[]

kimdir bunlar? iyiler mi, kötüler mi? genel olarak, plaza insanları...

haha başlığa bak, milliyet pazar ekine yazıyorum sanki. istemsizce oluştu.

daha önce buna benzer bir duyuru vardı. bir arkadaşımız bir yıldır işsiz olduğunu, iş hayatına girmekten, özgürlüğünün kısıtlanmasından korktuğunu falan yazmıştı özetle. ben de okulu bitirmesine en az 4 yıl olmasına rağmen aynı korkuları yaşayan biriyim.

sözlükte güzel bir beyaz yakalı entry'si girilmiş, tavsiye ederim: eksisozluk.com

***

sormak istiyorum, hem beyaz yakalılara hem de onları tanıyanlara... anlatılanlar ne kadar doğru? mesela siz starbucks ve fasıl tutkunu bir beyaz yakalı olmaktan memnuniyet mi duyarsınız, "ya işsiz güçsüz ibneler dalga geçiyo işte aklınca, işimiz gücümüz var çalışıyoz işte, paramız var çok şükür" falan mı dersiniz yoksa o ortamdan nefret ediyor musunuz?

ne ulan bu beyaz yakalı? hangimiz beyaz yakalıyız? kim bu insanlar? ne yerler, ne içerler? mutsuzlarsa eğer, neden beyaz yakalı olmuşlardır?

millet finalleri dert edip ağlar ben "okul bitince beyaz yakalı olursam pff :((" diye gaza geliyorum, işin ilginç tarafı okulu falan da bitirmiyorum.

beyaz yakalı abilerim ablalarım, anlatın, öğretin lütfen.

 
Az bile anlatmış, o kadar söyleyeyim.


  • calucifer  (21.04.14 14:41:28) 
Aksiyona geçen, skeculına bakması gereken, toplantı set eden ve third partylerle devamlı bir alıp veremedikleri olan insanlar.

onedio.com

"ya işsiz güçsüz ibneler dalga geçiyo işte aklınca, işimiz gücümüz var çalışıyoz işte, paramız var çok şükür" kafasının olmadığına emin ol :D Geri kalanı için fazlası var, eksiği yok.
  • pandispanya  (21.04.14 14:47:20) 
"ya işsiz güçsüz ibneler dalga geçiyo işte aklınca, işimiz gücümüz var çalışıyoz işte, paramız var çok şükür" gerçi ben hukuk danışmanlığı ve avukatlık yaptım. başka sektörlerde durum farklı olabilir.

unutma ki saçma sapan, gösteriş meraklısı, yapay ve şekilci insanlar her ortamda karşına çıkacaktır.

hem önyargılı olma, hem de office space'i seyret demek istiyorum.
  • m e l t e m  (21.04.14 14:48:12 ~ 14:49:52) 
plaza insani diyorlar bunlara biraz da, maslak civarinda filan calisirlar istanbuldalarsa. "multi-national"in bir sirkette hatta.

maillerinin sonuna fyi yazarlar, ilk gordugumde random guldu bu kadin demistim ben, plaza kadini boyle mi oluyor la dedim. sonra internette arastirdim, "for your information" demekmis. bilginize demenin baska bir yolu. daha havali, daha "sofistike".

isin garip yani beyaz yakalilarla dalga gecenler genelde beyaz yakalilardir, kendileri de beyaz yakalidir. "ben onlar gibi starbucks'a gitmiyorum, cafe nero daha guzel bir kere" diyen bir tanidigim vardi. iclerinde saglam insanlar da yok degil tabi, genelleme yapmamak lazim.

sunun surasinda yakinda ben de beyaz yakali olacagim boyle giderse :) chai latte sevmiyorum, sicak cikolata iciyorum. biraz daha fazla calismam gerekecek onlardan biri olmak icin. ogle yemeginde kacamak yapip haci abdullah'a giderim ben de.


duzen: bu arada konusmalarina asiri olmadikca farkli dillerden kelime ekleyenleri normal karsiliyorum. universitede, belki lisede de ingilizce goruyorlar her seyi. yurt disina ciktilarsa oralardan da kelimeler kapiyorlar. "push edelim" gibileri elbette kotu ama "HR'a brief verelim" de normal gibi biraz.

kullanilan programlar da onemli, eger programlarda "assign" "schedule" gibi seyler yapiliyorsa konusurken bunlari turkce'ye cevirmek zor oluyor.
  • fakyoras  (21.04.14 14:54:53 ~ 15:00:51) 
ilgili sözlük entrysini okurken sıkıldığım için yarıda bırakıp kısaca burada birkaç kelam etmek istedim.

bir beyaz yakalı çalışan olarak starbucks-fasıl gibi genellemelere girilmemesi gerektiğini düşünüyorum. ha çevremdeki beyaz yakalılardan bunu yapanlar yok mu? elbette var. ben kişiyle daha çok alakalı olduğunu düşünüyorum. mesela bir Starbucks karşıtı olduğum için tercih ettiğim başka cafe mekanları var ya da fasıl ortamları yerine rock barları tercih ediyorum. özünde hepimizin öncelikleri, tercihleri farklı, beyaz yakalıları genelleştirmek çok doğru olmaz sosyal yaşam konusunda, farklı farklı kriterler ve alışkanlıklar çerçevesinde şekilleniyor gezip tozulan eğlenilen, yenilen-içilen mekanlar.

bir beyaz yakalıyı mutsuz kılacak iş yerinden kaynaklı durumlar olabileceği gibi, beyaz yakalı olmaktan bağımsız mutsuzluklardan da bahsedilebilir. bazıları ise halinden gayet memnundur.

beyaz yakalıları genelleştirmemek gerektiği kültürel öğeler yanında ekonomik öğelerle açıklanabilir bence daha çok. Türkiye özelinde bakıldığında beyaz yakalı güruhun içerisinde düşük gelirli olanlar da var, yüksek gelirli olanlar da. bu durum da eğlence, gezme-tozma anlayışını doğrudan etkiliyor elbette.

son sözüm, hayattan ne beklediğinize/istediğinize bağlı olarak beyaz yakalı güruh içerisinde olmanın iyi ve kötü tarafları değerlendirilmeli. ilgili entrynin başlarında kılık-kıyafetten dem vurmuş yazar, haksız değil, ona hemen saç-sakal muhabbetini de ekleyebiliriz, alışamadım ben de ama hayatımın doğrudan bir meselesi değil, doğrudan bir mesele olarak görüyorsanız, şekilcilik-tektipleşme vs. olarak addediyorsanız baya can sıkıcı olabilir elbette.
  • candanag  (21.04.14 15:05:02 ~ 15:11:04) 
Şöyle düşün;

Ortalama&standart bir maaş alıyorsun. Şirketin yemekhanesi olmasına rağmen her öğlen CHECK-IN yapılabilecek LÜKS restaurantlara yemek yemeye gidiyorsun iş arkadaşlarınla. Bir kişi de hayır dışarıda yemicem, bi' yemeğe 40 lira para veremem demiyor veya diyemiyor


Aynı şekilde ortalama bir maaşın var. Maaşının miktarını az çok herkes biliyor. Ama sen hava atmaya çalışıyorsun. Etiler'de tuttuğun evden bahsediyorsun, ne kadar fazla kira verdiğinden, evinin lükslüğünden vb.

Yani öyle çok bir maaşın olmamasına rağmen, köle gibi çalışmana rağmen, etrafındaki herkes hemen hemen aynı maaşı almasına rağmen, sen zenginmiş gibi davranıyorsun, yabancı dizilerdeki karakterlere özenip onlar gibi davranmaya çalışıyorsun, kendini olduğundan daha sosyete göstermeye çalışıyorsun ve bu -miş gibi davrandığının herkes farkında. Herkes -miş gibi davranıyor. Bu da -miş gibi davranmayan insanlara itici ve dayanılmaz geliyor.

Not: Henüz iş hayatına atılmış değilim. Kardeşimin çalıştığı yerden biliyorum.
  • benedict  (21.04.14 15:16:05 ~ 15:17:44) 
şu plaza insanı genellemesi kadar sığ bir bakış açısı görmedim. 8 yıldır çalışıyorum, fabrikada da çalıştım, asmalımescitte reklam ajansında da, aksaray'da kendi işimiz için hamallık da yaptım, organize sanayideki ihracat firmasında da, basında da ve hatırı sayılır bir süre plazada ve "çokuluslu" firmalarda da. işin ucunda para olduğunda ve insanın olduğu her yerde çıkar, ego, hırs vs. kısaca birbirini sikmeye çalışma arzusu var. yok beyaz yakalı şöyle mal ama bilmem ne sektöründekiler über orjinal vs gibi bir durum yok.
herkes kendi kazancına göre kendini göstermeye, hava atmaya, iyi yaşadığına kendini inandırmaya çalışıyor. şu çok karikatürüze edilen plaza insanı fasıl geyiği eminönünde bilmem ne handa çalışan adamda da bilmem ne biranesinde kafa çekme muhabbetiyle aynı değil mi? mına koyim. (3-5 bişiler kazanıyoruz, ot değiliz, geziyorum, eğleniyorum falan filan)
girin kardeşim bir işe, doğru dürüst arkadaş edinmeye, hakkınızı yemeyecek patrona biraz da zevk almaya çalışın. hepimiz sikiliyoruz zaten boş beleş geyiğe kafa yormayın
  • yimirta  (21.04.14 15:59:58) 
bu insanlarla beraber çalışsan da sıkı dost olmak zorunda değilsin. ayarı kaçırmamak lazım bence, kafi.

zaten bu samimiyetsizlikten şikayet eden arkadaşları dibine kadar samimiyeti hissedebilecekleri sanayiye bıraksan zıplaya zıplaya kaçar. her iş ortamının kendine göre zorlulukları oluyor. beyaz yakalarda yaptığından çok nasıl pazarladığın önemli. işe dair yaptıkları da bu yönde evriliyor dolayısıyla.
  • john lee hooker  (21.04.14 16:04:33) 
@yumurta +1

değerli arkadaşım bir insan "görgüsüz" olduktan sonra nerde çalıştığının ne önemi var? bir kayısı tüccarı da olsa beyaz yakalı da olsa bir esnaf da olsa görgüsüzlük yapıp insanlara hava atmak gibi bir amacı taşıyorsa bilmemne kafesinde check in yapiyim millet eğlenmelerde bilsin "dostlar pazarda görsün" hesabı güdüyorsa o zaten bitik biridir.

"plaza insanı" nın günahını almayın. benim dayıoğlu mesela malatya'da kanalboyu en gidilen yerdir çeşitli mekanlar filan var. orada check in yapar, arabayla 200 km/h hıza vurur fotoğrafını çeker facebookta paylaşır. gider mangal yakarlar bi yerde etin içine kadar çeker koyar. kendisi de esnaftır.

görgüsüz bir esnaf. meseleği ne olursa olsun yaptığı bir işi veya kalkışacağı bir işi "millet çatlasın" "millet çok eğleniyor desin" gibi düşüncelerle yapan herkesin tek tek amına koyayım.

kendimize gelmeliyiz. yozlaşmanın da bir sınırı olmalı.
  • tutun kolonyasi  (21.04.14 16:16:28) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.