[]
Müzisyenler, konservatuvar öğrencileri, bir bakıverin.
Merhabalar,
Kafamda bir dolu soru var aslında; ama sizi korkutmamak için biraz biraz soracağım. Gerçekten de her türlü sorumu cevaplamak isteyenleriniz çıkarsa da eh tabi çok bahtiyar olurum.
Enstruman çalanlar, gün içinde nasıl bir çalışma programı yapıyorsunuz? Eh tabi bu enstrumana göre değişir, biliyorum. Ancak diyelim ki sabah başladınız ve akşama kadar da çalışmanız gerekiyor. Gün boyu çalışmanızı sağlayacak motivasyonu nasıl buluyorsunuz? Misal ben normalde kendi kendime vakit geçirebilen ve bir şeylere odaklanabilen, saatlerce de bilgisayar başındaki bir programda çalışabilen biriyimdir. Ancak konu okumalar ya da enstruman olunca çabucak konsantrasyonum bozuluyor ve yeniden başına geçmem zaman alabiliyor. Son zamanlarda çok hevesliyim, eskiye göre de daha çok çalışıyorum, istikrarlıyım da. ama son birkaç gündür yolunda gitmeyen olaylardan dolayı kendimi müziğe veremiyorum.
Viyolonsel çalıyorum bu arada. Entonasyon ile ilgili sıkıntılarım var ve özellikle bunu gidermek için elimden geleni yapıyorum. Kendi kendime çalıştığım için de zaman zaman kendi kendime çırpındığım düşüncesi oluşuyor. O da canımı sıkıyor. Misal entonasyon sorununu gidermenin bir yöntemi var mıdır? Yavaş yavaş ve sürekli gam çalışmak gerekmiş, öyle yapıyorum, ama itiraf edeyim bir yandan da tuner açık çalışıyorum. Bu kötü bir şey mi? Bundan kurtulmak için ne yapmalı?
Parçaları çalışmanın belli bir yolu var mı? Önce komple deşifre yapılıp sonra parça parça mı oturtmalı yoksa tam tersi mi?
Şimdilik bu kadar sorayım. Umayım ki aranızda cevap vermeye hevesli insanlar olsun. Bana bir yol gösterin olmaz mı?
Kafamda bir dolu soru var aslında; ama sizi korkutmamak için biraz biraz soracağım. Gerçekten de her türlü sorumu cevaplamak isteyenleriniz çıkarsa da eh tabi çok bahtiyar olurum.
Enstruman çalanlar, gün içinde nasıl bir çalışma programı yapıyorsunuz? Eh tabi bu enstrumana göre değişir, biliyorum. Ancak diyelim ki sabah başladınız ve akşama kadar da çalışmanız gerekiyor. Gün boyu çalışmanızı sağlayacak motivasyonu nasıl buluyorsunuz? Misal ben normalde kendi kendime vakit geçirebilen ve bir şeylere odaklanabilen, saatlerce de bilgisayar başındaki bir programda çalışabilen biriyimdir. Ancak konu okumalar ya da enstruman olunca çabucak konsantrasyonum bozuluyor ve yeniden başına geçmem zaman alabiliyor. Son zamanlarda çok hevesliyim, eskiye göre de daha çok çalışıyorum, istikrarlıyım da. ama son birkaç gündür yolunda gitmeyen olaylardan dolayı kendimi müziğe veremiyorum.
Viyolonsel çalıyorum bu arada. Entonasyon ile ilgili sıkıntılarım var ve özellikle bunu gidermek için elimden geleni yapıyorum. Kendi kendime çalıştığım için de zaman zaman kendi kendime çırpındığım düşüncesi oluşuyor. O da canımı sıkıyor. Misal entonasyon sorununu gidermenin bir yöntemi var mıdır? Yavaş yavaş ve sürekli gam çalışmak gerekmiş, öyle yapıyorum, ama itiraf edeyim bir yandan da tuner açık çalışıyorum. Bu kötü bir şey mi? Bundan kurtulmak için ne yapmalı?
Parçaları çalışmanın belli bir yolu var mı? Önce komple deşifre yapılıp sonra parça parça mı oturtmalı yoksa tam tersi mi?
Şimdilik bu kadar sorayım. Umayım ki aranızda cevap vermeye hevesli insanlar olsun. Bana bir yol gösterin olmaz mı?
devlet konservatuvarı keman ve kompozsiyon mezunu bir sözlükçü olarak yanıtlıyorum.
o dönemleri geçeli 10küsür yıl oldu ama; evet, her gün bi hayli çalışmak gerekiyor.kendi çocukluğumdan anımsıyorum, çalışmak için değil de, çalışmaktan kaçmak için bahane arardım ve zekamı da bu yönde hayli geliştirdim diyebilirim :)
çalışmak ile çalmak arasında hayli fark var. çalmayı herkes severken, çalışmayı esasen kimse sevmez. çalışmak zorunda olduğu için çalışırız. bunun motivasyonu bir yana dursun, yöntemleri bile vardır o sandalyeden kalkmamak için. misal en basidi, aklına bir şey geldi, veya bir şey yapman gerekiyor (su içmek, wc vs..) o anda yapmak yerine, o andan belirli bir süre sonra yapıyorsun, sonra bu süreyi uzatıyorsun.. ilk susadığın andan 10 dk sonra su içmek seni öldürmüyor.
bunun haricinde günlük çalışma süresini de yavaş yavaş arttırmalısın. 2 saat ile mi başladın diyelim? ertesi hafta 2.5 saat sonraki hafta 3 saat.. bu böyle gider.. eğer bir sınav, konser vs hazırlanıyorsan bu uyku, wc, yemek hariç tüm güne kadar yayılabiliyor. (tecrübeyle sabit)
çalışmanın saatleri de önemli. sabah saatlerinde çalışmaya meğilli değilken, gecenin ilerleyen saatleri daha konsantre olabiliyorum misal ben. onu bilip, çalışma programını komşularının sabır katsayısı ve üzerinde uygulayabilecekleri yaptırım gücünü de göz önündde bulunarak hesaplayabilirsin.
işin motivasyonu hususunda, "bu gün şu pasajı veya parçayı bitirmeden (hatasız çalmak da olabilir bu, ezberlemek de) kalkmayacağım!" da olabilir, "şu konçertoyu çıkartırsam, molada şunu ısmarlayacağım kendime" gibi de olabilir. klasik "x yaparsam y yapıcam" denklemleri.
ötesinde, kişinin kendi karakteri, kişiliği de önemli unsur. tembel adama ne yaparsan yap çalışmak istemez. ama sevdiği durumda da kimse onu çalışmaktan kaldıramaz...
kendini, kişiliğini, karakterini ve tüm bunların enstrumanına olan etkilerini iyice keşfettikten sonra, dışarıdan alacağın birkaç yardımla (önceki paragraflar gibi..) daha başarılı olabilirsin.
ama işin "viyolonseli tek başıma çalışıyorum" kısmına gelince...
işte burada bunu kesinlikle desteklemediğimi, kişinin gitar ve türevleri hariç, ciddi bir enstrumanı tek başına öğrenmesinin çok mantıklı bir girişim olmayacağını belirtmek isterim.
bütün mantık ve zeka dahilinde eğitim kurumlarında ve evet, devlet konservatuvarlarında enstruman eğitimi birebir yapılır. bunun sebebi, okulun çok lüks oluşu değil, enstruman eğitimin ilkelerinin ancak bu şekilde uygulanabilmesindendir.
enstruman, kişiye özel bir eğitim güder. misal, bir keman öğrencisi baş parmağını sıkıyordur, diğeri sağ el tekniğini oturtamamıştır. berisinin boynunda sorun vardır, ötekisi sağ omzunu kaldırır. hocanın bunu sağlıklı tespit edip (hoca kalitesi, yeterliliği ve hocalık yetisi de önemli elbette)zamanında, doğru oranda ve yeterli müdahale etmesi gereklidir. hatta çoğu enstruman hocaları (ben dahil) bu gibi "kas" sorunlarında temas yoluyla tespit ve düzeltme yapmak zorunda kalıyoruz. başka yolu da yok. (yani, internet üzerinde video eğitimin de pek faydası yok)
dolayısıyla tek başına çalışmak, ancak profesyonel müzisyenlerin, işin a'sını b'sini z'sine kadar yemiş yutmuş insanların, normal eğitim süreçleri bittikten sonra, kendilerini geliştirmek veya yeni eserler repertuarlarına katmak için başvurdukları çalışma yoludur. "öğrenci" statüsündeki arkadaşların, mutlaka profesyonel müzisyen bir hoca ile çalışması "elzemdir"
keman hususunda bu sakatlığa kadar giderken, viyolonselde de sakatlık ihtimali olsa da, keman kadar yüzdesi sık karşımıza çıkmayabilir. (çalış pozisyonları ile insan anatomisine aykırılığı göz önünde bulundurulduğunda)
entonasyon kısmına gelince...
tuner, ilk başta faydalı olacaktır evet. ama her perdesiz çalgı gibi viyolonseli de pesini tizini kendin duymalısın. zaten enstruman pes eğilimli bir enstruman, iyi çalabilen zaten çok azken, tek başına çalışarak iyi çalabilen olmak, bence pek imkansız görünüyor...
çalışma yöntemi olarak, her tonda, çeşitli değişik bağlar ile çalışmak faydalıdır. ama onun haricinde parmak egzersizleri ve bazı etüdler entonasyonun düzeltilmesinde yardımcı olacaktır.
parçaların çalışmanın yolu, elbette isteniyorsa baştan sonra bir kez deşifre ettikten sonra, ilk dizek ve ilk ölçüden itibaren tek tek, ölçü ölçü, pasaj pasaj olmayan yerleri çalışmak, parçadan bütüne gitmek (tüme varım) en çok kullandığımız, hatta tek kullandığımız yöntemdir. ama bunun içerisinde bir çok yöntem var ki yazsam sayfalar sürer.
kolay gelsin..
o dönemleri geçeli 10küsür yıl oldu ama; evet, her gün bi hayli çalışmak gerekiyor.kendi çocukluğumdan anımsıyorum, çalışmak için değil de, çalışmaktan kaçmak için bahane arardım ve zekamı da bu yönde hayli geliştirdim diyebilirim :)
çalışmak ile çalmak arasında hayli fark var. çalmayı herkes severken, çalışmayı esasen kimse sevmez. çalışmak zorunda olduğu için çalışırız. bunun motivasyonu bir yana dursun, yöntemleri bile vardır o sandalyeden kalkmamak için. misal en basidi, aklına bir şey geldi, veya bir şey yapman gerekiyor (su içmek, wc vs..) o anda yapmak yerine, o andan belirli bir süre sonra yapıyorsun, sonra bu süreyi uzatıyorsun.. ilk susadığın andan 10 dk sonra su içmek seni öldürmüyor.
bunun haricinde günlük çalışma süresini de yavaş yavaş arttırmalısın. 2 saat ile mi başladın diyelim? ertesi hafta 2.5 saat sonraki hafta 3 saat.. bu böyle gider.. eğer bir sınav, konser vs hazırlanıyorsan bu uyku, wc, yemek hariç tüm güne kadar yayılabiliyor. (tecrübeyle sabit)
çalışmanın saatleri de önemli. sabah saatlerinde çalışmaya meğilli değilken, gecenin ilerleyen saatleri daha konsantre olabiliyorum misal ben. onu bilip, çalışma programını komşularının sabır katsayısı ve üzerinde uygulayabilecekleri yaptırım gücünü de göz önündde bulunarak hesaplayabilirsin.
işin motivasyonu hususunda, "bu gün şu pasajı veya parçayı bitirmeden (hatasız çalmak da olabilir bu, ezberlemek de) kalkmayacağım!" da olabilir, "şu konçertoyu çıkartırsam, molada şunu ısmarlayacağım kendime" gibi de olabilir. klasik "x yaparsam y yapıcam" denklemleri.
ötesinde, kişinin kendi karakteri, kişiliği de önemli unsur. tembel adama ne yaparsan yap çalışmak istemez. ama sevdiği durumda da kimse onu çalışmaktan kaldıramaz...
kendini, kişiliğini, karakterini ve tüm bunların enstrumanına olan etkilerini iyice keşfettikten sonra, dışarıdan alacağın birkaç yardımla (önceki paragraflar gibi..) daha başarılı olabilirsin.
ama işin "viyolonseli tek başıma çalışıyorum" kısmına gelince...
işte burada bunu kesinlikle desteklemediğimi, kişinin gitar ve türevleri hariç, ciddi bir enstrumanı tek başına öğrenmesinin çok mantıklı bir girişim olmayacağını belirtmek isterim.
bütün mantık ve zeka dahilinde eğitim kurumlarında ve evet, devlet konservatuvarlarında enstruman eğitimi birebir yapılır. bunun sebebi, okulun çok lüks oluşu değil, enstruman eğitimin ilkelerinin ancak bu şekilde uygulanabilmesindendir.
enstruman, kişiye özel bir eğitim güder. misal, bir keman öğrencisi baş parmağını sıkıyordur, diğeri sağ el tekniğini oturtamamıştır. berisinin boynunda sorun vardır, ötekisi sağ omzunu kaldırır. hocanın bunu sağlıklı tespit edip (hoca kalitesi, yeterliliği ve hocalık yetisi de önemli elbette)zamanında, doğru oranda ve yeterli müdahale etmesi gereklidir. hatta çoğu enstruman hocaları (ben dahil) bu gibi "kas" sorunlarında temas yoluyla tespit ve düzeltme yapmak zorunda kalıyoruz. başka yolu da yok. (yani, internet üzerinde video eğitimin de pek faydası yok)
dolayısıyla tek başına çalışmak, ancak profesyonel müzisyenlerin, işin a'sını b'sini z'sine kadar yemiş yutmuş insanların, normal eğitim süreçleri bittikten sonra, kendilerini geliştirmek veya yeni eserler repertuarlarına katmak için başvurdukları çalışma yoludur. "öğrenci" statüsündeki arkadaşların, mutlaka profesyonel müzisyen bir hoca ile çalışması "elzemdir"
keman hususunda bu sakatlığa kadar giderken, viyolonselde de sakatlık ihtimali olsa da, keman kadar yüzdesi sık karşımıza çıkmayabilir. (çalış pozisyonları ile insan anatomisine aykırılığı göz önünde bulundurulduğunda)
entonasyon kısmına gelince...
tuner, ilk başta faydalı olacaktır evet. ama her perdesiz çalgı gibi viyolonseli de pesini tizini kendin duymalısın. zaten enstruman pes eğilimli bir enstruman, iyi çalabilen zaten çok azken, tek başına çalışarak iyi çalabilen olmak, bence pek imkansız görünüyor...
çalışma yöntemi olarak, her tonda, çeşitli değişik bağlar ile çalışmak faydalıdır. ama onun haricinde parmak egzersizleri ve bazı etüdler entonasyonun düzeltilmesinde yardımcı olacaktır.
parçaların çalışmanın yolu, elbette isteniyorsa baştan sonra bir kez deşifre ettikten sonra, ilk dizek ve ilk ölçüden itibaren tek tek, ölçü ölçü, pasaj pasaj olmayan yerleri çalışmak, parçadan bütüne gitmek (tüme varım) en çok kullandığımız, hatta tek kullandığımız yöntemdir. ama bunun içerisinde bir çok yöntem var ki yazsam sayfalar sürer.
kolay gelsin..
- jeanluc (01.07.14 03:24:33)
kendi halinde çalan alaylı gitaristim. özellikle egzersizlerde kendime hedef koyardım. "bugün bunu 180 bpm de temiz çalmadan bırakmayacağım" şeklinde. artık hızda falan gözüm yok, blueslara falan sardım, şimdi de doğaçlama çalışıyorum, adam gibi cümleler kurmadan bırakmıyorum. tekrar tekrar kaydedip dinliyorum. çalarken farketmesem de dinlerken bir notadan sonra gelmesi gereken notayı farkediyorum ve çalarken orada saçmalamışsam lick haline getirip düzeltmeye çalışıyorum.
entonasyon işini bilemem ama çalışmalar için hedef koy, keyif almaya bak. birilerini matematiğe yaptığı sıkıcılaştırmayı müziğe yapma. şöyle yapabilirsin. X tekniğine çalışmak için, o tekniğin bol kullanıldığı bir parça seç. Sonra amacın o parçayı çalmak olsun. Ama ilk başta tekniği oturtmak için başka egzersizler yapman gerekecek. Böyle böyle iyi olur gibi.
entonasyon işini bilemem ama çalışmalar için hedef koy, keyif almaya bak. birilerini matematiğe yaptığı sıkıcılaştırmayı müziğe yapma. şöyle yapabilirsin. X tekniğine çalışmak için, o tekniğin bol kullanıldığı bir parça seç. Sonra amacın o parçayı çalmak olsun. Ama ilk başta tekniği oturtmak için başka egzersizler yapman gerekecek. Böyle böyle iyi olur gibi.
- r_u_h (01.07.14 11:15:27)
@cigerdelen arkadaşa saygıyla;
ben batıcıyım. bizzat msüdk'dan yetişmeyim.
eğer çalışman gereken parçayı ezberlersen, ezberci bir eğitim siteminin kendi kendine kölesi olur, daha sonra ezberlemeden o parçayı çalışamaz hale gelirsin.
dolayısıyla burada cigerdelen arkadaşı da uyaralım, yanlış yetiştirmeyelim öğrencilerimizi. mühim olan, notada yazanı çalışarak çıkartmaktır. ezberle herkes enstruman çaldığını sanar...
ayrıca keman, cello çalışırken hiç bir zaman pişyanoya dokunmadım, gerek kalmadı. bu 7 yaşında da böyleydi, 17 yaşında da, 27 yaşında da böyle oldu. 37'de de böyle olacak... piyanoyu ayrı çalışıyorum, daha keyifli oluyor.
ben batıcıyım. bizzat msüdk'dan yetişmeyim.
eğer çalışman gereken parçayı ezberlersen, ezberci bir eğitim siteminin kendi kendine kölesi olur, daha sonra ezberlemeden o parçayı çalışamaz hale gelirsin.
dolayısıyla burada cigerdelen arkadaşı da uyaralım, yanlış yetiştirmeyelim öğrencilerimizi. mühim olan, notada yazanı çalışarak çıkartmaktır. ezberle herkes enstruman çaldığını sanar...
ayrıca keman, cello çalışırken hiç bir zaman pişyanoya dokunmadım, gerek kalmadı. bu 7 yaşında da böyleydi, 17 yaşında da, 27 yaşında da böyle oldu. 37'de de böyle olacak... piyanoyu ayrı çalışıyorum, daha keyifli oluyor.
- jeanluc (02.07.14 00:52:57)
1