[]
herşeye yeniden başlamak
hayatın seni gerçekten yormuş bi zamanda herşeyden bıkmışsın kabuğa çekilip kafanı boşaltmak istiyosun ona da hsyst izin vermiyo benden herşeyi silip sıfırdan kafandan bazı şeyleri silip bazılarını atıp yeniden doğmak istersen nereden başlamalıyım ne yapmayalıym gerçek sorumluluklarım görevlerim varken bazı şyler bunun önüne geçmişken hala sıfırdan başlayabilirmiyim nasıl yapabilirim
soruyu ayfondan sorduğunuzu ve hsyst'nin hayat demek olduğunu varsayıyorum.
bugün, geri kalan hayatınızın ilk günüdür.
dikiz aynasına bakarak araba kullanılmaz.
daima ileriye doğru bakacaksınız.
geçmiş, geçmişte kaldı.
geçmişteki olayların sizi esir almasına müsaade etmeyeceksiniz.
sorumluluklarınız olsa da, sıfırdan başlayacaksınız.
bi kadına başarının tarifini soruyolar. kadın meşhur bi gâvur ama kim olduğunu hatırlamıyorum.
diyo ki, başarı, 19 kere düştükten sonra bile, 20. kere ayağa kalkıp devam edebilenlerindir.
bugün, geri kalan hayatınızın ilk günüdür.
dikiz aynasına bakarak araba kullanılmaz.
daima ileriye doğru bakacaksınız.
geçmiş, geçmişte kaldı.
geçmişteki olayların sizi esir almasına müsaade etmeyeceksiniz.
sorumluluklarınız olsa da, sıfırdan başlayacaksınız.
bi kadına başarının tarifini soruyolar. kadın meşhur bi gâvur ama kim olduğunu hatırlamıyorum.
diyo ki, başarı, 19 kere düştükten sonra bile, 20. kere ayağa kalkıp devam edebilenlerindir.
- compadrito (21.02.14 03:21:02)
etrafındaki insanları değiştirerek
- zokondor (21.02.14 03:59:17)
Sıfırdan başlayamazsınız çünkü hayatı kurşun kalemle yaşamıyoruz. Silelim yeniden yazalım diye bir durum yok. (Konuyla alakasız ama, ilkokulda kurşun kalem kullanılmasına da sırf bu nedenle karşıyım. Hatalı mesaj veriliyor)
Konuya dönersek, sabit kalemle yazdığımız her şey geçmişimizde duruyor. Bizim yapmamız gereken, onu iyi okuyup hataların üzerini, doğruların altını çizmek. Üstünü çizdiğimiz hatalarımız bizim sinek gibi aynı cama defalarca defalarca çarpmamamız için uyarı levhası olmalı. O üzeri çizgili olan yazılar bizim için çok değerli, ne kadar çok hata yapmışım diye hataya odaklanmak yerine "hımm iyi ki bunlar var bak şimdi yolum daha belirgin buralar hep cam" demek lazım.
Hayat izin vermiyor dediğiniz şey aslında sizin bakış açınız. İçinde bulunduğunuz koşullar, hayatın size sunduğu değil, sizin olmasına izin verdiğiniz, sizin tercihlerinizin sonucu.
Diyelim anne veya babanız yatalak, ekonomik durumları uygun değil kendilerine bakamıyorlar. Ve siz onları bırakıp kendi hayatınızı yaşayamıyorsunuz. Bu da mı benim tercihim diyeceksiniz. Evet, sizin tercihiniz. Yanlış anlamayın, anne babanızı bırakın kendinize bakın demiyorum. Bunun sizin tercihiniz, sizin kararınız olduğunun farkına varın diyorum. Bırakıp giderseniz kendinizi daha kötü hissedeceğiniz için bırakmıyorsunuz. Siz kendinize uygun gelen seçimi yapıyorsunuz.
Bir karar vermişseniz, o kararın artı ve eksilerini de göze almışsınız demektir. Almadıysanız da almalısınız. Bunu da hayata yüklenerek değil, sizin seçiminiz olduğunu bilerekz yapabilirsiniz.
Bazı şeyleri de olduğu gibi kabul etmemiz lazım. Hayatımızın değiştiremeyeceğimiz gerçekleri var. Aynı örnekten gidersek, kimi küçük yaşta annesiz babasız kalıyor, kimi uzun yıllar onlara bakarak kendi hayatından vazgeçiyor, kimi anne ve babası tarafından terk ediliyor, üzerinde sigara söndürülüyor, dövülüyor... uzar gider, biliyorsunuz. Yani kimi yerler hep cam, kimi zaman da camların hepsi kapalı.
Zaman zaman başka insanların zorluklarını okuyup dinlerken kendimizi daha iyi hissederiz, çünkü yalnız olmadığımızı görürürüz. Evet siz de yalnız değilsiniz, yaşamış ve yaşayan herkes belli sıkıntılar yaşadı ve yaşıyor. Farklı olan tek şey, yaşadıklarımıza bakış açımız. Ya kendimize acıyarak, bir şeyleri suçlayarak ağlayıp kahredip ömür tüketeceğiz ya da değiştiremeyeceğimiz gerçekliklerimizi olduğu gibi kabul edip değiştirebileceklerimize yöneleceğiz.
Hiç boşuna başka taraflara bakmayalım. Bütün bunlar her sabah kalkınca aynada gördüğümüz kişinin elinde.
Hayat adil değil, kimine pasta sunarken kimine acı reçete veriyor. Herkes pastanın peşinde, lakin pastayı yiyen reçeteyi kullanan kadar sağlam duramıyor.
.
Konuya dönersek, sabit kalemle yazdığımız her şey geçmişimizde duruyor. Bizim yapmamız gereken, onu iyi okuyup hataların üzerini, doğruların altını çizmek. Üstünü çizdiğimiz hatalarımız bizim sinek gibi aynı cama defalarca defalarca çarpmamamız için uyarı levhası olmalı. O üzeri çizgili olan yazılar bizim için çok değerli, ne kadar çok hata yapmışım diye hataya odaklanmak yerine "hımm iyi ki bunlar var bak şimdi yolum daha belirgin buralar hep cam" demek lazım.
Hayat izin vermiyor dediğiniz şey aslında sizin bakış açınız. İçinde bulunduğunuz koşullar, hayatın size sunduğu değil, sizin olmasına izin verdiğiniz, sizin tercihlerinizin sonucu.
Diyelim anne veya babanız yatalak, ekonomik durumları uygun değil kendilerine bakamıyorlar. Ve siz onları bırakıp kendi hayatınızı yaşayamıyorsunuz. Bu da mı benim tercihim diyeceksiniz. Evet, sizin tercihiniz. Yanlış anlamayın, anne babanızı bırakın kendinize bakın demiyorum. Bunun sizin tercihiniz, sizin kararınız olduğunun farkına varın diyorum. Bırakıp giderseniz kendinizi daha kötü hissedeceğiniz için bırakmıyorsunuz. Siz kendinize uygun gelen seçimi yapıyorsunuz.
Bir karar vermişseniz, o kararın artı ve eksilerini de göze almışsınız demektir. Almadıysanız da almalısınız. Bunu da hayata yüklenerek değil, sizin seçiminiz olduğunu bilerekz yapabilirsiniz.
Bazı şeyleri de olduğu gibi kabul etmemiz lazım. Hayatımızın değiştiremeyeceğimiz gerçekleri var. Aynı örnekten gidersek, kimi küçük yaşta annesiz babasız kalıyor, kimi uzun yıllar onlara bakarak kendi hayatından vazgeçiyor, kimi anne ve babası tarafından terk ediliyor, üzerinde sigara söndürülüyor, dövülüyor... uzar gider, biliyorsunuz. Yani kimi yerler hep cam, kimi zaman da camların hepsi kapalı.
Zaman zaman başka insanların zorluklarını okuyup dinlerken kendimizi daha iyi hissederiz, çünkü yalnız olmadığımızı görürürüz. Evet siz de yalnız değilsiniz, yaşamış ve yaşayan herkes belli sıkıntılar yaşadı ve yaşıyor. Farklı olan tek şey, yaşadıklarımıza bakış açımız. Ya kendimize acıyarak, bir şeyleri suçlayarak ağlayıp kahredip ömür tüketeceğiz ya da değiştiremeyeceğimiz gerçekliklerimizi olduğu gibi kabul edip değiştirebileceklerimize yöneleceğiz.
Hiç boşuna başka taraflara bakmayalım. Bütün bunlar her sabah kalkınca aynada gördüğümüz kişinin elinde.
Hayat adil değil, kimine pasta sunarken kimine acı reçete veriyor. Herkes pastanın peşinde, lakin pastayı yiyen reçeteyi kullanan kadar sağlam duramıyor.
.
- hayat aklini konusacak bir filozof uret (21.02.14 08:02:01 ~ 08:05:34)
1