunun farkında değil. "ben ticaret yapıyorum malımın kusurunu söylemem" kafası.

çok ilginç ya. ben gerçekten çok şaşırdım.

 
Günaydın. Bir de çok konuşanından kıllanmaya başlarsan rahat edersin.

Ben de sattığım şeyin(hizmet, mal neyse artık) kusurlarını da söylediğim için çok para kazanamıyorum. Söylemeyen arkadaşlarım da bmw'ye biniyor. Bu memleket böyle.
  • alperz  (01.07.14 09:41:01) 
Emlakçılardan korkuyorum ben. Şark kurnazı olanlar zaten yerin dibine batsın da (emlakçılıktan bağımsız olarak), olmayan emlakçılar da öyle bir çakal oluyorlar ki yanlarına tavuk saflığıyla gidersen çıtır çıtır yiyorlar. Kötü insanlar oldukları için değil ama işinin gereği öyle olmalarından korkuyorum.

Bu da Gezi psikolojisi ile aynı bence. "Biz sadece işimizi yapıyoruz". Yine de şark kurnazı olmayan emlakçılarla Gezi'yi bir arada tutmak istemiyorum. Aralarında uçurum olmalarına rağmen sadece psikolojinin kökeni benzer.

Gerçi bende de işimin gereği ve hayatıma "meslek hastalığı" olarak yansıyan birçok özellik var.
  • aychovsky  (01.07.14 09:42:05 ~ 09:44:11) 
İskan olmadan internet bağlatabiliyorsun bu arada.
Kendi başıma geldi 1 ay önce, oradan biliyorum.

  • cakabo  (01.07.14 10:15:03) 
@cakabo, ya biraz araştırdım. binada kazı dahil hiçbir şey yok. 2 sokak öteden internet kazısı yapılacak, bunu yapmak için de ttnet kesinlikle ama kesinlikle iskan istiyor. ayrıca elektrik ve suyu kendi üzerime alamamam da ayrı bir fiyaskoydu.

kısaca zaten 1 senelik sözleşme yapacağım evin 8-9 ayı evde kendi adıma hiçbir şey kullanamayacaktım. niye bir insan söylemez bunu
  • tchuck  (01.07.14 10:20:45) 
şark kurnazlığı değil, emlakçılık, brokerlik, pazarlamacılık yapıp iflas etmeyen çoğu insan gibi bu adam da psikopat sınıfında. sosyopat olarak da anabiliriz sanırım, dürtüsel değil amaç odaklı olduğu için, bu ayrımdan tam emin değilim. nörologlar hepsini psikopat başlığı altında inceler genelde. neyse, bu adamın fiziksel olarak, beyin fonksiyonu olarak empati kurma ve vicdan azabı çekme gibi bir yetisi yok. yok yani seni kandırmış paranı almış, kötü hissedemiyor. sadece sana vicdanı varmış gibi göstermeye çalışıyor çünkü normal insanları ikna etmenin en kolay yolu bu.


  • r_u_h  (01.07.14 10:39:27) 
zaten hep öyle değil midir, kimse salt kötülük veya piçlik olsun diye yaptıklarını yapmaz. kendince çarpık sebepleri, ikna edici nedenleri vardır. büyük ihtimal adamın çevresindeki herkes işini öyle yapıyor, e insan psikolojisi işte herkes öyle yapınca o yapılanın doğru ve meşru olduğunu düşünüyor. bi şekilde emlakçı ofisini açmış, portföy oluşturmuş ama profesyonellik yerlerde. emlakçıların bu arada %70 i böyle diyebilirim. vakti zamanında ilk işime girip kendi evimi tuttuğumda yaşlı ve son derece çamur emlakçım birgün işten defalarca aramıştı beni. müsait olunca döndüm kendisine "kirayı ödememişin" filan tarzı hafiften atarlı konuşmaya başladı. ilk ayın kirası olduğundan evsahibiyle birlikte takip ediyor. o atarı aldım bi tarafına soktum tabi. ödeme sürem ayın 1-7 si arası bu beni 5inde arıyor. bunu deyince de e ben nerden bilim diyor. sözleşmenin kopyası da elinde gerizekalının. yok yere sinir harbi yaşatırlar insana. aralarında düzgünleri çıkıyor, mümkünse denk geldiğinde onlarla iş yapmak lazım.


  • eindaclub  (01.07.14 10:51:26) 
ben şuan şirket gibi bir sistemle çalışan, residans tarzı bir yerde eve çıktım.
kapora ne kadar? tık bu kadar.
depozito, peşinat. tık bu kadar.
ne var, ne yok? tık hepsi yazılı, olumsuzlar dahil.

her şey belli, her şey net. ödeme süremiz? belli.

olay budur, bu kadar berraktır. tekrar ediyorum: bu ülkenin hiçbir şeye değil, sadece profesyonelliğe ihtiyacı var. siyasetten tutun emlakçılığa kadar. ucuz ve rahat esnetilebilir vicdan muhasebeleriyle insanların yarısından çoğu dolandırıcı olarak dolaşıyor sokakta.

biliyorum konuyu dağıttım ama aslında hepsi birbiriyle bağlantılı şeyler.
bir mobilyacıya gidip 500tl yazan mobilyayı pazarlıkla 350tl'ye alıyorsam ve benden sonra gelen müşteri bunu 500tl'ye alıyorsa bu iş bile etik değildir bana göre. her ne kadar "pazarlık sünnettir" tarzı yaklaşımlar olsa da. ikeaya giderim, zenginin de fakirin de aynı fiyattan aldığı ürünü alır çıkarım.

çünkü ben artık yoruldum. sürekli aklımda bin tilki döndürmek zorunda kalmaktan "acaba daha düşer miydi" kafası yaşamaktan yoruldum. artık "neyse o" şeylerle ilgilenicem.

çünkü bu ülkenin satıcılarında durum bu. adamlar net kuralları olmayan adamlar, çok basit bir "e şöyle yapıyorum abi kandırmak değil ki bu" muhasebesi yaptığı an her şeyle karşılaşabilirsiniz.
  • tchuck  (01.07.14 10:57:26) 
r_u_h +1

bunlar vicdani ağırlık, yüz kızarması, soğuk ter nedir bilmeyen insanlar. bu sayede başarılı oluyorlar. bu tipler başarılı oldukça da bunların hayatları, başarı öyküsü tadında pazarlanıyor, zamanla standart esnaf-iş insanı rol modeli haline geliyorlar.
  • namus ninjası  (01.07.14 11:00:03) 
ya ben anlamıyorum böyle vicdansızları, hiç mi anası babası şefkat göstermedi? hiç mi insanlık görmediler?

sanki herkes boğuluyor da son can simidini kurtarmaya çalışır gibi millet birbirini sömürmeye çalışıyor arkadaş. kendinden başka hiç kimseye yaşama-mutlu olma hakkı tanımıyor. empati yeteneğinden yoksun insanlar başlarına gelse bile anlamazlar yaptıkları şerefsizliği. yeryüzünde herkese yetecek kadar nimet var lan görgüsüz ayı! senin yüzünden kimsenin kimseye güveni kalmadı..

bi hikaye vardı, adamın biri yolda yardım isteyen birine yardım ediyo, yardım isteyen adam da boş anını bulup adamın cüzdanını çalıp kaçmaya başlıyo. soyulan adam da 'valla cüzdandaki para umrumda değil helal olsun ama insanlara olan güvenimi, iyilik yapma arzumu çaldın ya o konuda hakkımı helal etmiyorum' diyo. sonunda hırsız napıyo geri mi veriyo parayı, tabi ki vermiyo. insanlıktan anlasa zaten yapmazdı, gidiyo bi güzel yiyo parayı yavşak. ama kötürüm kalıyo, yaşlanınca kızı bakmıyo olabilir.
(turabi gibi hikayesiz anlatamıyorum derdimi)

sabah sabah niye sinirlendiysem..
  • seksen9  (01.07.14 11:33:53) 
ulan adamın cümleleri aklıma geliyor :)

800tl için mi böyle böyle yapacam, sen nasıl bi insansın cart curt diye bağırıyordu. e orospu çocuğu, ben sana telefon açıyorum "sen bana ayıplı daire satmışsın. bana vaadettiğin hiçbir şey burada yok. bu daireden çıkıyorum. kaporamı alayım" diyorum. bin türlü dalavere çeviriyorsun. iş "dolandırıcılıktan karakola gidiyorum şuan elimde sözleşme var parayı orada tahsil ederim" aşamasına geldiğinde anca it gibi parayı getiriyorsun.

size yemin ediyorum ki adam dolandırıcılık yaptığının farkında değil.
doğal bir işleyiş olmuş bu adam için. daire satacaksa, her şeye evet var, diyecek. ayıpları söylemeyecek, söylemediği yetmezmiş gibi bir de durumun tam tersini söyleyerek yalan söyleyecek, bunlar hep normal şeyler.

yeterli vicdanı zemine ve kendini kandırmanı sağlayacak bahanelere oturtunca 300 yıl önceki gibi köle de alıp satabiliyorsun esasında. o adamlarla bugün karşılıklı konuşsanız çok haklı olduğuna emin olduklarını göreceksiniz.

ben hala içten içe gülüyorum. adam katıksız, kılçıksız bir dolandırıcı. ancak durumun farkında değil. ya devletlerin kesinlikle bu tip vakaları çok detaylıca incelemeleri gerekiyor. hapis cezası falan değil, sosyolojik derin çalışmalar tedaviler yapılması gerekiyor böyle adamlara. vicdan denen şeyi bir kanun kitabı gibi yorumlayıp bulduğu her açıktan faydalanmaya çalışan hiçbir insan normal olamaz.
  • tchuck  (01.07.14 11:44:39) 
çok doğru demişsin. kuralcılık!

ülkemizde kurallara uymak enayilik gibi görülüyor. kuralcı bir adam düz mantıklı, memur kafalı olarak tanımlanıyor. yırtıksan, pratik zekalı oluyorsun. kaos hakim. o emlakçı herkes öyle yaptıgı için yaptıgının o işin gereği oldugunu düşünüyor

emlakçıya güven olmaz zaten
  • dafuq  (06.07.14 10:22:42) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.